bu başlıkta takılıyorum

saddam hüseyin idam edilmeden önce kelimeyi şehadet getirememişti tam olarak yarımında gittiydi

"katıksız demokrasi ayak takımının despotizmidir" lafını beğenmiştim bi zamanlar

newtonun kafasına elma yerine kuş taku düşseydi yer çekimini bulamayacak mıydı? (ağaca sırtını dayamış yerde oturan bi newton hayal edin ve elma yerine kafasına kuşun sıçtığını düşünün)
newton: hay mına kodumun kuşu gibicem belanı ama ha! illa kafama mı sıçacan yukarı sıçsan olmuyo mu! (bi an durulur) yukarı nasıl sıçsın lan? hiç yukarı sıçan kuş görmedim demek ki takunu yere çeken bir şeyler var! yer çekimi var lan yer çekimi! heeyyy ahali yer çekimini buldum!

demek ki elma yerine kuş taku da olsa bulunabiliyormuş test edildi onaylandı...

annem "sen bu üşengeçlikle çocuk bile yapmazsın" der durur bana. haklı mı ki acaba ya?

hep merak ederim hiçte sormam artık sorcam... bu yapraklar doğrudan güneş aldığı zaman mı fotosentez yapar? ne yani hava güneşli olsa ama kendisi tamamen gölgede kalmış bi yaprak fotosentez yapmaz mı?

insan ölmeden önceki son görüntü nasıl bişidir ki?

çevrimiçi niye çevrimiçi? başka terim mi bulamamışlar? bu terimi parçaladığımda çevrim ve içi olarak parçalanıyor ki bu da çok anlamsız sonuçlar doğurabiliyor çünkü çevrimin yirmibir farklı anlamı var... ne yani ben şimdi elektrik akımının iletken üzerinde aldığı yolda giden birisi miyim? çarpılırım lan

sallanan sandalye istiyorum

yahudilere ticaret erbabı demişler yüzyıllardır... ulen bizimkiler onları dört kere cebinden çıkarır beşinciye çıkarmaya çalışırlarken bıkar atar kenara be. bunda ciddiyim

http://inciswf.com/1284114404.swf

şov dünyasında tutunamazdım ben be... orda da kendim olurdum rol falan yapamazdım iki günde gibtir ederlerdi aç kalırdım lan iyi ki öyle bi hayalim olmamış

Sevgimizin bir tanesiydin Müjgan.. saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür, elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti..ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü.. öyle bir sevdim ki müjgan’ı, dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim, evleniriz gibi geldi bana.. evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar, fakir soframız kurulur gibi geldi.. sahil bahçesinde gazoz içerekten gizli gizli malü hülya kurardık.. sonrada çarşılara giderdik.. eşya beğenirdik elden düşme aynalı konsolumuz, topuzlu karyolamız bile olacaktı.. müjgan’ın her an her bi daim yanında olacaktım ama olmadı gitti. nereye mi ? paraya gitti abicim paraya..

nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
her akşam bekledim yollarını
elbet bir gün biz yuva kurarız derken
duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
zengin olsaydım sensiz kalmazdım
her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
param olsaydı aşkım kalırdın
seve seve yanımda benimle yaşardın

nikah resimlerimizi de çektirdik.. sonra karpuzcu raşit ağabeyinin kayınbiraderine borç ederekten nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.ama müjgan takmadı bunu takamadı uçuverdi elimden.. meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.. müjgan’ın gelinliğini hususi diktirmişler, benim gibi kiralık tel duvak almaya kalkışmamışlar.. öyle sevindim ki..mesut ve bahtiyar olsun diye dualar ettim.. müjgan gibi bende birbirimize ettiğimiz sözleri ettiğimiz yeminleri unuttum. bir daha mahalleye gelmedi müjgan, gelemedi. bizim dar ve eski sokaklara otomobili sığmıyormuş dediler.. senede birkaç ay zaten avrupa'daymış dediler. zaman şifalı bir ilaçtır unutursun dediler, unuttum bende.. hiç aklıma gelmedi.. hatırlamıyorum bile müjgan’ı..hatırlamıyorum

öptüğünü düşünüyorum dudak yerine parayı
para için açar mı sevişenler arayı
madem para mühimdi al koluna parayı
çantana da koy aldığın o kocayı
zengin olsaydım sensiz kalmazdım
her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
param olsaydı aşkım kalırdın
seve seve yanımda benimle yaşardın

lisedeyken hoşlandığım ama öylesine hoşlandığım gerçi benden yaşça büyük olan bi kızın düğünü vardı bu akşam öyle on onbeş dakika falan takıldım oraya da... garip oldum lan

niye hep düz mantık kullanılmaması gereken yerlerde düz mantık kullanırım? bu mantığımın aklımı rezil etme isteği nereden gelmektedir? yoksa bunların ikisi sürekli bir savaş halinde midir?

her cümlenin ardından çıkarım aramama ayar oluyorum bazen... mesela;
+ hacı osman ölmüş
- yani?
+ ölmüş işte?
- çıkarım?
+ sinirlerim bozuluyor...

kollarımın ayağa kalkıp almaktansa uzanarak almamdan dolayı uzadığını düşünüyorum... kısacası üşengeçlikten uzadığını düşünüyorum dicem oda pek anlamsız oluyodu be...

not: kollarımı açtığımdaki uzunluk boy uzunluğumdan 35-40 cm uzun... kollar uzun eller uzun şempanze gibiyim lan...

bugüne kadar kız arkadaşlarım erkek arkadaşlarımdan daha çok oldu... ve bu durumdayken bile yalnızım ya he işte allah benim belamı versin...

gökkuşağındaki renklerin tamdıbını hiç bir zaman göremedim

kim benim spermlerimi taşır lan? böyle söyleyince tabii ki kimse taşımaz ya o ayrı bi konu

kuşların işediğini düşünen bi babam vardı...