1. 1.
    +1
    up seviye up
    ···
  1. 2.
    +1
    http://www.seviyebelirlemesinavi.com/
    ···
  2. 3.
    0
    sinerji
    ···
  3. 4.
    -1
    (bkz: yeni yazar alımı oylamaya sunulsun)
    ···
  4. 5.
    +1
    coenler
    ···
  5. 6.
    0
    nuri bilge ceylan
    ···
  6. 7.
    0
    van gogh kulağını kesmiş nedenini sölemeden gidiyorum bu diyardan
    ···
  7. 8.
    0
    ilişkinlik (relativity) teorisi bize şunu öğretti: Madde, çok büyük bir enerji birikimini ve enerji de maddeyi temsil eder. Bu yolu izleyerek madde ile alanı birbirinden nitel olarak ayırt edemeyiz; çünkü madde ile enerji arasındaki fark, nitel bir fark değildir. Enerjinin en büyük kesimi maddede yoğunlaşmıştır; ama taneciği kuşatan alanda da enerji vardır. Yalnız, bunun niceliği, maddedekinin niceliği ile karşılaştırılamayacak kadar küçüktür. Bundan ötürü şöyle diyebilirdik: Madde, enerji yoğunluğunun çok olduğu, alan ise enerji yoğunluğunun az olduğu yerdir. Ama bu böyle ise o zaman madde ile alan arasındaki fark, nitel bir fark olmaktan çok nicel bir farktır. Madde ile alanı birbirinden büsbütün farklı iki nitelik saymanın hiç anlamı yoktur. Alan ile maddeyi kesinlikle ayıran belirli bir yüzey düşünemeyiz
    ···
  8. 9.
    +1
    penis vs. vajina
    ···
  9. 10.
    0
    80 yıldır bir gap projesini bitiremedik. yazıklar olsun
    ···
  10. 11.
    0
    leonard cohen dinlemek eşsiz bir zevk diyerek misyonumu yerine getirip gibtiroluyorum.
    ···
  11. 12.
    0
    (bkz: ekşideki yazarların sınırlı ehliyetli olması)
    ···
  12. 13.
    0
    PID kontrolde ters laplas alirken oncelik sirasi neydi lan
    ···
  13. 14.
    0
    @8 adam ciddi beyler
    ···
  14. 15.
    0
    türk erkeklerinin büyük çoğunluğunun aksine cinsellik benim için 2.,hatta 3. plandadır. saygılar
    ···
  15. 16.
    0
    şu anda yapmakta olduğum gibiş dışındaki herşey önemsizdir.
    tolstoy's cock
    ···
  16. 17.
    0
    anal sex çeşitli hastalıklara yol açar. kondom kullanın.
    ···
  17. 18.
    0
    20. yüzyıla kadar kısacık bir özet:

    metafizik’in felsefe tarihinde uzun bir geçmiş vardır. ‘metafizik’, zaman zaman ontolojinin alanında, zaman zaman da epistemolojinin alanında ele alınmıştır.
    metafizik sözcüğü felsefeye, aristoteles’in yapıtları düzenlenirken duyulan ihtiyaç sonunda girmiştir. metafiziğin tartışmalı bir kavram olmasında aristoteles’in metafizik’i hakkında yapılan yorumların etkisi büyüktür.
    metafizik sözcüğü ilk kez, “fizikten sonra gelenler” anlamında, aristoteles’in bir kitabını adlandırmada kullanılmıştır. bu kitapta, aristoteles’in tabiriyle, “ilk felsefe”den söz edilmektedir. aristoteles’te “ilk felsefe”nin konusu, “varlık olmak bakımından varlık” ve “varlığa özü gereği ait olan ana nitelikler”dir.

    ortaçağ’da, ‘metafizik’teki ‘fizik’ doğa olarak, ‘meta’ da ‘öte’ (trans) olarak anlaşılmıştır. böylece ‘metafizik’ doğayı aşan, doğadan varlıkça ve değerce üstün olanların araştırılması anldıbına gelmiştir. bunun kaynağında plotinos’un dizgesinin temeline aldığı varlık hiyerarşisi vardır. buna göre, varlıklar -değerce- üstün olandan değersiz olana doğru bir sıra içindedir. bu üstün alanının araştırılması “doğa-üstü” anlamı verilen ‘metafizik’e bırakılmıştır. kavrama ortaçağ’da yapılan bu yükleme, daha sonraki dönemlerde de etkisini sürdürmüştür.
    francis bacon, metafiziği “ilk felsefe”den ayırır. ona göre, ‘metafizik’ , “form ve amaç nedenini” araştıran bir doğa bilimidir. bacon, metafiziği tanımlarken “doğaüstü” varlıkların veya “varolanın ötesinin” araştırılmasını söz konusu etmemiştir.
    ancak, descartes, “ilk felsefe”nin kapsdıbına “tanrının varlığı”nı ve “ruhun özünün bilinmesi”ni de sokar. descartes’ın bu yaklaşımı kant’a kadar geçen süreçte etkili olmuştur.
    18. yüzyılda hobbes, metafiziğin ‘nedenler’i araştıran alan olduğu görüşünü eleştirmiştir. hobbes’a göre ‘neden’ yalnızca madde ile ilgilidir. buradan, hobbes’un ‘metafizik’i “doğaötesi” olarak anlamlandırdığını anlıyoruz.
    locke’un gerçeğin yapısı yerine insanın anlama yetisini araştırma alanı seçmesi, metafiziğin bilgi kurdıbına bağlı bir şekilde tartışılmasının yolunu açmıştır.
    berkeley, nedenlerin, cisimsel olmayan şeylerin, şeylerin var oluşunun ve hakikatinin araştırılmasını ‘metafzik’e bırakır.
    ‘metafizik’ hume’da epistemolojik bir çerçevede ele alınır ve bulanık ve karışık akıl yürütmelere ad olur. ona göre, bu akıl yürütmelerden oluşan bulanık felsefe doğru akıl yürütmeler yoluyla yıkılmalıdır.
    kant’la birlikte metafizik bir konu alanı olmaktan çıkıp bilgikuramsal bir sorun durumuna gelmiştir. kant, böyle bir bilimin olanaklılığı ve nasıllığı üzerinde durur. sonunda vardığı sonuç, ‘metafizik’ denilebilecek bir bilimin olabileceği ve bunun “sentetik a priori” önermelerden oluşması gerektiğidir.
    19. yüzyılda fichte, metafizik ile felsefeyi aynı sayar ve onu deneylerin temeline ilişkin öğreti olarak açıklar. engels’te metafizik bir “düşünüş biçimi” ve “açıklama yöntemi”dir engels, metafiziğe olumsuz bir anlam yükler ki bu yükleme 20. yüzyılda metafiğe olumsuz bakan tutuma kaynaklık edecektir.
    dilthey, deneyin göreliliği nedeniyle metafiziği bilim olarak kabul etmez. ancak büsbütün yadsımaz da.
    19. yüzyılda bilimlerde sağlanan gelişmeyle birlikte metafizik, bilimin dışında, sanatın ve/veya dinin yanında görülmeye başlandı.

    20. yüzyıl:

    heidegger’de metafizik

    1. düşünme kavrdıbının anlamı
    öncelikle heidegger’in birçok kavramı açıklamada ‘düşünme’den yola çıktığını söylemek gerekir. bu d ü ş ü n m e nin özünü anlayabilmek için, insanın varlık ile ilişkisini sürekli göz önünde bulundurmak gerekliliği vardır.
    heidegger’e göre, varlık ile insan arasında kopmaz bir bağ vardır; bu bağ “düşünme”den bağımsızdır ama “düşünme” tarafından gerçekleştirilir. düşünme etkinliği de varlık ile insan arasındaki ilişkiyi gerçekleştirmeye yöneliktir. sözü edilen düşünmenin hep varlıkla ilişkili olarak ele alındığı gözden kaçırılmamalıdır.
    insana düşen ödev, düşünme etkinliğini yerine getirmektedir. heidegger’in yakındığı bu tür düşünmenin (düşünürce düşünme) “metafizik tarihi” içinde çoktan terk edilmiş olduğudur. bu terk edilişten sonra, düşünme “teknik” bir düşünüşe dönüşmüştür. düşünmenin teknik’e dönüşmesi, her şeyden önce varlıktan uzaklaşmaya yol açmıştır. oysa, düşünmenin düşünürce olabilmesi için yalnızca varlıktan çıkarak etkinliğini sürdürmesi gerekir heidegger’e göre.
    heidegger’e göre metafizik, giderek her alanda etkili bir düşünüş olarak kendini göstermiş ve varlık tarihinde uzun süre etkili olmuştur. bu düşünüş tarzı ise “varlığın unutulması”na yol açmıştır.
    heidegger, varlığın kendini iki tarzda olagetirdiğini söyler: “metafizik düşünme” ve “düşünürce düşünme” tarzında. varlık, metafiziğin yüz çevirdiği, ama felsefenin özünü ve zorunluluğunu aldığı şeydir.
    düşünme-metafizik ilişkisinde son söyleyeceğimiz şudur: heidegger, metafizik düşünüşün aşılması ve d ü ş ü n m e ye geçilmesini savunur. metafizik düşünüş olacak fakat zamanı gelince yerini özlü düşünmeye bırakacaktır.

    2.metafizik düşünüşteki sorun
    metafiziği bilimden ayıran, sorduğu şu sorudur: “neden hep varolan var da hiç yok?” heidegger, hiç’e ilişkin sorunun sorulmasını olumlar, hatta bilimi bu soruyu sormamış olmasından dolayı yadırgar. ancak, sorun metafiziğin varolanın temelini bilmek istemesi ile birlikte varolanı varolan olarak sorguladığı için varlık olarak varlığa yönelememesindedir.
    metafiziğin varolanın bütünün ötesini bilmek istemesi heidegger’de metafiziği önemli bir yere oturtur. ancak, ona göre, metafizik varolanın bütünün ötesini sorarken aslında varlığı sormaktadır; ancak metafizik varolanı varolan olarak düşündüğü için varolanı görebilecek ışıktan yoksundur. varlığın unutulmuş olmasını da felsefe tarihi boyunca metafizik düşünüşün aşılamamış olmasına bağlar.
    3. metafiziğin aşılması sorunu
    heidegger’in metafiziği aşıp d ü ş ü n m e ye geçmek istemekteki amacı insanı yeniden kendi özüne kavuşturmaktır. çünkü metafizik düşünüş insan ile varlık arasındaki ilişkinin gerçekleşmesine her durumda engeldir. ona göre, “varlığın kendisi üzerine düşünmek” metafiziğin aşılmasıdır. metafiziğin aşılması insanın özünün değişmesinin başlangıcıdır.
    bütün bunlar göz önüne alındığında heidegger’in tüm çabası, metafiziğin, insanın varlığa olan bağında” varlığa yakınlığını engelleyen bir düşünüş olduğunu göstermektir ve buna bağlı olarak da metafizik düşünüşten sıyrılıp yerine, insanı yeniden varlığa yakınlaştıracak bir düşünüşün öncülüğünü yapmaktır.

    4. heideger’de metafizik kavramı
    heidegger’in metafizik kavramı ile niçin ilgilendiği ve bu sorunu nasıl ele aldığını gördük. şimdi, heidegger’de metafizik kavramı üstünde duralım.
    heidegger, “metafizik, varolanı olduğu gibi ve bütünüyle kavramak üzere yeniden ele geçirmek için onun ötesine ilişkin soru sormaktır” tanımını yapar. bunun yanında heidegger’in metinlerinde metafizik, bazen hiç’in araştırılmasına yönelik
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    0
    beyler klagib muzık tarihi anlatmayı dusunuyorum ama bı yandan da sıcak şarabım soğuyo. içiyim gelcem
    ···
  19. 20.
    0
    bu ulkede bi bale gösterisine gitmemiş milyonları düşündükçe üzülüyorum.
    ···