-
22.
0ananız
-
21.
0o sütyeni yere bırak ve göğsünü bana doğru uzat
-
20.
0klee'nin estetiğe bakış açısının, penisli inci sözlük yazarlarının am züt meme capsi görmesiyle oluşan dikeysel yönde hareketlenen yarağın, klee'nin am züt meme hayranlığı kadar doğal bir durumdur.
- 19.
-
18.
0
-
17.
0Sabri Sarıoğluuuu veeeee gooooooooollllllllll inanılmaz bir golllllllllll
-
16.
0klagib mekanik, kuantum mekaniği ve kuantum mekaniği'nin matematiğiTümünü Göster
klagib mekanik, nesnelerin konum ve momentumları bilgilerini kullanarak, çeşitli kuvvet alanları altında nasıl hareket etmeleri gerektiğini bulmaya çalışır. kökleri çok eskiye dayansa da başlangıcının newton'un principia'sı olduğunu kabul etmek yanlış olmaz. daha sonra euler, lagrange, jacobi, hamilton, poisson, maxwell, boltzman (i̇statiksel mekanik ve klagib elektromanyetik teoriyi de klagib mekaniğe katıyorum) gibi birçok ad tarafıdan çok çeşitli bakış açıları geliştirilmiş ve birçok alanda başarılı bir şekilde uygulanmıştır. klagib mekaniğin tamamlanmasının einstein'ın görelilik kuramları ile gerçekleştiğini söylemek yanlış olur. klagib mekanik çok başarılı olmasına karşın, 1800'lü yılların sonlarına doğru, siyah cisim ışıması, tayf çizgileri, fotoelelektrik etki gibi bir takım olayları açıklama da yetersiz kalmıştır. açıklamaların yanlışlığı bilim adamlarının yetersizliğinden değil aksine klagib mekaniğin yetersizliğinden kaynaklanıyordu. klagib mekanikteki sorunun ne olduğunu anlatmak aşırı teknik kaçacaktır, ancak en yalın halde klagib mekanik evreni sürekli olarak modelliyordu. bu modelleme yanlıştı çünkü üç konum ve üç momentumla tanımlanan parçacıklar, sonsuz sayıda paramtreyle tanımlanmanan alanlarla bir aradaydılar. eş dağılım("equipartition theorem") kuramınca sistemin enerjisinin denge durumunda sistem bileşenlerine eş biçimde dağılması gerekir. alanlar sonsuz bileşene sahip olduğundan bütün enerji alanlara kalır. (daha teknik daha doğru ifade, sistemin bütün özgürlük derecelerine eş olarak dağılır, alanlar sonsuz özgürülük derecesine sahip olduğu için bütün enerji alanlara akar.) elbette boyle birsey gozlenmez.
kuantum kuramı ise olayı bambaşka bir şekilde ele alır. parçacıklar artık doğrudan 3 konum ve 3 momentumla tanımlanmak yerine bir "dalga fonksiyonu" ile tanımlanırlar. bu dalga fonksiyonu parçacığın bütün bilgisini içinde barındırır ve dalga fonksiyonuna uygun "sorular" sorularak gerekli bilgi alınır. örneğin konum bilgisi için dalga fonksiyonuna "parçacık nerede?" sorusunu sorarsınız, o ise size parçacığın soruyu sorduğunuz anda nerede olabileceğini söyler. buradaki kritik nokta olabilirliktir. bu, dalga fonksiyonunun bir de olasilik fonksiyonu olarak anilmasina neden olmaktadir. daha sonra, bu olasiliksal durumu bilincli olup olmama durumuna baglayan kopenhag yorumu ortaya atilmistir. matematik altyapısı yetersiz olanlar denklemleri görmezden gelebilirler. matematiksel olarak olayı şöyle tanımlayabiliriz; -
15.
0insanötesi [değiştir]
Bu madde Friedrich Nietzsche maddesinin alt başlığıdır.
insanötesi, (Almancası Übermensch) Nietzsche'nin geliştirdiği, yapıtlarında kullandığı ve özellikle Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabında açık bir şekilde tanımladığı felsefi terimlerden birisidir. Nihilizm ve güç istenci kavramlarıyla ilişkili bir kavramdır. Nietzsche, insanötesi'ne şöyle nidâ eder:
“ Yeryüzünün anlamı olacak insanötesi! Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenlere ! ”
Bu deyiş onun insanötesi kavrdıbının anlam katmanlarından birini gösterir. Bu da Nietzsche'nin dinsel düşünüşe yönelik itirazından ileri gelir.
Tanım [değiştir]
Terim Nietzsche sonrasında pek çok karşıt anlamlarda anlaşılmış ve değerlendirilmiştir; örneğin bu kavram, insanötesi arayışının bir ürünü olarak görülmenin yanı sıra, ırkçı ideolojiler tarafından da ırkçı düşüncelere kaynaklık edecek şekilde yorumlanmıştır. Öte yandan Nietzsche'nin bu insanötesi kavramıyla bütün bunlarla ilişkili olmadığı birçok düşünür tarafından açıklanmış ve gösterilmiştir. Nietzstch'nin burada, insan üstü özellikleri olan bir varlıktan ya da belirli bir ulus ya da etnik kimlikten söz etmediği ortaya konulmuştur.
Nietzsche'ye göre insan mertebesi, hayvan mertebesiyle insanötesi mertebesi arasında kalmış bir varlıktır ve bu nedenle insan mertebesi alt edilmelidir. Bu ifade de islam felsefesinde sufilerce ifade edilen insan-ı kamil fikriyle benzerlikler gösterir. Bunu Zerdüşt'te birçok kez ifade etmektedir. Bunun anlamı, Nietzsche'nin düşüncesine göre insanın ekgibli yani tamamlanmamış bir varlık olmasıdır. insan, yanılgılardan ve yücelttiği yanılsamalardan kurtulduğunda ekgibli varlığını aşabilecek, kendisini tamamlayabilecektir. insan hep kendini aşmaya çalışarak, alt ederek üst-insan olma yolunda ilerleyecektir. Nietzsche yaşadığı dönemi "nihilizm çağı" olarak adlandırmıştır ve bu ancak insanötesi'ne ulaşmaya çalışmakla aşılabilecektir.
Aksi halde Nietzsche'nin deyişiyle;
“ insan, bir an önce kargaşasını, kendine anlam veren bir düzene çevirmezse, yıldız doğurtmazsa, karanlığında yok olacaktır. (Böyle Buyurdu Zerdüşt'ün Önsöz'ünde) ” -
14.
0level up
-
13.
+1ne işi var bizim başbakanın coğrafyada arasanız bulamayacağınız bir arjantinde brezilyada şilede ne işi var başbakanın. oradan ortadoğu yangınını körrrüklemeye ne gerek var!
-
12.
0biri am mı dedi
-
11.
0amzütmeme sabittir.
-
10.
0sayın arkadaşlarım böle konuşarak seviyeyi düşürebilirim değilmi
-
9.
0@7 seviye bidaha yükselmez
-
8.
0seviyeyi yükseltiyorum binlerTümünü Göster
dünya
yerkürenin oluşumu [değiştir]
yapılan araştırmalar sonucu gezegenimizin yaşı 4,467 milyar yıl olarak hesaplanmıştır. geçen bu zaman dilimi, karmaşık bileşik yapılar ve içerdiği elementler göze alındığında, güneş, dünya ve diğer gezegenler dahil güneş sistemi'ndeki yapıları oluşturan moleküler bulutsunun kaynağı, ömrünü önceden tamamlamış bir genç tip yıldız'ın dağılmış artıklarının ve yıldızlarası maddenin bir merkez etrafında dönerek gittikçe yoğunlaşmasıyla oluşmuştur. merkezde yoğunlaşan çoğunlukla hidrojen ve helyum molekülleri yeni bir g2 türü yıldızı, yani güneş'i oluşturmaya başlamış, çevre disklerdeki yoğunluklu bölgelerde ise gezegenler oluşmaya başlamıştır. dünyamız ise güneş'e 3. sırada yakınlıkta bulunan karasal bir iç gezegendir.
oluşum diskleri süreci ve sonrasında bu karasal gezegenler ağır göktaşı çarpışmalarına sahne olmuştur. göktaşları yapısında bulunan donmuş buzlar, silikat ve metal yapılar, karaların ve okyanuslarının oluşmasını sağlamış, merkezde yoğunlaşan ağır demir ve nikel elementleri ise gezegenimizin çekirdeğini oluşturmuştur. ağır göktaşı bombardımanı, asteroid kuşağının jüpiter'in güçlü çekim etkisi sonucu daha kararlı hale gelmesiyle gittikçe azalmıştır. uygun koşullar oluştuğunda gelişmeye başlayan canlı hayat sonrasında özellikle bitkiler ve yaptıkları fotosentez ile atmosfer'imizin yapısal bileşimi önemli oranda değişmiş ve oksijen oranının yükselmesine neden olmuştur.
dünya'nın yaşı [değiştir]
dünya'nın yaşı doğrudan doğruya kayaçların yaşıyla ölçülemez. çünkü bilinen en yaşlı kayaçların bile bugün artık yeryüzünde var olmayan daha yaşlı kayaçlardan oluştuğunu biliyoruz. bugüne kadar saptanabilen en yaşlı kayaçlar grönland'ın batısında bulunmuştur ve 4,1 milyar yaşındadır. demek oluyor ki dünya'nın yaşı bundan daha fazladır.
bugün dünya'nın yaşını hesaplamak için elde edilen en iyi yöntem radyoaktif elementlerin yarılanmaları sonucu başka elementlere dönüşümleridir. örneğin radyoaktif uranyum elementinin uranyum-238 ve uranyum-235 gibi iki ayrı tipte atomu (izotop) vardır. bu atomların ikisi de çok yavaş bir süreçle kurşun atomlarına dönüşür. öbür uranyum izotopundan biraz daha ağır olan uranyum-238'in dönüşümüyle daha hafif bir kurşun izotopu olan kurşun-206, uranyum-234'in dönüşümüyle de biraz daha ağır bir izotop olan kurşun-207 atomları oluşur. uranyum-235'in kurşuna dönüşme hızı uranyum-238'in dönüşme hızından altı kat daha fazladır. bu nedenler, incelenen bir kayaçtaki kurşun-206 ve kurşun-207 atomlarının oranı kayacın yaşına bağlı olarak değişir. en yaşlı olduğu düşünülen bir kurşun minerali ile bugün okyanuslarda oluşan kurşunun izotop yapısı arasındaki fark, ancak bu iki örneğin oluşumları arasında 4,55 milyar yıllık bir zaman dilimi olmasıyla açıklanabilir. bu süre de dünya'nın yaşı olarak kabul edilebilir. en eski kayaçların yaşını hesaplamak için radyoaktif rubidyum elementinin stronsiyuma dönüşme süreci de temel zaman ölçeği olarak alınabilir. bunun sonucunda dünyamızın tahminen 5.5 milyar yıllık olduğu varsayılmaktadır.
biçimi [değiştir]
ana madde: jeodezi
dünya'nın üzerindeki topografik oluşumlar ve kendi ekseni etrafındaki eksantrik hareketi nedeniyle düzgün bir geometrisi yoktur. geoibs bir biçimdedir, fakat ekvatordaki yarıçapı kutuplardaki yarıçapından fazladır. bu kutuplarından basık özel küresel geometrik şekil jeoit (latince, eski yunanca geo "dünya") yani "dünya şekli" diye adlandırılır. referans küremsinin ortalama çapı 12.742 km'dir (~40.000 km/π). yer'in ekseni etrafında dönmesi ekvatorun dışarı doğru biraz fırlamasına neden olduğu için ekvatorun çapı, kutupları birleştiren çaptan 43 km daha uzundur. ortalamadan en büyük sapmalar, everest dağı (denizden 8.848 m yüksekte) ve mariana çukuru dur (deniz seviyesinin 10.924 m altı). dolayısıyla ideal bir elipsoide kıyasla yer'in %0,17'lik toleransı vardır. ekvatorun şişkinliği yüzünden yer'in merkezinden en yüksek nokta aslında ekvatordadır.
i̇ç yapısı [değiştir]
ana madde: yer'in yapısı
yer'in içi, diğer gezegenler gibi, kimyasal olarak tabakalardan oluşur. yer'in silikattan oluşmuş bir kabuğu, yüksek viskoziteli bir mantosu, akışkan bir dış çekirdeği ve katı halde bir iç çekirdeği vardır.
yer'in tabakaları aşağıda belirtilen derinliklerdedir -
7.
0seviyenin dıbına koyuyorum beyler: http://www.eksisozluk.com/
-
6.
0@3 seviyenin dıbına koydu yükselmesi gerek
René Descartes (31 Mart 1596-11 Şubat 1650) Fransız matematikçi, bilimadamı ve filozoftur. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir.
Descartes, 1628'den itibaren, 15 yıl süren geziler, savaşlar ve serüvenlerden sonra yerleştiği hollanda'da, batı düşüncesini altüst eden bir felsefe sistemi kurdu.
Öğrendiğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının hepsini birden büsbütün silerek, her şeyden kuşkulanmaya başladı. Yalnız tek bir şeyden emindi: düşüncenin varlığı. Buradan hareketle, evrenin açıklamasını yaptı.
Metot üzerine konuşmada hep karmaşıktan basite inerek, gerçeği kuşatmaya yarayacak kuralları bir bir saydı. Felsefeyi, bütün inceleme kitaplarının Latince yazıldığı bir çağda, Fransızca yazarak ve «sağduyu dünyada en iyi bölüştürülmüş şeydir» diyerek, herkesin, uzman olmayanların bile anlayabileceği bir duruma indirgedi. Descartes her tür araştırmanın pratik niteliği üzerinde ısrarla durur. Ona göre en önemli bilimlerden mekanik, insanlara yardım edecek makineleri yapma sanatı; tıp, vücudu ve ruhu tedavi etme sanatı; ahlâk, mutlu yaşama sanatıdır.
Descartes, zamanının bilginleriyle, hükümdarlarıyla ve soylularıyla ilişkiler kurmuştur. Ona hayran olan isveç kraliçesi Cristina, Descartes'ı sarayına davet etti. Descartes, elli dört yaşında Stockholm'de öldü.
Şüpheciliğe farklı bir yaklaşım getirir.
1. Septik şüphe.
2. Metodik şüphe.
Ona göre septik şüphe anlamsızdır. Olması gereken metodik şüphedir. Metodik şüpheyi şu şekilde uygular: Önce tanrıdan, çevreden, kendinden ve başka insanlardan şüphe eder. Bunu şüphe edemeyeceği son sınıra kadar zütürür. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmek vârolmaktır. "Düşünüyorum o hâlde varım" noktasına ulaşır. Latince "De omnibus dubidantum" (Her şeyden şüphelen) en önemli sözlerindendir. -
5.
0ammmmmını giberiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim
-
4.
0çünkü kardeş değiliz
-
3.
-2anan gibem zaaaaaaaaaaaaaa xdxdxdxdxd