1. 1.
    +12
    are u ready? upuzun olacak. parça parça anlatacam.

    her şey. insanoğlunun çok zeki makinalar yaratmasıyla başladı. bütün her şeyi makinalar yapıyordu ve insanlar kendi gibinin keyfine takılıyordu.
    ancak bir gün, makinalardan biri, efendisine saldırdı ve onu öldürdü. işte bu devrim anıydı.
    robot yargılandı ve iddıbına karar verildi.

    ancak bu karar insanlara yetmedi. ve insanlar tüm robotları katletmeye başladı. milyonlarca robot insanlar tarafından parçalanarak dev mezarlara gönderiliyordu.

    ve böylelikle robot isyanı başladı.
    ···
  2. 2.
    +6 -1
    robotlar daha güçlüydü amk. mikroçiplerden tut, sanayi işlerine kadar her şeyi robotlar yapıyordu. robotları bile robotlar yapıyordu.
    ve robotlar, bu güçlerinin farkında vararak sahra çölüne kaçtılar. oraya yerleştiler ve 01 adlı ülkeyi kurdular.

    öyle feci bir üretim güçleri vardı ki, tüm dünya ülkelerinin anasını gibtiler.
    insanlar açgözlü olduğu için, ambargo başlattı.
    ve robotlar bu ambargoya sinirlendi.
    birleşmiş milletlere 2 adet temsilci gönderdiler ve tüm milletlere savaş ilan ederek, birleşmiş milletleri havaya uçurdular.

    artık robot-insan savaşı başlamıştı.
    ···
  3. 3.
    +5
    bu öyle umutsuz bir savaştı ki, tarifi yoktu. milyonlarca robot, insanoğlunun anasını gibiyordu. birkaç atom bombası denemesi, robotların etkilenmemesiyle sona ermişti ve robotlar üst üste ülkeleri fethetmeye başlamıştı.

    karşılarına geçen herkesi böcek gibi eziyorlardı.

    ve insanoğlu, tarihinin en umutsuz kararını vermek zorunda kaldı.
    robotlar, güneş enerjisiyle çalışıyordu. ve eğer güneş yok edilirse ya da güneşle dünya arasına bir engel koyulursa, robotlar duracaktı.

    ve insanoğlu binlerce uçakla, atmosfere karadumanlar yaydı. dev, gaz bulutları tüm dünyayı sardı ve dünya sonsuza kadar güneşe kapandı.
    plan işe yaramıştı. insanlar robotlara karşı zafer kazanmaya başlamıştı.

    ta ki bir ana kadar...
    ···
  4. 4.
    +4
    artık kahramanımız sahadadır. ama artık çok geçtir.
    daha önce 6 kez başarızı olan "the one" bu kez de başarısız olmaktadır.

    osiris isimli araç, dünyada dolaşırken, robotların, zion'a doğru bir kazı başlattığını görür.
    72 saat içinde, robotlar zion'ı istila edeceklerdir. bu, başarısızlık demektir.

    neo, the source'a ulaşmalı onunla pazarlık yapmalıdır.
    ve insanoğlunu kurtarmalıdır.
    ···
  5. 5.
    +4
    robotlar, daha önce 7 kez oluşan zion topluluğunu yok etmişlerdi.

    ancak oracle bundan rahatsızdı. bu, sonsuza kadar sürecek bir döngü, diyordu. insanoğlu ve makine anlaşmalı, bunun için, insanoğlu makinenin kölesi olmaktan çıkmalı, diyordu zeki yazılım. çünkü yaptığı hesaplamalar kahine, hep aynı sonucu gösteriyordu.

    ve oracle, insanoğlunun kaderini değiştirecek bir yazılım üretti: the one.
    the one yazılımı, matrixte sınırsız güç demekti. "how do you turn this on" yazmak demekti. ve bu yazılıma sahip kişi, matrixte istediğini yapabilirdi.

    ancak yetersizdi.
    matrix nedir ki? gibtiğimin bir yazılımı. makinelerle anlaşmak için, gerçek dünyada da zafer gerekliydi.
    the one isimli yazılımın bir de mikro çipini üretti oracle.
    bu çipi, tarlalardaki insanlardan birine (neo'ya) yerleştirdi. bu çip, neo'nun robotları havaya uçurmasını sağlayacak bir yazılım içeriyordu.

    ve kehanet başladı!
    ···
  6. 6.
    +4
    ancak, istatistiği bilenler anlayacaktır beyler. %100 diye bir terim yoktur.
    en baba ihtimal 6 sigmadır, bu da %98. küsura denk gelir.

    işte, bu yapılan yazılımda da, %1'lik bir hata payı vardı. ve bu hata payı, belirli periyodlarla, insanların matrixten çıkmasına neden oluyordu. belirli sayıda insan, matrixten çıkıyor ve gerçek dünyaya gidiyordu.

    bu hatayı altedemeyeceklerini anlayan robotlar, bu insanlar belirli sayıya ulaşana kadar onlara dokunmamaya ve belirli sayıya ulaştıklarında, onları yok etmeye karar verdiler.

    ve matrixten, hata sonucu kaçan insanlar zion'ı kurdu.
    yeraltı kenti.
    ···
  7. 7.
    +4
    yapılan program, insanların tüm isteklerini gerçekleştiriyordu.
    insanoğlunun basit beyni, bunu kaldırabilecek seviyede değildi. ve bağlandıkları o dünyanın akılalmaz sınırsızlıkları karşısında, beyinleri iflas etmeye başladı.

    kısa sürede, nüfusun %80'i sırf bu yüzden ölmüştü.
    ve ardından architect isimli, matrixin yaratıcısı bu işin tek bir şekilde halledileceğini anladı ve oracle isimli programı yazdı.
    bu program, insanoğlu ile makine arasındaki bağ olacaktı.
    insanoğlunun isteklerini kontrol altında tutup değerlendirecekti ve en mantıklı kararları vererek düzeni sağlayacaktı.
    makine ile insanın arasındaki bu bağı sağlayan oracle (filmdeki, yaşlı kahin karı bu aq) inanılmaz başarılı oldu.

    insanoğlu, kendi dünyasıyla birebir uyuşan bir yazılımın içindeydi artık.
    ve robotları hayatta tutuyorlardı.
    ···
  8. 8.
    +4
    robotlar, savaş esirlerini incelemeye başlamışlardı. beyinlerini, vücutlarını. her yerlerini.

    ve bir şey farkettiler: insanın sahip olduğu enerji. onu kullanabilirlerdi. (buada dipnot düşüyorum beyler. normalde, insanoğlunu enerjisi değil, hayalgücü için esir alıyorlar. çünkü robotların hayal gücü yoktur ve insanoğlunun hayal gücünü kullanarak yaşamlarını sürdürüyorlar. ama filmde, bu kavram değiştirilip insan enerjisi yapılmış)

    ve insanoğlunu dev tarlalara ekmeye başladılar.
    insanın omuriliğini bir bilgisayara bağlayıp onların sanal gerçeklikte yaşamasını, gerçek dünyada ise onlar için vücutlarındaki enerjiyi vermesini istiyorlardı. bu sayede robotlar tekrardan çalışmaya başladı.

    kısa sürede, dünyadaki tüm insanlar, dev tarlalara ekildi.
    dev tarlalardaki insanlar bir bilgisayar programında yaşıyorlardı.
    ancak bir sorun vardı...
    ···
  9. 9.
    +4
    bu arada, biraz geriye dönelim beyler.
    neo dünyaya nasıl döndü? neo'yu matrixten nasıl kaçırdılar?

    morpheus neo'ya iki hap verdi.
    haplardan biri, bir bilgisayar virüsüydü. ve neo o hapı seçerek, gerçek dünyaya dönemk istediğini söyledi.
    neo o hapı yediğinde, programı virüslendi. ve matrix, virüslü programı acilen sistemden attı. neo'yu geri dönüşüm kutusuna gönderdi yani. morpheus da, sistemden atılan bedeni güzelce paketleyip eve zütürdü.

    ajan smith: sistemin antivirüs yazılımı. sıkıntılı programların kontrolünü yapıp onları siliyor.
    ···
  10. 10.
    +3
    neo, source'a ulaşmak için keymaker'ı kaçırmalıdır. bu sırada çeşitli karamboller yaşanır ve neo the source'un girişinde architect'le karşılaşır. (filmdeki yaşlı adam. matrixin yaratıcısı)

    architect neo'ya iki seçenek sunar: ya 1. kapıya girip zion'ı 23 kişiyle birlikte tekrar kurmasına izin verilecektir. ya da 2. kapıya gidip, binadan düşmekte olan trinity'yi kurtarmaya gidecektir ve zion tüm insanlarla birlikte yok edilecektir. bu daha önce 5 kez yaşanmıştır ve seçilmiş kişi her seferinde, 1. kapıyı tercih etmiştir.

    neo, 2. kapıyı tercih eder ve trinity'yi kurtarır.
    ···
  11. 11.
    +3
    ardından sınırsız gücünü kullanarak, ölmek üzere olan trinity'yi tekrar diriltir.

    bu sırada, ajan smith yılın kazığını atmıştır. ve dış dünyaya dönmek için telefon kulübesinde bekleyen bir insanın telefonunu kendisi açarak, o adamın bedenine girmiştir. yani, anti virüs programımız artık dış dünyadadır.

    her neyse, hızlı hızlı bitireceğim.
    neo, matrixten çıkar ve ajan smith tarafından kör edilir.

    ancak oracle sayesinde kazandığı güçleri vardır (çip sayesinde) ve en azından makineleri hala görebilmektedir.
    trinityle birlikte dış dünyada, robot şehrine doğru yol alırlar. neo yolda robotları havaya uçurur.

    ve ana makineyle karşılaşır.
    bu sırada zion, robotlar tarafından yok edilmektedir.

    neo, bir mesaj taşımaktadır ve o mesajı ana makineye ulaştırır.
    bu, oracle'ın hesaplarıdır. insanoğlu ile makinenin bir arada yaşaması gerektiğine dair bir çözüm.
    bu sayede saldırı durur. ve mutlu son, makinelerle insanlar, birbirlerini yok etmeden yaşamaya başlarlar.
    ···
  12. 12.
    +3
    oracle (şu yaşlı kahin karı amk) matrix kaçaklarından olan morpheus'a kehaneti söyledi.
    "onu bul" dedi. çipli adamı bul ve bana getir!

    daha önce 6 kez başka kişiler kahine "the one" olduğunu düşündükleri kişiyi zütürmüşlerdi.
    ancak hiçbiri "the one" çipine sahip insan değildi. ve kahin, onlara the one yazılımını yüklediğinde, ya delirdiler ya da yok oldular.

    ve morpheus, doğru kişiyi getirmişti.
    neo, kahin'in ona ikram ettiği kurabiyeyi yedi.
    kurabiyenin içinde, the one yazılımı vardı. ve neo o an, seçilmiş kişi oldu.
    ···
  13. 13.
    +2
    buu filmi 100 kere izledim ciddi söylüyorum filmin onda birini anlamamışım. şukular şelale panpa.
    ···
  14. 14.
    +1
    adam ilk kapıyı seçip yeniden zionu kurup dünyayı kurtarmak yerine bi amcık peşine trinity için 2inci kapıyı seçiyor.
    bence burada verilen gizli mesaj "gibtiredin memleketi kurtarmayı filan osbire devam edin" şeklindedir.
    ···
  15. 15.
    +1
    onu bunu gibtir et kırmızı mı ? mavi mi ?
    ···
  16. 16.
    -1
    bunları bilmeyen ölsün amk sus bi
    ···
  17. 17.
    +1
    "I had a dream, but now the dream is gone from me"

    nebuchun rüyası mevzuları aslında neyi anlatıyor

    olm ztn açım it gibi girmeyek şimdi

    etraf makale kaynıyo amk metriksli

    karakterlerin tarihten alıntı oluşlarına felan değin şeapabiliyosan

    gibmişim makinasını civatasını yoksa
    ···
  18. 18.
    +1
    10 kere matrix izledim bu kadar eğlenmemiştim :D
    ···
  19. 19.
    -1
    vay binsin valla rezerved tuttum seni
    ···
  20. 20.
    0
    ···