1. 1.
    0
    evet beyler yine ben sıkıldınız biliyom ama devam ediyorum klagiblerime

    hadi bismillah
    ···
  2. 2.
    0
    amq bu bilginin yanında salak gibi gülen kim lannn yayınını gibiyim
    ···
  3. 3.
    0
    radyodaki sesini gibiyim lan alonu gibiyim gibtir git bilgin şerefsizi
    ···
  4. 4.
    0
    alooo canlı yayında mıyım tamam o zaman kapatıyorummm
    ···
  5. 5.
    0
    ben böle dinleyici grubu görmedim bağlan yayına amq banta bağlansana
    ···
  6. 6.
    0
    yayın canlı mı değil yok ölü dıbına koyim ne shaggy öldü mü ?
    ···
  7. 7.
    0
    "birden bire yanıma yaklaştı benim gibim elektrik direği gibi olmuştu olmaz yapamam dedim en yakın arkadaşımın sevgilisini gibmek üzereydim ve sonra rüyadan uyandım"
    ···
  8. 8.
    0
    dedenin allah belasını versinn kafanızı yansıyan ışık inci
    ···
  9. 9.
    0
    inci sözlüktekiler sesleri kadın gibi diyo amq gibtirtme kendini lan
    ···
  10. 10.
    0
    ulan inciye acayip küfür var lan gibtir git bilgini telefon mu var yok yok amq özürlüsü ya
    erkek görünümlü kadın
    ···
  11. 11.
    0
    övgüleri alıyorsanızda eleştirileri niye almıyonuz
    misimovic için ne sölemek istiyorsun
    ···
  12. 12.
    0
    kes ulan bilgin topberk
    radyolarını gibiyim takipini gibiyim kes ulan kel
    ···
  13. 13.
    0
    ve bir bakmış anasını bertiyolar. Yüzünde tebessüm allahına şükretmiş. hikaye bitti dağılın.
    ···
  14. 14.
    0
    telefonunun markası ne amq bilgini ilgimi çekmedi gibtir git şimdi blackberry iphone
    ···
  15. 15.
    0
    hadi kapa kardeşim kapa gibtir git hadi sie lan
    ···
  16. 16.
    0
    evet beyler nobrain de dedem oturuyor ne yapabilirim?
    ···
  17. 17.
    0
    kendimi bildim bileli futbol sevdalısıyım, pek çok erkek gibi. üniversite çağlarıma kadar, babaaannemin "bu kadar adam bir topun peşinden koşuyor, sen neden oturup izliyosun?" klagib cümlesinin gölgesinde yetiştim diyebilirim. ve sonra da bu sözü, futbolu sevmeyenlerden, özellikle de yaşlılardan çok duydum.

    ne zaman oturup bir futbol maçı izlesem bir an aklıma bu cümle geliyor, yüzüme de küçük bir tebessüm! hele bir de maçtan sıkıldıysam, babaannemin çok haklı olduğunu düşünmüyor değilim! ben türkiye' de oynanan futbolun, tam babaannemin sözüne uygun olduğunu düşünüyorum.
    gerçekten de 22 adam bir topun peşinden "sadece" koşuyor. başka bişey görmek mümkün değil. mücadele var da ya gerisi! tam bir arkası yarın, "bu hafta bizden bu kadar haftaya tekrar görüşmek üzere... " dercesine hep aldatıldık futbol sevdalısı olarak. evet aldatıldık, biz bir futbol aşığıyız, aşkımız futbol ve tuttuğumuz takım olduğuna göre resmen aldatıldık, aldatılmaya da devam ediyoruz.

    peki biz aldatılan taraftar ne yapıyoruz, maalesef aşkı başka ülkelerin takımlarının futbol maçlarında arıyoruz. örneğin real madrid-barcelona, inter-milan veya manchester united-liverpol... aslında buna aşk demek doğru olmaz, biz gene kendi takımımıza aşığız, bu ise tamamen mantık beraberliği! böyle de olsa eminim hiçbirimiz istemezdik bunu yapmayı, eğer türkiye' de oynanan şey gerçekten futbol olsaydı! ama bundan biz değil, bizi buna mecbur eden beceriksiz yöneticiler utanmalı, eğer hala utanacak yüzleri kaldıysa!

    umarım artık türkiye' de oynanan futbolu, bir topun peşinden 22 delinin koşması olarak değil de her izleyişimizde haz duyduğumuz ve başka ülke maçlarıyla aldatma ihtiyacı duymadığımız bir araç olarak görebiliriz.

    bu makalemde ülkemizdeki futbol kültürüne değinmek istedim, son dönemlerde oldukça fazla eleştirilere maruz kalan futbol kültürümüzü biraz irdelemekte fayda olduğu kanaatindeyim.

    taraftarların maç öncesi stad dışındaki olumsuz davranışları, maç sırasında tribündeki davranışları, spor yazarlarının televizyon programlarındaki pervasızca yaklaşımları, futbolcuların saha içindeki agresif yapıları, teknik adam ve yöneticilerin şovları ile sürekli gerginlik ve kavga ortdıbına sürüklenen futbol kültürümüz yeni yetişecek nesiller için hiçde iyi bir görüntü vermemektedir.

    avrupa futbol birliği uefa ve spordan sorumlu devlet bakanlığı arasında bocalacayıp duran futbol federasyonu tam olarak hangi yöne gideceğini bilemez bir durumdayken futbolun geleceği ve güvenliği ile ilgili çok fazla faydalı çözümler üretememektedir. öncelikle futbol federasyonu devletten ve haliyle politikadan tamamen soyutlanarak bağlı üst federasyonlar fifa ve uefa nın direktifleri doğrultusunda futbolumuzun kriterlerini bu kurumların standartlarına yükseltmelidir.

    bu standartlar sağlandıktan sonra futbol federasyonu klüpler ile yapacağı sıkı çalışmalar sonunda yukarıda bahsedilen olumsuzlukların kalıcı olarak ortadan kaldırılması için gerekli adımları atmalı sporcularından taraftarına, teknik adamlardan spor yazarlarına kadar futbol kültürünün tüm aktörlerini içine alan bir eğitim ve öğretim kampanyası düzenlemelidir. ancak bu kampanyalar başaltılıp öylece sonuçlandırılmamalı titizlikle takip edilerek sonuç alınana kadar ve sonuç alındıktan sonra bile ısrarla uygulanmaya devam edilmelidir.

    ancak böylelikle ülkemizdeki yozlaşmış futbol kültürünü düzeltebilir ve insanların eşleri çocukları ile tereddüt etmeden maç izlemeye gidebileceği bir ortamı sağlayabiliriz.
    antrenman; plânlı teknik, taktik, kondisyon aktiviteleri ile fiziksel ve ruhsal olarak müsabakalara hazırlanmak için yapılan çalışmalardır. diğer bir tanımla antrenman, birey ya da takım olarak en yüksek sportif verime kavuşmak ve ulaşılan düzeyi korumak için yapılan sistemli ve plânlı çalışmaların, alınan tedbirlerin tümüdür.

    antrenmanın kendine özgü yasaları ve ilkeleri vardır. bu yasa ve ilkelere dikkat edilerek, sistemli bir plânlama yapmak gerekir.
    antrenman, bireysel performans koşullarına ve maçın özel isteklerine yönelmiş olmalıdır.

    a. antrenmanin amaci

    bir futbolcu antrenmanında;

    1. kondisyonel özellikleri geliştirmek (motorik özellikler)

    2. futbol teknik ve taktiğini kazandırmak,

    3. entelektüel eğitim (zihinsel olarak müsabakaya hazırlanma) amaçlanır.

    futbolcunun performansının tabanını oluşturan antrenman, aynı zamanda uzun ve sistemli bir hazırlık dönemi isteyen futbola özel bir hazırlanmadır. antrenmanın verimi ile organizmanın yüklenen yüke dayanıklılığı arasında direkt bir bağlantı söz konusudur. antrenmanın verimi yeterli yüklenmeye, yüklenme ve dinlenme arasındaki dengesel uyuma ve pgibolojik teşviklere bağlıdır. kısa bir dinlenme süreci dışında, yıl boyu sürecek olan futbol müsabakaları için her sezon "yıllık plânlama" yapılır ve iyi bir yıllık plânlama ile futbolcunun performans verimi korunmuş olur.

    b. antrenmanin plânlanmasi

    antrenmanın düzenli bir şekilde yapılabilmesi için ön koşul antrenmanın plânlanmasıdır; çünkü plânsız hiçbir antrenman yapılamaz. bu sebeple antrenman plânlaması, antrenörün en önemli görevidir. eğer futbol antrenmanı sistemli bir şekilde üst üste gelişirse ve tekrarlanırsa, ancak o zaman fizyolojik, morfolojik ve fonksiyonel gelişimden söz edilir. öğrenim olayları ve performans gelişimleri, sadece adım adım gelişen devamlı antrenmanlarla kazanılır. uzun süreyi kapsayan antrenman plânlaması, yavaş yavaş oluşan performans için önemli bir ön koşuldur. unutulmamalıdır ki, uzun sürede kazanılan kondisyon uzun süre muhafaza edilir.

    antrenör, antrenman plânlamasının çerçevesi içinde bir taslak hazırlamalıdır. her antrenman programı, bir amaca yöneltilmelidir. böyle bir program, örneğin bir şampiyonaya ya da kategoriye göre ayarlanabilir.

    her insanın başarılı olduğu günün belli saat dilimleri vardır (biyoritm). antrenman plânlamasında kural olarak belli saatler tavsiye edilir. bu başarı saatlerinin değiştirilmesi, ancak uyku ritminin değiştirilmesi ile mümkündür:

    saat 11.00'e doğru,

    saat 14-16.00 arası,

    saat 20.00'den sonra.

    antrenmanlar plânlanırken belirli periyotlara dikkat edilir. bu periyotlardan ilki antrenman periyotlanmasıdır. ikincisi ise tek uçlu antrenman periyotlanmasıdır ki modern futbolun tercihi budur.

    takım oyunlarında ve futbolda iki uçlu antrenman periyotlanması uygulanır. iki uçlu antrenman periyotlanması için şöyle bir yıllık plân modeli verilebilir:

    a. geçiş dönemi: bir önceki sezonun 2. müsabaka döneminden sonra, ertesi yılın hazırlık dönemi başlayıncaya kadar geçen süreyi kapsar. başlangıçta pgibolojik açıdan pasif bir dinlenmeyi gerektirir. uzun süreli dinlenmeler, sporcuların fiziksel uygunluklarında büyük düşüşlere sebep olacağından, sporcular bireysel antrenmanlara başlamalıdırlar.

    geçiş döneminde dikkat edilecek hususlar şunlardır:

    değişik ortamlarda bulunulmalıdır.

    sabahları erken saatlerde hafif jog, çok yönlü cimnastik ve streching alıştırmaları uygulanabilir.

    eğlenceli ve aerobik tempoda sporlar tercih edilmelidir.

    bigiblete binme, tenis, masa tenisi, yüzme gibi sporlar yaygın olarak kullanılmalıdır.

    antrenmanlar rejenerasyon (yenileme) antrenmanları şeklinde olmalıdır.

    beslenme alışkanlığı fazla değiştirilmeden, kilo almayı engelleyici hafif bir beslenme tercih edilmelidir.

    bir önceki sezondan kalan küçük sakatlıklar tedavi edilmelidir.

    haftada en az 3 antrenman yapılmalıdır. tatil zamanında performans ne kadar aşağıya düşerse, yükseltmek için o kadar zorluk çekilir.

    yaz tatilinde yapılacak kontrolsüz güneş banyosu, plânsız beslenme ve eğlenceler performansı % 30 düşürür. geçiş periyodunda % 10-15 düşüş normal kabul edilmelidir.

    b. hazırlık dönemi: bu dönemde sportif forma ulaşma, ede edilen formu koruma amaçlanır. kapsam düşük, yoğunluk yüksektir. motorik özellikler ile teknik elementler birlikte geliştirilmelidir. çalışmalarda ağırlık teknik ve taktik yönde olmalıdır. teorik çalışmalar, kombine olmalı, maç koşullarında geçmeli, haftada 4-5 antrenman yapılmalıdır. bunlardan en az ikisinde maksimum sınıra ulaşılmalıdır.

    az önce bir futbol maçı izlediğinizi varsayın ve şu an devre arası.

    en mülaim duruşumla ekranda ben varım.

    size tek bir soru soruyorum.

    -futbol nedir?

    çoğunuzun şaşıracağından eminim.

    sizi şaşırtan, soru olmayacak.o bir sonraki aşama.

    bu soruyu bir reklamın ilk aşaması olarak tahmine alacaksınız.

    "kim bilir hangi marka, futbol' u sevdirmek için yeni bir reklam kampanyası başlattı!"derken...

    tekrar ben beliriyorum ekranda.

    -futbol: artık anlamsız kalmış bir spor dalıdır.

    peki kaçınız bu görüntülere bir anlam vermeye çalışacak?

    kaçınız neden anlamsız dediğimi sorgulayacak?

    kim anlamsızlaştığına kanaat

    getirip, maçın ikinci yarısını izlemiyecek?

    umarım çoğunluktasınızdır.

    umarım her geçen gün çoğalmaktayız.

    1-bahis şirketleri.

    2-telekominikasyon şirketleri.

    3-gıda şirketleri.

    vs,vs.

    bu sayılanların doğrudan futbola yön veren unsurlar olduğunu, bundan 5sıfır(50) yıl önce söylemiş olsaydık, inanıyorum ki o zamanın futbol severleri de aynı anlamsızlık ifadesiyle tepkilerini belli ederlerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    bir gün keloğlan adında bir ergen varmış
    ···
  19. 19.
    0
    eee keloğlan varsa ne olacak sanki dimi amq
    ···
  20. 20.
    0
    keloğlan sabah akşam otuzbir çekiyormuş
    ···