Evet, her şeyin farkına varacak, yaşadığımız veya yaşadığımızı sandığımız bu hayatın sırlarını öğreneceksiniz. Yapmanız gereken sadece \"1\" şey var. DÜŞÜNMEK. Söylediklerimi tek tek düşünmeniz, sindirmeniz gerek. Lütfen hayatınızdaki bütün tabuları yıkın ve dediklerime kulak verin. Söylediklerimi anlayacak kişilerin hayata bakış açısının TAMAMEN değişeceğinin garantisini veriyorum. Bu gece uzun olacak.

edit: beyler spiritüralist, panteist veya panenteist değilim. bu yazı beni sorgulamaya iten büyük bir yazıydı. beğendiğimden paylaştım.

zaman can alıcı soruyu soruyorum. "Tüm evren insan beyniyle çözülebiliyorsa, tüm evreni insan beyni yaratmış olamaz mı?"

VE BiR NOT EKLEMEK iSTiYORUM BU YAZILARI ESKi BiR DOSYAMDAN TOPARLIYORUM YAZILAR KARIŞIK OLDUĞU iÇiN DÜZENLEYEREK KOYUYORUM YAZILAR SENELER ÖNCESiNiN ALINTISIDIR

Bunların üçüncü göz ile alakasına gelirsek
Prana diye bir şey vardır. Eski dinlerde evrenin enerjisi kabul edilir, islamda insanlara üflenen ilahi nefes budur, batı dinlerindeki hayatın özü kabul edilen şey de budur. Serbestçe havada dolaşır. Bizim bunu aldığımız her nefeste üçüncü gözümüz yani epifiz ile kullanmamız gerekirken bu florur bizim epifiz bezimizi kireçlendirmesi yüzünden maalesef kullanamıyoruz.

Ayrıca şunları da eklemek istiyorum. Melatonin hormonu aç kaldığımızda da salgılanır. Oruç tutmak yalnız islamda değil birçok dinde farklı şekillerde görülür. Dikkat ederseniz açlığımızı bitirdiğimiz zaman gün batımıdır. Yani gün ışığı varken aç kalarak melatonin salgılarız, akşam olduğunda zaten melatonin salgılayacağımız için orucu akşam bitiririz. Yine salgının durduğu zaman, yani sabahları tekrar aç kalarak hormonun sürekli salgılanmasını sağlar, üçüncü gözümüzün kuvvetlenmesini sağlarız. Bu oruç konusunu ele alırsak dinlerin ortak olarak bize anlatmak istediği bir şey var diyebilir miyiz?
Ayrıca pek çok ermiş, evliya, şaman hep mağaralarda, karanlık yerlerde yaşardı. Melatonin hormonunun karanlıkta salgılandığını söylemiştik değil mi?

işte arkadaşlar bu DMT deneyimini yaşayan kişiler bize bunu söylüyorlardı. Nereye mi vardık?

Evrenin 5 şekilden , 5 şeklin yaşam çiçeğinden, yaşam çiçeğinin ise saf matematikten, matematiğin ise insanlar tarafından oluştuğunu gördük. E durum boyleyse o zaman evren insanın uydurması değil midir?

işte epifiz bezimiz bize bunları anlatmaya çalışıyordu. Dünyadaki tüm dinler, tüm delirdiğini düşündüğümüz kişiler bu gerçeğin farkına vardığı için bu haldeydi. Peygamberler bu gerçeği görmüş insanlardı fakat istem dışı oluşan ego faktörü yüzünden teist bir sistem kurdular. Dinlerdeki melek, şeytan kavramları temsilidir ve evrenin ilizyon olduğuna kanıttır.

Peki ne yapacağız arkadaşlar? Her şeyin bir yansıma olduğunu kabul edip egomuzu bir kenara bırakacağız? Yoksa ilizyona kapılıp gidecek miyiz?
Matrix te şöyle bir söz geçiyordu
\"Ben matrixin gerçek olmadığını biliyorum. Ancak matrix şimdi bana yiyeceğim bifteğin tatlı ve sulu olduğunu söyleyecek. Benim istediğim şey bu.Ben bu ilizyonda mutlu ve zengin bir hayat yaşamak istiyorum\" Dünyanın şu anda yaşadığı hayat biçimi bu. Beynimizin gerçekleri anlayacak ve anlatacak biçimde evrilmemesi yüzünden, DMT deneyimini yaşamış insanlar gerçekleri haykıramıyor. Biz de ilizyona kapılıp sadece mutlu ve zengin bir hayat sürmek istiyoruz

Bilim insanları yıllardır bir formül arıyorlar. Bu oyle bir formül olmalı ki, evrendeki tüm sırrı açıklayabilsin. Hatta Einstein bu formülü bulabilmek için çok çaba sarf etmiştir.
Yıllar sonunda "platonik cisimler" adı verilen 5 şekil ortaya atıldı ve dendi ki evrendeki her şey bu 5 şeklin yanyana üst üste alt alta getirilmesiyle oluşmuştur. Sonra akıllara bir soru geldi. Tüm evren bu şekillerden meydana geliyorsa, bu şekiller neyden meydana geliyor? Bu 5 şeklin tüm yüzleri birbirine eşit, hepsi 3 boyutlu. Oyle şekiller ki bunlardan başka tüm yuzleri eşit şekil yapılamıyor. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, evren, sizin her yüzü eşit olan 3 boyutlu şekillerden sadece 5 tane yapmanıza izin veriyor. Daha fazlasını yapamıyorsunuz.
Üstte sormuştum, tüm evren bu 5 şekilden meydana geliyorsa bu 5 şekil neyden meydana geliyor. işte bunun cevabını yüzyıllar önce eski medeniyetler buldu. ismi "yaşam çiçeği" Bu şema o kadar eski ki birçok uygarlığın antik kalıntılarında bulunuyor. Size soruyorum: O kadar eski zamanlarda insanlar bunu nerden biliyorlardı? O çizdikleri şeklin aslında evrenin temeli olduğunu nereden bileceklerdi?
Peki 5 şekil yaşam çiçeğinden geliyor, o halde yaşam çiçeği nereden geliyor? işte bu konu direk olarak matematikle anlatılabilir ancak. işin içine sihirli matrisler giriyor. Daha 4 işlemin bile bilinmediği dönemde, eski medeniyet kalıntılarında duvarlara kazınmış olan 3x3 kutucukların içine yerleştirilmiş sayılar var. Bu sayıların gizemi tam olarak bilinmiyor. Bu matrisler Musevilikte muska, islamda vefk olarak kullanılmış. Bu matrisler batıda bazı eski kiliselerin duvarlarında bulunmakta.

|4|9|2|
|3|5|7|
|8|1|6|

işte bu gördüğünüz tabloya kabala matematiğinde temel matris olarak geçiyor. ismi ise kamaya 33. Anlamı ise "gırtlaktan çıkarılamayan, söylenemeyen şey". Sizce ne bu şey? Evet ism-i azam bu.

Anlatmak istediğim şu. Platonik şekiller, yaşam çiçeği, kamaya 33 hepsi tek bir kaynaktan geliyor ve bu kaynağı insan beyni anlayabilir. O zaman can a

insanda bilinç tam olarak nerede bilinmemekte. Oyle ki bilincin bu dünyada olmadığına inananlar var. Butun evren bu bilinç tarafından oluşturulan bir yer. Bu bilinç el değmemiş, ismi konulmamış, tamamen saf bir şey.
Semavi dinlerde ism-i azam diye bir şey vardır musevilikte sonuncu isim denir. islamda Allahın son ismi diye geçer. islam tasavvufuna göre bu ismi söyleyen birisinin her istediği gerçekleşir, Museviliğe göre ise kimin ağzından bu isim çıkarsa, o an dünya son bulur. Yani bu ismi azam ağzınızdan çıktığı anda tüm bu ilizyonu yok edebilir, tüm gerçekliğin farkına varabilirsiniz. işte bu DMT nin yaşattığı deneyime islamda Miraç, Budizmde nirvanaya ulaşmak denir. işin boyutunu anlamışsınızdır umarım.
Tüm peygamberler bir kısım tarafından DMT nin fazla salgılanmasına bağlı olarak işte bu pgibolojik deneyimi yaşadığını soyluyor. Peygamberler bu olayı yaşamış kişiler, gerçekliğin farkına varmış kişiler, ve "sadece kendisi" gerçekliğin farkına varmasına rağmen bunu ilahi olarak görüp yayıyor. Yani bir peygamberin yaşadığı deneyimi siz de yaşayabilirsiniz. Ama büyük ihtimalle yaşadıktan sonra ya deli ya da şizofreni teşhisi koyulacak.
Sen ve ben yokuz. Sadece o gözlemcinin, o büyük bilincin bir taklidiyiz. islamda soylendiği gibi onun ruhundan üflenmişiz ve onu bulmakla mükellefiz. Bu evren o bilincin bir gölgesi. Bu anlattıklarım çok uçuk şeyler olarak gelebilir ama bu deneyimi yaşayanların dediği gibi bu yaşanan olay gırtlaktan bir ses olarak çıkamaz, anlatılamaz.

Bu DMT'nin yaşattığı deneyimi şimdi anladınız mı? Bizim epifiz bezimizi kullanmamızı nasıl engellediklerini, bu yüzden peygamberler gibi gerçekliğe neden ulaşamadığımızı anladınız mı? Bu olay butun dinlerin nasıl ortaya çıktığını açıklıyor. Aslında dinlerin amacı ortak, farklılıkların sebebi ne biliyor musunuz? Yukarıda bahsettiğim bu DMT nin yaşattığı deneyimin tam olarak anlatılamıyor, yazıya dökülemiyor olması.

Peygamberler, dervişler, ermişler, kendinin mesih olduğunu iddia edenler aslında il

Bu deneyimi yaşayan kişilerin bunu tam olarak anlatamadığını söylemiştik. Bunu en basit haliyle şöyle ifade ediyorlar: Bu evren tamamen bir kişinin gözlemlediği bir ilizyon. O yaşadıkları deneyim de "bu gözlemcinin her şeyin farkına vardığı an".
Ayrıca hepsi bu deneyimi yaşarken önce öldüklerini sandıklarını belirtiyorlar. Tamamen huzur içinde olduklarını söylüyorlar. Kendilerinden üst bir bilincin olduğunu, ama sonradan o ust bilincin, yani gözlemcinin aslında kendileri olduğunu anlıyorlar. Karışık gelmiş olabilir. Anlamadıysanız tekrar tekrar okuyun çünkü kilit nokta burası.

Kargı kamışı ve uzeyir tohumunun birlikte kullanılmasının DMT etkisi yarattığı söyleniyor. Kargı kamışı "ney" aletinin hammaddesi, uzeyir tohumu ise mevlananın mesnevisinde geçen bir tohum. DMT, mevlana, evliya, tasavvuf... Bunlar tesadüf olamaz

Şimdilik DMT yi bir kenara bırakıp epifizde salgılanan bir diğer hormondan bahsedelim: melatonin
Bu hormonun uyku düzenimizi oluşturduğu söyleniyor. Oyle bir hormon ki sadece karanlıkta salgılanıyor. Bazen akşam olduğunda gecenin ne kadar güzel olduğunu düşünürsünüz, gece kurulan hayaller ve düşünceler daha ayrıntılıdır, geceleri daha bir kendinizin farkında olursunuz. işte bunların sebebi de bu hormondur. Yukarıda saydığım tüm bu hallere "huşu" hali denir. Bu hormon bizi huşu haline getirir. Melatonin ayrıca sindirime yardım eder, kas ve kemik gelişimini sağlar. Ama en önemlisi, vücutta salgılandığı surece kanseri önler.
Melatoninin sadece karanlıkta salgılandığını söylemiştim. Dünyada en çok kanser vakalarının görüldüğü yerler sanayileşmiş yerlerdir, buna bağlı olarak en çok yapay ışığın bulunduğu yerdir oralar. Melatonin oralarda yaşayan insanlarda daha az üretilir, insanlar bu yüzden kansere daha kolay ve saha sık yakalanır. Ayrıca görme engelli insanların kansere yakalanma riski bu yüzden daha azdır. Peki biz insanlarda bu hormonun salgılanmasını yavaşlatan, engelleyen şey nedir? Bundan sonrasını çok dikkatli okumanızı istiyorum

Epifiz bezi bir kozalak şeklindedir. Bu kozalak şekli tarihte bir çok yerde görülmüştür. Vatikanda büyük bir kozalak heykeli vardır, Papanın elinde tuttuğu asada kozalak bulunur, hatta Buda'nın aydınlanma heykellerinde Budada saç yerine kozalak şekli vardır. Eski medeniyetler bu bez hakkında bizden daha çok bilgi sahibiydi ve tam olarak bunu nasıl kullanacaklarını biliyorlardı. O bezi üçüncü göz olarak kabul ediyorlardı.

Bildiğiniz gibi şizofrenide dünyayı başka bir şekilde algılama söz konusu. Buna bir hastalık gözüyle bakılıyor. Bilimsel bulgular gösteriyor ki şizofreninin nedeni epifiz bezinde salgılanan bir hormon. Ona DMT deniyor. DMT nin ne işe yaradığı tam olarak bilinmese de, fazla salgılanması halinde şizofreniye neden olduğu bilinmekte

insan beyninin gizemi çözülememiştir. insan beyni bir cevize benzetilir. iki tarafı birbirinin kopyasıdır. Ama tam iki bölgenin ortasında bir bez vardır. Bunun eşi benzeri yoktur. Epifiz bezi

Bu bez hakkında çeşitli teoriler vardır. Bu bezin "bedenle ruhun birleştiği yer" olduğu düşünülür. Hatta çoğumuzun duymuş olduğu "üçüncü göz" tabiri direk olarak bu epifiz bezi ile bağlantılıdır. Üçüncü gözün iki kaş arasında olduğu kabul edilir. Eğer insan üçüncü gözünü açmayı başarırsa tüm sırlara erer, fiziksel dünyanın gerçekliğinden sıyrılır. Bahsettiğimiz bu epifiz bezi üçüncü gözün olduğu yerle aynı hizadadır. Ayrıca epifiz bezi gözümüzde bulunan retinal hücrelere SAHiPTiR. Evet, bu bez ışığı algılayabilecek kadar gelişmiş bir yer.

DMT den bahsedelim biraz. Yıllardır varlığı biliniyor ama etkileri tam anlamıyla bilinmemekte. Bilinen bir şey var ki o da bunun fazla olması durumda pgibolojik sanılar(halüsinasyon, değişik şeyler deneyimleme) yaşatması. Bu nedenle güçlü bir uyuşturucu türüdür aynı zamanda. LSD, DMT nin bir değişik versiyonudur. DMT canlı olan her şeyde bulunur. Önceden bunun bitkilerden insanlara geçtiği zannediliyordu fakat sonradan bunun aslında vücutta üretildiği ortaya çıktı. Fazla üretilmesi halinde ise insanda şizofreniye ve pgibolojik etkilere sebep oluyor. DMT uykuda rüya halinde salgılanır. Salgılanması halinde insana değişik deneyimler yaşatır. insanda bunun salgılanması 2 şeyde zirve yapar. Biri doğum diğeri ölüm.

Arkadaşlar buraya özellikle dikkat edin. Normalde uyuşturucu gibi uyarıcılar insana kendiyle ilgili, kişiliği ile ilgili deneyimler yaşatır. Ama yüksek miktarda DMT ye maruz kalan insanların hepsinin deneyimlediği şey AYNI. Hepsi evreni bir bütün olarak gördüklerini söylüyor. Bu yaşadıkları oyle bir şey ki, tam olarak anlatılamıyor, insan uydurması harfler, sözcükler, diller bu deneyimi anlatmaya yetmiyor. Bunu yaşayan kişilere deli damgası vuruluyor, şizofreni teşhisi konuyor. Aslında bu kişiler epifiz bezini ust derecede kullanan, DMT yi fazlasıyla salgılayan ve o DMT nin yaşattığı ilahi deneyimi, fiziksel dünyadan sıyrılma olayını yaşamış kişiler.

Bu melatonin hormonundan neden maksimum seviyede faydalanamıyoruz? Neden epifiz bezimizin olağanüstü gücünü kullanamıyoruz?

Florür maddesini bilirsiniz. Devletler içme sularına "dezenfekte amacıyla" bu maddeden koyar. Bize söylenen budur tabiki de. Bu florur eskilerde askeri kamplarda kullanılmış, askerleri daha itaatkar yaptığı etkisi görülmüştür. Bu madde epifiz bezimizin kireçlenmesine neden olur. Melatonin salgımız düşer, hastalıklara açık hale geliriz, itaatkar oluruz, kasvetli bir hava içinde olur, depresif hallere eğiliriz.

Filmlerde burundan uyuşturucu çekenler çektikten sonra biraz da dişlerine sürerler uyuşturucuyu. Bunun sebebi maddenin beyne daha hızlı iletilmesini sağlamaktır. Şimdi neden diş macunlarında da florur bulunduğunu anladınız mı? Daha yeni başlıyoruz

Rezerved

Her şey ayrı yazılır

Rez alayım da okurum

Aydınlandım

Rezzerse

Hdhdhddudhdu

Nebuch izlemiş gelmiş mal :d

Rez rez rez