1. 73.
    0
    ccc parliament ccc
    ···
  2. 72.
    0
    bu dünyada herkes ben der .
    bla bla bla
    altını şer incisi ker
    ···
  3. 71.
    0
    doğarken güneşin ardından tepelerin dıbına koyim tüm teletabilerin
    batarken güneşin ardından tepelerin ananın dıbına koyim burak caner ve diğeri bi daha sizi o kızın yanında görem bacın gibem
    ···
  4. 70.
    +1
    Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
    Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
    • * *
    Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
    Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
    • * *
    Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
    Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
    • * *
    Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
    • * *
    Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
    Ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
    • * *
    Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
    • * *
    Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
    Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
    • * *
    Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
    Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
    • * *
    Herkese vermektesin, bir de bana versene,
    Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
    • * *
    Sen her zaman gelesin, ben Vehbiye veresin,
    Esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
    ···
  5. 69.
    0
    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak koyu bir karanlık...

    Ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazamak sana dair,
    hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    Ne güzel şey hatırlamak seni.
    Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    Ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinde,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    NAZIM HiKMET
    ···
  6. 68.
    0
    ne diyon sen yarraaam
    ···
  7. 67.
    0
    yürü bre dilber enddıbını göreyim,

    bana pas vermeyecek kızın ecdadını gibeyim,

    ben mecnun muyum ki bir mumcuk için çöllere düşeyim?

    mecnun'u da gibeyim, leyla'yı da gibeyim...
    ···
  8. 66.
    0
    haydarpaşa garında
    anası var yanında
    istedimde vermedin
    çıban çıksın amında.

    tavşan girmiş ekine
    kulakları dkine
    yar mına bal mı sürdün
    çok tatlı geldi skime

    ekin ektim dize kadar
    gel gidelim bize kadar
    sana birşey göstereyim
    kasıktan dize kadar

    hüsam derki ben neyliyem
    ne dostum var ne evliyem
    şişme karı alsam bile
    ya patlatır ya deliyem
    ···
  9. 65.
    0
    boybos tamam ağzı bütün diş
    tevahür bir kadın bol memeli
    hayli genç kız dudağı çiğnemiş
    çok erkek ağzına girmiş dili
    yüksekkaldırım'da fahişeymiş
    şaşı mustafa'nın yalancısıyım

    hüneri dört kişiyle sevişmekmiş
    ikisi kadın olacak ince belli
    yok canım yoksulluktan düşmemiş
    yaradılışı kahpe ruhu işveli
    galiba hiç kimse başedememiş
    şaşı mustafa'nın yalancısıyım

    gözlüklü bir velet aklını çelmiş
    şiir meraklısı biraz fakülteli
    artık sabah akşam yolunu gözlemiş
    mübarek kadın değil gözyaşı seli
    gelince sanki oğlunu severmiş
    şaşı mustafa'nın yalancısıyım

    anlayamadım gitti bu nasıl iş
    bre bunlardan hangisi deli
    hangisi hangisinin kanına girmiş
    kim kimin neresine kilitli
    bu filmi kim yazmış kim çevirmiş
    şaşı mustafa'nın yalancısıyım
    ···
  10. 64.
    0
    ÜVERCiNKA

    Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
    kesmemeye
    Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun ekgib olma
    Yatakta yatmayı bildiğin kadar
    Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
    Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    Bütün kara parçaları için
    Afrika dahil

    Senin bir havan var beni asıl saran o
    Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    Sabahları acıktığı için haklı
    Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
    Birçok çiçek adları gibi güzel
    En tanınmış kırmızılarla açan
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
    Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
    değerlendiremez
    Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
    diziyorlar
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
    Aklıma kadeh tutuşların geliyor
    Çiçek Pasajında akşamüstleri
    Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika hariç değil




    Cemal SÜREYA
    ···
  11. 63.
    0
    başka türlü bir şey benim istediğim
    ne ağaca benzer, ne de buluta
    burası gibi değil gideceğim memleket
    denizi ayrı deniz,
    havası ayrı hava..

    bir başka yolculuk dalından düşmek yere
    yaşadığından uzun

    bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
    ağacın yüksekliğince
    dalın yüksekliğince rüzgarda
    ve bir yeni ömür
    vardığın çimen yeşilliğince

    nerde gördüklerim
    nerde o beklediğim
    rengi başka
    tadı başka..

    toprağı bol olsun
    ···
  12. 62.
    0
    Ey bencil sen dünyayı etrafında dönüyor san.
    Öyle san ki sen de belki dönerek olursun insan.
    Orijinaldir *
    ···
  13. 61.
    0
    Davullar Çalındı
    Her zaman gün ortasında gelirlerdi.
    Bu sefer gece yarısında geldiler.
    Ölçüsüz bir kötülük ve merhametsiz kalplerle geldiler.
    Söküldü bütün kapıların kilitleri.

    Ve köpeklerle kovalanan bir militan.
    ihanetin elleri ensesinde, vurdumduymazlığın elleri ensesinde,
    Soluk soluğa, yüreğinde cehennem acıları ile
    Koşuyordu tepelere doğru.

    Ve bir ayin başlıyordu.
    Gecenin ortasında
    Gözleri kör, kulakları sağır eden
    Kalleşliğin üstüne kalleşlikler ekleyen
    Utanmaz bir ayin.

    Ve elleri bağrında anneler
    Evlatlarını göndermek istemezlerdi
    Yemene gönderir gibi gecenin bir yarısında

    Ama biliyorlardı.
    Bu toprak onları kabul eder
    Onlar için şahitlik ederdi

    Bir mermi sesi karanlığı tam ortasından ikiye böldü
    Gecenin derinliğinde cansız bir beden
    Helal süt emmiş dudaklardan kan damlıyordu...


    Osman Öztunç
    ···
  14. 60.
    0
    Ey gökyüzü aydınlık mısın.. benim kadar.. Ve karanlık?…
    Hasret yakarmış, kavuşmak varmış,
    güneşten sıcak, sudan çıplak; sanırım hiçbir şey yok aramızda..
    aşktan başka.. aşktan başka.. aşktan başka..

    …….
    Vay hayat.. eyy hayat…


    Denizde vardı oltam..
    Bir balık tuttum zannettim, baktım hepsi rüyamış..
    Mekanım yanlış; bir orman, ve tek seçimse çaresizlik..
    Ona inanma, göz gördüğünden korkmaz
    Eski bensem, bir çiçek olsam da solmam..
    Anlatsın bilen kimse,
    hep çeken bilir demişler.
    Çekense susmuş hep,
    konuşmuş çekmeyen kim varsa.
    Anlatsın derdi çeken, hüzün kaplı gözlerinde,
    kırışmakta dertler bir de ellerinde kürek kazma ve derki;
    “Şeytan, yazma!”
    Ben olsam Ney’le anlatırım,
    Ney’le anlarım ben,
    anlatmazsam; hangi sazla?
    Mürekkebim, elimde kağıdım, aynam,
    gönlü saydam olan anlar ancak.
    işte sayfam;
    hergün intihar eşikte
    ve umutlar beşikte..
    Bu dünya kapkaranlık,
    ışık başka yerde,
    herkes peşinde..
    Herkes sandığı kadar iyi olsaydı keşke,
    en azından ay beklerdik üstümde, yalnız gecede.

    Başka seveceksin.. başka türlü..
    Başka şekilde, başka biçimde..
    Güneşten sıcak.. sudan çıplak..
    Martıların kanadı gibi.. Tutsak!..
    Hiç kimsenin kalbi yok..
    bu benim kendi alınyazım, seveceğim..
    hiç kimsenin şansı yok..
    bu benim kendi alınyazım, seveceksin.. başka yolu yok
    Hiç kimsenin kalbi yok..
    bu benim kendi alınyazım, seveceğim.. başka yolu yok
    hiç kimsenin şansı yok..
    bu benim kendi alınyazım, seveceksin.. başka yolu yok..
    seveceksin.. başka yolu yok
    Naklen mutluluk istiyoruz..
    Naklen huzur istiyoruz..
    Naklen sevgi istiyoruz..
    Naklen… Niye varız?..
    ···
  15. 59.
    0
    Aşkımın ahıyla tutulur yakan,
    Alıcıkuş kadar sürmez fiyakan.
    Senin de gözünü yaşlı bırakan,
    Senin de boynunu büken bulunur.
    ···
  16. 58.
    0
    hakkındır yaramazlık
    dik duvarlara tırman
    yüksek ağaçlara çık.
    usta bi kaplan gibi kullansın elin
    yerde yıldırım gibi giden bigibletini
    ve din dersleri hocasının resmini yapan
    kurşunkaleminle yık
    mızraklı i̇lmihalin
    yeşil sarıklı iskeletini.
    sen kendi cennetini
    kara toprağın üstünde kur,
    coğrafya kitabıyla sustur
    seni hilkati âdemle aldatanı.
    sen sade toprağı tanı,
    toprağa inan,
    ayırdetme öz anandan
    toprak ananı
    toprağı sev

    Nazım Hikmet Ran
    ···
  17. 57.
    0
    hakkındır yaramazlık
    dik duvarlara tırman
    yüksek ağaçlara çık.
    usta bi kaplan gibi kullansın elin
    yerde yıldırım gibi giden bigibletini
    ve din dersleri hocasının resmini yapan
    kurşunkaleminle yık
    mızraklı i̇lmihalin
    yeşil sarıklı iskeletini.
    sen kendi cennetini
    kara toprağın üstünde kur,
    coğrafya kitabıyla sustur
    seni hilkati âdemle aldatanı.
    sen sade toprağı tanı,
    toprağa inan,
    ayırdetme öz anandan
    toprak ananı
    toprağı sev
    ···
  18. 56.
    0
    hakkındır yaramazlık
    dik duvarlara tırman
    yüksek ağaçlara çık,
    usta bi kaplan gibi kullansın elin
    yerde yıldırım gibi giden bigibletini
    ve din dersleri hocasının resmini yapan
    kurşunkaleminle yık
    mızraklı i̇lmihalin
    yeşil sarıklı iskeletini.
    sen kendi cennetini
    kara toprağın üstünde kur,
    coğrafya kitabıyla sustur
    seni hilkati âdemle aldatanı.
    sen sade toprağı tanı
    toprağa inan
    ayırdetme öz anandan
    toprak ananı
    toprağı sev

    Nazım Hikmet
    ···
  19. 55.
    0
    desem ki...
    i̇nan bana sevgilim inan,
    evimde şenliksin, bahçemde bahar;
    ve soframda en eski şarap.
    ben sende yaşıyorum,
    sen bende hüküm sürmektesin.
    bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
    rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
    günlerden sonra bir gün,
    şayet sesimi farkedemezsen,
    rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
    bil ki ölmüşüm.
    fakat yine üzülme, müsterih ol;
    kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
    ve neden sonra
    tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
    hatırla ki mahşer günüdür
    ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
    ···
  20. 54.
    0
    anan az önce yataktan çıktı ...

    hızla kadın doğumcuya gitti...

    çocuk olursa bidaha zikmem dedim

    -Can Yücel ziker...
    ···