-
201.
0Aga tamamen ezberimde deil fakat yazın bakın mavi gözlü dev in efsane siirlerindendir hoşgeldin kadınım
-
202.
0Bu devirde herkes hep ben der
Kimisi gönlünden kalender
Yaşam dediğin böyle işte
Altın ı şer , incisi ker.
Göremeyice şaşırdım -
203.
0Vay be sitede ne adamlar varmış
-
204.
0Derdim türlü türlü yoktur ilacım
Hiçbir türlü bulamadım dermanı
Bir dost bulup dem sürmekti amacım
Gam kasvet çevreledi her yanı
Kalemi kırılsın bunu yazanın
Söyler söyler derdi bitmez ozanın
Çağır bağır emir onun söz onun
Yazan katip böyle yazmış fermanı
Bir bahtı karayım gülmedi yüzüm
Neşeli görürünür kan ağlar özüm
Kış misali geçti baharım yazım
Kaldırmadı başımdaki dumanı
Dünya dedikleri bir büyük handır
Veysel durmaz ağlar bunca zamandır
Az yaşar çok yaşar sonu verandır
Bir gün göçüm çeker ömür kervanı -
205.
0Dönelim
Döndürsün bizi
Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi
Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan
Ve akılda kalan bir yokuştan
Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından
Ve çocukluktan
Dönelim
Dönelim mi biz
Gençlikten, oralardan
Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan
Dönelim mi acıya
Acıya, büyük acıya
Ve soralım mı acaba
Ey büyük yalnızlık insansan eğer
Bir kaya
Dalgalar yalarken onu
O bakarken kaskatı kalabalıklara
Ah, kalbin bulut bulut akan sesi.
Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey
Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı
Kedilerden örülmüş bir semtte
Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi
Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri
Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan
Her şeyin, ama her şeyin çok dıştan farkedildiği
Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır ekgibliği
Belki de genç bir şairden ödünç alınan.
Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey
Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola
Nereye gidecek ama, nereye varacak sanki
Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda
Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi
Boşvermiş de sanki oyunun kurallarına
Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına
Azıcık vakit kalmış
Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar
Gövdenin yazgıya başkaldırması mı
Ruhi Beyin
Başkaldırması mı yoksa?
Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı
Vaktinde anlamanın sevinci mi
Ya da biraz geç kalmanın
O gereksiz tedirginliği mi
Hangisi?
Ama belli ki sonundayız her şeyin
En sonunda. -
206.
0Bu Vatana Nasıl Kıydılar...
insan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
zütürüp kâfire: «Buyur... » dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur:
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Nazım Hikmet Ran -
207.
0http://strawpoll.me/7238090 oylayın panpalar
-
208.
0Pnpa buraya yaş otuzbeş şiirini yazardım ama üşendim.
-
209.
0Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu?Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer.'.. Kafatasımın içini, bir küçük huzur adınaaynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmışhasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasınaniye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimselerizin vermez yollarıma kuş konmasına?"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.
Nilgün marmaranın güzel dizeleri her zaman kendimden bir şeyler bulurum bu dizelerde -
210.
0Cahit Sıtkı Tarancı
Otuzbeş Yaş Şiiri
Ve
Biz Nerdeyiz Sevgilim -
211.
0Yahya kenal Beyatlı / sessiz gemi kaan ünsal Alphan dan dinleyin kesinlikle binler
-
212.
0Rez rez
-
213.
0Aysel Git Başımdan - Atilla ilhan
-
214.
0Rez alayım telefondayım amk uygulamasında başlık takip edilmiyor
-
215.
0mutsuzluktan bahsetmek istiyorum
yatay ve dikey mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor
..
sevgilim sevgilim
kuzey sanrısı gibidir
geceyi beşe filan böler
sonra ayılar hüzünden ölmez
sevgilim sevgilim
açlıktan ölür onlar
işte bundan ötürü
hüznü artık bir ayıya bıraktım
sevgilim sevgilim
bir ayıya
ister ormanda kullansın
ister buzdağında
hayatın kutlu olsun sevgilim
..
..
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı
bir bir kapattım
bana dönesin diye
bir bir kapattım
..
Söylenir ve yarım kalır
bütün aşklar yeryüzünde
bir kaktüs bol sudan
nasıl çürürse öyle
..
..
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam
kim o dersin uykulu sesinle içerden
saçların incintır, mahmursundur
kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim
..
Önce sesin gelir aklıma
çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
sonra cumartesi günleri gelir
sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
bir yağmur yağsada beraber ıslansak
..
içim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
..
Sen yanımdayken ister istemez
uzak ırmakları hatırlıyorum
..
..
Sen ki, saçından tırnağına kadar
bir hürriyete bedelsin
bu ılık saçlar, bu gözler,
fakat her şeyden önce
yaşadığın için güzelsin
..
..
Adın bir güzelliğe yakışır elbet
bir intiharda mı , bir şiirde mi bilmiyorum -
216.
0iyi bişeeye benziyı
-
217.
0Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman... ’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün... ’
Bir kurşun kallemim vardı, ben içeri düştüğüm sene
Bir haftada yaza yaza tükeniverdi
Ona sorarsanız: ’Bütün bi hayat... ’
Bana sorarsanız: ‘Adam sende bi hafta... ’
Katillikten yatan Osman; ben içeri düştüğümden beri
Yedibuçuğu doldurup çıktı.
Dolaştı dışarda bi vakit,
Sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri, altı ayı doldurup çıktı tekrar.
Dün mektubu geldi; evlenmiş, bi çocuğu olacakmış baharda...
Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
Ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.
Fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.
Yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde, ben içeri düştüğümden beri...
Ve bizim hane halkı, bilmediğim bir sokakta, görmediğim bi evde oturuyor
Pamuk gibiydi bembeyazdı ekmek, ben içeri düştüğüm sene
Sonra vegibaya bindi
Bizim burda, içerde
Birbirini vurdu millet, yumruk kadar simsiyah bi tayin için
Şimdi serbestledi yine, fakat esmer ve tatsız
Ben içeri düştüğüm sene, ikincisi başlamamıştı henüz
Daşov kampında fırınlar yakılmamış, atom bombası atılmamıştı Hiroşimaya
Boğazlanan bir çocuğun kanı gibi aktı zaman
Sonra kapandı resmen o fasıl, şimdi üçünden bahsediyor amerikan doları
Fakat gün ışığı her şeye rağmen, ben içeri düştüğümden beri
Ve karanlığın kenarından, onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular yarı yarıya
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine
‘Onlar ki; toprakta karınca, su da balık, havada kuş kadar çokturlar.
Korkak, cesur, cahil ve çocukturlar,
Ve kahreden yaratan ki onlardır,
Şarkılarda yalnız onların maceraları vardır’
Ve gayrısı
Mesela, benim on sene yatmam
Laf’ı güzaf...
Nazım Hikmet Ran
başlık yok! burası bom boş!