1. 27.
    0
    ben sensiz olurdum, oyle bilirdim.
    ben sensiz olmedim, beni bagisla
    ···
  2. 26.
    0
    Ben Sana

    Ben sana tak demem,
    taklar duyar ar eder.
    Bir zerren düşse taka,
    Onu da mundar eder.

    Tanrı senin hamurunu
    Necasetle yoğurmuş,
    Anan seni sıçar iken
    Yanlışlıkla doğurmuş.

    Neyzen Tevfik
    ···
  3. 25.
    0
    @25 hüseyin nihal atsız dan güzel bir şiir daha
    ···
  4. 24.
    0
    @22 bir bu bir de sana giden yollar kapalı 2 si çok fena panpa
    ···
  5. 23.
    0
    @21 bakıyorum panpa, bildiğin diğer güzel şiirleri bizimle paylaşabilirsin.
    ···
  6. 22.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=rcP_Gxi99SQ kendimde bişeyler bulduğumdan belki en çok dikkatimi çeken budur
    ···
  7. 21.
    +1
    umutsuzlar parkı
    ···
  8. 20.
    0
    @16 iyiymiş panpa naptın amk
    ···
  9. 19.
    +1
    Eskisi Gibi

    Seneler sürer her günüm,
    Yalnız gitmekten yorgunum;
    Zannetme sana dargınım,
    Ben gene sana vurgunum.

    Başkalarına gülsem de,
    Senden uzakta kalsam da,
    Sevmediğini bilsem de
    Ben gene sanavurgunum.

    Dağları aşınca başım,
    Geri kaldı her yoldaşım,
    Gerl sevgilim, gel kardaşım,
    Ben gene sana vurgunum.

    Gönlüm seninkine yardı,
    Aynı şeyleri duyardı;
    Ayaklarımız uyardı...
    Ben gene sana vurgunum.

    Sabahattin Ali
    ···
  10. 18.
    +1
    http://www.youtube.com/watch?v=4Yqej8NRKpc
    ···
  11. 17.
    0
    karşılıksız şukuluyorum hepinizi
    ···
  12. 16.
    +2
    Gidiyorsun demek...
    şunu iyi bil kızım
    ben elimi sallasam...
    ben elimi sallasam,
    küçük bir rüzgardan
    başka hiçbir şey olmaz.
    ben elimi sallasam,
    saçlarına takılır.
    ben elimi sallasam...
    ancak sen giderken
    arkandan sallarım.
    güle güle demek için.

    Güle güle...

    Yiğit Özgür
    ···
  13. 15.
    +1
    http://www.youtube.com/watch?v=GK-FHODwUlA
    ···
  14. 14.
    +1
    I

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    içimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

    II

    Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
    Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
    Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
    Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
    Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
    Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
    Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
    Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

    ikinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
    Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
    Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
    Onu da, hangi diyar olsa zütürürsünüz.

    Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
    Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
    Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
    Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

    III

    Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
    Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
    Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
    Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

    Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
    Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
    Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
    Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

    Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
    Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
    Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

    Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
    Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
    Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

    Necip Fazıl KISAKÜREK
    Tümünü Göster
    ···
  15. 13.
    0
    @10,11 işte bu bir an hiç entry girilmeyecek sanmıştım benden başka buraya, dinleyeceğim sizinkileri de
    ···
  16. 12.
    0
    @8 güzel panpa
    ···
  17. 11.
    +1
    kağıdı katlarken katlanır sana
    sanata bağlanırken derdin katlanır ya
    kanatırken sözleri güneşe koşan kuşlar yaşlanır
    bundandır kemikleri pert olmuş kanatlara bile katlanır.
    yaşlara bulanmış gözlere dert olur
    paslanan kulaklara yaslanan masallar.
    sallarda sallanan kundaklanmış pikaplar
    çalsa da alamaz yıl olmuş pasları, kasları kopsa da susar
    sanata sarılı tasalanmış hayatları
    ···
  18. 10.
    0
    http://youtu.be/NQzfHh-RJHo
    ···
  19. 9.
    0
    upstrack class
    ···
  20. 8.
    +1
    http://www.youtube.com/watch?v=4URhx43Zxw8
    ···