1. 187.
    0
    öle öle sevdiğiniz adam,
    seve seve giderken
    gibe gibe öğrenirsin, güle güle demeyi.
    ···
  2. 186.
    0
    ekşici oç
    ···
  3. 185.
    0
    aşık olmaya çalışıyorum. böylelikle büyük bir aptal gibi mezarımı kazıp, herhangi bir ateşe de atıyorum kendimi, biliyorum. tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmış olduğumu anlıyorum kendime gelince. biraz ihanet, biraz yalan ve kandırılmak yeterince...
    ···
  4. 184.
    0
    ‎"zar tutuyor diye hayat, bütün masayı dağıttım"
    yetmedi;
    insanlara olan güvenimi buruşturup çöpe attım,
    -arif sen hariç.
    tanrının dışladığınız kısımlarıyım.
    adım josephine,
    kimsin diye soracak olanlara
    verebilecek bir cevabım yok henüz.
    küfürlerime ve tavırlarıma kızıyorsanız,
    umrumda değil.
    tanıdığım bütün insanların ortak yapımıyım.
    ki burada, insandan bahsediyoruz,
    insan;
    tanrının gitarındaki kopuk bir teldir sadece
    en acı melodilerini olmayan bir notadan çıkartan.
    ve bu gitardan çıkıp en kalbimi bıçaklayan şarkıdır babam

    hayır, anlatabililyorum.

    bazen diyorum ki,
    bir el tutmayı öğretmek yerine ellerime,
    nasıl katil olabilir diye öğretsem
    kârlı çıkan ben olurdum herhalde.
    şu taktan gezegende
    sıcak bir yaz günü, yarım kalan ılık bir şişe viskiyi
    fondip yapmak gibi,
    koynumda taşıdığım şu garip yalnızlık.
    ve umutlanmak oldukça mavi,
    yan daireden kulaklarıma sızan hoş bir beatles parçası;
    tatlı ve derin...
    hatıra kalan sararmış bir mektup gibi
    korumak istedikçe sevdiklerimi
    üzerlerine şeytani masumiyetler giydiler,
    tam bu noktada ellerim kanıyor,
    çünkü syd barrett şarkı söylemeye başlıyor
    bu yüzden,
    bu şiirin sonunu da evden gelirken sen getir sevgilim!
    ···
  5. 183.
    0
    tutuşmuş ruhların arasından yüzümü kaldırdığım zaman gökyüzüne, havada uçuşan kalpler görüyorum, eski bir rovelverle göğsünden vurulmuş darmadağın hatıralar, başı kopartılmış başsız yalnızlıklar, gözleri dağlanmış acılar. birkaç lapa düş. ah, sevgilim. hadi, sende düş...
    ···
  6. 182.
    0
    senin gözlerin damarlarımda volta atarken , kesici aletler haddini bilmeli, ölüm de kimmiş ? güzelliğin ruhumda böylesine yer tutarken, estağfurullah; şiir de neymiş…
    ···
  7. 181.
    0
    tuz ruhu ya da herhangi bir asitik madde içmeliyim bir düş'ün daha kırılışını kutlarken. diyorum ki; mastürbasyon da yapayım intihar ederken. hülasa orgazm ile geldim, orgazm ile giderim...
    ···
  8. 180.
    0
    tavana çizdiğim sürreal portrelerden kan fışkırıyor şimdilerde. iblisler beyazlarıma kara çalıyor ve düşlerim atlıyor bir bir pencereden
    ···
  9. 179.
    0
    rezorivoed
    ···
  10. 178.
    0
    sabahın kör saatlerinde güneşin yönünü şaşırdığı bir gündeyim..
    dünya tersine dönüyor sanki..
    gelişinle gidişin arasındaki matematiksel hesaplamaların sağlamasının bile doğru çıkmadığı o çok kısa zaman dilimine, nasıl uzun bir ömür sığdırabildiğimi düşünüyorum..
    seni evrendeki tüm canlı ve cansız şeylerden üstün tutan tanrısal aşkımın nasıl bu kadar canımı acıtabilidiği gerçeğini yalanlarımın pembesel rengiyle karalıyorum !

    adını yazıyorum boş sayfalara,
    birde hayalini çiziyorum odamın duvarlarına..
    uykuların haramsallaştığı mevsimsel bir bunalım bu ! ya da aşk'sal.. tanrı'sal belki..

    inançlarımı irdeliyor aklım..
    hiç olmayanla, hep var olanlara karşı bu sonsuz güveni nasıl kazandığımı kurcalıyorum..
    genetik olmalı !

    seni seviyorum.. seni seviyorum..
    hep aynı cümle.. yine aynı cümle..
    peki hep aynı mı boyutu sevginin ? yerimde mi sayıyorum ?
    kaç kez seviyorum seni ? bir insan kaç kez sevebilir aynı kişiyi ?
    kilosu varmıdır aşkın ya da ne bileyim kaç adettir sevmek ?
    kaç ihanet koymalı teraziye, aşk ağır bassın diye ?

    saat 05.05 batıl inançlar edinesim geliyor aniden "beni̇ düşünüyorsun"..
    bu saatte hemde, hiç uyumadın yahut işe geç kaldığını sanıyorsun şuan, beyaz gömleğinin düğmelerini yanlıs iliklerken aklına geliveriyorum işte..
    ne güzel şeymiş şu hayalperestlik !
    kulağım çınlıyor.. kesin adımı anıp gülümsedin..
    yere düşüyorum elimdeki nimeti.. bize geleceksin, karnın aç !

    yağmur yağmaya başlıyor, çok ayıp ediyor bulutlar !
    beni terk ederken takındığı tavrı takınıyor doğa..
    şiddetle karışık küfür ediyor..

    masanın üzerinde unuttuğum antidepresanlara takılıyor gözüm.
    önemli birşey değil sadece aşkımı yatıştırıyorlar biraz !
    uyuyorum ama rüyalarımda da seviyorum seni..
    doktorlar anlamıyor ki aşığın halinden..

    sanırım ölmeliyim.. uyumalıyım yani..
    sana yazamadığım zamanlar ölü gibi hissediyorum sadece..
    toprak bile almaz zaten beni bu titrek ellerimle..

    hee birde, artık gelsen diyorum..
    adresim belii..
    bakırköy "aşk hastalıkları hastanesindeyim" şizofreni sevdalar katında !
    kime sorsan tanır zaten seni.. sakın adımı söyleme kimseye herkese sen diye tanıttım beni
    ···
  11. 177.
    0
    büyük bir patlamanın ortasında,
    atomlarımıza kadar parçalanmalıyız seninle.
    bu,
    tenine karışmamı kaçınılmaz kılıyor.
    ···
  12. 176.
    0
    ikinci el bir hayatım var ve ben kullanıldım birazdan daha biraz.
    kanıyorken kaderimin rahmi gebe kalamaz mutluluklara, yalan olur dersem gülerim kollarında. ama kabul edersen eğer ağlarım omuzlarında ve yine kabul edersen sen küfür ederiz gelmiş geçiş kim varsa.
    biraz kirlenmişliğime, biraz da birbirimize. en çok doğduğum güne..
    biraz ölmüş annene, biraz anneme ölsün diye. olur ya hani beyazını karanlığıma layik görmezlerse.

    ben amin derim hemen sonra, sen eyvallah. allah kabul eder inşallah.

    allah diyorum kirletirse benim gibi seni ya da aklanırsam seninle senin gibi, kabul eder inşallah benim adımın sonuna soyunun ismini.

    düşlerimin ağırlığından kapanıyor gözlerim inan ki,
    inan ki bende uyuyamıyorum düşünürken düşündüklerini.

    dur !

    bir daha inan, ki ben yalan söylerken.
    güven..

    sen gülerken tüm bunlara rağmen, hala kirliysem ben ve hala yalancı. alçak biraz ve kandırılmışlığım aklımdaysa hala birazdan daha biraz ve karanlığım halaysa, devamlılığı hepse aklımca ve korkuyorsam hala annenin red etmesinden. hala küfür edelim diyorsam ağlıyorsam, hayatımın şah damarını gıdıklıyorsa kanaması kaderimin hissediyorsam.
    hala umursuyorsam doğrulamayacak olanları. doğuramayacaklarımı.
    doğru olmayanları.

    yani aynıysa senden sonra herşey hala. hemde sen gülüyorken bana rağmen.
    herşeye rağmen gülüyorken sen,

    hala, hala diyebiliyorsam ben,

    gücenirsin !

    buna da inan ki değil yalan, diyebilirsin
    "gidebilirsin"

    hemen sonra amin dersin, eyvallah derim.
    allah'ım o zaman sende inan ki değil yalan unuturum tüm inşallahlarımı o an.
    kabul etme olur ziyan.
    ···
  13. 175.
    0
    her yasağa karşı gelesim var, 'yapılmaz' ne varsa büyük bir keyifle bütün çabamı veriyorum, küfür ediyorum, içki içiyorum, isyan ediyorum. ne de olsa serde âdem'in torunu olmak gizli.
    ···
  14. 174.
    0
    iki kişilik bir gelecek yolculuğuydu bizimkisi, şık bir gemide... bir akşam balıklara bakmak için eğilmiştim, huurnun biri beni gemiden itti..
    ···
  15. 173.
    0
    ‎"kestiiiiik"

    mumları unut önce,
    çümkü aşk dilenmeyecek kadar ucuzlar.
    çünkü mumlar, hepimizi ateşe verecek kadar da ucuzlar,
    basitler ve adi.
    benim gibi !

    dinle şimdi.
    bir daha asla sorma bana,
    kimseye de söyleme "ne zaman geleceğini bilmiyorum" deme.
    bekleme, bekletme.
    ki gelirsem zamansız olur,
    ki ben gelirsem birgün, sonre ne olur ?

    ne mi olur sonra ?
    cevapla, var mı sağ çıkabilen ? kaç sevdadan ?

    sus.
    bir daha asla,
    o kalabalığın ortasında kızaran yüzümü ağzına alma.
    ağzını bozma.
    hatta ağzını topla.

    bana emanet etme kendini.
    bana güvenme.
    inanma.
    kadınım çünkü,
    soymuşluğum var iblisi karşımda.

    her kadın yalan söyler her kadının oje sürmesi gibi birşey bu unutma.
    bence beni de hatırlama.

    "montaj"

    düşünüyorum evet,
    benden çok seni,
    senden çok herkesi.

    önce teker tekerdik,
    sonra hepberaber,
    şimdi diyorsun ki sen gel olalım ikimiz tek, ama yine beraber.

    bir daha düşünüyorum,
    herkes ne der ?
    güler.

    düşünürken ürperiyorum.
    bilmiyorum çünkü, şimdi ben hangi masada nesine oynuyorum.
    kaybedersem, kim kazanacak bilmiyorum.
    öğrenemedikçe uzaklaşıyorum olay yerinden.

    ben biraz korkuyorum.
    aşık olmayı bildiğimden midir bilinmez,
    ben biraz da kaçıyorum.

    sen susuyorsun ya orada ben hepsini duyuyorum burada.
    "hadi diyorsun bazen bir cümle söyle boşluklarım dolsun."
    hadi diyorsun anlat.

    "kızıyorsun biraz,
    öyleyse durma ağlat.
    kuruyana kadar anlat."

    ya da hemen şimdi bırak,
    yüzümüzü kızartamasınlar diye,
    ertele bana kendini.

    ya da şimdi,

    "oynatalım allah'ım, bu aşk efsane olacak der gibi."
    ···
  16. 172.
    0
    örneğin;
    cinayete bulanmış ellerle
    kalbini kurcalayan bir serseriyim.
    bu durum, bir meclisin ortasında
    yapayalnız şarap içiliyor manasını taşır.
    bu durum, en çok senin açtığın yaraları kaşır.
    bu durum, güpegündüz işlenmiş bir cinayete yakışır.
    reverans...
    ···
  17. 171.
    0
    bazıları damıyla nam salar yedi cihana, bazıları amıyla.
    ···
  18. 170.
    0
    rezerved
    ···
  19. 169.
    0
    sabah uyandığımda en çok yatağımda bana ait resmileşmiş bir ceset bulmak istiyorum. böylece süreç kendini tamamlayacak ve ben resmiyete kazınmış bir ölü olarak toprağı kazanacağım.
    ···
  20. 168.
    0
    bir duman gibi kıvrıla kıvrıla sokaklarında sessizce,
    kendimi terk edeceğim şu arsız şehirde
    şehri terkedeceğim bu gece
    yitik bir gemi gibi ayrılırken limandan sessizce
    sırf, aziz adamları bassın diye üzerime,
    ucuz bir makyaj gibi yapıştırdım suratıma küfrü
    ve bu yüzden bütün çocukluğum benden ürktü,
    benim şu insanlardan ürktüğüm kadar.
    ey adem soyu bize gel,
    sana bir şiyir yazacağım, eyfel kulesi kadar.
    beni böyle tozumu attırırcasına süratlı sevme bebeğim,
    bütün yollarda radar var.

    yarın gece,
    intiharlar karışmış gözlerindeki yeşile diye,
    yumruk attım aynadaki bine.
    sırtımı sıvazlardı görse amcam nietzsche.
    tenha bir sokakta karanlıkta yürürken kendi kendime,
    önümü kesti şizofreni zalimce.
    o günden beri hepcinsel yaşıyorum,
    aklımı alıkoydu, gasp etti,
    memur bey şikayetçi oluyorum.
    bir virüs volta atıyor beynimde
    düşüncelerimin arasında sırtarıyor,
    babaannem görse bağırırdı şu şekil;
    bu burada ne tak arıyor,
    bağırma babaanne, üzengim çok alınıyor,
    tanrım aç kollarını işte bir üvey kulun sana koşuyor
    şeyhim ağladıkça ağlıyor,
    ağladıkça maşallah, doluyor havuz
    ne fark eder para ya da haşikio,
    ağlıyor şeyhim zalimin zulmüne
    ağlıyor arka planda taşak yapan ehl-i keyfine katılamadı diye.

    allahım, sen bize fazladan sabır
    kale gibi dayanma gücü
    ve içeni ashab-ı keyf yapan
    antidepresanlardan bolca ihsan eyle.

    teşekkürler josephine, artık uyuyabilirsin
    ···