1. 201.
    0
    aşık olmaya çalışıyorum. böylelikle büyük bir aptal gibi mezarımı kazıp, herhangi bir ateşe de atıyorum kendimi, biliyorum. tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanmış olduğumu anlıyorum kendime gelince. biraz ihanet, biraz yalan ve kandırılmak yeterince...
    ···
  2. 202.
    0
    öle öle sevdiğiniz adam,
    seve seve giderken
    gibe gibe öğrenirsin, güle güle demeyi.
    ···
  3. 203.
    0
    saklıyorsan eğer gözyaşlarını. ve hıçkırıklarını yutuyorsan hergece. tarihler, saatler, günler, mevsimler umrunda değilse. ellerin buz keserken, şiddetleniyorsa yüreğindeki yangın. hergün biraz daha ölüyor, hergün biraz daha inançsızlaşıyorsan.. yarınlar daha çok özletiyorsa sana dünü, alkol şişelerinin dibine gömmek istiyorsan kaderini. ayrılığı icat edeni bulup gırtlağına yapışmak geliyorsa içinden ve yetmedikçe gücün daha çok öfkeleniyorsan hayata. kendinden nefret ediyor, insanlardan nefret ediyor, şarkılardan, şiirlerden nefret ediyorsan,
    alışmışsa gözlerin karanlığın rengine ve artık duvarların oturup karşına cigara dönüyorsa seninle, uçuşan perdelerin rüzgarla sevişirken kıskanıyorsan eğer..
    ağzına kadar dolan kültablalarıyla karşılaşıyorsan evin her köşesinde,
    milyonlarca kez intihar planı yapıp bozuyorsan eğer, birkez daha yüzünü görebilmek umuduyla. ölümle yaşam arasına sıkışıyorsan durmadan..
    geçip aynların karşısına saatlerce küfür ediyorsan kendine,
    en vahşi cinayet haberlerindeki annelerin feryatları bile senin acını unutturmaya yetmiyorsa,
    artık eskisi kadar güvenilir değilse dostların..
    yalnızlık kelimesinin sanıldığı kadar basit olmadığını senden başka kimse bilmiyorsa,

    çok özlüyorsan o'nu !
    özledikçe dişlerini sıkıp, susuyorsan kanatana kadar dudaklarını.
    eski resimleri toplayıp fırlattığın yerlerden gözyaşlarınla yıkıyorsan, arınsın diye ayrılıktan..

    korkma !
    hiç geçmeyecek..

    her saniye biraz daha saracak seni karanlık..
    sarıldığın kırık şişeler, duman kokusu, yanlızlığın öfkesi çoğalacak gün geçtikçe..

    o'suz geçen yılların sırtına sapladığı bıçak yaralarına, merhem olacak sanacaksın başka tenler.
    başka dudakların tadına alışmaya çalıştıkça.. ruhuna sinen kokusu tütecek burnunda !

    korkma !
    unutamaycakın..

    korkma !
    geberip gideceksin bu acıyla..
    gülüşünüde koyun kefenin içine diye inledikçe
    alaycı bir cenaze marşı eşliğinde, şahadet getirir gibi adını sayaklayacıksın korkma.
    ···
  4. 204.
    0
    gittiğin günden beri seri katil olarak tutsak edildim daha önce hiç okumadığım bir romanda. bir korku filminin final sahnesi ya da. işte öyle bir sonda, ilaç kutularını ağzıma dayadım ve dedim ki; "ikimizden biri gitmeli." tiz bir kahkaha ve son, sonrasında..
    ···
  5. 205.
    0
    evrende yalnız değiliz, çocuklarımız var. bir dişi köpeğin, bir erkek maymunun, bir kaplanın, bir insanın... hepsinin yavrusu var, her yavru bir anneye-babaya sahip. bütün yavrular arasında da bir yavru var ki; adı küfürle anılan, en huur çocuğu yavru, en bin yavru, en vazgeçilmez yavru. yalnızlık; yavrum benim. hepsi senin mi! -o elindeki jiletlerin-
    ···
  6. 206.
    0
    icat edilmiş ve icat edilecek bütün kesici, delici aletler;
    kenarı kırık bir düş kadar derin yara veremez insana.
    ···
  7. 207.
    0
    rabbim zamana kız, bağır ona
    son zamanlarda nedense kaplumbağa taklidi yapıyor bizim buralarda
    kötü yaz kaderini, benimkine benzet, kırılsın.
    akıp gitsin üzerimizden rabbim, ipek bir kumaş gibi
    ya da yokuş aşağı sürüklenen yağmur suları gibi
    ...

    şehirlere de bağır rabbim, hatta müsade et, ben küfredeyim
    kapitalizmin mecburiyetlerini sigmund'un ergen çağına emanet edeyim
    yollar, gun's n roses dinlerken bitmiyormuş meğer, ben nereden bileyim
    sabah kışlıkların cebinden eski isyanlarımı, eski anarşistliğimi buldum rabbim
    satır arasında haber vereyim dedim.

    bileklerimi kessem, kollarım uzar mı rabbim?
    kollarım bursa'ya değer mi?
    bu dağlar, bu denizler, birgün biter mi?
    ağzıma kadar lâik'im rabbim, ama ayrılmasın dinden işleri devletin
    ben ayrılığa karşıyım, yoksa devleti de gibeyim...
    hep o kışlıkların cebindekiler yazdı bu şiyiri, onlar adına özür dilerim.

    rabbim hasreti öldürecek son bir peygamber daha istiyorum,
    asayı yere vurduğu anda dağlar, denizler ortadan kalkacak
    bütün şehirler kucaklaşacak, bütün özlemeler bayram yeri
    vergisini veren, duasını eden bir vatandaşın olarak gör beni.
    çünkü rabbim, dua eden, vergi veren bir vatandaşın bunları arz ederdi.

    rabbim, doktorlar beni kızdırıyorlar, bana ilaçlar veriyorlar
    bana özleme diyorlar.
    belli ki rabbim, kışın soğuk akşamları da böyle istiyorlar, kalın elbiselerde
    kalın elbiselerin ceplerinden çıkanlarda.
    rabbim, atatürk'e yumruk atmış gibi suçluluk var üzerimde,
    bu hasret koynumdayken sarıya boyasam kendimi,
    devasa bir anıt gibi, acayip benziyorum sfenks'e.

    rabbim, şehr-i kebir'de bir evde saklanıyorum,
    çabuk getir şu şehri ya da çabuk zütür,
    ölüyorum.
    şizofreni parmak atıyor, ben huur değilim.
    ···
  8. 208.
    0
    aşık oluyoruz, acı çekiyoruz, ağlıyoruz, daha çok sigara daha çok alkol tüketiyoruz, küfür ediyoruz, isyan ediyoruz.
    her yeni gün biraz daha ölüme yaklaşıyoruz. sonra da aşkın ne kadar
    güzel birşey olduğundan ve ölümsüzlüğünden dem vuruyoruz.
    sahibinin ölü
    olduğu bir varlık, nasıl da ölümsüz ve harikulade gelebiliyor ve
    biz yetimlere richie rich makyajı yapmayı nereden, kimden
    öğrendik?

    favorilerimden..
    ···
  9. 209.
    0
    bir mayıs akşamıydı
    imla beni terk etmişti,
    dilbilgisi beni terk etmişti
    kurallar, şiirler beni terk etmişti.
    aşık olabilecek kadar savunmasız,
    ... baktığında içimdeki seni
    görebileceğin kadar saydamdım.
    avuçlarımda bir çift mavi göz vardı
    mavi bir ihanet vardı alnıma kazınmış,
    buna rağmen hiç çekinmeden
    avuçlarımı saçlarına buladım
    kan koktu tenim.
    oturup şiyir yazdım,
    ben yazdığım her şiyire saçlarınla imza atıyordum,
    onlar kan sanıyordu,
    pas sanıyordu hücremde tutuklu yaşayan bir papaz.
    baktığın göz,
    en hain yerimden yakalamıştı beni,
    bir şarkı eşliğinde.
    hüzünlü bir şarkı eşlik ediyordu bu vals’e..
    saçlarına ait rengin verdiği manayı
    çok daha sonraları öğrenecektim,
    geçmişim bir ihanet fişeği gibi önümü aydınlattığında.

    bir mayıs akşamıydı.
    ciğerlerimi sigarayla öldürdüğüm bir vakitte
    kara tren gibi yarıp geçiyordu boğazımı şarap
    ki dağ olsan titrer eteklerin bu yalnızlığa,
    işte öyle yalnız, işte öyle buğulu,
    işte öyle simsiyah bir akşamda
    kan kırmızı saçların düştü kağıda,
    şarap kırmızı saçların, günbatımı saçların
    saçların daha bir sürü şeydi aslında,
    kilometrelerce papatya tarlasıydı mesela,
    tuttuktan sonra dikenlerini görüşe açan tutsak bir gül demeti, yığınla
    ve kanatan, ve kanatan, ve kanatan sonrasında…

    bir mayıs akşamıydı,
    elini uzatmaktan ürken bir çocuktum o akşamda
    dilimi uzatmak diline;
    bildiğin klagib korku filmlerini hatırlatıyordu bana.
    ağzımın içinde, mevsimine geç kalmış
    son kelimeleri yazıyordum sana dair,
    kafanın üzerinde duran günbatımlarının
    bu tür şeylere alışık olduğu bir coğrafyada
    utanmadan şiyire benziyordu bir parça, bir parça da yakarış, dua ya da
    yüzüne bağırabilecek kadar nefesim yoktu.
    nefesimi yitirmiştim mavi bir bataklıkta.
    ağlıyordum, ağlıyordum bunun sana ellerimin yazdığı
    son şiyir olmasının utancıyla

    bir mayıs akşamıydı,
    cebimde hiç sigaram yoktu
    ve buna rağmen sana aşık oluyordum
    ···
  10. 210.
    0
    ölüme benzeyecekse eğer bütün bu yaşananlar,
    benden hepinize izin; palyaçolar da, şiirler de terk edebilir beni.
    sen dâhil.
    ···
  11. 211.
    0
    kendimi riske atacak daha iyi bir şey bulamadığımdan, ışıkları söndürüp sessizce gidiyorum buralardan. ki sen, şiirler okuyacaksın sevmediğin halde, beni özlediğin gecelerde, mavisine kan karışan gözlerinle...
    ···
  12. 212.
    0
    gelseydin eğer benimle..
    bir ihtimal başlardı yüreğimde ihtilal..
    sonra soykırım,
    yakılırdı gidenlerin bıraktığı hatıralar..

    gelseydin eğer benimle,
    son kez belki,
    son kez değerdi bir erkeğin parmakları ellerime,
    şehirler arası bir yolculuk esnasında sıyrılıp bakışlarından tanıdık tanımadık kim varsa,
    biraz utanmazca öperdim, belki gizli saklı yazdığım şiirleri harf harf ellerine dökerdim.

    gelseydin eğer benimle..
    dar ağacına yürüyen direnişçiler gibi yüreğim, başı dik, alnı ak,
    ve titreyerek belki söylerdi son cümlesini..
    dedim ya bir ihtimal işte, seviyorum olurdu son cümlesi,
    tekrarlardı ömür boyu
    her seferinde ilk kez söylermiş gibi..

    karanlıktı.
    soğuk..
    bir ihtimal dedim, sustum..
    "biz evleniriz dedi"
    adını unuttum kimdi hatırlamıyorum.
    ondan sonra düştü aklıma, ondan çok sonra, az önce hatta..
    gelseydin eğer benimle,
    biz'le başlayan milyonlarca cümle kurabilirdim..
    biz mutlu olurduk.
    biz aşık da olurduk biraz birbirimizden çok bize..
    biz bize oturup sarhoş olurduk,
    bir mektup yazardık allah'a..
    sen söylerdin ben yazardım altına afilli bir imza atardık "biz"
    bir bedene iki ruh nasıl sığdırılır öğretirdik..
    rica ederdik,
    çok ister, çekingen hayallerimizi ısrarcı çocuklara çevirirdik..
    bir anda tek yüreğe dönüşüverirdik.
    ve biz tüm ihtimallere çelme takar gibi, birlikte ölüverirdik.
    bu günaha girmek sayılırdı bile bile,
    ayılınca yazardık bir mektup daha..
    tövbe ederdik,
    teşekkür ederdik.

    ah son şiirimin kimliği belirsiz sahibi,
    ah,
    ihtimaller zincirini aklıma kelepçeleyenim..

    gelseydin eğer benimle,
    ya da etseydi bir şimdi bin keşke ben kalabilseydim seninle..

    rüyalarımda öperdim, uykusuzşuğum sebebi olan adını.
    yemin ederim yemin ederdim, cehennemin dibine bile yalnız göndermeyeceğime.

    gelseydin eğer benimle.
    kim varsa gitmediğimiz dünden bugüne,
    intiharlarımı bağışlardım hayalleri
    ···
  13. 213.
    0
    bir insanı sevmekle başlıyordu her şey
    ve uyumak için en az iki şişe şarap gerekiyordu..
    ···
  14. 214.
    0
    devasa bir futbol stadyumunun , kale arkası tribünleri gibiydin sevgilim. biletini alan her ucuz adam girdi sana.
    ···
  15. 215.
    0
    herkes fazlasıyla seviyor o'nu, ben ekgiblerini de sevmiştim oysa.
    ···
  16. 216.
    0
    anayasa değişmeli artık. özellikle eşitlik ilkesi. eş'i itlik'den ayırsınlar. biz eş' olalım, itlik' bir camii tuvaletinde altın vuruş yapsın
    ···
  17. 217.
    0
    beynimi çıkartıp karşıma alarak iki çift laf etmek istiyorum. sonra kalbimle beynimi dövüştürüp üzerlerine yasadışı bahis oynamak. kestiğim bir gırtlaktan akan, aspirinle sulandırılmış kanı bir kokteyl bardağına doldurmak, çıkardığım sol gözümü bir zeytin tanesiymiş gibi kokteylin içine atıp bardağı fondip yapmak. aa normal değilim ben.
    ···
  18. 218.
    0
    ama dur dinle,
    gece yarısı tuzlu bir gülümseme düşüyorsa çeneme
    arabesk şarkılar pencereden bakıyorsa yüzüme
    bir sıkıntı var olmak istiyor gibi
    ama dur, dinle...
    ...
    kafamı bir kova rakının içine sokup
    solunum yapmak istiyorum yüzgeçlerimden
    kızıl soluyayım mesela
    mesela az da ölüm
    mesela, mesele de değil bunları yapmak.
    kör, görmedikten sonra mavi ne kadar ümit verebilir ki?
    ki ellerim kanlıydı daha çok
    saçlarından rengini çalan,
    belki de bir çentik daha atacaktı,
    takvimin kayıp kısımlarını gösteren cetvele allah babam.
    ama dur, dinle.
    kızıl ağlıyor palyaço,
    işin aslı,
    zaten en çok palyaçolar kanardı,
    saçlarını...

    ama dur, dinle
    o kadar nikotin, o kadar aldatılmışlık yüklüydü ki gece
    karanlığı bıçak gibi yarıp güneşi doğurabiliyordu iki hece
    o halde güneşin sesini dinle.
    saçlarını gün batımına serdiğinde,
    yarı mevsim oluyordu yarı müzik.
    bir parça güzel manzara,
    en çok korkulması gereken bir deniz...
    ama dur, dinle
    söylemem gereken cümleler boğuluyor cebimde,
    ve bestelenebiliyorsa en güzel konçerto
    ellerim saçlarına değdiğinde,
    uzaklarda bir cin ölür,
    bir din olur, bir çift göz belki de..
    ···
  19. 219.
    0
    yalnızlık işim, terk edilmek eş’im. iyi bir işim , güzel ve sadık bir eş’im var. cinsel hayatımız da çok hareketli. ama ben nankörüm! sürekli ağzımın içinde bir küfür, sürekli kalbimde bir hüzün..
    ···
  20. 220.
    0
    harflere işkence yapmaya gerek yoktu aslında, biraz kusup gidecektim. alkolik beyni işte sarmaya yer arıyor muallak..
    ···