1. 51.
    0
    insanlığın kalp kırmaktan başka bir taka yaramadığını öğrendiğim günden beri, bütün merhametimi ve cebimde kalan son insanlık kırıntılarını kilise bahçelerindeki yoksul güvercinlere attım
    ···
  2. 52.
    0
    umutlanmak, keskin bir uyuşturucudur. tanrı torbacıdır, umut verir...
    ···
  3. 53.
    0
    şimdi halimi sorma özlüyorum, köpek gibi hemde.
    şimdi sorma halimi sen gittin !
    ben gittiğin yeri göremedim, gelemedim, bulamadım ya. bu dünya küçük diyenleri gibeyim ana avrat hemde.
    ···
  4. 54.
    0
    tanrı aşkı yarattı, sonra da ihaneti.
    bir kadın bunları aldı ve üstüne giydi.
    huurluk doğurdu kirli bacak arasından.
    sonra acıyı yarattı tanrı.
    kundaklayıp bir adamın kapısına bıraktı.
    adam acıyı tattı, ihaneti tattı.
    şair oldu.
    ···
  5. 55.
    0
    şimdi sen en ciksi iç çamaşırlarıyla karşımda striptiz yapan bir kadınsan,
    ben gay oluyorum,
    travesti oluyorum..
    seninle ilgilenmiyorum.
    karşı penceredeki delikanın bakışları kadar tahrik olmuyor,
    seni istemiyorum.

    şimdi sen demir parlıksan, cezaysan, gardiyansan,
    ben köşe bucak suç işlemekten kaçıyorum.
    kesici aletlerden uzak duruyor,
    uyuşturu satmayı da bırakıyorum.
    üstelik hiç bir illegal eyleme katılmıyor, o sevdiğim sloganları içimden mırıldanıyorum.

    şimdi sen aşsan, suysan, sigaraysan, en sevdiğim şarapsan,
    ben ölüm orucuna başlıyorum...

    şimdi sen baharsan, ışıksan, güzelsen, kırmızıysan,
    ben gözlerimi oyuyorum,
    kör oluyorum.

    mutluluksan, huzursan,
    tüm hüzünleri hayatıma dikiyor, acıların allah'ını çekiyor, yanıma oturtuyor, gözlerine bakıyor
    ağlıyorum.

    ...

    yani korkuyorum,
    kaçıyorum !

    ellerini tutarsam, ellerim olmandan korkuyorum.
    eğer öpersem dudaklarım gibi sahiplenmekten seni,
    benimle uyursan, geceleri bağışlamaktan,

    yanında nefes almaya alışırsam,

    ve sende gidecek gibi bakarsan bir gün,
    öyle acıtırsan gözbebeklerimi,
    onlar gibi, beni çiğner gibi uzaklaşırsa benden.

    ve bir kez daha yenilirsem...

    tanırım kendimi,
    kendimi affetmem.

    tesadüflere inanmadığım kadar, ihtimal verirsem ithimallere,
    kapı aralarsam ihtilallere,

    tanırım kendimi,
    kendimi affetmem.

    bu yüzden,

    şimdi damarımda kansan sen,
    kestim bileklerimi ben.

    çok geçerli..
    ···
  6. 56.
    0
    sevgilim; ben tanrı değilim, et ve kanın bir araya getirdiği ayaklı bir yalnızlığım sadece. siyasetçi de değilim, tek politikam yüzünü güldürebilmek. tefeci de değilim ki; borç karşılığı verip kalbimi, borcunu ödemediğinde dizlerinden vurayım. pekala; bu şüphe, bu tarafsızlık, bu korku niye?
    ···
  7. 57.
    0
    gelişinle gidişin arasında "yaş" farkı var, gözlerimden belli.
    ···
  8. 58.
    0
    ve aşk şimdi bir huurnun klitorisinde raks ediyor,
    kim bilir kimler inletiyor..
    ···
  9. 59.
    0
    aynı tepeden atlayıp birlikte ölecektik, çünkü 'biz'dik. atladık... daha boşluğun başında paraşüt çıkarttın koynundan, ömrünü sürdürebilecek kadar yalanı sığdırdığın koynundan. yükseldin, ben düşerken yükseldin. yüzüme gülümseyip de terk ettin. şimdi ben tek başıma devam ediyorum yoluma, hızla düşüyorum boşlukta...

    off..
    ···
  10. 60.
    0
    uyudum;
    geceler boyu, yıldızların gökyüzünde parlaması kadar sabitti yanaklarımda sahip olduğum ıslaklığım. sanki yüzümde yırtılmış bulutlar vardı, yüzümden yağmurlar yağdırdım. pırıl pırıl ve pür. aldırma, yağmur yağar. yağmurlar yağmak için vardır, gözler ağlamak için vardır. muhtemelen bir bulutun kalbinde fay hattı kırıkları vardır. düşünsene, bir çocuğun hayal gücü için şu gezegen ne kadar da dardır.

    uyandım;
    sakallarımın arasında adamlığıma biriktirdiğim kırıntılar saklıyordum. ulaştığımda beslerim. yorgun düşersem eğer yol boyu, yorgun düşürülürsem birtakım aşka bürünmüş kadınlar tarafından, başımı kesip bütün hatıralara pay ederim. - biraz da annem yesin, rica ederim.- elbet günü geldiği vakit infilak edecek şu çağın ortalık yerinde bütün kalpler. ki ölmek; nefes almamazlıktan gelinen bir oyundur daha çok eyleme benzeyen. öylesine dahi ölsen, üç parça ve yedi metre kumaştan ibarettir bütün sığınabileceğin evren.

    koştum;
    şeytanla girilen bir kovalamacada, günahtan kaçar gibi, topuklarım yerinden fırlarcasına bir yorgunlukla. hedef sendin. sendin kurtuluş olacak o yüksek tepe, bütün bu yalnızlığın baskın verdiği sellerde sığınılması gereken, tırmanılması gereken eteklerine. ruhtan bahsettiler yıllar boyu anlama kabiliyetimize. ruhları anlattılar. ruhların yakınlaşmalarını, ruhların isyanlarını. ruh; tımar edilmiş bir tımarhaneydi bir vücuda gelmeden önce.

    düştüm;
    kırıldı en sağlam bastığım yerden ayaklarım. ayaklarımdan önce de vardı kırılan yanlarım. oysa ki ben hiç yüzümü acıtmadım, anlatmadım hiçbir akbabaya yakın tarihte meze olacağıma dair öyküler. işte biliyorsun, bu ayaklar, arkadan yapılan bir müdahale ile kırılmadı gole giden bir oyuncu gibi. daha çok sana yaklaşıyordu bir mülteci, dilenci nezaketinde ve bir ağırlık kandırıldığınca gözlerinde.

    kaldım;
    bu hissettiklerimi başka türlü açıklayamıyorum. artık azrail’e sarılıp uyuyorum, yaşasın…
    ···
  11. 61.
    0
    küçüklüğüme el bombası düşürdü sakar bir asker. kanadım, kirlendim anne... büyüdüm kirli adam oldum ben, kalbimin üzerindeki ayrılık lekelerini temizlemeye çalışırken...
    ···
  12. 62.
    0
    biraz kırgınım bu aralar,
    baya hırpalanmış..
    çokça sarhoş.
    içim oyuluyor gibi biraz,
    biraz dişlerim sökülüyor,
    biraz tırnaklarım çekiliyor..
    böyle zamanlar bana işkence odalarını hatırlatıyor.

    hiçbirşeyi umursamıyormuş gibi gülebiliyor olmam beni kendimden iğrendiriyor.

    sebebini bilmediğim bir hüzün çöküyor üzerime, aniden !
    gözlerim kan çanağı olana kadar ağlıyorum,
    hıçkırıyorum,
    bağırıyorum,
    şarkılar söylüyorum,
    geçecek diyorum sonra, geçmiyor..
    uyuyorum çok uyuyorum,
    uyanınca geçecek diye uyuyorum, uyanıyorum geçmiyor...

    şimdi içimden "anlamıyorsunuz dimi huur çocukları, sanşlı binler" diyorum.

    beni anlamıyorsunuz !

    cayır cayır yanıyor canım ve anlamıyorsunuz.
    karanlığın ortasında ana avrat sövüyorum ve sağırsınız.

    hiç biriniz benim gibi sevemeyeceksiniz birini,
    hiç biriniz beni gibi ötelenmeyecek, beni gibi kandırılmayacak, beni gibi kullanılmayacaksınız,

    hayat üzerinize çırıl çıplak koştuğunda hiç biriniz benim kadar savunmasız kalmayacaksınız.
    dua etmek için açtığınızda ellerinizi, hiç biriniz köpekler gibi yalvarmayacaksınız..

    sıçrayıp kabuslardan kan ter içinde yalın ayak sokaklara fırlamak ne demek biliyor musunuz ?
    ve özlemek...
    dayayıp henüz bileylenmiş bıçakları gırtlağınıza,
    son bir kez daha sarılabilme umuduyla ölememek,
    ve özlemek...

    biliyor musunuz ?

    bilmiyorsunuz !
    huur olmuş yüreklerinizle, beni anlamaya çalışıyor, beceremiyorsunuz.

    +nasılsın ?
    -kimsesizim, çaresiz !
    ve özlüyorum dıbına koyayım,
    ve ne zaman vurulsam birinin gözlerine oracıkta öldürülüyorum.
    ve ne zaman sevsem birini,
    can desem, canım bilsem,
    ne zaman hiçliğimi sahiplensin diye tutsam birinin ellerini, bin gibi bırakıp kaçtı ellerimi.
    ve ne zaman hıçkırsam, zev çığlığı gibi hoşlarına gitti.

    anlayamazsınız "huur çocukları" diyorum şimdi,
    nasıl sevdim..
    nasıl yanıyor içim..

    anlayamazsınız, aşk diye oturduğunuz kucaklardan aşkım diye zıplarken diğerine,
    anlamayazsınız beni
    ···
  13. 63.
    0
    mor kadınların gerçekleştirdiği pembe bir devrimdi aşk, rengi sonradan kan kızıla çalan. ve ilikleri emilmiş iskeletlerdi bir devrimden geriye kalan...
    ···
  14. 64.
    0
    sen benden gitmeyi tercih ettin
    böylece kararlı bir ses tonuyla
    idam edilmemi istiyor devlet.
    idam edilmemin gerekliliğinden
    bahsediyor bütün dualar yüzüme
    dar ağaçları beni dalının meyvesi
    yapmak istiyor,
    haber geliyor,
    dar ağacı, hukukun emri
    kanunların kavliyle
    beni annemden istiyor.
    gelirken deniz-yusuf yaptırmış
    ama ben jileti seviyorum
    ···
  15. 65.
    0
    baba bugün senin gibi gitmek istiyorum, benden..
    burada unutarak beni,
    terketmek istiyorum kendimi.

    aldırmadan akan gözyaşlarına, ardıma bakmadan.

    tahmin edemeceğim kadar sevmeden annemi.

    çünkü baba,
    yoruldum.
    anlıyorsun değil mi ?

    çünkü çamurluydu yollar, koşuyordum, vuruldum, düştüm.
    çok ağladım baba,
    çok sustum çığlık çığlığa, kimse yoktu elimi uzattığımda yanımda.
    doğruldukça bir kurşun daha sıktılar, vuruldukça düştüm bir kez daha çamura.

    çünkü kirlendim baba.
    sen bana inanıyorsun değil mi ?

    çünkü dans ettirildim uçurum kenarlarındaki eğreti dallarla..

    üzerime yürürken kapkaranlık gece,
    gözyaşlarımı damlatarak kaçtım üzerine...

    çünkü çok korktum baba.
    gün doğacak diye,
    insanlar gülecek diye,
    hüzün bir kez daha üzerime serilecek diye..
    kocaman bir yalnızlık tırnaklarıyla derimi deşecek diye.

    baba !
    bugün senin gitmek istiyorum.
    çok parçalandım çünkü,

    mesela sen olsaydın kanmazdım yalanla süslenmiş cümlelere diyerek yumruklarımı duvarlara sallamaktan,
    mesela sen olsaydın aramazdım kokunu her omuzda diyerek meylere sarılmaktan.
    "mesela sen olsaydın" deyip ardından milyonlarca cümle sıralamaktan..

    baba !
    bugün senin gibi gitmek istiyorum benden,
    binliğiyle övünen bir şiir yazsın kız çocukları arkamdan..

    baba !
    bugün senin gibi gitmek istiyorum hayattan,
    ilk ezanda,
    kalksın cenazem.

    senin gibi uzak,
    senin gibi soğuk,
    senin gibi kıpırdamadan,
    kopayım bu tüm ihanetlerin üzerime giydirildiği,
    tüm sarhoşlukların aklıma devrildiği,
    tüm siyahların gözlerime dikildiği şehirden,

    senin gibi baba !
    kaçıp kurtulayım benden ve herkeste
    ···
  16. 66.
    0
    ve tanrının, bütün bu olanları, onca duaya, onca gözyaşına rağmen öylece izlemesi, bu maçın daha baştan rakip takıma peşkeş çekildiğini gösteriyor. belki yağmur sandığınız şey, biz acı çekerken tanrının bulutlara yaslanıp yediği çekirdeklerin kabuğudur, kim bilir.
    ···
  17. 67.
    0
    yaş düştü gözümden , çok ağladım ulaşılmazlığına.
    bardaktan boşanırcasına değil ama annemle babam boşanırcasına ...
    ···
  18. 68.
    0
    seni terkediyorum.

    son darbeyi vuruyorum bu gece kendime,
    kızgın ateşlerde yüzeceğimi bile bile...
    son çelmeyi takıyorum bileklerime,
    son sarhoşluğumun adı, sen !

    oysa ölürdüm ulan uğruna,
    mayına basardım,
    banka soyar, cinayetten tutuklanırdım.
    bir bilsen nasıl sevdim.
    aklıma düşerdi güzelliği gözlerinin, sigara üstüne sigara yakardım..
    yanımdaydın,
    özler gibi bakardım.
    duyunca sesini mutluluktan ağlardım,
    hele tutunca ellerimi, boncuk boncuk ter atardım..
    uyurdun yanımda, doğan güne kızardım...

    gök olsan kuş olurdum,
    toprak olsan ceset,
    halı olurdum ayaklarına,
    üşürsem serilirdim koynuna boylu boyunca..
    cehennem olsan sevgilim,
    kumar oynardım şeytanla..

    üstelik ben senin, sevemediğinken..
    üstelik ben senin, beyaz çarşaflı yataklarda unuttuklarından biriyken...

    hiç bir şeyinken yani,
    hiç kimsenken..

    tüm darbelerini, yoksulluk gibi üzerime damgalarken sen..
    eğreti sevgili gibi beni hayatının bir köşesinde bekletirken,
    her gelişinde beni benden biraz daha gönderirken,
    her gidişinde aklımı yanında zütürürken,
    yüreğimi bin parça ederken, kalp atışlarının sesi.
    bir başkasının koynuna uğurlarken seni,
    bile bile...

    bile bile,

    nasıl sevdim bir bilsen.

    ah ! yarı yolda elimi bırakışına öldüğüm,
    gidişime göz yumarken bin parçaya bölündüğüm.

    ah kaybetmişliğim,
    hırpalanmışlığım,
    kullanılmışlığım,

    ah sevgilim,
    sevdiğim,
    benim olmayanım,
    elin diyemediğim,

    ne güzel de sevmiyordun beni sen.
    bir bilsen,
    sevemeyişine bile kul köle olurdum ben, biraz daha "kal" desen, "gitme" desen..
    ···
  19. 69.
    0
    bir yudum acı kahve gibiydin sen, sert ve sıcak.
    tadına bakıldıkça tüm sarhoşlukları yan cebine sıkıştıran.
    içtiğim en ılık viskiydi dudağından dudağıma bulaşan tükrüğün.
    sığınacak bir hücre bulamayıp atar damarda
    bin gibi ortada kalmış alkol zerresiydim birazda.
    ferre arkası mastürbasyon sahnelerinin en dramatik noktası;
    bir penisten fırlayıp tuvaletin deliğinden açılmak engin lağımlara..
    ···
  20. 70.
    0
    şişelerce şarap borçlusun bana..
    ve adını duyduğum anlarda kesilen nefesime karşılık temiz hava.
    güven borçlusun özünden.
    ···