1. 226.
    0
    aklımız onda, ellerimiz başkalarının avucunda, gururumuz yerde, canımız burnumuzda, gözümüz hep birilerinin üstünde, biz kendimizde değiliz. öyle dağılmışız ki..
    ···
  2. 227.
    0
    ‎" ne acı..
    bugün yine bir sürü insan öldü,
    ve ben aralarında değildim.. "
    ···
  3. 228.
    0
    hastayım dediğinde bir erkek,
    kıyamam, kendine dikkat olur mu'dan öteye geçemeyen kısa mesaj budalaları..

    artık havalar soğudu, sıkı giyin bak diyen yapmacık ağızları
    dişleriyle birlikte asıyorum tutumsuz davranışlar vestiyerine...
    gelemeyecek kadar meşgul olan sevgililerin
    rol icabı kısa mesajla verdikleri o unutulmaz sadakat sözleri, gibtirin gidin..

    sonra hastayım dediğinde bir kadın,
    aklına neyin var demekten önce regl olma ihtimalini birinci plana koyup
    işimiz haftaya kaldı planlarını yapan bacak arası kuklaları..

    demişler ki dünya kadar malınız olacağına fındık kadar,
    yok küfür yok
    yüreğiniz olsun diyecektim...

    köpeğinizi gezdirir gibi elini tutup gezdirdiğiniz ve
    beni seviyor, ne dersem yapar düşüncesinde seviyorum dediğiniz adamlar
    bir haftada kıvama gelir ya da iki birayla dediğiniz kadınlar
    ilk günden oldukça yol katedip samimiyetin dıbına koyanlar
    ve siz,

    hepiniz...
    aynı telefondan aynı mesajları kaç farklı numaraya gönderdiniz kimbilir,
    kaç kılığa girdiniz, kaç kez şekil değiştirdiniz,

    gibtir edin,
    nasıl olsa kimse bilmiyor...
    ···
  4. 229.
    +1
    sen,
    bir adamla kadının dünyaya bıraktığı o muhteşem kalıcı hasar,
    nasılsın?

    ben iyiyim..

    sen,
    belki öylece yürürken bir sürü insanın aklını çelen düşünce,
    nasılsın?

    ben iyiyim..

    sen,
    allah'ın cezası,
    nasılsın?

    ben iyiyim..

    doğmak gibi bir suçu işlediğimde,
    sen,
    allah'ın cezasısın bana verdiği...

    elbette iyisin...
    çok iyi..

    geçmişe gidelim mi biraz?
    benim verdiklerime önce..

    sana üç harfli bir kelime verdim, aşk zannettin,
    sana dört harfli bir kelime verdim, kalp zannettin,
    sana beş harfli bir kelime verdim, hayat zanettin...

    onlar sende zaten vardı,
    olmayanları yani,
    dua,
    ölüm,
    ve allah kelimelerini verdim sana..

    seni kullandım ilkinde
    dua dedim çünkü allah'a ulaşmak için kullandığım bir dil oldun her gece..

    ikinci de yine kullandım çünkü hep vakitsiz gelen oldun,
    hep farklı şekilde, hep olmadık yerde..

    üçüncü de yine kul'landım,
    seni onun gibi izledim, sana onun kadar günah yazdım,
    seni onun merhametiyle affettim...

    aşk desem olmazdı şimdi buna,
    dua dedim,
    öldüğümüzde bile ardımdan okusunlar seni,
    ulaşsın diye üçüncüye...

    geleceğe gidelim mi?
    senin bana vereceklerine..

    mesela allah nasip ederse, minicik bir bebeğin gülüşüne,
    ve onun,
    kime benzediğini izleyelim yavaş yavaş,

    sonra,
    gözleri sana burnu bana diye paylaşalım mı?
    ···
  5. 230.
    +1
    ‎" dön ulan dünya, beni kusana kadar... "

    unuttum ya da unuturum diye kendimi aptalca teselli etmiyorum,
    unutmadım fakat,

    seni,
    ananı gibeyim..

    eğer benim gibi,
    bir beklentinin içindeysen
    üzerinde emanet gibi duran aşklar bulandırdıysa eğer mideni,
    ve sende barındırıyorsan içinde bunlardan
    sahiplendiğin birini andırıyorsa ayağa düşmüş adamlar, bul
    döndürüyorsa başını iki kadeh rakı hala,
    zihninde bir kadını yatağa atmak fikrinden başka bir şey bulunmayan adamlar,
    yürüdüyse yüreğinde, koynun ile kalbin arasında varsa bir kapı,
    açmadıysa kimse,
    çalmaya cesaretleri yok de!
    benim suçum değildi diyerek kandır,
    bir cesedi yıka yağmur sularını göz yaşıyla karıştırarak,
    öp,
    insan olarak öldüğünü hatırlatırcasına..

    bunu bir sessizlik bul ve orada kendine söyle,

    "yorulduk ikinci defa aşık olmaktan ve gidip merhaba demeye birine,
    sıkıldık aynı konuşmalar içinde aynı şeyi duymaktan,
    seni seviyorum artık heyecanlandırmıyor kimseyi ve öpüşmeler çok tanıdık,
    bütün ayrılıklar aynı tak,
    bütün insanlar hala aynı züt,
    şimdi tesadüfen çarpışsak göz göze
    tesadüflerin a.. koyar, önüne baksana lan diyerek devam ederiz yolumuza"

    incindim, kırıldım gibi basit avuntulara sığınma,
    kırılmadı ki yüreğin,
    topraktı o da, hayal kuraklığından çatladı...

    neyse,
    dünya dönüyor,
    ama bu son turu gibi...

    son turunda dünyanın
    iftira atarcasına itiraf et ve
    itiraf edemiyorsan iftira atacağın anldıbını yok sayarak..

    aklına gelir miydi hiç,
    hayatımın özeti olacağın?
    ···
  6. 231.
    +1
    dünya büyük bir pazardı ve seyyardı acı, işportacıydı zaman
    savaşların silah, aşkların beden,
    arkadaşlarınızın sizin için kurduğu tezgahlar vardı,
    geçim sıkıntısı gibi dün arkadaşını satan,
    bugün kardeşine tezgah kuruyor, yarın kendini satıyordu.

    diliyorduk ki, israfil bir zabıta memuru zannederek kendini
    bir hayal gibi yıkar atar tezgahlarınızı
    ananızı koymadan...
    ···
  7. 232.
    0
    inan hiç gerek yok. şimdi sana kıymet versem a.. koyar, kıyamete çevirirsin...
    ···
  8. 233.
    0
    gerçeğin peşinde koşarken kopan ayakları,
    yalanın peşinde koşarken kopanların yerine diktiler.
    gerçeği yalanı ayırt edemiyorsak,
    hepsi bu yüzden...

    sana geldim çıplak ayaklarımla ve çıplak
    aksayarak çalışan yüreğimi
    durdur demeye geldim, çürütmeye geldim ağlaya ağlaya omzunu
    ne demeye geldin deme
    diyecek hiç bir şey bulamamaya geldim...

    ölümün düğmesini şimdi tülden bir veda gömleğine ilikle
    bir düğmesini çöz üzerinin görünen kısmından okuyayım duamı
    yüreğime gelen kısmını yırt bu gömleğin
    bu son gecemiz olsun demeye geldim hadi
    bu son olsun diye vurmaya geldim kadehimi...

    sallanmaya geldim dar ağacında senin ben
    ayaklarımı sehpaya uzatmaya geldim
    kaçarken kıskaç adını koyduğum ayakkabılarım çıksın istedim
    bir gerçeği bir yalanla örtbas etmeye geldim
    açığa çıkarmaya geldim dilinin altında sakladığın ne varsa
    öpe öpe...
    ölmeye geldim hadi..

    bakma rahat değilim
    ayaklarım birbirine dolana dolana geldim
    düşe kalka gecenin koynunda itle puştla
    yüzüme bak n'olursun
    iki köpek havlarken ardımdan, dişlerinin arasında unuttuğum topuklarımla
    hiç bir durağı olmayan bir yolcuğa şimdi,
    bir yaşamak adında bileti bırakarak avuçlarına
    çıkmaya geldim..

    nefes nefese kaldığıma bakma
    çıkar çıkmaz bir ana rahminden
    soluğu sende almaya geldim...

    içinde ol kalbimin...
    bu kavgaya, bu dünyaya, bu yaşama telaşına
    başka türlü direnemem ben...

    sana geldim gel,
    sona gidelim...

    ah neyse dedim durdum...

    şimdi güzel olmaz mıydı gecenin bu vakti
    ikimizde derin uykudayken, ağlayan bir bebeğin sesine uyansak...

    ah neyse dedim durdum ona sıra gelmeden..

    güzel olmaz mıydı şimdi/ rakımızı kaldırırken/ bir deniz olsaydı, fonda gemi sesleri. bir yakamoz gülümseseydi, denizin karşısında biz/ benim karşımda sen...

    yüzdürseydik yalnızlığımızı
    ve bir hayalin iskelesinde sabahlasaydık
    ve boynumuz tutulsaydı uyandığımızda,
    gırtlağımız sıkılsaydı herkes tarafından...

    ah neyse dedim durdum henüz ona da sıra gelmeden,
    olsan..
    güzel olmaz mıydı bütün bu çirkinlik...
    ve bu kadar güzel olur muydu kafamız...

    ah neyse
    bu kadar masum olmadığın gerçeğini örtbas edemiyorum bu yalanlarla..

    bununda altından kalkarım..
    bu böyle devam etmez,
    onunda altından kalkarsın sen...
    ···
  9. 234.
    0
    şimdi muhtemelen dönmek için bahane arıyorsun sevgilim
    ama bana değil, benden sonrakini aldattığına...

    bende döndüm
    bende döndüm sırtımı
    olur ya...

    başkasının saçlarından indirdiğin elini uzatma bana,
    başka bir omuza yaslanmaktan gelen yüzünü gülümseyerek çevirme öyle,
    kanmam.

    başka gözlerin yaşıyla uzattığın tırnaklarla içimi kurcalama
    çöplüğe dönen burada sana ait bir şeyler varsa
    bir köpeğin dişlerinde gitti.

    senin gülüşün artık bu yarayı iyileştirmez.

    evvela başka bir omuza atılan bacaklarla,
    ben yan yana yürümem...

    fazlasıyla fazla..
    ···
  10. 235.
    0
    keşke kulağımı çınlatsaydın hakkımda biraz konuşarak,
    tanrı ne demek istiyor duyamadım bu gün,
    çok konuştun!

    ilk kez denenmiş ve ikincisini tekrar denemek isteyen
    zavallı bir kokain krizi sonrasında bütün hayallerinii
    torbacısıyla yatmaya gönderen,
    uyuşturucu bağımlısı bir puşt gibiydi yalnızlık,
    hiç indirilmemiş bir din için..

    çok konuştum..
    en kalabalık bir caddede sonra,
    en aşağılık adımlarla atılırken bu dünyaya yolculuk
    ışıkları söndürülmüş bir evin içinde diz çökerek bekleyen kız
    sanki maruz gibi işkenceye, polis baskısı gibi gece
    ve kan ter içinde uyanarak belki
    dört
    kere
    bağırırsa ölür sorgu
    ya leyteni
    küntu turaba.

    bir noktası koyulmamış bir özlemenin içinde
    ve bir kelimenin altına yatan anlamlar kadar
    bir kaldırımın altına yatarak her topukla sevişiyorsa veda
    belini doğrultmamış adamlar gibiyse
    doğrulmamış bir çocuksa o dinin son ayeti
    sesimi saçlarına iliştiriyorum
    cezm olur
    bir kağıdın kıyısına iliştirilmiş telden ataçlar kadar..

    böylece binlerce idam gören sehpaya ayaklarımı uzatıyorum
    ayaklarımdan beni
    ayaklarımdan beni
    tavanına asın hiç görülmemiş bir halisünasyonun..

    çok konuştun..

    sahip olduğum bütün mutluluklar illegaldi,
    yalnızlık o,
    ben bileklerimi keserken gecenin ortasına dökülsün diye bir yağmur gibi
    yalnızlık
    susamışçasına ağzını açmış bekliyordu tam altında..

    kimi zaman kanunlar çerçevesinde suçlu
    bir fotoğraf çerçevesinde masum gördünüz beni,
    adalet misin sen,
    dinle
    saçma bir çığlığın ekgib kalmış bir yanıyım sadece,
    ve
    saçları arasında jilet taşıyan kadınların
    saçlarını okşarken ellerimi kaybetmek için çıldırıyorum...

    diyorum,
    ve kapısını çalıyorum
    tanımadığım bir evin..
    daha kapı açılmadan düşüp bayılıyorum
    ve
    zaman aşımından
    hastaneye kaldırıyorlar beni yoldan geçen hüzünler
    sakinleştiriciler
    morfinler
    ve hala
    kanımdan çıkmamış yalnızlıkla
    taburcu ediliyorum..

    kriz ne zaman biter?
    bunu bilmek için
    defalarca öldürmek gerekir bir teni ve biteni..

    ah.
    hiç olmazsa saçlarının arasına koy üşümekten titreyen yüreğimi
    saçlarını okşadıkça birileri
    biraz ısınsın...

    ah.
    işte seni sevmek
    dönen dünya gibi bir şey
    durduramıyorum..
    ···
  11. 236.
    0
    siz, modern çağın afilli huurları, büyüdünüz,
    küçük düşürdüğünüz hayallerin üzerine yuvalar kurdunuz.
    dudaktan dudağa gezen ve neredeyse bütün kokuları
    ezbere bilen kucak düşkünleri,
    değiştiniz mi?

    başka bedenler uğruna kadınlığını hibe, şerefini heba etmiş günümün güzelleri.
    siz evlendiniz mi?
    buldunuz mu ve tuttunuz mu sonra bu cemaatten bir saf?
    o saflara ekgibsiz ve tam olarak anlattığınıza emin misiniz her şeyi?
    ve artık yeterince düzüldükten sonra düzeldiğinize emin misiniz?

    peki,
    peki nedir evliliklerinizi ayakta tutan şey,
    saygı ve sevginiz mi, yoksa hap ve geciktiricileriniz mi?

    owwww fuckkkk !!
    ···
  12. 237.
    0
    üzgün ve yalnız çocuklar anlatıyor sen dinlemiyorsun,
    onlar özür diliyorlar uzun uzun bakarak gözlerinin içine
    onlar üzgün çocuklar

    uzun uzun akarak göz yaşı gibi
    bir derinlik dibi denizin ortasında
    uzun uzun anlatılmıyor yalnızlıkları
    kısaltıyorum.
    üvey çocuklar.

    zünnarını çıkarmış bir hristiyanın geçmesi gibi
    bu dünyadan
    ve müslüman olmaya sonra,
    ve sonra
    bağışlanmaya gelen kim varsa gibip göndermiş gibi papaz.

    -ne gerek var bağışlanmaya-

    seninle karşılaşmak
    ilahi bir tesadüftü zaten..

    sonra birden benim şehrime silahlarınla geldin sen
    sonra birden benim şehrim kapı arkalarında saklandığında
    ü ve y çocuklar gibi
    o kapıda tahtaların açtığı bir boşluktan izlerken saldırıyı
    bir mermi
    gözlerimden öptü.

    sevincimden kanadım
    mutluluktan öldüm.

    tesadüf adalete boyun eğmez dedim ve
    bir seninle
    biz
    sonra
    amerikan üniformaları içinde
    ü ve y çocukları öldürmeye giderken
    omuz omuza yürüdük.

    tutkunduk
    kana
    ve bütün insanlara..

    sloganımız şuydu hatırladın mı?

    " bazı çocukların efendim
    şımarmaya hakkı yok. "

    hadi
    ağzına al beni.
    kendini tutma ağzından kötü bir laf çıksın
    bu kadar masum olmak çünkü
    sana yakışmıyor.

    gitmek isterken
    bizi otobüs gibi bir şey tutuyor sonra kusmak geliyor içimizden
    biz dağılıyoruz sonra
    biri senin elini tutuyor yine kusmak geliyor içimizden geçmişimizi.

    gitmeden önce
    kaburgalarımı kırmak istercesine bana sarılır mısın?

    çünkü
    yüzümüze bakmıyor hayat.
    olmayan bir şeye nasıl baksın ki zaten.

    yüzüme gülmüyorsan belki de sen, gülüşünü sevmiyor, sevmememden korkuyorsun...

    korkma
    bir yangınla öpüşüyorsun şu an durma öp üşüyorsun.
    ···
  13. 238.
    0
    gittiğin akşam eve geldiğimde, kapıya biraz sert davranmışım,
    gözüm kararmış.

    anahtarı bulamamışım, anahtarı bulsam kapıyı bulamamışım,
    tekmelemişim durmadan,
    yumruklamışım,
    kolu düşmüş kapının, canı yanmış, elim acımış,
    çökmüşüm sonra kapıya sırtımı yaslayıp,
    ağlamışım.
    bağırmışım.
    sızlamışım.

    içeride olsan açardın.

    karşı kapıda beliren bir kadın yerine, sen alırdın içeri,
    o kadın neyin var diyeceğine sen nasıl geçti derdin,
    kahveyi sen yapardın, canımı sen yakardın

    sonra
    ben
    kendimi
    onunla
    sevişirken bulmazdım.

    hadi ağla da avuçlarıma, elimi yıkayayım.
    ···
  14. 239.
    0
    sevgilim şimdi çıkıp gelmeye, lüzum da yok yüzün de.
    yüzün hüzün, lüzum olan zulüm olur yine...

    bana dünyaları verme!
    allah diyorum bak, şu koca dünya onun lakin,
    o bile vazgeçilmez değil...

    hor kullandığın, kırdığın, parçaladığın bir kalbin ardından,
    ben değiştim dersen dediğini tekrarlarım,
    ben değiştim...

    ve değiştirdim, kendimi, evimi, sokağımı
    sok ağını yine içinde nice kalp boğduğun o denize,
    bu balık bu kez takılmadı, derken, giderim...

    ben değiştirdiğini değiştirdim,
    sahte tavırlarını, gerçeğimle...

    şimdi silik bir yazı gibi dururken önümde hayat,
    gözlerimi ovuştururum,
    ve gibik bir adam gibi okuyamam artık...

    gelme çünkü bağıracağım, gelirsen yapamayacağım,
    bu yüzden bir nefret yarattım..

    !

    tapularınızı yakarak bir yangın çıkaracağım muhitinizde,
    tabularınız yıkılana kadar.
    çıplak demokrasiniz üzerinden atlayacak o ateşin,
    ve topuğuna yapışan kıvılcımla, zuladan cigaramı yakacağım...

    bakışlarını sağa sola çarpan bir zanlıyım, delilsiz cinayet, şuursuz ölü,
    ve bir şoka uğramaya her zaman müsait,
    her an ölebiliriz hayat böyle,
    ama ben her an ölüyorum bu hayat değil,
    keyfini kaçırmayı kafasına koymuş mahalle serserisiyim,
    kahvede dayının ağır eli, kaldırımda yosmanın gevşek ağzı,
    kerhanede öldürülen masumiyetin jartiyerli bacağı,
    kesilmiş kolu çocukların, bir teröristin kopmuş kafası, havaya sıkılan kurşun,
    balkonda yığılan minik beden,
    evet ben!
    potansiyel tehlike, göç, alarm, güvenlik, yardım, yetiş, ateş,
    imdat...

    !

    durma, anlat...

    iyi bir insan olarak yetiştirmek istediler beni,
    ancak, bir ambulans gibi yetiştirildim, hayatımın her dönemi bir siren sesi,
    bir yangın, bir kaza,
    gittiğim her yerde, her yürekte,
    bir kaç ölü, fazlasıyla yaralı...

    hepsi sığmadı, giderken kaza yaptım, devrildim, öldürdüm...
    beni bir daha çağırmadılar..

    o yüzden sevgilim,
    gelme.

    beni çağır !
    ···
  15. 240.
    0
    çal bu gece ben uyurken..

    kapıyı çalmadan bir hırsız gibi usulca ve parmak uçlarına basa basa
    yanlışlıkla devir şişeleri uyanmam
    açtım ağzımı yumdum gözümü uyumadan
    öp demiyorum çal dilimi..

    altımdan örtüyü çekmeden topla ve çöp gibi zütür dök beni
    ve yürürken
    yemeden yarım bıraktığım bütün yalnızlıklarımı
    çal bu gece ben uyurken..

    zaman gibi ilerle ve zaman gibi geçme hemen
    çok içme bana benzersin sen ki öyleysen
    bana benzememek için ne kadar kırıldığım an varsa sana
    çal bu gece ben uyurken..

    sız bu gece ben uyurken,
    siz o gece ben uyumazken sarılıp uyuduğunuz gibi
    sız bu gece
    ve benden önce ayılıp çıkarken çal kapıyı
    geldiğini zannedip kapıyı açtığımda gidişini izlet yine
    hayal kırıklığını sıkıştır kapı koluna
    ayılmam için
    ve geceye yine çok içmem için bir sebep yarat
    ve gel bu gece ben uyurken...

    bir ayrılmak olsun bu
    doğumundan iki gün önce karnında çocukla intihar etmesi gibi bir annenin
    içimde seninle intihar etmek için sebepleri sırala kapımın önüne
    seçeyim birini ve o eşsiz intihar melodisini
    çal bu gece ben uyurken..

    yüzümü asayım ve hayata surat yapayım biraz,
    yüzünü as o duvara
    git
    ve
    sürat yap
    ama mutlaka
    içimde tuttuğum ne varsa sana dair
    çal bu gece ben uyurken..

    al bu hüznü
    çal bu gece ben uyurken
    alçal bu gece ben uyurken
    son bir kez eğilip öpmek için belki de
    bir kez daha öldürüp gitmek için yine
    alçal bu gece...

    ve her gece
    alçal
    gittikçe..

    çal
    istediğin ne varsa
    ne kadar anı kaldıysa
    ne kadar çekilmiş fotoğraf ve çekilmiş acı bulursan
    isteme vermem
    ama çal bu gece ben uyurken...

    müzisyenler
    çalsın bu gece
    hırsızlar
    çalsın bu gece
    hükümet
    çalsın bu gece
    daha ne kadar neyim varsa
    çalın bu gece ben uyurken...

    ve sonra
    bir dans müziği çaldığı sıra
    gittiğinle
    imzalarınızı attıktan hemen sonra
    seni yakınların gibi tebrik etmek istiyorum
    yanağından öpmek istiyorum
    ve en mutlu gününde gelip oldukça alçalmak...

    ıslak bir imzayı dudağımla, atmak istiyorum yanaklarına...

    bu yüzden dudağımdan bu mührü
    bu küfrü
    ve bu ıslaklığı
    al
    çal bu gece ben uyurken...
    ···
  16. 241.
    0
    seni sevmeye başladım, bir seri katilin ilk kurbanını seçmesi gibi,
    çok düşündüm sevmeden önce...

    silahın içinde mermi sayar gibi sayıyordum bana kaç kere baktığını
    bir iki üç dört, beş yok!
    namluyu temizler gibi sonra temizlemeye çalışıyordum seni gözlerimin önünden,
    bir kusur arıyordum sende, sevmemek için bir kusur, bağışlamak için bir kusur,
    öldürmemek için.
    silahı parçalar gibi kafamı sallıyordum dağıl git diye aklımdan,
    sonra kağıt üstünde cinayet planı gibi şiirler yazıyordum,
    acemiydim,
    ama seni öldürecektim..

    doğduğun kadar ölürsün diyecektim, korkma
    korkacaktın,
    öldüğün kadar doğarsın, bak güneşe diyecektim gözünü alsın,
    o sırada bir mermi gelip şakağına dayansın,
    uzaktan ateş edecektim ellerim titreyecekti, uzaktan sevecektim seni..

    sen beni, yani bir merminin sana geldiğini farkedene kadar,
    iki yüz metre uzaktan,
    üç yüz kere sevecektim,
    acemiydim,
    ama seni öldürecektim..

    bir mermi sana gelirken, pişman olacaktım ve ondan önce koşup sana sarılacaktım, ne oluyor diyecektin, cevap veremeden kan kusacak ölecektim.
    acemiydim. ama seni öldürecektim...

    düşünüldüğü kadar basit olsaydı bunlar yapacaktım,
    ilk kurbanım sen, gözlerin aklımdan gitmeye çalışırken,
    seninde ilk kurbanın ben olduğunu farkedene kadar katil bendim,
    inanacaktım,
    beni özlediğine
    yani
    işlemediğim bir suçu işlediğime,
    manyak olacaktım,
    delirecektim,
    acemiydim,
    ama seni öldürecektim..

    seni sevmeye başladım, bitiremiyorum..
    yani öldürmeye alışmış katiller gibi seni öldürmeye doyamıyorum,
    bir umut öldürmek, bir umut yaşamaktı,
    o kadar ki acemiydim,
    sana kendimi öldürtecektim..

    ellerimi uzatıyorum bu gece, acemiyim,
    soğuk taşlar gibi üstümde yat
    sana yardım ve yataklıktan, içeri alınmak istiyorum...
    bir yağmur gibi sırtından içine geçmek istiyorum...

    şimdi beni öldür,
    bütün profesyonelliğinle..
    ···
  17. 242.
    0
    seni anlatacak bir kelime bulamadım ve sadece noktalar koydum yan yana. hani en büyük huur noktadır, herkes koyar ya..
    ···
  18. 243.
    0
    kader nasıl bir sınır çizdi aramıza bilmiyorum ama, ateş olsam cehenneme düşmezsin..
    ···
  19. 244.
    0
    demek istediğim şu sevgilim;
    hemcinsinden örnek veriyorum ki en iyi böyle anla,
    çocuğunu dokuz ay karnında taşıyıp doğuran da anneydi,
    doğuştan engelli bir çocuğu karnından sonra sırtında taşıyan da..
    yani,
    seni bende sevdim,
    onlar da...
    ···
  20. 245.
    0
    inan şu an ne yaptığını hiç merak etmiyorum,
    kim bilir nerede, hangi kucakta, el ele.
    muhtemelen herkesin seni düşünmesi kıçının kalkmasına sebep oluyor,
    ki onların seni düşündükçe kalkan yerlerine
    pozisyon alıyorsun yine,
    oysa gitti demiştim,
    ucuz bir huurdan öteye gidememişsin,
    öyle işte...

    sen beni merak ediyor musun?
    cidden,
    etme...

    you madafakaaa !! ( mother fucker )
    ···