1. 276.
    0
    kimsenin yaralarımı üflemesine gerek yok.
    kimsenin beni sevmesine,
    sahiplenmesine,
    insanların beni önemsemesine ihtiyacım yok.
    ve şu an herkes terkedebilir beni, umrum evde yok...

    "birşeyler oluyordu, uzun zamandır olmayan birşeyler..
    ağlamıyordum mesela, az önceden önce.
    sarhoş olmuyordum.
    istemekten öte, şükrediyordum..
    yıldızlar yine yoktu, gökyüzü yine karanlık, yine ay'ı göremeyeceğim kadar dardı odamın penceresi,
    yine mahallenin lambası, belediyeden istifa etmişti.
    ama biri gelip, geceleri sevmeyi öğretmişti.
    uyumayı da öyle..
    ve uyanmayı, gülümseyerek hemde."

    kimsenin ellerinin yakamda yeri yok.
    ve yok ahım kimseye, bu böyle biline...

    "birşeyler kopuyordu,
    hayatıma diktiğim adamların suretleri gibi.
    beni kalabalıklaştıran ne varsa, tek tek.
    sanmıştım ki huzur, sen ve benden ibaret.."

    kimsenin kınayan bakışlarında kaçmam,
    kimsenin üzerime yürümesinden de korkmam.
    haydi biri çeksin tetiği,
    başımı eğmem, ardıma bakmam
    ve bin kez daha vurun titrersem, hiç alınmam.

    "birşeyler bitiyordu.
    yine !
    kaderim, tekrardan ibaretti.
    seneryo aynı seneryo, rol aynı rol, partneri allah değiştirmiş olmadı dedim. sustum.
    ben zaten böyle zamanlarda hep susuyordum..
    kendimi, çatırdayan yüreğimin sesinden başka herşeye yumuyordum.
    usul usul ağlıyor, söylemiyordum.
    sigara üstüne sigara yakıyor,
    yüzüme çarpılan kapının rüzgarını üzerime giyerek olay yerinden uzaklaşıyordum.

    iyi değildim kabul ediyorum,
    hatta belki ölecek gibiydim..
    alışacağımı düşündükçe, hıçkırıklarım çoğalıyordu.
    aşmam gerekecekti yine,
    koca bir dağı,
    bir okyanusu,
    bilmem kaç kadeh rakının sarhoşluğunu..
    aşmam gerekecekti, yenilgilerimin tuhaf korkusunu..
    üstelik gözlerini de özleyecektim olduk olmadık zamanlarda,
    hüzünlenecektim taktan aşk filmlerinde..
    herkes "giden" kokacaktı biraz.
    öyle işte... "

    kimsenin beni yargılamaya hakkı yok,
    geçmişimle.
    ve artık,
    kimse yok gelecek hayallerimin merkezinde.

    "kendimi senelerdir suçluyordum zaten,
    kendime senelerdir düşman gibi bakıyordum bazen..
    bilmiyordu,
    ve dil darbeleri,
    tam da hatalarıma isabet ediyordu.
    en suçlu olduğum yerden vuruyordu beni.
    en kırıldığım yerden,
    güvensizliğimin tavan yaptığı, o histen vuruyordu.

    hiç bir yere uğramadan, zoruma gidiyordu.

    içimde ölmek telaşı vardı, hiç olmadığı kadar.
    içimde fırtınalar,
    volkanlar..
    içimde bir orman vardı, yaktılar.

    biteli henüz bir kaç dakika olmuş bir şeyleri üzerime yıkıp kaçtılar..

    böyle zamanlarda ben sustuğum kadar suça meyilli oluyordum.

    ve o kadar sertken yumruğum,
    şu duvarlar benimle konuşacak cesareti nereden buluyordu,
    hiç bilmiyordum.."

    üstelik her kimsenin kimi varsa, gibmek gibi birşeyler isterken ben
    anlaşılmı
    Tümünü Göster
    ···
  2. 277.
    0
    şişelerce şarap borçlusun bana..
    ve adını duyduğum anlarda kesilen nefesime karşılık temiz hava.
    güven borçlusun özünden.
    ···
  3. 278.
    0
    bir yudum acı kahve gibiydin sen, sert ve sıcak.
    tadına bakıldıkça tüm sarhoşlukları yan cebine sıkıştıran.
    içtiğim en ılık viskiydi dudağından dudağıma bulaşan tükrüğün.
    sığınacak bir hücre bulamayıp atar damarda
    bin gibi ortada kalmış alkol zerresiydim birazda.
    ferre arkası mastürbasyon sahnelerinin en dramatik noktası;
    bir penisten fırlayıp tuvaletin deliğinden açılmak engin lağımlara..
    ···
  4. 279.
    0
    seni terkediyorum.

    son darbeyi vuruyorum bu gece kendime,
    kızgın ateşlerde yüzeceğimi bile bile...
    son çelmeyi takıyorum bileklerime,
    son sarhoşluğumun adı, sen !

    oysa ölürdüm ulan uğruna,
    mayına basardım,
    banka soyar, cinayetten tutuklanırdım.
    bir bilsen nasıl sevdim.
    aklıma düşerdi güzelliği gözlerinin, sigara üstüne sigara yakardım..
    yanımdaydın,
    özler gibi bakardım.
    duyunca sesini mutluluktan ağlardım,
    hele tutunca ellerimi, boncuk boncuk ter atardım..
    uyurdun yanımda, doğan güne kızardım...

    gök olsan kuş olurdum,
    toprak olsan ceset,
    halı olurdum ayaklarına,
    üşürsem serilirdim koynuna boylu boyunca..
    cehennem olsan sevgilim,
    kumar oynardım şeytanla..

    üstelik ben senin, sevemediğinken..
    üstelik ben senin, beyaz çarşaflı yataklarda unuttuklarından biriyken...

    hiç bir şeyinken yani,
    hiç kimsenken..

    tüm darbelerini, yoksulluk gibi üzerime damgalarken sen..
    eğreti sevgili gibi beni hayatının bir köşesinde bekletirken,
    her gelişinde beni benden biraz daha gönderirken,
    her gidişinde aklımı yanında zütürürken,
    yüreğimi bin parça ederken, kalp atışlarının sesi.
    bir başkasının koynuna uğurlarken seni,
    bile bile...

    bile bile,

    nasıl sevdim bir bilsen.

    ah ! yarı yolda elimi bırakışına öldüğüm,
    gidişime göz yumarken bin parçaya bölündüğüm.

    ah kaybetmişliğim,
    hırpalanmışlığım,
    kullanılmışlığım,

    ah sevgilim,
    sevdiğim,
    benim olmayanım,
    elin diyemediğim,

    ne güzel de sevmiyordun beni sen.
    bir bilsen,
    sevemeyişine bile kul köle olurdum ben, biraz daha "kal" desen, "gitme" desen..
    ···
  5. 280.
    0
    yaş düştü gözümden , çok ağladım ulaşılmazlığına.
    bardaktan boşanırcasına değil ama annemle babam boşanırcasına ...
    ···
  6. 281.
    0
    ve tanrının, bütün bu olanları, onca duaya, onca gözyaşına rağmen öylece izlemesi, bu maçın daha baştan rakip takıma peşkeş çekildiğini gösteriyor. belki yağmur sandığınız şey, biz acı çekerken tanrının bulutlara yaslanıp yediği çekirdeklerin kabuğudur, kim bilir.
    ···
  7. 282.
    0
    baba bugün senin gibi gitmek istiyorum, benden..
    burada unutarak beni,
    terketmek istiyorum kendimi.

    aldırmadan akan gözyaşlarına, ardıma bakmadan.

    tahmin edemeceğim kadar sevmeden annemi.

    çünkü baba,
    yoruldum.
    anlıyorsun değil mi ?

    çünkü çamurluydu yollar, koşuyordum, vuruldum, düştüm.
    çok ağladım baba,
    çok sustum çığlık çığlığa, kimse yoktu elimi uzattığımda yanımda.
    doğruldukça bir kurşun daha sıktılar, vuruldukça düştüm bir kez daha çamura.

    çünkü kirlendim baba.
    sen bana inanıyorsun değil mi ?

    çünkü dans ettirildim uçurum kenarlarındaki eğreti dallarla..

    üzerime yürürken kapkaranlık gece,
    gözyaşlarımı damlatarak kaçtım üzerine...

    çünkü çok korktum baba.
    gün doğacak diye,
    insanlar gülecek diye,
    hüzün bir kez daha üzerime serilecek diye..
    kocaman bir yalnızlık tırnaklarıyla derimi deşecek diye.

    baba !
    bugün senin gitmek istiyorum.
    çok parçalandım çünkü,

    mesela sen olsaydın kanmazdım yalanla süslenmiş cümlelere diyerek yumruklarımı duvarlara sallamaktan,
    mesela sen olsaydın aramazdım kokunu her omuzda diyerek meylere sarılmaktan.
    "mesela sen olsaydın" deyip ardından milyonlarca cümle sıralamaktan..

    baba !
    bugün senin gibi gitmek istiyorum benden,
    binliğiyle övünen bir şiir yazsın kız çocukları arkamdan..

    baba !
    bugün senin gibi gitmek istiyorum hayattan,
    ilk ezanda,
    kalksın cenazem.

    senin gibi uzak,
    senin gibi soğuk,
    senin gibi kıpırdamadan,
    kopayım bu tüm ihanetlerin üzerime giydirildiği,
    tüm sarhoşlukların aklıma devrildiği,
    tüm siyahların gözlerime dikildiği şehirden,

    senin gibi baba !
    kaçıp kurtulayım benden ve herkeste
    ···
  8. 283.
    0
    rezerved panpa. ayrıca adam nazım hikmet terk beyler.
    ···
  9. 284.
    0
    sen benden gitmeyi tercih ettin
    böylece kararlı bir ses tonuyla
    idam edilmemi istiyor devlet.
    idam edilmemin gerekliliğinden
    bahsediyor bütün dualar yüzüme
    dar ağaçları beni dalının meyvesi
    yapmak istiyor,
    haber geliyor,
    dar ağacı, hukukun emri
    kanunların kavliyle
    beni annemden istiyor.
    gelirken deniz-yusuf yaptırmış
    ama ben jileti seviyorum
    ···
  10. 285.
    0
    mor kadınların gerçekleştirdiği pembe bir devrimdi aşk, rengi sonradan kan kızıla çalan. ve ilikleri emilmiş iskeletlerdi bir devrimden geriye kalan...
    ···
  11. 286.
    0
    biraz kırgınım bu aralar,
    baya hırpalanmış..
    çokça sarhoş.
    içim oyuluyor gibi biraz,
    biraz dişlerim sökülüyor,
    biraz tırnaklarım çekiliyor..
    böyle zamanlar bana işkence odalarını hatırlatıyor.

    hiçbirşeyi umursamıyormuş gibi gülebiliyor olmam beni kendimden iğrendiriyor.

    sebebini bilmediğim bir hüzün çöküyor üzerime, aniden !
    gözlerim kan çanağı olana kadar ağlıyorum,
    hıçkırıyorum,
    bağırıyorum,
    şarkılar söylüyorum,
    geçecek diyorum sonra, geçmiyor..
    uyuyorum çok uyuyorum,
    uyanınca geçecek diye uyuyorum, uyanıyorum geçmiyor...

    şimdi içimden "anlamıyorsunuz dimi huur çocukları, sanşlı binler" diyorum.

    beni anlamıyorsunuz !

    cayır cayır yanıyor canım ve anlamıyorsunuz.
    karanlığın ortasında ana avrat sövüyorum ve sağırsınız.

    hiç biriniz benim gibi sevemeyeceksiniz birini,
    hiç biriniz beni gibi ötelenmeyecek, beni gibi kandırılmayacak, beni gibi kullanılmayacaksınız,

    hayat üzerinize çırıl çıplak koştuğunda hiç biriniz benim kadar savunmasız kalmayacaksınız.
    dua etmek için açtığınızda ellerinizi, hiç biriniz köpekler gibi yalvarmayacaksınız..

    sıçrayıp kabuslardan kan ter içinde yalın ayak sokaklara fırlamak ne demek biliyor musunuz ?
    ve özlemek...
    dayayıp henüz bileylenmiş bıçakları gırtlağınıza,
    son bir kez daha sarılabilme umuduyla ölememek,
    ve özlemek...

    biliyor musunuz ?

    bilmiyorsunuz !
    huur olmuş yüreklerinizle, beni anlamaya çalışıyor, beceremiyorsunuz.

    +nasılsın ?
    -kimsesizim, çaresiz !
    ve özlüyorum dıbına koyayım,
    ve ne zaman vurulsam birinin gözlerine oracıkta öldürülüyorum.
    ve ne zaman sevsem birini,
    can desem, canım bilsem,
    ne zaman hiçliğimi sahiplensin diye tutsam birinin ellerini, bin gibi bırakıp kaçtı ellerimi.
    ve ne zaman hıçkırsam, zev çığlığı gibi hoşlarına gitti.

    anlayamazsınız "huur çocukları" diyorum şimdi,
    nasıl sevdim..
    nasıl yanıyor içim..

    anlayamazsınız, aşk diye oturduğunuz kucaklardan aşkım diye zıplarken diğerine,
    anlamayazsınız beni
    ···
  12. 287.
    0
    küçüklüğüme el bombası düşürdü sakar bir asker. kanadım, kirlendim anne... büyüdüm kirli adam oldum ben, kalbimin üzerindeki ayrılık lekelerini temizlemeye çalışırken...
    ···
  13. 288.
    0
    hazırlıksız yakalanıyorum aklıma gelişlerine...
    yıldızlar kaymış oluyor mesela ben gözlerimi kaldırmadan önce gökyüzüne,
    yağmur yağmıyor,
    üstelik tüm şarkılar susmuş.
    rakı sofraları kurulmamış oluyor henüz,
    annem ölmemiş yahut.
    hiç bir mehmet şehit düşmemiş,
    hiç bir bebek öksüz doğmamış oluyor..

    sen aklıma geliyorsun,
    peşin sıra hüzün,
    bahanem yok.

    yani firar etmişse dudaklarımdan gülüşüm,
    sigardıbının dumanı aralıksız taciz ediyorsa ciğerlerimi,
    sesim ağlamaklıysa,
    boşalmışsa ellerim,
    yani hiç sebep yokken dolmuşsa gözlerim,
    duruluğuna suyun,
    güzelliğine çiçeklerin,
    bulutların rengine,
    dalgasına denizin,

    yani hiç bir bahane bulamıyorsam hüzünlenmek için,

    aklıma sen gelmişsindir hiç gitmeyecek gibi.
    hazırlıksızımdır.

    yani sıyrılıyorsam kollarından diğerinin,
    bahanem yoksa..
    aklıma gelmiştir gittiğin halin..
    uygunsuzumdur,
    utanmışımdır...

    yani hiç bir bahanem yoksa sevgilim, seni terk etmek için..
    aklıma "o" gelmiştir,
    pişmanımdır,
    giderim...

    hazırla kendini rica ederim.
    ···
  14. 289.
    0
    gib delisi kadınlara aşık olduğum da oldu zamanında
    onlar oturacak herhangi bir kucak ararken,
    ben onları kalbimin üstüne oturttum
    zaten bütün hastalıklı cümleler ondan sonra başladı.
    ···
  15. 290.
    0
    sevimsiz bir bin olmak istiyordum babamın gözünde, saçlarıma dokunmaktan iğrensin. korkuyorsam karanlığı yıksın üzerime, üşüyorsam yatırsın buz dolu küvete. tüm bunlar, en azından nefret etmek için geçerli bir sebepti bence..
    sevebilme ihtimallerimi çünkü, koparıp atmışım kordonumunla birlikte ana rahminden çıkmadan az önce.
    ···
  16. 291.
    0
    aşk luzümsuz sevinç, ayrılık boşuna acı.
    ölüm çaldığında kapıyı, kaktüs gibi dayayacakklar kıçımıza ibadetsiz yılların gavur cezasını.
    ···
  17. 292.
    0
    rizorvud
    ···
  18. 293.
    0
    ben tanrının b planıyım. ve bundan haberdar olan insanların da... bir kadının mesela. önemsiyormuş gibi duran, içinde a planı işleyen, plan bozulursa b planına geçecek olan herhangi bir kadının. bizim mahallede ki tekel bayisinin de öyle. örneğin işleri kötüyse b planını uygular. şarapları rafın en gözüme batan yerine dizer o gün. bunun gibi şeyler işte...
    ···
  19. 294.
    0
    birine güvenmmek istemek ve aldatmak diğerini onunla.
    ahmakça,
    hatta bayaa.
    aşşağılık oldukça, yükselmek gözlerinde,
    sonra yükseltmek istemek aşşağılık bir adamı gözlerinde..

    uyudum - uyandım geçecek sandım,
    geçmedi.
    hiç ağlamadım.

    aldattım,
    aldandım..
    korktum,
    hiç kaçmadım.

    geceydi,
    karanlıktı,
    sarhoştum..
    saydım - sövdüm
    hiç susmadım.

    ellerimde papatyalar vardı,
    papatya yapraklarına benzeyen adamar..
    papatya fallarından firar etmiş seviyor'lar.
    içimde kopan fırtınalar..
    başımı koyduğum omuzların çöküş anı, korku filmi fargramı.
    ve seviştiğim herkes biraz suç aleti, biraz zanlı...

    üstelik çoğu bana bağlandı,
    elimde makasla gezdiğimi farkettiklerinde hepsi iplerini ellerime bıraktı.

    üstelik çoğu beni parmakla gösterilen o parlak yıldız sandı..
    yıldızlar parlamazdı oysa,
    sadece gökyüzü fazla karanlıktı
    ···
  20. 295.
    0
    ‎"sen benim yerimde olsaydın,
    ben senin kollarında uyurdum."

    gün aydığında bu cümlenin içinde boğuldum,
    yastıklarım sırılsıklamdı,
    anneme göstermemek için kan çanağı gözlerimi, kayboldum sabahın kör saati.

    yani sen benim yerimde olsaydın...
    böyle yansaydı için,
    adımı duyduğun zamanlarda saatleri durdurabilmek için yalvarsaydın allah'a,
    bileklerin kağıt kesiği, parmakların mürekkep
    şiirlerin yüreğime tam on ikiden isabet..

    sen benim yerim olsaydın,
    her gece aynı yalana inandırarak aklını,
    her gece ikamet ettiğin sokağa çevirip adımlarını,
    her gece aynı istikamette yüreğin bir ileri iki geri,
    her gece kırık şarap şişeleri gırtlağına dayalı,
    her gece huzursuz böyle,
    böyle vursaydı varlığına ömür dediğin yarin yokluğu seni de her gece,
    döner gelirdim an geçmeden..

    iki elim kanlı olurdu muhakkak,
    meclisi basardım mesela,
    ve hatta balıklama dalardım mafya babalarının ortasına...
    taksi şöförü uyuyor diye trafik kurallarına,
    yayalar yürüyorlar diye yaylana yaylana,
    ve ne varsa engel geç kalmama yanına,
    boğa boğa koşardım vallaha...

    sen benim yerimde olsaydın,
    ayrılıklar ulu orta çalamazdı kapımızı..
    umutlar çırılçıplak kalmazdı,
    hayallerimiz kararmaz...
    üstelik yalanlar,
    ihanetler,
    iftiralar,
    üzerimize cullanmaz.

    ya da,
    ben senin yerinde olmayı becerebilseydim,
    öyle vurdum duymaz...

    biliyorum olabilseydim senin yerinde,
    uğrumda ölsen, umruma dokunmaz
    ···