1. 351.
    0
    Big Bang teorisi yaratılışı ve Tanrı’nın varlığını desteklemiyor mu?

    Her şeyden önce, big bang modeli kesin olarak kanıtlanmış bir model değildir. Eldeki modellerden biridir ve günümüzde en popüler olanıdır.

    Ayrıca bu model zorunlu olarak yaratılışçı bir evren açıklaması gerektirmez. Bilimde, (teorik fizikte) big bang'in neden meydana gelmiş olabileceği ile ilgili de pek çok açıklama vardır. Bunların pek çoğu da bir sebebin varlığını gerektirmez.

    Bunlara bir örnek verecek olursak, ünlü fizikçi Stephan Hawking’in “Baslangıcı olmayan evren” modelini düşünebiliriz. Bu fikre göre evren kendi üzerine kapanan bir kapalı çevrim oluşturur (aynen iki boyutlu bir düzlemin üçüncü boyutta katlanarak bir küre haline getirilebilmesi gibi). Böyle bir modelde evrenin başlangıcını aramak anlamsız olmaktadır, çünkü Stephan Hawking’in kendi verdiği bir örneğe göre böyle bir evrende big bang’e neyin sebep olduğunu sormak, dünya üzerinde “Kuzey kutbunun 5 km kuzeyinde ne vardır?” sorusunu sormaya benzer. Yani anlamsızdır.

    Fakat bu noktalar bir yana, big bang modelinde sözü edilen şeyle, dinlerin yaratılış açıklamaları arasında hicbir alaka yoktur. Big bang modelinde evren bir noktadan genişleyerek varolur ama evrene yayılan maddenin nereden geldiği konusunda bir yorum yapılmaz. Bu konuda yorum yapan başka fikirler varolmakla birlikte, bu konuda bağlayıcı bir sonuç yoktur. Dinlerin yaratılış hikayesinde ise Tanrı evreni 6 günde yaratmıştır ve yoktan varetmiştir . Neden bu işin 6 gün aldığı konusu bir yana, bu web sayfasındaki diğer yazıları okursanız, alıntı yapılmış çeşitli ayetlerden göreceksiniz ki, kutsal kitaplardaki yaratılış hikayesiyle, modern bilimdeki big bang teorisinin hiçbir ilgisi yoktur.

    Ateizm de bir din sayılmaz mı?

    Doğaüstü güç ya da güçlere inanan, metafizik sorulara cevap vermeye çalışan (ölümden sonrası, evrenin kökeni veya hayatın anlamı vs gibi) ve kanıta değil imana dayanan (dogmatik) düşünce biçimlerine din denir.

    Ateizm, herhangi bir felsefi soruya cevap verme gayesindeki bir düşünce biçimi degildir. Ateizm, bir inanç sistemi veya bir felsefi akım değildir. Ateizm, yalnızca, Tanrı’nın varlığını reddetmek demektir.

    Dinden bahsedilebilmesi için ortada inanç olması gerekir. inanç tanımı gereği kesin bir bilginin olmadığı durumda mümkün olabilecek birşeydir. Birşey ya bilinir, ya da bilinmiyorsan o konuda birşeye inanılır. Ya da bilemeyeceği kabul edilip bir şeye inanılmaz. Ateizm bu sonuncusunu yapar. Dolayısıyla ateizm bir inanç değildir, bir inançsızlığın adıdır.

    Evrende düzen var, canlılık var. Bu düzen nasıl kendiliğinden ortaya çıkabilir? Evren nasıl sahipsiz olabilir?

    Evren için kaos değil kozmos denir zaten. Yani adında bile düzen var. Bize düzenli gözüktüğü açık evrenin. Fakat ortada hala 3 sorun var:

    1) Bütünü kaotik olan sistemlerin bile kurallara uyan (düzenli) alt parcalarının olabildiği saptanmış. Evrenin daha üst bir kaosun düzenli bir alt parçası olması teorik olarak mümkün.

    2) Evren düzenlidir, doğru, ama düzenin ille de bir zekadan çıkması gerektiği mantıksal olarak gösterilemez. Hiçkimse düzenin ille de zeka gerektirdiğini mantıksal olarak kanıtlayamaz. Bize düzen zeka gerektirirmiş gibi geliyor olsa da, bu pekala günlük düşünce alışkanlıklarımızdan ve şartlanmalarımızdan kaynaklanıyor olabilir. Şartlanmalarımızın bizi yanılttığı durum bilimde az değildir ve bir şeyin bize "öyleymiş gibi" geliyor olması hiçbir zaman bir bilimsel kanıt değildir.

    3) Evrendeki düzenin zeka gerektirdiği kabul edilse bile, bu zekanın belli bir dinin, ya da açıklamanın önerdiği zeka olması şart değildir. Bu zeka birden fazla olabilir, çok değişik formlarda olabilir, vs.

    Ayrıca, "Evrenin bir sebebi olmalı" demek, bu sebep Tanrı olmalıdır demek değildir. Kisacası, teist kesim ne yaparsa yapsın duzen akıl yürütmesinden giderek hipotezlerini kanıtlayamaz.

    Eger bir sonucu, bir öncül önermeden doğrudan dedüktif akıl yürütmeyle çıkaramıyorsam, o önerme a priori doğru değildir, dolayısıyla kanıt gerektirir. Yani "Düzen=Zeka" gibi bir denklemi mantıksal olarak yazamıyorsam, ya da başka bir ifadeyle, "zeka" denen kavramı "düzen" denen kavramın tanımının içinden çikaramıyorsam, bu zekanın mantıksal olarak düzenden doğrudan çıkarılamayacağını gösterir. Dolayısıyla, ortada bir kanıtlama yükümlülüğü vardır. Düzenin zeka gerektirdiğini söyleyenlerin sırtına binen bir kanıtlama yükümlülüğü.

    "Başka nasıl olacak ki?" demeyin. Başka bir yolunu sizin zihniniz göremiyorsa, bu başka bir yolu olamayacağı anldıbına gelmez. insan zihni örneklere göre işler ve örneğini görmediği birşeyi kavramakta güçlük çeker. Teist de, zekadan çıkmamış bir düzeni günlük hayatımızda pek görmediğimiz için, bunun olamayacağını düşünür.

    Bu yüzden günümüzde bilim adamları daha dikkatliler. iyi bir bilimsel yöntem geliştirmişler ve bir şey eğer öncülünden mantıksal olarak dedüktif bir akıl yürütmeyle çıkarılamıyorsa, bu şey doğru kabul edilemez, kanıt gerektiren hipotezler listesine eklenir. Düzenin zekadan çıkıp çıkmaması konusunda olduğu gibi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 352.
    0
    süphanallah ibretlik paylaşımlar
    ···
  3. 353.
    0
    @1Tanrı yok diyorsan senin aklında yok panpa hadi eyvallah.
    ···
  4. 354.
    0
    Her şeyin bir sebebi olduğuna göre, ilk şeyin sebebi Tanrı olmak zorunda değil midir?

    Her şeyin bir sebebi varsa, ilk şeyin sebebi nedir? ilk sey eğer evrenin ortaya çıkışıysa, onun da sebebi Tanrıdır şeklindeki yaygın düşünce tarzı gecersiz bir mantık yürütmedir. Burada hemen akla "Peki Tanrı'nın sebebi neydi?" sorusu gelir. Nitekim küçük çocuklar genellikle sorarlar bu soruyu Tanrı konusunda. Zihinleri açıktır çünkü henüz. Şartlanmamıstır. "Tanrı'nın sebebi yoktur" veya "Tanrı kendi kendisinin sebebidir" açıklaması geçerli bir açıklamaysa, o zaman "Peki evrenin sebebini niye merak ediyorsun?" sorusu akla gelir. Belki de 'Evrenin sebebi yoktur' veya 'Evren kendi kendisinin sebebidir?'. Eğer evrenin sebebini merak etmek geçerli bir mantık yürütmeyse, Tanrı'nın sebebini merak etmek niye geçerli değil? Onun da sebebi daha büyük bir Tanrı, o Tanrı'nın da sebebi ondan büyük başka bir Tanrı dersem, bunun sonu gelir mi? Eğer bir açıklama yapabilmek için bir yerde durulması gerekiyorsa, o zaman nerede duracaklarına nasıl karar veriyorlar? Neden evrenin sebebinde değil de, Tanrı'nın sebebinde duruyorlar?

    x y ve BAV'ın sitelerinde evrim teorisinin çöktüğü, bu teorinin ateizmin dayanağı olduğu, dolayısıyla ateizmin de çöktüğü söyleniyor. Bu konuda da bir sürü bilimsel alıntılar vermişler. Bunlara rağmen ateizmi nasıl savunabiliyorsunuz?

    Her şeyden önce, evrim ateizmin dayanağı değildir. Ateizm evrim teorisinden önce de vardı ve onunla birlikte doğmamıştır. Evrim teorisi bilimin yapıtaşlarından olan önemli bir teoridir ve yeryüzünde hayatın ortaya çıkışını ve çeşitlenmesini herhangi bir doğaüstü gücün müdahalesi fikrine gerek kalmadan başarıyla açıklayabilmektedir. Fakat bu teori bilimin bir teorisidir ve ateizmle ilgisi yoktur. Batı'da evrimi kabul eden pek çok inançlı kişi bulunmaktadır. Hatta Vatikan'daki Katolik kilisesi, bir süre önce bu konuda bir açıklama yapmış ve evrim teorisini kabul ettiklerini ve bu teorinin hristiyanlık inancıyla çelişmediğini beyan etmişlerdir.

    Fakat, evrim teorisinin yeryüzündeki canlılık ve özel olarak insanoğlunun ortaya çıkışıyla ilgili açıklamaları üç büyük dinin kutsal metinleriyle bağdaşmadığı için, doğal olarak pek çok dinsel kurumun bu teoriye karşı şiddetli tepkisi bulunmaktadır.

    Türkiye'de yaratılışçılık akımını yaygınlaştıranlar x y ve BAV (Bilim Araştırma Vakfı) olmuştur. Pek çok eserini x y takma adıyla yazan bu kurum, eserlerini Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı ve kilise bağlantılı olan ICR (Institute for Creation Research) kurumunun çarpıtılmış ve sahte bilim örneği içeren bol miktardaki yazılarını türkçeye çevirerek hazırlamaktadır.

    ABD'de kilise kaynaklı çok sayıda "Scientific Creationism" (Bilimsel Yaratılışçılık) kurumu bulunmaktadır. iyi finanse edilmiş bu kurumlara ait kitap ve web sayfalarında özellikle evrim teorisi aleyhinde çok sayıda çarpıtılmış ve yanlış bilgi içeren ifadeler bulunmaktadır. Bilimsel görünümlü ve hatta bazı bilim adamlarından alıntılar içeren bu kaynakların aslında gerçek bilim dünyasıyla bir ilgisi yoktur. Batı'da bilim adamları kendi yazılarından çarpıtılmış alıntılar yapan ve zaman zaman kendilerini evrim karşıtıymış gibi gösteren bu tip yaratılışçı yayınları kınayan kamuoyu açıklamaları yapmaktadırlar sık sık. Yaratılışçı kesim, neredeyse 100 yıldır ABD'de evrim teorisinin ders kitaplarından çıkartılması ve yerine dinsel yaratılışçılık öğretisinin konulması için uğraşmakta, fakat zaman zaman Alabama gibi bazı muhafazakar eyaletlerde yerel başarılar elde etseler de, talepleri üst mahkemeler tarafından her seferinde reddedilmektedir.

    Dolayısıyla, yaratılışçılık akımı, batı dünyasında bilimsel bir uğraş sayılmamakta ve ciddiye alınmamaktadır. Hele de Avrupa'da yaratılışçılığın etkisi çok daha azdır. Fakat protestan kilisesinin maddi gücü tarafından desteklenen Amerikan yaratılışçılığı, bilimin aşırı özelleşmiş bir alan olduğu günümüzde, özellikle muhafazakar yörelerde ortalama vatandaş üzerinde etkili olabilmektedir. Fakat buna rağmen bilimsel kamuoyunun güçlü olduğu batı ülkelerinde bu konunun eğitim sistemini etkileyecek ve kitlelere zarar verecek boyuta ulaşmasına engel olunmuştur. Asıl sorun ülkemiz gibi bilimin ve bilimsel kamuoyunun güçlü olmadığı ülkelerde bu akımın sebep olduğu sorunlardır. Özellikle x y ve BAV, son 20 yıldır ülkemizde hemen hemen hiçbir engelleme girişimiyle karşılaşmadan, özellikle yeni yetişen nesle kolayca ulaşmakta ve bilimin halka indirilemediği ve yeterince bilinmediği toplumumuzda, bilimsel konularda insanların beynini yanlış ve çarpıtılmış bilgilerle doldurmaktadır.

    (x y ve BAV'ın sitelerinde yer alan bazı sahte ve çarpıtılmış bilimsel alıntı örnekleri için sitemizdeki "Sahte Alıntılar" yazısına bakabilirsiniz).

    Niye bu kadar çok bilim adamı dinsizdir?

    Bilimin yöntemini yeteri kadar bilen ve özümleyen kişi bunun sebebini anlamakta güçlük çekmez. Bilimde yeni bilgi bulmaktan çok doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayıklamak önemlidir. Bilim tarihinde en çok çaba buna gitmiş ve en fazla zorluk bu konuda çekilmistir.

    Bu yüzden bilimin yöntemiyle ilgili kafa yoran bilim adamları bu konularda önlemler alma gereği duymuşlar ve örneğin "yanlışlanabilirlik" gibi kavramlar geliştirmişlerdir. Bir bilginin "yanlışlanabilir" olması, yanlışsa yanlışlığının ortaya çıkarılabilir olması demektir. Örneğin "Dışarıda yağmur yağıyor" yanlışlanabilir bir önermedir, çünkü eğer yanlışsa, yani dışarıda yağmur yağmıyorsa, bunu anlamak için pencereden bakmak yeterlidir. Fakat örneğin "Ölümden sonra hayat vardır" önermesi yanlışlanabilir değildir. Çünkü eğer yanlışsa, bunu ortaya çıkarmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu bilimsel bir önerme değildir. Bugün artık herhangi bir iddiayı bilimde bu ve buna benzer yöntemlerle test edip, bilimsel olup olmadığına karar vermek mümkündür.

    Dinlerin iddiaları arasında ise yanlışlanabilir olanlar çok azdır ve onların da bir kısmı yanlışlanmıştır.

    Din ile bilim arasındaki birbaşka fark, dinde yargıların testten önce, bilimde ise testten sonra, testin sonucuna göre verilmesidir. Dinde doğrular baştan bellidir. Testin sonucu bu doğrulara göre yorumlanır. Bilimde ise test, doğruya ulaşmak için kullanılır.

    Dolayısıyla, bilim ile din arasında, yöntem açısından da çok önemli bir fark vardır.

    Günümüzde bilim denen uğraşın en öncelikli aktivitesi "bilgi üretimi" değil, üretilen bilginin "testi" ve "doğrulanması"dır. Bir şeyi kanıtlayamıyorsanız, size ne kadar doğruymuş gibi gelse de bu bilginin bilimsel bir değeri yoktur.

    Dinlerde de ekgib olan nokta budur. Dinde çok fazla kabul yapmak zorundadır insan. "iman" denen kavram, "kalp gözü" ya da "gönül gözü" denen kavramlar, zaten bu " kanıtlamadan inanma" aktivitesinin başka isimleridir. Dinlerin "dogmatik" olduğunu söylerken kastedilen de budur.

    Bu yüzden islamın veya herhangi bir dinin bilimle bağdaşması mümkün değildir. Çünkü bilimle din, yöntem olarak biribirlerinin neredeyse tamamen zıttıdır. Peygamber veya din adamlarının bilimi teşvik etmesi bu gerçeği degiştirmez, onlar yalnızca meseleyi kavramadaki yetersizlikleri yüzünden teorik olarak mümkün olmayacak bir şeyi istemektedirler. Yani bilimle bağdaşmayan birşeyden bilim üretmesini.

    Bir şeyin varolmadığı nasıl söylenebilir?

    inançlılar, ateizmin "Tanrı'nın varolmadığı" iddiasında bulunduğunu düşündüklerinden, sıkça bu tür sorular sorarlar. Herhangi birşeyin, hele de Tanrı gibi varlığın, varolmadığının kanıtlanamayacağını iddia ederler. Fakat kendileri günlük hayatlarında pek çok şeyin varolmadığı varsayımı altında yaşarlar. Örneğin:

    Noel baba var mıdır?

    Masallardaki 7 başlı ejderha ve kaf dağının ardındaki dev var mıdır?

    Ya da kanatlı at, veya anka kuşu?

    Ya da superman, batman?

    Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Öyle bazı olasılıklar akla gelebilir ki, varolmaları ihtimaline karşılık büyük önlemler almak, hayatımızı ve yaşam tarzımızı kökünden değiştirmek gerekir. Bunu kimse yapmadığına göre, birşeyin yok olduğu nasıl kanıtlanabilir sorusunu soran kişiler de dahil olmak üzere herkes bazı şeylerin varolmadığı kabulü altında yaşar.

    Ya görünmez insanlar varsa ve beni izliyorlarsa deyip, yalnızken soyunmamazlık etmez.

    Ya atmosferi zehirleyen gazlar veya virusler varsa deyip devamlı gaz maskesiyle dolaşmaya kalkmaz.

    Devamlı kendisini gizli servisten birilerinin takip ettiğine ve yakaladıkları anda işkence edeceklerine inanıp, buna gore yolunu veya bulunduğu yerleri sürekli değiştirmeye kalkmaz.

    Bunları neden yapmaz? Çünkü bir şeyin varolmasının mümkün olması varolduğu anldıbına gelmediği gibi, varolduğunu kabul etmemiz veya farzetmemiz anldıbına da gelmez.

    Her insan, ancak varlığına dair delil olan şeylerin varolma ihtimallerini ciddiye alır. Varolduklarına dair delil olmayan şeyleri ise yok kabul eder.

    Bir şeyin varolmadığını kabul etmek için, varolmadığını kanıtlamak şart değildir.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 355.
    0
    devamı.. http://a-teizm.org/yazilar/faq.htm
    ···
  6. 356.
    0
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .

    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    ..

    .
    .
    .
    .
    .

    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    ...

    .
    .
    ..
    .
    .
    .
    ...
    .
    .
    .
    .
    .
    ..
    ...
    .
    .
    ...

    ..
    .
    .
    .
    .

    .
    .
    .

    ..
    .
    .

    ...

    .

    .
    ···
  7. 357.
    0
    bilinçleninceye dek başkaldıramayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler. 1984
    ···
  8. 358.
    0
    ···
  9. 359.
    0
    gibtir git huur çocuğu
    ···
  10. 360.
    0
    yok abi yok
    benim adım erşan kuneri
    ferreci muyum ben
    donla sevişicek dedim ben
    tabi canım tabi ahçı uşak bahçıvan uşak hepsi
    köşkte geçiyo olay zaten abi
    ahçı bahçıvana bahçıvan şoförü şoför uşağı
    sonra hepsi uşağı
    tabi tabi
    bastır hemen afişi seçip gösteriyorum
    filmin adı grup indirimi
    ···
  11. 361.
    0
    (bkz: bir din kursak insanları nasıl inandırabiliriz/#29251238)
    ···
  12. 362.
    0
    ananızı giberım seviye yükseltmeyin o.çları sizi
    ···
  13. 363.
    0
    okuyarak yazarak tanrımı aranır amk. ayrıca (bkz: kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir) zati yayılıyo merak etme
    ···
  14. 364.
    0
    reserved
    ···
  15. 365.
    -1
    vay be bayadır yaymıodum özlemişim
    ···
  16. 366.
    -1
    analarinizi yayin
    ···
  17. 367.
    0
    döl israfısınız amk
    ···
  18. 368.
    0
    aferim bin verdim şukumu
    ···
  19. 369.
    0
    Bugün dünyada yüzlerce din var, bunlar başlıcaları

    1.Hristiyanlık - 2.1 milyar
    2.islam - 1.3 milyar
    3.Seküler/Dinsiz/Agnostik/Ateist - 1.1 milyar
    4.Hinduizm - 900 milyon
    5.Budizm - 708 milyon
    6.Çin geleneksel dini - 394 milyon
    7.Ana yerli inançlar - 300 milyon
    8.Afrika geleneksel ve diasporal - 100 milyon
    9.Sihizm - 23 milyon
    10.Juche - 19 milyon
    11.Tinselcilik - 15 milyon
    12.Musevilik - 14 milyon
    13.Bahailik -12.5 milyon
    14.Mormonizm - 12 milyon
    15.Yehova' nın Şahitleri - 6.7 milyon
    16.Jainizm - 4.2 milyon
    17.Şinto - 4 milyon
    18.Cao Dai - 4 milyon
    19.Zerdüştlük - 2.6 milyon
    20.Tenrikyo - 2 milyon
    21.Neopaganizm - 1 milyon
    22.Üniteryan Üniversalizm - 800.000
    23.Rastafari akımı - 600.000

    Hangisine inanayım?
    En çok hangi dine inanılıyor ona mı inanayım?
    En uzun süre hangi dine inanılmış ona mı inanayım?
    Etrafımdakiler neye inanıyorsa ona mı inanayım?
    Doğduğum kültürdeki dine, ailemin bana öğrettiği dine mi inanayım?
    Sorgusuz sualsiz mi inanayım, itaat mi edeyim ya doğruysa diye?
    En hoşgörülü dine mi inanayım?
    inanmazsam çok korkunç şeyler yaşayacağımı söyleyen dine mi?
    En çok mutluluk vaat edene mi inanayım, en çok ateşle korkutana mı?
    Bütün dinlerin kutsal kitabını öğretilerini okumaya anlamaya sorgulamaya ömrüm yeter mi?

    (bkz: hangisine inanayım/#33302692)
    ···
  20. 370.
    0
    geçmişte insanlar putlara aya güneşe, mısır tanrılarına, yunan tanrılarına vb dua ediyorlardı.
    ve istekleri gerçekleşince, dualarının kabul olduğunu düşünüyorlardı.
    günümüzde de birçok farklı din var, insanlar kendi kitaplarına göre dualar ediyor, kendi dinlerinde anlatılan özellikte olan bir tanrıya dua ediyorlar.
    istekleri gerçekleşince de dualarının kabul olduğunu düşünüyorlar.
    inandıkları tanrıya ya da puta vb bunun için şükrediyorlar.

    allah katında hak dini islam ise, diğer dinler bozulmuş veya uydurma dinler ise
    bu insanlar neden dualarının kabul olduğunu düşünüyorlar?
    allah o kafirlerin dualarını da mı yerine getiriyor?
    yoksa onların dualarını yerine getiren inandıkları şey mi?
    yoksa isteklerinin gerçekleşmesinin dua edip etmemeleriyle bir alakası yok mu?
    diğer... ?
    ···