1. 1.
    +1
    selam günlük
    ben T..
    27 yaşında bi halta yaramamış kamu görevlisi olarak çalışan azıcık salak bir insanım. bugün yeniden sana yazmaya karar verdim. neden dersin?
    bir şarkı dinliyorum şimdi. cem karaca ömrüm. bu şarkının bana getirdiği ve benden zütürdüğü herşeyi anıyorum şu an.

    her şey 14 şubat 2012 de başlamıştı. o zaman arkadaşım dediğim bir grupla beraber datçadaki o gibimsonik bara gitmiştik. hepimiz saptık ve sevgililer gününde başka alternatifimiz yoktu. o zamanlar seviyorduk orayı. bi arkadaşımız çalıyordu. babası da diğer masadan onu gururla izliyordu. ben ise depresyona girmiş arkadaşım ayşe'nin kendine gelmesi için onu ortama sokmaya çalışıyordum. kadir diye bi arkadaş vardı. onunla bir şeyler olmak üzereydi aralarında. ne hoş diyordum azıcık zaman geçirsin eski sevgilisi rasim'i unutsun. falan filan.
    çalan arkadaş dediğim nadir de ayşenin eski sevgilisiydi ama çok eski.
    biraz da dertlerimi içerek unutmaya çalışıyorum işte. hareketli şarkılarda kalkıp dans ediyoruz. sonra nadir'in babası çıktı sahneye. o gitar çaldı nadir söyledi bu şarkıyı işte.
    sonra her şey değişti.

    ben tan'ı hala seviyorum. 2 yıl olmak üzere ayrılalı.
    çocukluk arkadaşım, birlikte adam dövmeye giderdik küçükken. sonra o farklı bir hayat seçip başka arkadaşlar edindi. selamlaşmadan öte bir şey kalmadı bizde de.
    ama artık aynı tiyatroda oyuncuyduk. yeniden arkadaş olmuştuk. iyiydi aramız. nadirle aynı evde kalıp arkadaştan öte kardeş gibiydiler. o da barda çalışıyordu. napsın para yok iş yok. bulmuş kendine göre bi iş sürdürüyordu. sonra işleri ilerletip şeflerin düellosuna falan katıldı rezil oldu falan.. neyse o ayrı hikaye.

    25 şubatta çıkmaya başladık. 23 nisanda o beni terketti. hem de hiçbir sebep yokken.
    acaba cidden eşcinsel miydi? erkeklerden mi hoşlanıyordu? facebookta neden erkeklerle ahlaksız yazışmaları vardı?
    bunu kabullenebilirdim. eğer beni karşısına alıp özür dilerim ben eşcinselim deseydi saygı duyardım yoluma bakardım. böyle olmuyor..

    başkaları da oldu ondan sonra. ama yok olmadı onun gibi. olmayacak da biliyorum. bana insan gibi davranan her gün eli kolu çiçek dolu gelen ciddi durumlarda "o benim karım" diye söz eden biri daha olmayacak...
    neyse. merhaba tekrar.
    ···
  2. 2.
    +1
    (bkz: musvedde sayfam)
    ···
  3. 3.
    +1
    ben burayı unutmuşum.
    neler neler oldu son 3 yılda. akla hayale gelmedik şeyler.
    uzun uzun yazmak isterdim ama takatim yok be. yoruldum. yorgunum. 32 yaşında ve yorgunum
    5 yıldır yazıyormuşum buraya. şaşırdım. incinin eski zamanlarını hatırladım. özledim. üzüldüm.

    özet geç bin derseniz çocuğumu yitirdim. kedimi. reha vardı. ayrıldık bitti. hayatıma pek çok kişi girdi 2016 da. hepsi girdiği gibi çıktı. kedimi atlatamadan rehayı da kaybettim. insanlardan daha bir soğudum. bir gecede 150 gereksiz insanı hayatımdan çıkardım. aramayan sormayan nasılsın demekten aciz zor durumumda yardımıma koşmayan ama benim yardımına koştuklarımı bir bir gönderdim uzay boşluğuna. zerre içim acımadan.
    2016 nın son sürprizi uhranın yeni bir erkek arkadaşı olması ve adamın benim levent diye eski sevgilimin kız kardeşinin eski sevgilisi olmasıydı. ismi emrah
    hayır hayır. 2016 nın son sürprizi allahın bana giden çocuğumun tıpatıp aynısı bir kız çocuğu göndermesiydi. hala birlikteyiz. allah bozmasın rabbim elimden almasın...
    2017 yılında uhrayı ve umayı emrah hayranlıkları yüzünden kaybettim. yolda bulduklarını yola çıktıklarına değiştiler. olayın özeti bu. üzerinde konuşmaya değmez. onları özlüyorum ama asla affedemiyorum. görüşmüyoruz. aslı hala aynı aslı. o hala benim kardeşim.
    2017 14 şubatında bir günlük sevgili olalım mı diye bir mesaj aldım. ismi nazmi.
    2014 senesinde umayın üstüne kalan bir hırsızlık davasında ifade vermek için datçaya gitmiştim. gece limanda yürürken ortaokuldaki matematik öğretmenime rastladım. yanında da bir kadın vardı. ablasıymış. o akşam oturup bi yerde çay içip muhabbet ettik.
    işte nazmi onun oğlu

    hayat o kadar saçma tesadüfler üretiyor ki inanamıyorsunuz. emrah leventin kardeşinin eski sevgilisiydi. nadir de bizim rahmetlinin kardeşinin eski sevgilisi. çüş oha seslerini duyar gibiyim. üzgünüm. sadece datça böyle aptallıklar üretmiyormuş. her yerde aynıymış meğerse.
    o gün tamam dedim. okdir bi günlük sevgili olalım. herşey iyi hoş. gece 12 oldu. bugün çok güzeldi yarın da sevgili olalım mı dedi. ben de yarın akşam da aynı şeyi soracak mısın diye sordum. cevabı evet oldu. şaka gibi.
    11 gün içerisinde sadece telefondan 11 yıllık ilişkimiz oldu. 12. gün köye yanıma geldi.
    iki ay içerisinde onunla birlikte yaşama kararı alıp marmarise tayin istedim.
    o esnada canım müdürümün tayini çıktı. ardından pakalın denizliye tayin olup gitti. ayşe zaten gideli çok olmuştu. aday memur yeşim vardı bir de sözleşmeli personel melek, bir de stajyerimiz erol. braz daha dayandım ve benim de marmarise gidiş fermanım çıktı. ekranda marmaris tapu müdürlüğü yazısını ilk gördüğüm anı anımsıyorum. imza alıyordum. vatandaşlar sıra sıra dizilmiş. elimi sertçe masaya vurdum. ağlamaya başladım. yeşim imzayı al dedim ve koşarak daireden çıktım. nazmi de peşimde...
    vedam çok acıklıydı. ağlamaktan ölücem sandım. köpeklerime sarıldım. içim acıdı. arabanın camlarına yapışıp son kez baktım köyüme. her birini ayrı ayrı tanıdığım insanlara ağaçlara duvarlara binalara... kucağımda kızım. arka koltukta nadir. hiçbirşey anlamıyorlardı. kızım sonradan anladı. anne biz nereye geldik. burası memleketimize h
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1
    *
    ···
  5. 5.
    -1
    bugün ne oldu hiçbirşey olmadı tabi. iş arkadaşım rüzgar bugün bölgede toplantıya gitti. ben de mal gibi bütün işleri oturup yaptım. saat 5 olduğunda gözlerim sulanmıştı oturduğum yerde duramıyordum bile.
    mutsuzluk had saftada tabi. ubeyde diye çok yakın arkadaşım vardı. sağolsun zamanında bi erkek uğruna beni satmıştı. aynı adamla bir ay boyunca çıkmıştık oysa ki. ne salakça... bunları unutup arkadaşlığımıza 1,5 senedir devam ediyorduk. şimdi noldu? ben memlekete gittim bayramda. her şey güzel iyi hoş. ıstanbula gidince birden arama sorma kesildi. arıyorum açmıyor. mesaj atıorum cevap vermiyor... annesine sordum geçen. ne oldu bana küs mü dedim. aman işte zor dönemden geçiyor yok yeni işe başladı o sana neden küssün bilmem ne...
    kaltak sevgilisiyle bi ayrılıp bi barışırken o çocuk uğruna sokak köşelerinde buz gibi havada yatarken hüngür hüngür ağlarken yannda ben vardım onun... şimdi ne oldu? çocukla barıştı herhalde çocuk da benimle görüşmesini istemiyor. o neden? çünkü en son onun hakkında düşündüklerimi yüzüne söylemiştim ve o çekip gitmişti sinirli bir tavırla.
    ha nazım'cım bunu okuyor musun? sen tam bir odun kalas ve armut kafalısın! aynı zamanda o kızı bu kadar üzdüğün için de şerefsizsin!

    dün gece yatak odasını toplayayım dedim. makineden çıkan çamaşırlar falan yığılı durumdaydı. onlarla ilgilendim bi süre. derken aklıma nilgün'e attığım o kazık geldi.
    nilgün benim abla dediğim zor zamanımda yanımda olan aç olduğumda bana yemekler yapan sevecen neşeli bir kadındı. içtendi. kimseye güvenmezdim ona güvenirdim. o da severdi beni. yardımcı olmaya çalışırdı. tan'la çıkmaya başladığımızda sevinçten ağlamıştı hatta..
    ama ben ne yaptım? nilgün'ün kocası ahmet ile çıkmaz bir ilişkiye girdim. anlık değildi.

    sahilde uzanıyorduk. öyle yıldızlara bakıyorduk.
    "ahmet abi... dilek dilesem gerçek olur mu?" demiştim.
    "doğru kişiyi dilersen olur" dedi...
    bana ilgisinin varolduğunu biliyordum. ama ahmet öyle bir insandı ki herkese karşı ilgisi vardı... tüm kadınlara.
    tan'dan nefret ederdi. bana sürekli tan gibi birinde ne bulduğumu sorardı. "senin gibi eğitimli görgülü olgun bir kızın tan gibi salakla ucubeyle ne işi olur" derdi. ben kızardım. nilgün hem güler hem de onu sustururdu.

    meğer gerçekten sebebi varmış!
    saçlarımı okşamaya başladığında anladım.
    "seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum. 365 gündür" dedi. ve bana beni ilk gördüğü günü anlattı. kelimesi kelimesine doğruydu. üzerimdeki kıyafetleri bile hatırlıyordu...

    ve başladı böyle saçma bir olay. geneli vicdan azabı, korku, nilgün'ü tan'ın içimdeki varlığını, arkadaşlarımı, hayatımı... herşeyi kaybetme korkusu.
    bir gün açığa çıktı. azra diye bir arkadaşım vardı ona anlatmıştım olanları. panikteydim. büyük ihtimalle o anlattı. kızamıyorum bile.

    çektiklerimi bi ben bilirim bi allah. ama en kötüsü neydi biliyor musun?
    ahmet'in nilgün'e azra'ya ve diğerlerine "t... aslında şizofren. böyle olaylar yok. o olduğunu sanıyor. bana aşık" demesiydi.

    bütün insanlar şu an benimle bu nedenle konuşmuyorlar diye düşünmek isterdim. ama ben bir şerefsizim ve nilgün'ün acısı ile başedemiyorum.

    akşam düşündüm işte. kim mükemmel ki? kim dört dörtlük? ahmet iftira atsa ne olacak atmasa ne olacak? nilgün öğrenmeseydi bile bu benim şerefsiz olduğum gerçeğini değiştirir miydi? hayır.

    ve bi karar aldım. hayatıma yoluma bakmak. geçmişi düşünmemek. gidden gitsin demek.
    ve hiç kimse için "ben ona iyilik etmiştim ama o beni sattı" tarzında konuşmamak. çünkü bunu yaptığımda önce allaha karşı dürüst olmuyorum. iyiliğin bir anlamı kalmıyor.

    ve bugün bir baktım nazım benim facebooktan silmiş. hiç üzülmedim. hiç kızmadım...

    neyse... bavul hazırlamalıyım. ıstanbul yolcusu kalmasın...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    -1
    senin babanı giberim
    ···
  7. 7.
    -1
    senin evladını giberim
    ···
  8. 8.
    0
    bugün aysun hanım hasta olduğundan rüzgarla beraber çalıştık. iş üstüne iş geldi ayağa bile kalkamadık. müdür bey iyi akşamlar diye bağırmasa saatin 5 olduğnun bile farkında olmayacaktık.
    yoğun geçiyor. aslını istersen bu yoğunluk bana yarıyor. düşünmüyorum hiçbirşeyi.

    umay diye bir arkadaşım var. kardeş gibiyiz. esasında üç kardeşler ben de ablaları sayılırım işte. aslı uhra umay... esasında en iyi anlaştığım uhra aralarında. çünkü hayatta hiçbir şey görmedi neredeyse. ne öğrendiyse benim aslının umayın yaşadıklarından ders çıkartarak öğrendi. bi de sevgilisi vardı yaman diye ben ona yannan derdim çünkü gerçekten bi taka yaramıyordu..

    her neyse işte. umay eski sevgili mağduru. ölüyor aşkından. fakat çocuk yani refik umayın inadına gidip başka bi kızla evlendi. boşandığını iddia etmişti fakat nüfus kayıtlarında hala evli. aklı sıra umayı kandırıyor işte. onunla oyun oynuyor. neymiş boşanacakmış kimse umay gibi olamazmış falan filan... yalanın önde gidenleri.
    bizim kız da ne yapsa unutamıyor t.. ben ölüyorum, ben refikle olmak istiyorum neden anlamıyorsun bla bla
    ne dedimse anlatamadım doğruları. çocuk gerçekten şerefsiz biri. zaten bizim hangi erkekten yüzümüz gülmüş şimdiye dek? bi hakkı vardı mesela umayı aldatmıştı. ona da çok acı çekti ve şimdi unuttu. eminim bunu da zamanla unutacak. fakat dinletemiyorum sözümü. ve giderek kötüleşiyor durumu...
    ayşeyi örnek veriyorum. rasimi seviyordu. ayrıldılar göçtü. şimdi enes diye biriyle beraber ve çok mutlu.
    yok. umay anlamıyor. ve kendi problemlerim bir yana bir de buna üzülüyorum.

    öte yandan kaşar ablam lale ile barıştığımızı yazmak istiyorum. aslında bunları yazmak çok güç. 15 yıllık inişli çıkışlı bir hikayemiz var lale ile. çok kullandı beni çok üzdü zamanında. ve bi 24 kasım ki kendisi öğretmen, aklıma 2000 yılının 24 kasımı geldi... daha 14 yaşındayım. kısa bir diyalog geçmişti aramızda herşeyi anlatan. ve aklıma o gelince bi çiçek göndderdim çalıştığı okula. görüştük konuştuk. ve normalleşme adına bir adım attık. şimdi daha az görüşüyoruz. ama aramız iyi.
    ve bugün benden yine para istedi. bunu istemek için aradı. gücüme gitti ama her zamanki lale işte. ben de aptal t...

    diyet yapıyorum. artık çok yemiyorum. sabah erken kalkıyorum daha da. biraz sağlıklı hissediyorum kendimi. belki de citolex in etkisidir bilemem.
    değişiğim işte. ama ben yine aynı benim...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    0
    evlilik hayatı düzene mi sokar?
    ben neden bu kadar kötü şeyler yaşıyorum?
    insanlar bu kadar şerefsiz olmayı nereden öğrendi?
    ···
  10. 10.
    0
    günlük değil de senelik oldu artık burası.
    korkmuyorum kendimden artık. ben kötü bir insanım.

    ben ki iki evlilik yıkmış, insanların sırlarını ifşa etmiş, hakeden haketmeyen demeden onlara en ala kazıkları atmış bir insanım artık.
    doğum günüm 21 eylüldü. ve bu yıl doğum günüme bunları kabullenerek girdim.

    neden derseniz 21 eylülde kendimle kalacağım kendimi dinleyeceğim mükemmel bir zaman dilimim vardı. çünkü kurbandan dolayı idari tatildi. sıkıntıdan doğum günümde ve ertesi günde daireye gittim. dairelerin açık olması mecburi idi 4-c li arkadaşların gelmesi yeterliydi. aralarında herkes birer gün olarak kura çektiler. ben de pazartesi salı sıkıntıdan gittim açıkçası.

    9 günlük bir tatildi. şimdi neden yine gezip tozmadın diyeceksiniz. haklısınız.
    biraz geri gidelim.

    2 ay önce ramazan bayramı vesilesiyle datçaya gittim. şaka maka bi senedir datçaya gitmiyordum neredeyse. uzatmalı sevgilim giray ile biraz zaman geçirmek istiyordum. 5 gün takılıp 5 gün bana çakıp altıncı gün gibtir edeceğini bilemezdim tabi. yaptı. huur çocuğundan hallice biri. ayrıca datçaya kedimle beraber gitmiştim. bi gece ordaki kedilerimden biri (her türlü kapıyı açar) üst katın penceresini açıp benim çocuğa bildiğin dalmış. çocuk can havliyle kendini dışarı atıyor ve ben gecenin bi körü saatlerce onu arıyorum. bacaklarıma demirler saplanmış. hiç farkında değildim. çocuğumu bulup zorla eve zütürdüğümde oturdum nefes almak için ve o zaman farkettim. tabi bi güzel de dayak yediğinden yaralanmıştı. doğru veterinere. üstüne kuduz aşısını da olunca aptala bağladı oğlancık. evin içinde saçma sapan bi yere girmiş. normalde eve gelince beni kapıda karşılayan kedi o gün gelmedi. yine mi kaçtı derken babamın odasında yatağın altında yarı baygın halde buldum onu.
    bu korkular bana yetti. bu öfke bana yetti. köyüme döndüm.

    ve kurbanda uhranın yanına gitmek mümkün değildi çünkü tatil olduğundan o da izmire gidecekti. anlattığım sebeplerden dolayı datçaya gitmek istemiyordum. ıstanbula annemlerin yanına gitmeye karar verdim. ve yola çıkmadan bir gün önce beklenildiği üzere babam beni istemediklerini anlatan bir mesaj attı bana. kesinlikle abartma ya da yalan değildir. öz annem ve babam beni istemiyordu.
    ben de tatili köyümde geçirmeye karar verdim. huzur dolu 9 gündü.

    mahir olayı ortaya çıktı. açelya ağzıma sıçmaya kalktı cevabını aldı. haziran ayında uhranın yanındaydım. mahir uhranın evde olmadığı bi gece çıkageldi. ne yapacağımı şaşırdım. ancak o kadar öfkeliydim ki onu evden kovdum. içim gitti. ancak olay ortaya çıktığında hiçbir savunmada bulunmaması hiçbirşey yapmaması ve beni bi daha aramaması korkaklığını ispatlamıştı. gerek yoktu.
    insanlar beni öldüremez. ancak güçlendirir. bugün burda okudum. insan şeytanın ete kemiğe bürünmüş halidir yazmış bir arkadaş. ne güzel söylemiş.

    yarın işe gideceğim ağır grip geçiriyorum. iki kat battaniye altnda üstelik kalorifer yanarken üşüyorum. ekimde ne kaloriferi demeyin. yaylada yaşıyorum ben. yazın bile ısınmadı ki hava...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    oha oha
    ne çok olmuş buraya yazmayalı. e sözlük de gibileli giresim gelmiyordu ne yalan söyleyeyim...

    ben yine aynı ben. yaş oldu 29. fakat her şey aynı. ben aynı çalıştığım yer aynı. müdürüm aynı. personeller değişti işte. aysun hanım cidden gitti, rüzgar da tayin oldu memleketine gitti. ben kaldım buralarda. iki yeni arkadaş geldi. biri deneyimli pakalın diye bi abimiz. eşinin tayinini yapmak için aylardır uğraşan eziyet çeken biri. diğeri aday memur onun adı da ayşe.
    ubeyde ile hiç görüşmüyoruz. ipler koptu. bana borçları vardı onu bile ödemediler. icraya verdim. anası kılıklı karı borcum yok diye cevap yollamış. şerefsizliğin dikalası.
    konyadaki ayşe ile uzun bir süre küs kaldık. sonra bir akrabası vefat edince aradım, konuştuk. barıştık ama eskisi gibi değilim değiliz. artık olamayız da. kuru bir merhaba sadece.
    uhra ile bu sefer gerçekten kopmak üzereyiz. neden derseniz ben yine bir taklar karıştırdım. bu uhranın açelya diye bi akrabası var. ve açelya mahir diye bir afetle evli. açıkçası eskiden mahir gibimde bile değildi hatta gıcık oluyordum ona. ancak hakkında konuşa konuşa sanırım öyle bi yer etmiş ki bende anlamadım gitti. sürekli açelya yı aldatırmış kızın da bundan haberi var. hatta bi defasında olay ortaya çıkınca açelyayı dövmüş.
    ancak onlar artık bir bebek sahibi. yani artık bu tarz olayların olmaması gerekiyor.
    idi
    uhra beni bi arkadaşıyla tanıştıracaktı. ben de ulca diye bi arkadaşımla birlikteydim. ondan ayrıldım ve bi barda uhra ve arkadaşı iskender ile buluştuk. bi de kaynak vardı aralarında. mahir. öyle bir acaiptim ki. mutsuzluk umutsuzluk vs bir sürü şey. birden mahir bir dal gibi göründü gözüme. ne olduysa sonra oldu işte. esasında bir şey de olmadı. sadece garip bir elektrik oldu aramızda ve öpüştük. o esnada bir ayak sesi oldu. toparlandık ve uhra geldi! az daha basılıyorduk. hiçbirşey anlamamıştı ancak ben salak olduğum için bunu onunla paylaştım. aptalım ben cidden.

    şimdi garip bir haldeyim işte. arada sırada görüşüyoruz telefonda o kadar. uhra ile ise hiç konuşmadık. tepkisi büyük oldu. insanlara göre nedense hep ben yanlışım. kimse yoğurdum ekşi demez karşısındakini suçlar. ben kimseye ne olursa olsun suçlu muamelesi yapmadım şimdiye dek. ancak ne yaparsam yapayım suçlu ben oldum.
    evet doğru değil yaptığım. hem de nilgün olayından sonra.

    geçmişimden birilerini bulup onlarla konuşmam onlara sormam gerek. neden böyle oldu? neden böyle oluyor?
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    0
    azıcık okudum sonra biraz daha okurum
    ···
  13. 13.
    0
    senin adın t.. mı?
    edit:özet geç bin
    ···
  14. 14.
    0
    ya okursam.
    ···
  15. 15.
    0
    beyler biri özet geçsin güzelse takip edelim
    ···
  16. 16.
    0
    reserved alalım müdür. okuruz canımız sıkılınca
    ···
  17. 17.
    0
    oç arifin resimlerini facebooka koymuştum. babası arayıp ağzına sıçmış kardeşi aramış ağlamış. bu da aklı sıra bana hesap soruyor yavşak... yaa sana daaa ailene deee gibtir git.. deyip telefonu suratına kapattım. resimleri sildim. profiline de "sünepe oğlunuzu kapmam merak etmeyin" yazdım bıraktım. mesaj yağdırmaya başladı. artık içimde ne tuttuysam hepsini söyledim. pısırıklığından mallığına sünepeliğinden siftahsızlığına kadar...
    engellemiş şimdi beni. cevap da veremedi mesajıma. iyi oldu. uzak olsun benden.
    ···
  18. 18.
    0
    eveeet çoruma gittik geldik. yine aynı ilçedeyim. ne garip. çorumda o kadar çok ikiyüzlü insanla tanıştım ki burası adeta bir cennet benim için.
    sevdim burayı. saf temiz insanları. tanıdık tanımadık herkes oooooo t. hanım nerelerdesin dedi. çok mutlu oldum.

    öte yandan artık hayatımda yeni biri var. arif. yani aslında yok. çıkmıyoruz. benimle olmak değil kimseyle olmak istemiyormuş. arkadaş olarak devam ediyoruz nasıl arkadaşlıksa artık o kadar yiyiştikten sonra... karamanda çalışıyor o. belki giderim ha? belki konyaya da gider ayşeyi görürüm...
    ···
  19. 19.
    0
    şaka maka bugün eve erken gelirim derken akşama kadar iş yaptım. üstelik raporluyum. raporlu halimle çalıştım. yarın da yolculuk vakti.
    güzergahım: bulunduğum ilçe-dalaman-ıstanbul-merzifon-çorum şeklinde.
    gece 1 gibi çorumdayım. hayırlısı...

    uzun süre yazamayacağım yani.
    seviyorum sizi
    ···
  20. 20.
    0
    gittik geldik işte. bir hafta kaldım toplam. güzeldi. ilk geldiğimde annemle babam ciddi manada ne geldi bu tavrına girdiler. artık alıştım bu tarz davranışlara cidden koymuyor. sonraki günlerde konuşmaya başladık. yılbaşı gecesi birlikte yemek yedik muhabbet ettik uykumuz gelene dek. sonra tvde saçma sapan yılbaşı programlarını izledik bülent ersoya güldük acuna kızdık ebru gündeşle dalga geçtik falan ...
    onun dışında taaa ilkokuldan enis, isa ve nil ile buluştuk. floryada kahvaltı yaptık sonra da yeşilköye kadar yürüdük. hava soğuktu ama değdi. sonra da isayla beşiktaşta bi akşam yemeği yedik. halden anlayanları özlemişim.
    gerçi nil çocukluk yıllarından kalma garip duygular besliyor bana karşı. yanımda hiç rahat deil. ne desem onu rahatlatamıyorum. 1 ocakta ortaköye gittim. her zamanki gibi kafepi de oturup mojitomu içmeye başladım ve onu aradım. o beşiktaşta oturuyor rahat gelir diye düşündm. gelmedi. bahane buldu. üzülmedim ama onu oraya çağırma sebebim sadece benim yanımda rahat hissetmesini sağlamaktı.
    öte yandan bol fast food ve bol starbucks... aynı zamanda uzuuun vapur ritüelleri. tam da rüyamda gördüğüm gibi beşiktaş iskelesinin yanında elimde caramel maccihiato yan dönmüşüm. bir yandan denizi kokluyorum bir yandan boş sokağa bakıyorum. hava alacakaranlık...

    ve mutluluk benim için bu işte beyler bayanlar. ufak şeyler. bi kahve tadı bi vapur gezisi bi deniz soğuğu... yüzüme esen rüzgar.
    yine 1 ocakta benim için çok zor bir şey yaptım.
    metrobüse atlayıp zincirlikuyuda indim. taksi ararken şu yeni alt geçitler geldi aklıma. esentepeye gidiyordu...
    epey bi yürüdükten sonra esentepe çıkışından çıktım.
    karşımda o lacivert camları ile maya...

    ve arkası, emekli subay evleri.
    yıllar olmuş burayı satalı. yıllar olmuş anneannemin cama çıkıp bize el sallayışı...
    kapıyı çaldım. açan olmadı. 1 ocak tatilinden dolayı diye düşündüm. çünkü bi şirket vardı artık orda.
    hüzünlendim.
    derken tatil bitti işte.
    bir iki saat oldu evime döneli. burdayım. devam ediyorum yaşamaya...

    bu arada geçici görevle çoruma gidiyorum. 1,5 ay oradayım.
    ···