-
51.
0
-
52.
0
-
53.
0Sabri Sarıoğlu (d. 26 Temmuz 1984, Çarşamba, Samsun) doğumlu, Galatasaraylı futbolcu.
Galatasaray SK
PAF Ligi’nde çıkardığı başarılı maçların ardından ilk kez 2002-2003 sezonunda, 4 Mayıs 2003 tarihinde oynanan ve Galatasaray 'ın 1-1 berabere kaldığı Trabzonspor maçı ile A Takım kadrosuna giren Sabri, 2003-2004’de dönemin Galatasaray Profesyonel Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim tarafından A Takım’a kalıcı olarak dahil edilmiştir. 2006-2007 sezonundaki Bursaspor maçında rakip ceza sahasından alıp kendi kalesine kadar sürdüğü topu kalecinin üzerinden aşırarak filelere göndermesi, yılın en güzel gollerinden biri olarak nitelendi. 2008-2009 sezonundaki Bordeaux maçının son dakikasında attığı golle takımının Avrupa Liginde bir üst tura çıkmasını sağlamıştır. Süratiyle “Speedy Gonzales” lakabını alan Sabri'nin, Galatasaray’daki forma numarası olan 55 ise memleketi Samsun’u temsil etmektedir.
Milli Takım Kariyeri
Sabri, bugüne dek Milli Takımların Türkiye U-15 kategorisinden başlamak üzere tüm kademelerinde forma giymiştir. Toplam 142 kez milli takımlara çağrılırken, 2006 yılından beri 32 kez de A Milli formayı giymiştir. Asıl mevkii olan sağ açığın yanı sıra sağ bek olarak da oynayabilmektedir. Milli Takım'da halen sağ bek olarak görev yapmaktadır. -
54.
0fizik ile ilgili önemli gibi gözüken förmüller filan:
http://www.abcte.org/files/physics-formulas.gif -
55.
0KAPiTALiST EKONOMiTümünü Göster
KAPiTALiZM NEDiR?
Üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bu araçların onlara sahip olmayan emekçiler tarafından işletilmesine dayanan bir insan toplumunun hukuksal statüsü; özel girişim ve piyasa serbestliğine dayanan üretim sistemi, esas olarak büyük çapta gelişmiş teknik sermayeye va mali sermayenin egemenliğine dayanan iktisadi sistem. Marxçı terminolojide, temel emekçilerin, üretim araçlarını ellerinde bulunduranlar tarafından sömürülmesi yoluyla sistemli bir biçimde artı değer elde edilmesine bu artı değerin önemli bir bölümünün ek sermaye haline getirilerek yeni bir artı değere dönüştürülmesine dayanan iç çelişkilerden dolayı yıkılmaya mahkum siyasi, iktisadi ve toplumsal rejim.
Verimlilik üzerine yoğunlaştığı için, sürekli gelişme ortamı yaratabilen, fakat, adalet kavrdıbını yok saydığı içinde insanların tepkisini fazlasıyla çeken sistem. Kapitalizm, tanım özellikleri konusunda iki farklı yaklaşım vardır. Bunlardan birine göre kapitalizm üretimin kar amacıyla yapıldığı ve pazarda satıldığı ekonomik sistemin adıdır. Öteki tanımda ise kapitalizmin ücretli emeğe dayalı bir ekonomik sistem, bir üretim tarzı olduğu vurgulanır. Birinci tanımı savunanlara göre kar için üretim eski çağlardan beri vardır ama bu kapitalizmin eski çağlardan beri varolduğu anldıbına gelmez. Çünkü o zamanlar kar amaçlı üretim mevcut üretim tarzının esasını oluşturmayan oldukça küçük bir bölümü idi. Kar amaçlı üretimin sistemin temelini oluşturabilmesi için mal, para, emek ve sermaye akımlarının olması gerekir. Bu serbestliğin sağlandığı bir düzenin ortaya çıkabilmesi için 15. yüzyılı beklemek gerekmiştir.
Ancak,15. yüzyıl Avrupa'sında kapitalizm ortaya çıkabilmiştir. ikinci tanımı savunanlar ise kapitalizmin ayırt edici unsuru olarak ücretli emeğin varlığını göstermektedirler. Yani kapitalizmde, emeğinden başka satacak bir şeyi olmayanlar (işçiler) ücret karşılığında üretim araçları sahiplerinin bu araçlarını kullanarak üretimi gerçekleştirirler. Böyle bir sistem ancak 17. ve 18. yüzyılların Avrupa'sında ortaya çıkabilmiştir. Dikkat edilirse bu iki görüşün tanımları farklı unsurları vurgulamakla birlikte, kapitalizmin ortaya çıktığı yer ve zaman konusunda aralarında hayli yakınlık vardır.
Kapitalizmin Avrupa'da, feodalizmin yıkılması sürecinde ortaya çıkmış olduğu konusunda anlaşmaktadırlar. -
56.
0(bkz: döndü sabri)
-
57.
0Türkiye’de her 10 bin kişiye 1 sağlık ocağı düşerken 2 tank düşüyor. Bu işleyiş kapitalizmin doğasından kaynaklanmaktadır. Çünkü kapitalizmde öncelik insan değil kardır. Hiçbir girişimci şunları düşünerek fırın açmaz: ‘ Elimde epeyce bir sermaye var. Bari ben bu sermayeyi bir fırın açmak için kullanıyım. Böylece insanlar rahat rahat karnını doyurur. ‘ Yatırım yapacak bir girişimcinin kafasında öncelikle kar vardır. Şöyle düşünür: ‘ Elimdeki bu sermayeyi nasıl kullanırsam kar eder, daha fazla sermaye sahibi olurum? ‘ Girişimci, eğer ekmek üretmek kar getirecekse fırın açar, aksi halde açmaz. Ekmeğe ihtiyaç olup olmaması girişimcinin yatırım kararında belirleyici olmaz. Üretimde kar olgusunun varlığı kapitalist ekonominin tıkanmasına, sistemin insanların ihtiyaçlarına yanıt vermemesine neden olur.Tümünü Göster
Kapitalizm Windows işletim sistemine çok benzer, başlıca amaçları hata vermek, diğer sistemleri yoketmek, sık sık kilitleni kriz yaratmaktır. Eninde sonunda mutlaka çökerek yenisiyle değiştirilerek hayatına devam edebilir.
KAPiTALiST EKONOMiDE KRiZLER:
Kapitalist ekonominin bir problemi de krizlerdir. Kapitalizmin krizleri de insanlık tarihindeki hiçbir ekonomik sistemde görülmemiş türden krizlerdir. Kapitalizm öncesinde de ekonomik krizler olurdu. Bunların ortak yanı üretim yetersizliğiydi. Kuraklık, sel vb nedenlerle üretim ihtiyacın altında gerçekleşir, bunun sonucundada insanlar açlık ve sefalete mahkum olurdu. Oysa kapitalizmin krizleri de olağanüstü, akıldışıydı. Kapitalizmde üretim yetersizliği değil, tam tersine aşırı üretim krizleri olmaktadır. Bu durumu çok iyi anlatan bir öyküyü aynen aktaralım: Kış ortasıdır. Ev soğuk. Küçük kız annesine ‘Neden sobayı yakmıyoruz? ‘ diye sorar. Anne, ‘Kömürümüz yok. ‘der. Küçük kız sormaya devam eder. ‘ Neden kömür almıyoruz? ‘ Annesi paraları olmadığını, çünkü babasının işten atıldığını anlatır. Küçük kız babasının neden işten atıldığını da merak eder. Anne yanıtlar: ‘Kızım baban bir madenci ve stoklarda çok kömür olduğu için artık babana ihtiyaç kalmamış. ‘ der. Öyküde anlatılanlar kapitalizmin krizlerine ayna tutuyor. Ürettiklerinin elinde kalacağı ve iflas edecekleri kabusu her kapitalistin uykusunu kaçırır. Kapitalistler bu nedenle ‘ istikrar ‘ için çırpınıp dururlar. Onlar için istikrar demek her şeyin aynen planladıkları gibi olması, böylece ürettiklerinin karlı biçimde satılabilmeleri, birbirini izleyen iflaslar yaşanmaması demektir. Oysa piyasa ekonomisinde istikrar istisnai bir durumdur. Marx kapitalist sistemde denge halinin mucizevi bir durum olduğunu söyler. Birbirinden bağımsız karar veren birbiriyle rekabet halinde ki yüzbinlerce girişimcinin hepsinin planlarının tutması neredeyse imkansızdır. Bu nedenle kapitalst sistem düzenli olarak kriz üretmektedir. Kapitalist ekonomi kurallarını kabul ederek bu krizlerden kaçmak bu güne değin mümkün olmamıştır -
58.
01905 yılında Ali Sami Yen ve arkadaşları tarafından, öğrenci oldukları Galatasaray Lisesi'nde kurulan kulüp, futbol branşında 17 kere Türkiye Ligi şampiyonluğu ile 2000 yılında UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupası'nı kazandı.
2004 yılında Polonya'nın Poznań şehrinde gerçekleşen 23 Yaş Altı Dünya Kürek Şampiyonası'nda yarışan ihsan Emre Vural ve Ahmet Yumrukaya ikilisi, hafif kilo iki tek kategorisinde şampiyon olarak, Türkiye'nin kürekteki ilk şampiyonluğunu kazandırdılar.[1]
2008 yılında Galatasaray Spor Kulübü Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası finalinde Alman rakibi RSV Lahn-Dill'i 63-51 yenerek şampiyon oldu.[2][3] Daha sonra Galatasaray, Japonya'da düzenlenen Kitakyushu Cup'ta Kanada'nın British Columbia takımını 77-62 mağlup ederek , namağlup şekilde şampiyon oldu.[4]
2009 yılında ise Galatasaray Bayan Basketbol Takımı, Eurocup finalinde italya'nın Cras Basket Taranto takımını 82-61 yenerek Avrupa Şampiyonu unvanını aldı. -
59.
0baykuş reyisler arasında boyun ve işlevin önemi, ( gibişli )
http://www.stanford.edu/g.../essays/Size_and_Sex.html -
60.
0am bi üreme organıdır
-
61.
0Kapitalizmin başlangıç dönemlerinde kar önemli ölçüde ucuz emeğe dayanmaktaydı. Hem ücretler düşüktü, hem de çalışma süresi sınırlı değildi, kadın ve çocukların çalıştırılması da serbest idi. Daha sonraları çalışanların mücadeleleri sonucunda iş günü 8 saate indi, ücretlerde yükselme oldu. Bu kapitalistleri karları artırmak için ucuz emekten ziyade, emek verimliliğini arttırmaya, yani teknolojik yeniliklere yöneltti. Böylece teknolojik gelişme hızı daha da arttı.Tümünü Göster
Kapitalizm başlangıç dönemlerinde, bir yandan hızlı teknolojik gelişme ve refah artışı yaratırken, bununla eş anlamlı olarak yoksulluğa da yol açtı. işçiler düşük yaşam standartlarına ve zaman zaman yoğunlaşan işsizliğe katlanmak zorunda kaldılar. Ancak 19. yüzyıl sonlarından itibaren işsizlik azalmaya, işçilerin yaşam standardı da yükselmeye başladı. Fakat bu noktada başka bir yorum yaygınlık kazanmaya başladı. Kapitalizmin 20. yüzyılda Avrupa, ABD, Japonya gibi ülkelerde genel refah artışına yol açması bu sistemin bir yandan bazılarının refahını artırırken, çoğunluğun yoksulluğunu doğurduğu gerçeğini değiştirmemiştir.
Çünkü yukarıda sayılan ülkelerdeki refah artışı bu ülkelerin kapitalist sistemin geri kalmış ülkelerini eşitsiz mübadele yoluyla sömürmesinin sonucudur. Dolayısıyla kapitalizmin refahını dayandırdığı yoksul kitleler eskiden Avrupa ve ABD'nin işçileri idi, bu gün ise Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın yoksul halklarıdır. Buna karşı çıkanlar ise kapitalizmdeki refah artışının esas olarak teknolojik gelişmelerin neden olduğu emek verimliliği artışına ve bu artıştan çalışan kitlelerin de yararlanmasını sağlayan demokrasi olduğuna inanmaktadır.
KAPiTALiST EKONOMi NASIL iŞLER?
içinde yaşadığımız sistem zengini daha zengin, fakiri de daha fakir yapıyor. Dünyadaki üretim kapasitesi ve zenginlik artmasına rağmen sokaklarda yaşayan çocukların, işçilerin, yoksulların sayısı azalmıyor, aksine artıyor. Yani toplum olarak daha çok üretmemize karşın daha çok yoksullaşıyoruz. Bu gün toplam üretim 1960’lara göre 8 kat daha büyük. Ancak üretimdeki bu artış ne yazık ki çok adaletsiz paylaşılmakta. 1950’lerde dünya nüfusunun en zengin 20’lik kesimi toplam gelirin yüzde 30’unu alırken bu gün bu kesimin payı yüzde 60’ı geçti. Küçük bir azınlık gittikçe zenginleşirken çalışanlar daha fazla yoksullaşmakta, hayatlarımız bu adaletsizlik yüzünden daha da çekilmez hale gelmekte. insanlık bu kadar yüksek bir teknoloji ve zenginliğe sahipken hala her yıl yaklaşık 30 milyon kişi açlık nedeniyle ölüyor. -
62.
0Bu savaşta esas olan kriter üretimdir. En iyi üreticiler ayakta kalır, zayıflar ve yetersizler elenir, yoksullukla ezilenlerin'insan'oldukları gözönünde bulundurulmaz. Dikkate değer görülen ekonomik gelişme ve bu gelişmenin ürünü olan eşyadır. Dolayısıyla kapitalist zihniyet insanın yok olmasına, zorluk içinde yaşamasına karşı ahlaki sorumluluk duymaz. işte bu, Darwinizm'in, toplumun ekonomik yönüne ekgibsiz uyarlanmış halidir. Darwin'in prensiplerini sosyal yaşama tanıtan ve Sosyal Darwinizm'in başlıca temsilcilerinden Herbert Spencer'a göre ise, eğer bir insan fakirse bu onun hatasıdır; hiç kimse onun yükselmesi için yardım etmemelidir.
Eğer bir insan zenginse, bunu ahlaksızlıkla kazanmış olsa bile bu, onun becerisidir. Bu nedenle, fakir biri ortadan silinirken zengin biri varlığını sürdürür. işte bu görüş, günümüzde toplumların hemen hemen tamdıbına ait bir görüştür ve Darwinist-kapitalist ahlakın bir özeti niteliğindedir.
KAPiTALiZMiN OLANAKLARI VE BUNLARDAN YARARLANABiLMEK:
Kapitalizmde ücretli emek kullanarak kar etme olanakları bunu becerebilen herkese açıktır. Bu olanaklardan yaralanabilmek için bir aileye mensup olmak, devletten belli bir yetki almak, belli bir eğitimi görmüş olmak gerekmez. Gereken tek şey bunu becerebilmektir.Bu beceri, daha somut olarak ifade etmek gerekirse, üretim araçlarını satın alacak ya da yaratacak parayı ve/krediyi bulmak ve insanların kullanmak isteyecekleri bir mal ya da hizmeti üretmek anldıbına gelmektedir. işte bu özelliği kapitalizme, kendisinden önceki üretim tarzlarında bulunmayan bir dinamizmi sağlamıştır. Burada insanların kar peşinde koşması serbesttir ve bu öteki insanların istedikleri mal ve hizmetleri üretebilmelerine bağlıdır. Bu sayede kapitalizmle birlikte hızlı bir teknolojik gelişme ve refah artışı başlamıştır.
Çok sayıda insanın, kar için bir üretim serbestliğinden yararlanmak üzere işe koyulması bunlar arasında rekabete yol açmıştır. Bir yandan rekabet, öte yandan yeni mal ve hizmetler yaratma güdüsü teknolojik gelişme hızını, eski çağlara kıyasla tasvvur edilemez boyutlara ulaştırmıştır. Kapitalizmin kendi gelişme süreci içnde ortaya çıkan bir başka olay da teknolojik gelişme hızını daha da arttırmıştır. -
63.
0Anarşizm nedir?
Anarşizm, (Yunanca an (-sız, olumsuzluk eki) archos (yönetici)'dan türetilmiştir, yönetcisiz anldıbına gelir). toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir.
Bu hareketler genellikle, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Bu felsefeler, anarşi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder.
Zorlayıcı kurumlara ve toplumsal bazlı hiyerarşilere karşı olmak anarşizmin asli ilkelerindendir ve ayrıca anarşizm gönüllülüğe dayanan bir toplumun nasıl işleyeceği konusunda olumlu bir görüşü ifade eder. Anarşist felsefeler arasında hatrı sayılır bir çeşitlilik vardır. Şiddetin anarşizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olması gerektiği, çevre ve endüstriyalizm hakkında sorular ve diğer hareketlerde anarşistlerin rolleri gibi farklı alanlarda çeşitli görüşler bulunmaktadır. Anarşist akımlar bu nedenlerle birbirlerinden çok farklı ve hatta karşı olabilirler. Örneğin anarşist komünizmin yanı sıra Hıristiyan anarşizmi gibi anarşist akımlar da mevcuttur. -
64.
0a) Teknik sermayelerin önemi ve mali sermayenin egemenliği,Tümünü Göster
b)Ücretlilerle işverenlerin, birbirleriyle mücadele eden güçlü sendikalar kurmaları.
Merkezleşme, bütünleşme ve devlet müdahaleciliğinin derecesi ülkeden ülkeye değişmektedir. Bununla birlikte hemen her yerde, sınai, mali ve ticari bir kamu kesimi ortaya çıkmakta ve aynı zamanda, gelirlerin yeni bir dağılımını ya da hiç olmazsa, risklerin toplumca karşılanmasını (sosyal güvenlik) amaçlayan yöntemler geliştirilmektedir. Devlet iktisadi ve mali siyasetiyle, bir yandan iktisadi öznelerin kararından doğan anarşinin yarattığı dengesizlikleri düzeltmeye çalışırken, öte yandan da gelirlerin ilk dağılımından ileri gelen eşitsizlikleri piyasa aracılığıyla azaltmaya çalışmaktadır. Ancak güdülen amaçlardan oldukça farklı ve hatta bunlara taban tabana karşıt bazı sonuçlara ulaşıldığı da görülmektedir. Kapitalist ekonomilerin çoğunda, işletme gelirlerinin hemen yalnızca devletle (vergiler) bizzat işletmeler (özfinansman) arasında paylaşılması yönünde bir eğilim gözlenmekte, böylece ortaklara düşen pay gittikçe azalmaktadır.
MARX VE KAPiTALiZM:
Marx, 1849 yılında Londra'da ölene kadar tarihin, devindirici gücünü, işlerinden başka bir şeye sahip olmayanlar ve onları çalıştıranlar arasındaki uyuşmazlıklardan aldığını açıkladığı'Kapital'adlı eseri üzerine çalıştı. Marx kapitalizmi inceledi ve bir işçinin üretiminin, aldığı ücretten daha değerli olduğunu fark etti. Aralarında bulunan ve Marx'ın artıkdeğer olarak adlandırdığı fark, patronların daha çok üretmek için yeniden çalıştırdığı kardı. Burjuvazinin çıkar yarışı-kapitalizmin temeli-bir devrimde kapitalistlerinmezarcısı'olacak, daha kalabalık ve daha organize bir proletaryanın doğmasına neden oluyordu. Tarihin son çağında kapitalizmi, üretim araçları ortaklaşıldığından dolayı kardan herkesin yaralandığı komünizm izleyecekti.
DARWiN VE KAPiTALiZM:
Kapitalizm terimi, sermayenin egemenliğini öngören, serbest, sınırsız, mutlak ve toplumun bu kriterler içinde kıyasıya bir rekabet içinde olduğu ekonomik bir sistemi ifade eder.'Kapitalist toplum'ise, bireylerin son derece çetin ve acımasız bir şekilde birbirleriyle rekabet ettikleri bir arenadır.Bu, aynı Darwin'in tarifini yaptığı, sermayeye sahip olanların yaşayabildikleri, güçsüz ve zayıfların ise ezilerek yok oldukları, acımasızlığın hüküm sürdüğü bir arenadır. Kapitalizmin temelini oluşturan bu mantığa göre, her birey-bu bir insanda, bir şirkette, ulus da olabilir-yalnızca kendi gelişimi ve çıkarları için savaşmalıdır -
65.
0KAPiTALiZMiN DOĞUŞU:Tümünü Göster
500yıl kadar önce Batı Avrupa'da ortaya çıktı. Kesin bir doğum tarihi koymak mümkün değil. Sanayi devrimi ile doğmuştur diyebiliriz. Çürüyen Avrupa feodalizminin içinde toprak sahibi sınıfın egemen olduğu bir toplumda değişim için bastıran güçlerin ittirmesiyle ekonomik bir sistem olarak büyüdü. Yeni kapitalist toplumun farkını sadece ticaret, olarak görmek doğru değil. Çünkü ticaret hep vardı.
Kapitalizmin gelişimi için bir şey daha zorunluydu. Kar ve piyasa ilişkileri toplumsal yaşamın merkezine yerleşti ve üretim sürecinin kendisi rekabete dayalı sermaye yatırımları ve emeğin kar amacıyla istihdamı etrafında belirlenir hale geldi. Kapital (sermaye) sözcüğünün tanımladığı şey kapitalizmin merkezi olan yanıdır.
1500 yıllarında dünyanın birçok yerinde böylesi bir sistemin bazı unsurlarının yaşama geçmeye çalıştığını görüyoruz. Ancak ilk çıkışı Batı Avrupa'da gerçekleşti. Bunun bir nedeni bu bölgenin dünyanın daha geri kalmış ve Büyük Ortadoğu, Hindistan ve Çin imparatorluklarına göre daha az denetim ve kontrol altında olmasıydı. Sanayi Devrimi sonrası, 18. yüzyılda kapitalizm tüm kapasitesiyle çalışmaya başladı. Dönüştürme gücü arttı ve hızlandı. Kapitalizm 20. yüzyıla kadar bütün dünyayı kuşattı, dokunmadık yer bırakmadı.
KAPiTALiZMiN AMAÇLARI VE ÖZELLiKLERi:
Kapitalist rejimde iktisadi etkinliğin temel amacı kar elde etmektir. Ama kar elde etmenin karşılığında girişimin başarısızlığa uğraması tehlikesi vardır. Modern kapitalizmin ayırıcı özelliği, kar dışında ayırıcı belli bir güvenlik araması ve yeterince büyüdüğü zaman da güç sahibi olmak istemesidir. Klagib kapitalizm, merkezi olmayan bir ekonomi tipine tekabül eder. Bu tip ekonomide üretimle tüketim arasındaki iktisadi denge, en yüksek karı elde etmeye yönelik bir iktisadi hesaba göre hareket eden işletmelerle tüketicilerin, arz ve talep yasası tarafından yönetilen bir rekabet piyasasında, hiçbir kısaltmaya uğramayan özgür davranışlarından doğar.Bu sistemin temellerini oluşturan iktisadi mekanizmaların aksamasını önlemek amacıyla devletin ara sıra müdahalede bulunması gerekir. Başlangıçta kapitalizm esas olarak ticari bir nitelik taşıyordu ve çoğu kez kurallara bağlıydı.
XIX. yüzyılda en önemli kişisi girişimci olan sınai ve liberal kapitalizm ortaya çıktı. XIX. yüzyıl sonlarından bu yana bireylerin yerini grupların aldığı görüldü. Anonim şirketler, üretim araçlarının büyük çapta merkezleşmesine yol açtı. Rekabeti sınırlamak amacıyla üreticiler arsında antlaşmalar yapıldı. Girişimci artık en önemli kişi olmaktan çıktı ve onun yerini maliyeci aldı. Böylece modern kapitalizm doğdu. Bu sistemin temel özellikleri şunlardır -
66.
0
-
67.
0
-
68.
0
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 08 01 2025
-
senin derdin ders çalışmak değil
-
yksde 1 milyonuncu olmuş birinin
-
inci sözlük ölmüs
-
telegramda her kitabin pdfsi var
-
şaftı kaymış merzifon eşeğii
-
madem tivanx sin
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
sultanbeylide sex yapıyorum şu an
-
goriller insan olursa ne olur
-
besim butik
-
neden tüm muhalefet birleşip erken seçim mitingi
-
alalhkn fotosu bende acilmafi
-
gadinin mancinigi dizine mi inmiş
-
mecidiyeköyde gibtiğim inci yazarı
-
jose morarinyo
-
arap milleti üstündür arap milleti allahtır
-
sözlükte hakkımda yazdıklarınıza dikkat edin
- / 1