-
1.
-1@1 ateistlerden daha akılsızsın. senin gibiler yüzünden iki satır bir şey okuyan zütü kalkık seni görüp ateist oluyor.
-
2.
+1ata tapanların amk
-
3.
0araştırmalar insanın dünyada oluşması için gerekli bütün elementlerin yapıların dünyada olduğunu göstermektedir peki bu elementlerin hepsinin belli miktarda bir araya gelip insanı oluşturma olasılığı nedir yazıyorum ataistler
10 üzeri 81 ...
be anasını gibtiklerim bu ihtimal olacakta bi de 2 kere olacak birde biri kız biri erkek olacak birde aynı yerde olacaklar sonra gibişip 6 milyar olacaklar eeee ben sizin beyninizi gibiyim be abi !! neyse ben yatıyom -
4.
0senin aklını, allahını gibeyim
-
5.
0@1 bi bitmediniz be kardeşim az araştırın 31 i bırakıp...
niye her bir taku bir yaratana bağlamaya çalışıyorsunuz anlamıyorum ki ? bu dünyayı allah mı yarattı sanki ? yarattıysa filmin sonunu biliyor olmalı ? ee adam film izliyor amk gibinde değiliz... sana gelince evrim nedir bilir misin? bilmezsin git araştır gel yoramıcam kendimi amk saat 4 olmuş
not:maymundan gelmiyoruz tabi -
6.
0huur çocuğu yazdıklarının hiçbirini okumadım .
-
7.
0@8 e be yavrum hiç mi evrim teorisi diye bişey duymadın sen öyle elemntlerin bir araya gelmesiyle oluşmuyor canlılar, hiç mi ilkel rna kırıklarını, sonra kompozit zincirlemeyle oluşan rna kolonilerini doğrularının bir araya gelip dna yı oluşturmalarının 2,5 milyar yıl sürdüğünü, hiç mi bi yerde okumadın. araştırmalara göre son 100 yılda bile insan gen havuzundaki büyük değişimin 6 milyar yılda ne kadar büyük bi fark yaratabileceğini hiç mi düşünmedin. okuyun be abi okuyun ama önyargıyla değil anlamadığınız şeye bu ne lan demeyin. ah be atam gel de şu vatanı emanet ettiğin çürük beyinli gençlerine bak
- 8.
-
9.
0@8 aşdığını düşünmüyorum , sadece neler döndüğünü bilmiyoruz , işin ucuna tanrıyı sokup noktayı koyuyosan bu senin secimindir
ve bu kendi aklına sınır çizmektir . kesinlik içinde yaşıyabilirmisin ? -
10.
0@5 sende söylüyorsun işte bunlar lego gibi bir anda gelmiyor diyorsun işte burda bizi aşan bir durum var. birde o geri zekalı arkadaşıma söylüyorum 10 üzeri 81 de bi ihtimal diyen gibik arkadaşıma ulan mal ihtimaller herseferinde tekrar eder yani onun 2 katı gezegen olsada fark etmez. daha 4 maçlık bir iddaa kuponu tutturamaz burda ihtimaller üstüne konuşur gib kırıgı
-
11.
0@4 sende bi git dıbınakoyayim . kopyala yapıştır . gibicem bozdunuz buraları senin gibi 2-3 youtube videosu 2-3 yazı okuyunca filozof kesilen ergen kaynıyo artık burası yeter artık be . başkalarının düşünceleri ile gelme buralara. aç oku tabiki okuyacaksın ama oku sentezle kendi içinde yorumlayp burada fikrini açıkla . işiniz güçünz spam adam akıllı konu bırakmıdınz
-
12.
010 üzeri 81 de bir ihtimaldir panpacım ve evrende 10 üzeri 81'den daha fazla gezegen olduğu göz önüne alınırsa en az bir tanesinde olması muhtemeldir. peki tanrının olma ihtimali diye bir şey var mı? bilimsel bi yöntemle rakam verebiliyor musun?
-
13.
0@1 bu kadar basit olduğunu iddaa eden ateistler değil , sen ve senin gibi düşünen yobaz kafalar .
e peki sana sorum hem okadar imkansız bir araya gelmesi bütün maddeleri bir araya geitirip bizi oluşturan etken nedir sayın filozof . allah-tanrı ? birde o dediğin maddeler öyle çoçukken oynadığın legolar gibi çukka diye bir araya gelmiyor .
öncelikle daha gerçekçi yaklaş 0-3 yaşıda değilsin kandırma kendini ve gerçeği kabul et. -
14.
0Olağan dindar zihniyet kadar Tanrıbilimsel düşünce de "Tanrı"yı bir "kullanım değeri"ne sahip kıldığı ölçüde Spinoza'nın Tanrı fikrini "pratik felsefe"nin temel dayanağı haline getirmesi suçlanabilir bir girişim değildir. Spinoza, tıpkı bir Rönesans ressdıbının yaptığı gibi, hep ilahiyattan, tanrısallıktan ve dinsel-metafizik temalardan bahsedip durur. Ama ne kadar bahsederse, o kadar fazla "tanrıtanımazlıkla" suçlanmış olması bize onun felsefesinin anahtarlarından birini kazandıracaktır. Nasıl Rönesans resmi, "insanların yoksul dünyası"nın sunabileceği temalarla asla gerçekleştiremeyeceği bir özgür formlar, temalar, renkler ve perspektifler çoğulluğu dünyasını serbest kılabilmek amacıyla ilahi temaları yeniden ve yeniden kurgulayıp durduysa, Spinoza da, pratik felsefenin tek amacı olan "en üstün kıvancı" serbest kılabilmek için Tanrı'yı kullanacaktır. Ama asla "uhrevi dinlerin" insan-görüntüsü taşıyan Tanrı'sı, ya da mistisizmin vahdet tanrısı olarak değil, bütün çoklukların toplamı ve birliği olarak sonsuz ve ebedi tanrısı olarak. Artık Tanrı ne dinsel ya da ahlaki sorumluluğun hesap sorucu mercii olarak Tanrıdır, ne de genel olarak filozofların, özel olarak da Descartes gibi düşünürlerin "felsefi" tanrısıdır. Spinoza'da Tanrı'nın "pratik kullanımı" şöyledir: Yaradan olarak dünyanın dışında olmayan, ezeli-ebedi bir sonsuzluğun, yani sonsuzca sıfatlanmış tözün ifadesi olarak Tanrı. Tanrı varsayılan bir varlık değildir; uygulamaya konulan bir varlıktır --sonsuzun varlık tarzı...Tümünü Göster
Tanrının kullanımının birinci anahtarı, Ethica'nın ikinci kitabında Spinoza "fikirlerin birbirini takip edişi" üzerinde konuşmaya başladığında elde edilir: Simmel'in modern kentli dünyasında olduğu gibi, bizde fikirler hep birbirlerini takip ederler: Birbirlerini kovalarlar, yok ederler ya da aksine güçlendirip desteklerler. Bu, günlük, olağan, herkesin bildiği bir "insanlık halidir". Biz sürekli olarak fikirlerin bombardımanı altındayız. Sokakta yürürken, Ahmet ile karşılaştığımızda işte bir "Ahmet fikri" ve ardından gelen bir dizi çağrışım... Biraz ilerde Mehmet ile karşılaştığımda, işte bir "Mehmet fikri" ve onun çağrışımları... Sabahleyin, alacakaranlığı geride bırakarak yükselen güneş, ve onun "fikri", öğleyin daha yakıcı bir güneşin "fikri" ve onun akşamleyin çekip gidişi... Spinoza'da bir "fikir" nedir öyleyse? "Herhangi bir şeyi temsil eden bir düşünme tarzı"dır. Ve bir şeyi temsil ettiği ölçüde bir fikrin Ônesnel gerçekliği' vardır. Bu kadar gündelik hayata ait bir halden Spinoza, yoğun bir kuramsal sıçramayla (formaliter) bambaşka bir dünyaya, bol bol Tanrı'dan, sonsuzluktan, ebediyetten bahsedeceği o ağır, felsefi dünyaya nasıl geçer? Çok basit: Bir fikrin nesnel gerçekliği onun bir şeyi temsil etmesi bakımındandır. Ama ben her zaman bir fikrin de fikrini, bir fikri de temsil eden bir fikri oluşturabilirim. Öyleyse bir fikir de "kendinde" bir "şey"dir... Tıpkı bir cisim gibi... Spinoza, bir "şey" olarak fikrin gerçekliğine "fikrin biçimsel gerçekliği" demektedir. Ve fikrin "biçimsel gerçekliği"nden bahsetmeye başladığımız andan itibaren işin bütün görünümü değişir: Spinoza, her "şey" gibi, fikirlerin de "yetkinliğinden" ya da "varolma kudretinden" söz etmeye başlar --sonlu bir varlığın fikri olarak örümcek fikrinin "biçimsel gerçekliği" elbette sonsuz ve ezeli-ebedi bir varlığa dair oluşturulmuş Tanrı fikrinden sonsuz derecede daha az bir varolma kudreti, yetkinliği ve gücü vardır. Fikirler zihinde (mens) belli bir kuvvet uygulamaktan asla geri kalmazlar.
Spinoza, sonra yine gündelik yaşama döner: Bizde yalnızca hem kendileri farklı kuvvetler uygulayan "şeyler" olan, hem de "şeyleri temsil eden" fikirler yoktur.
Tutkularla gerçekleştirilebilecek her şey akıl yoluyla da gerçekleştirilebilir. Spinoza, Hollanda'nın bu "dönek" Yahudi düşünürü, felsefe dünyasına Alman Romantiklerince (Lessing, Goethe vs.) yeniden davet edildiği zaman bu formül de esas değerine kavuşuyordu: Sturm und Drang'ın aşırılıklarından artık bıkmış olan Goethe ile Lessing, ancak onun felsefesinde "akıl" ile "tutkular" ve "duygular" dünyası arasında bir dolayım şansı bulunabildiğini farkettiler. Protestanlığı Batı felsefesine yeniden kodlamayı başaran Kant ve özellikle Hegel yetişip bu çok özgün "Spinoza etkisi"nin hakkından gelinceye kadar, Spinoza'nın formülü yer yer bir şiir ilhamı bile oluşturabilmişti. Bugün, klagib felsefe terimlerinin ve metafiziğin ağır eleştirilere tabi tutulduğu ortamda Spinoza'yı ikinci bir kez daha davet edebiliyorsak, söz konusu formüle verilen Romantik anlamın ötesine taşmamız gerekiyor: Spinoza felsefesi "tutkuların" yerine "akıl" vaazeden bir felsefe değildir. ınsanların "aklın buyruğuna göre davranacakları" umudunu Ethica'da formüle eder etmez ardında bırakır. Yine de bizi "olabilirliklerin", "gizil güçlerin" alanına mahküm etmeden yapar bunu. Ne ekgib ne de fazla, Spinoza felsefesi tam tdıbına "pratik" nitelikli bir felsefedir: Bu yüzden, bir dizi formülün, tanımın, kanıtlamanın ve önermenin sıralanıp durduğu "more geometrico", yani "geometrik düzene uygun olarak gösterilmiş" sunuş yöntemi... -
15.
0sen yat bence de
-
16.
0bildiğin abiydim senin bu açıklaman yüzünden atayiz oldum , beşiktaş sahilde boğaza bakıp hayatın anldıbını sorguluyorum şu an
-
gördellerde hata mı var
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 23 12 2024
-
inci sözlük ucubeleri tam liste
-
1 milyonuncu olmuş utanmadan kitabı
-
bu sözlük normal bir sözlük değil
-
28 yaşındayım daha ehliyet almadım
-
çok mutsuzum be wowgirl
-
ördek polat
-
memati bu ne
-
28 aralık 2024
-
yolda köpek taku görünce tahrik oluyorum
-
soktugum sozlugunde admjn yok mu
-
31spor un görsellerine bakıyorum sadece
-
kamil muhalefet olma
-
türkiyedeki insanlar özet
-
didem soydan bile kürt olduğunu kabul etti
-
beyler endonezyadaki yengeniz foto attı
-
bu balili kızla evlenilir mi
-
fenerbahce de futboldan anlayan adam
-
kızıl goncalar ürün yerleştirmeli reklamlar
-
inci sözlük bir koğuştur
-
derdiniz zerre gibimizde değil
- / 1