bredadan maltaya bi aşk hikayesi

beyler selamlar aranızdayım tekrar, kimler burada bakam gececi tayfa elleri göreyim?

@1003 bende özledim amk sizleri,
@1004 söz verdiğimiz gibi burdayız

şu son bi haftanın toptan yolluğu >> http://inci.ca/uf6f4ltrpc >>

özlemişim amk yolluk atmayı

toplanın inceden 10-15 dakikaya başlıyoruz

aha reis geldi çıldırın ulan muallakler

evet beyler, chamberydeyim ekim 2013deyiz, sevdiceğimin okuduğu şehirde, sevdiceğimin yaşadığı evde kalıyorum. ilk 2-3 günü geçirdikten sonra, cuma gününe geldik. bizimki okula gitti sabahtan, bende kruvasan çaylı bi kahvaltı yaptıktan sonra, dizi mizi izleyerek vakit geçirdim. öğlenden sonra geldi, hazırlanmaya başladık, o gün marylere gidecektik, mary 1 saate gelir hadi hazırlanalım dedi. tamam dedim bende. ufak bi ortak valiz yaptık beraber, çiftler gibi yaşıyorduk yine, eskisi gibi. çok hoşuma gitmişti o valizi hazırlamamız. dişmacunu koydukmu, şampuanı aldık mı geyikleri dönüyordu. manon gelecekti, + olarak Jan diye bi eleman vardı bredadan, oda bunların üniversiteye erasmus olarak gelmiş o dönem, onu davet etmişlerdi, bide bi kız arkadaşı varmış oda hollandalı, bizim bredadan ama biz ordayken çok bilmiyorduk kızı.

o kızda trenle akşam geç saate katılacaktı bize. ben hemen duty freeden aldığım rakıyıda koydum çantaya, o akşam rakı içecektik, plan o şekildeydi. biz bavulu yaptık falan, o ara marie geldi zaten. atladık hemen, manonu aldık, daha sonra jan ı aldık, janda benden uzun amk 2 metre adam. klagib bi bol gelişmiş hollandalı. Bastık panpalar arabayla annecy'e, zaten otobandan annecy'e yaklaştıkça alpleri görüyorsun, on numara manzara var böyle inanamazsınız, bide biz gittiğimizde kar mar yoktu ona rağmen efsane demiştim, karlı manzarasını düşünemiyorum bile. vardık bunların eve, bi oda bi salon (mutfakla beraber stüdyo tipi) evi vardı marienin, o gün bide kız kardeşi de gelecekti, bredada tanışmıştık onlada zaten. küçük hoş bi evdi, baya bekar eviydi ama düzenliydi etraf falan.

yolluk >> http://inci.ca/ur23ddbllo >>

marie sağolsun, hemen kendi çift kişilik yataklı, özel banyolu odasını bize verdi, siz dedi burada kalacaksınız, biz yok mok, kanepede yerde merde yatarız demeye kalmadan, kesinlikle olmaz siz çiftsiniz hiçbişey kabul etmiyorum dedi. dediğim gibi on numara kızdı, reyizdi lan bildiğin. biz yerleştik odaya, onlarda attılar eşyaları, hadi dedik alışverişe gidelim akşam için bişeyler alalım. Manonla marie bize thai yemeği yapmaya karar verdiler, bizde itiraz etmekdik. acılı noodle ile acılı değişik bi usul tavuk, ona göre alışverişi yaptık, çok fazla rakı içemeyecekler için şarap ekledik menüye öyle döndük eve. planımız yemek yiyip bi kaç duble içtikten sonra dışarı çıkmaktı.

yemeği yaparken johannaya skypeda canlı bağlandık, benim orada olduğumu bilmiyordu, oda şok oldu, yarım saat civarında muhabbet ettik, özlemişiz keratayı. oda okulda fransızca öğrenmeye başlamış, okulda öğrendiklerinin pratiğini yapıyor bizimkilerle, üç beş temel cümle söylüyor, bizimkiler gülüyor, yok şöyle diceksin yok böyle diceksin falan.

bu arada jan dediğim elemanda da fransızca da var efsane akıp gidiyor muallak, diğer onun arkadaşı olan kızda da var. baya zütürüyorlar yani işi. o gün yine bi ekgibliğini hissettim amk fransızcanın. bereket çok fazla aralarında konuşmadılar, 7 kişiden tek fransızca bilmeyen benim amk kötü bi durum beyler.

beslenme çantası >> http://inci.ca/u_li_7symt >> zamanında blade vardı hey yavrum hey

neyse beyler yemek hazır oldu, biz başladık yemekleri yemeye, bi yandan da demleniyoruz falan, on numara beş yıldız ortamımız var yani. 2 alman 4 fransız bi türk, temel fıkrası gibiyiz amk, adamlara rakı içiriyorum. heryerde kültürümüzü tanıtıyoruz. biz daha yemekteyken, bi yağmur başladı amk, baya bi sağanak yağıyor, dedik gece club mlub planını iptal edek, bu yağmurda dışarı çıkılmaz, en iyisi evde takılmak sohbet muhabbet, tamam dediler, evde takılmaya karar verdik. bi kaç dubleden sonra da, johannese (çine) bağlandık. onla da baya güzel muhabbet ettik, sürekli gazlıyor bizi, işte siz çok güzel çiftsiniz, maltaeriği seni takdir ediyorum, çok güzel bi sürpriz yapmışsın, falan diye. bizimde hoşumuza gidiyor tabi, prim yapıyoruz amk. bende bunları gazlıyorum, işte sizde bizim gibisiniz, uzak ilişkiyi yürütebiliyorsunuz bu çok güzel bişey falan diye.

Johannese bunları söylerken amk aslında dert ortağı olduğumuzu anlıyorum johannesle ve marieyle. beni en iyi anlayabilecek kişiler onlar aslında diyorum, onlar içinde aynısı geçerli tabiki de. ortak payda uzak ilişki ve farklı kültürler, johannes alman olmasına rağmen, marieyle çok zıt huyları var. bide bizi düşünün amk. neyse kafalar güzelleşince, rakıyı bitirip yatmaya karar veriyoruz gece 2 gibi falan, ertesi gün marie bize yoğun bi program ayarlamış onları uygulamak için de çok geçe kalmamamız gerekiyor. o yüzden geceyi uzatmadan, hafifde çakır keyifken yatıyoruz yataklara.

tabi biz rahat rahat yatarken salondaki tablo 5 kişi 4 kız yanyana yatıyor, jan da uyku tulumunda uyuyor koridorda. mülteci kampı gibi ev, bi polis bassa evi, temel fıkrası durumu + yerde yatanlar falan direk bizi içeri alır amk diye geçiriyorum içimden :D

eskilere döndük yine o kadar yad ettik paylaşmadan olmaz >> http://inci.ca/u_76ymhi5m >>

reserved

neyse beyler ertesi günü biz bi kalktık, marie kardeşiyle sporunu yapmış gelmiş bile çoktan, kahvaltıyı hazırlamış, fırında kruvasanları gömmüş getirmiş sağolsun, kahveler hazır, bana da özel çay yapmış falan.

- sağolasın gerek yoktu.
+ yok, anais bize çay konusunda ne kadar hassas olduğunu anlattı

dedim yerim seni marie, kahvaltıyı ettik. sonra çıktı yavaş yavaş evden. başladık annecy'i dolaşmaya.

bi dipnot daha: marie annecy'de garson olarak çalışıyor, godaman bi restaurantta. söylemiş olabilirim daha önce de yine de ekleme yapayım dedim.

neyse beyler çıktık evden, hava bulutlu, dün o kadar yağmur yağdı, yerde su birikintisi ndıbına bişey yok amk. altyapınızı gibeyim dedim, türkiyedeki selleri gözünü seveyim diye düşündüm bi. annecynin meşhur gölü var, oraya gittik önce, zaten eve de baya yakındı. beyler bildiğiniz, ekran koruyucuları olur ya hani amk, manzara resimleri falan böyle, dağların eteğinde yeşil uzun ağaçlar, dağların bittiği yerde büyük bi göl, gölün üstünde kayıklar, kuğular falan, aynı o amk. bildiğin o ekran koruyucusunu gözlerinle görüyorsun.

hatta o anda böyle bi panaromik çekim aldıydım paylaşayım;
http://imgim.com/annecypanaromic.jpg

buda bizim foto
http://imgim.com/1380814_...79946192_2136847363_n.jpg >> soldan sağa; Jan, alman kız, anais ben >>

bi sigara molası geliyorum 10 dakikaya..

içmeyenler yollukla idare etsin >> http://inci.ca/ucgt8atr26 >> hardwell

yaz panpa erken kalkıcam ama sabah okurum hadi iyi geceler

evet beyler göl turundan sonra, gölün yanından yolu takip ederek, annecy'nin old city denilen yerine geldik, eski kırmızı tuğlalı evler, restoranlar, butik oteller, gölün bittiği şehri ikiye ayıran nehrin başladığı bi yer. gölün ve alpleri güzelliği, atmosferi daha da güzel yapıyor. biraz dolaştık, ben yine rozet arayışı içindeyim tabi koleksiyon için, nerdeyse bütün hediyelik eşyacılara girdim ama yok amk yine hüsran. o ara anaisde bana yardım ediyor tabi. hatta fransızca plastik rozet satıyormusunuz demeyi de öğretmişti bana, ben giriyorum çat pat söylemeye çalışıyorum, bu yanımda benim gülüyor falan, sonra düzelterek kendi soruyor falan, bizimkilerde kopuyor benim fransızca cümlelere tabi dinlerken. baktık olmayacak, bıraktık bizde arayışı doğal olarak. ordan marienin çalıştığı restorana geçtik bişeyler yemek için.

beyler bu gecelik bu kadar yarın yine devam edicez benimde efsane uykum geldi. öpüyorum kukunuzdan.