1. 1001.
    0
    http://inci.ca/uvzi3hchrz >> matthieu, bu bizim popstarın fransız versiyonu, eleman bu senenin birincisi.

    evet beyler akşamki yemek organizasyonunda başrolde yine ben olacaktım, anaisle beraber hazırlayacaktık ama, ona sadece salatayı halletmesini ve masayı kurmasını söyledim, bende başladım pilavla, tavuk sote yapmaya. yakınındaki insanları tekrar etkilemenin yolu, mideden geçiyordu beyler. zaten hepsinin üstünde ilk görüşmelerimizde yeterince pozitif etki bıraktığımı düşünüyordum ama yine de bi kere daha olmasından zarar gelmezdi ve bu sefer hepsi bir arada olacaktı, isabelle onunla 2 ay boyunca asyada sırdaşı olacaktı, elois ikizi zaten hep bişeyler paylaştığı kişi, caroline de aynı şekilde, coline ile çok yakınlar, isabelden daha yakın oda önemli o yüzden. yani kurtlar sofrasına menüyü ben sunacaktım, kendi izlenimim açısından önemliydi, normalde çok değer vermem, beni seven bu şekilde sevsin dıbınahoyayım modunda takılan biriyim ama, bu sefer söz konusu anais olduğu için ve zaten memleketten ötürü 1-0 mağlup başladığımız için karşılaşmaya, bi kere daha etkilemekten zarar gelmez diyordum bu insanları ve etkilemenin en etken yoluda yemeklerdi. çünkü daha önce hiçbiri benim yemeklerimden yememişti ve anais onlara hep anlattığını söylemişti benim yemeklerimden.
    ···
  2. 1002.
    0
    http://inci.ca/um241op95k >> tarzı değiştirelim arada

    yemeği amcasının evinde yiyecektik, çünkü bizim kaldığımız yer çok küçüktü masa bile yoktu adam gibi. bizde malzemeleri alıp oraya geçtik direk. ben yavaştan tavuklara başladım, bi yandan da salataya yardım ediyorum anaise. o ara millet yavaş yavaş gelmeye başladı. önce elois geldi, o geldiği gibi zaten bizimkiler başladılar aperitife hemen, inceden bi şarapsın, bende tavukların başında bira açtım onu içiyorum. sonra coline geldi, zaten elois ingilizce konuşamadığı ve bende mutfakta yemekle uğraştığımdan fransızcaya dönmüşlerdi, colinede gelince iyice fransız kalmaya başladım tabi ben. en son isabelle ile caroline de gelince ekip tamamlandı. isabelle bagpackiyle gelmiş kocaman. doldurmuş baya, bizim kızında öyle onu da alayım yanıma bunu da alayım tripleri olmadığı için genelde nereye gitse 8-10 kiloyla gider maksimum.
    ···
  3. 1003.
    0
    isabelin çanta bizim kızınkinin yanında baya bavul kalıyordu yani. neyse geçtik yemeğe herşey güzel hoş, bunlar fransızca konuşuyorlar, ben arada bozulmayayım diye 1-2 laf atıolar ingilizce, sonra tekrar hararetli hararetli fransızcaya dönüyorlar, bende sesimi çıkarmıyorum tabi doğal olarak, kızın son günü paylaşacakları çok şeyleri vardı belki ama ben 5 gündür pariste olduğumdan adam gibi buluşup paylaşamadılar. o yüzden pek gıkım çıkmıyor..

    bi ara beyler bi muhabbet döndü, gezi olaylarından açıldı muhabbet, orda bir laf yedim, ben hayatımda bu kadar ezildiğimi hissetmedim amk. tam hatırlamıyorum muhabbeti ama, kadınlardan açılmıştı muhabbet. caroline ordan orta açtı, coline bi gol pası verdi amk, tam organize geldiler yani, en son coline dedi ki ne de olsa türkiye'de kadına ve genel anlamda insana değer vermiyorlar, baksana kadınları izmirde nasıl dövdüklerine (kordondaki polisin tokatlamalarından bahsediyor) istanbulda nası su sıktıklarına, vurdu ve gol oldu amk.
    ···
  4. 1004.
    0
    http://inci.ca/uya955szdl

    evet beyler, her ne kadar tayyibi sevmesem de, ve her ne kadar kısmen haklı olsalar da, benim ülkem hakkımda bu tip atıp tutmaları hiç hoşuma gitmemişti amk. ve ben sırf başkalarının yüzünden suçlu hissetmiştim kendimi. o polisler o an yanımda olsa zütlerinden kan alabilirdim o muallaklerin. düşünsenize amk deplasmandasınız, yediğiniz golü çıkartmanız mümkün değil ve artık son dakikaları oynuyosunuz, ne gerek vardı böyle bi gol yemeye? yada coline sorarım, ne gerek vardı o gole? işte beyler coline öyle bi cümle kurunca, sen ne diyon lan deyip ağzının ortasına geçirsen, kızı haklı çıkaracan, al işte hepiniz böyle şiddet yanlısısınız amk diyecek. sesimi çıkartmasam bu sefer yine düşünecek ki "haklı olduğum için bişey diyemiyor tabi". nitekim beyler o golü çıkartmamamızın bi yolu yoktu, yemiştik bi kere.
    ···
  5. 1005.
    0
    http://inci.ca/u5m3dy4bz6

    ben 2. opsiyonu seçerek, sessiz kaldım, yani kıvırmaya çalıştım durumu, sadece medyada gördüklerinle bir ülkede kadına değer verilmediğini anlayamazsın falan dedim ama, politik bi cevap verdiğimi biliyolardı. hani dexer bize yalan söyleyince kimse gibine takmazda "yav he he" moduna girer ya, onlarda öyleydi aynı, "yav he he anlat sen gibime" modundalardı. baya bi koymuştu o gol bana.. o ara anais imdadıma yetişip konuyu değiştirdi, anlamıştı benim çaresiz olduğumu ve bu tip durumlarda ne kadar hoşnutsuz olduğumu.. konudan konuya zıplayınca yine fransızcaya dönmüşlerdi, ben de sıkılmıştım açıkçası. içeride çantamı düzenlemeye geçtim o arada. benim de ertesi gün saat 11 de biletim vardı otogardan. anaislerin uçağı sabah 8 buçuktaydı. onlarla 7 buçuk gibi vedalaşıp ordan otogara geçmeyi planlıyordum.
    ···
  6. 1006.
    0
    evet beyler gece yarısı yaklaşıyordu, yavaş yavaş gitti herkes, geriye isabelle anais ve ben kaldık, taktık çantalarımızı omzumuza, geçtik tren istasyonuna, bindik havalimanına giden trene. anais yoldayken bana, dönüşte nasıl otogara geçeceğimi anlattı harita üstünden, anlamamıştım, dinlemiyordum o anda onu, ama anlamış gibi yaptım. elimde harita olunca kolay kolay kaybolacak biri değildim beyler o yönden kendime güvenim vardı yani. gps derlerdi bana hatta erasmustaki arkadaşlar. neyse beyler saat 1 gibi havalimanına geldik, burası artık son duraktı, charles de gaulle havalimanı.. baya büyük bi havalimanıydı, yürü yürü bitmedi amk, sabahki check in bölgesine gitmemiz uzun sürdü biraz. salatadan artan malzemelerden sandviç falan yolluk yapmıştık, uzun bi gece bizi bekliyordu. yatacak bi yer yoktu, bizde 3lü koltukları birleştirip ayaklarımızı uzatmaya karar verdik. öyle uzanık vaziyette sohbete başladık..
    ···
  7. 1007.
    0
    dinliyonuz mu lan? var mı kimse?
    ···
  8. 1008.
    0
    dinliyoz panpa devam
    ···
  9. 1009.
    0
    devam reyiz sendeyiz
    ···
  10. 1010.
    0
    panpa bi ara şu işin maliyet kısmından da bahset(hollanda), kaldığın yerin aylık ücreti, yeme içme, yol, kıl tüy fln işte. Ne kadar girdi züte?
    ···
  11. 1011.
    0
    çok sohbet etmiyorduk, kafamızda deli sorular vardı ikimizinde, izabelle uyumaya karar verince, bizde dışarıya sigaraya çıktık kapının önüne. hatta ordan bi fotoğrafımız bakın buda
    http://imgim.com/6176inciq1108464.jpg

    sonra salak saçma dolaşmaya başladık, içecek bişeyler aldık otomattan, sandviçleri gömdük, benim tren için dönüş biletini aldık otomatlardan yine. zaten havalimanı bizim gibi sabahki uçağını bekleyen, genelde bagpackercı olan gençlerle doluydu. yavaş yavaş sabah saatleri yaklaşıyordu, ve o ana hazır mıydık bilmiyorduk ikimizde. whatsapp mail, arada skype üçlüsüyle yapabilecek miydik en az 2 ay boyunca. ve o hiç bilmediği, tanımadığı bi atmosferde geziyor, çılgınca eğleniyor olacaktı, ben napacaktım amk, hiç bi gib. bu da benim iyice kafayı yememe sebep olacaktı belki de. ona güvendiğimi ve ilişkimize inandığım söyledim o gece beyler. o da aynı şekilde karşılık verdi.
    ···
  12. 1012.
    0
    ciddi anlamda da güveniyordum. neden böyle birine güvendiğimi bilmiyordum ama kayıtsız bi güven vardı içimde. o da artık o eski çılgın kız olmadığını ve benimle birlikte ciddi anlamda bişeyler yaşamaya başladıktan sonra, düzeldiğini, ve ilişkimize saygısı olduğunu belirtti. o gece sabaha kadar ciddi ve aynı zamanda duygusal konuşmalarımızla geçti.

    acaba bu bişeylerin yürüyeceğinin göstergesi miydi? yoksa sadece anlık verilmiş duygusal sözler miydi? bunu zaman gösterecekti.

    ne kadar ısrar etsem de, uyumadı, kucağıma yatıp gözlerini benden ayırmadı bütün gece, bende aynı şekilde ona bakmadan kendimi alamadım. saat 5 buçuk gibi isabelli kaldırdık, kendine gelmesinden sonra check in işlemleri için sıraya geçtik. checkinlerini yaptırıp bavullarını verdikten sonra, klagib bir fransız gibi kahve içmeye geçtik açılan cafelerin birinde. daha sonra bi kahve sigara yaptık ve ardından beklenen an gelmişti..
    ···
  13. 1013.
    0
    @814 şu parisi bitireyim anlatırım panpa
    ···
  14. 1014.
    0
    adamsın
    ···
  15. 1015.
    0
    http://inci.ca/u_g4m_1zdp >> love you like a love song >> normalde sevmem bu selena bebesini ama bu şarkısı çok hoşuma gider amk.

    evet beyler, polis kontrol noktasıyla aramızda 3 metre vardı, ve ben o kontrol noktasının diğer tarafına geçemiyecek olan kişiydim. isabelle ile vedalaştık önce, ondan anaise ve birbirlerine sahip çıkmalarını tembihledim. oda tamam sen merak etme diyerek kontrol noktasına doğru gitti.

    anaisle başbaşa kalmıştık.. dudaklarımız birbirine kavuşmuştu tekrar, uzunca bi süreliğine, etrafımızdakiler ne der, ne düşünür, nasıl bakar diye düşünmeden öpüşüyorduk. bırakmak istemedim ama bırakmak zorundaydım, bunun farkındaydım. dudaklarımız arasına mesafe girmesiyle, onu tekrar kendine çekip, bu mesafeyi kapatmam bir oldu, daha kısa bir öpücükle sonlandırdım bu faslı. duygulanmıştı, bende çok yoğun duygular içindeydim, birimizden birine dokunsalar ağlayacaktık iki taraf olarakta. yavaş yavaş vücutlarımız ayrılırken, indiği gibi bana mesaj atmasını söyledim. tamam dedi, ve ellerimiz de ayrıldı birbirinden.

    - görüşürüz dedi
    - iyi eğlenceler dedim ve bekletmeden seni çok seviyorum diye ekledim
    - bende seni çok seviyorum dedi
    ···
  16. 1016.
    +1
    ve kontrol noktasına doğru geçti. ordan geçtikten sonra, gözden kaybolana kadar bana el salladı, sürekli arkasını dönüp. ve son olarak da ağzını okuyabiliyordum "je t'aime a la folie" diyordu, 10 saniye sonra artık göremeyeceğim duvarın arkasındaydı.

    evet beyler o andan itibaren bu klipteki stromae gibiydim >> http://inci.ca/u5l23yz3z8 >> stromae - formidable

    mal gibi kalmıştım ya lan. 3-4 dakika mal mal duvarın arkasından geri gelir belki diye baktım. hareket edemiyordum. 6 aylık hikaye bitmişti.. sonuna gelmiştik herşeyin.. o büyülü erasmus hayatı, her ne kadar bi hafta daha devam edecek olsada, bitmişti amk. belkide hayatımın aşkını bulmakla ve onu kaybetmekle geçmişti bu süreç.. ne yapacağıma dair hiç bi fikrim yokken, birinin yüksek sesle konuşması beni kendime getirdi. etrafıma baktım tekrar, harbiden yoktu, geri gelmeyecekti, en az 2 ay süreyle, birbirimiz görmek pek mümkün olmayacaktı. şoktaydım beyler, bildiğin hayatımda ilk defa öyle bi an oluyordu. ayaklarımı hareket ettirmekte zorlanıyordum. en son arkamı döndüm, kulaklığımı taktım ve yürümeye başladım.
    ···
  17. 1017.
    0
    @820 lan bire bir aynı sahneyi yaşamıştım izmirde, bu kadar net anlatılır o anki şok hareket edememe, yaşamak istemiyosun o an. vay amk aklıma geldi bak illa içircen bu gece.
    ···
  18. 1018.
    0
    paristeyken hep dinlediğimiz radyoyu açtım ve açtığımda çalan şarkı buydu beyler

    http://inci.ca/u5bly2_h2s >> alex hepburn - under

    o anki pgibolojimden midir, yoksa kadının sesinden midir bilmiyorum ama, bu şarkı beni çok etkilemişti, hala da etkiler. o an orda oturup ağlamak istedim bildiğin, yavaş yavaş tren istasyonuna doğru yürüyordum, geçirdiğimiz mükemmel 6 ay film şeridi gibi şarkıyla beraber gözümün önünden geçiyordu. partiler, danslar, sürprizler, beraber izlediğimiz filmler, cigara sarmalarımız, clubda canımız sıkılınca dışarı sigaraya çıkmalarımız, ordaki muhabbetlerimiz, hollanda turu, amsterdamda beraber geçirdiğimiz haftalar ve daha niceleri.. boğazım düğümlendi, konuşmamı gerektirecek bişey olsa konuşamadan ağlayacaktım resmen. neyseki konuşmamı gerektirmeyecekti hiçbişey, bredaya kadar kulağımda kulaklık, hiç konuşmadan sadece müzik dinleyerek geçirebilirdim zamanımı..
    ···
  19. 1019.
    0
    @821 olm bu sahneyi, sevgilisini adam gibi seven ve veda etmesi gereken her delikanlı adam yaşamıştır..
    ···
  20. 1020.
    0
    http://inci.ca/ur1mfcpz55 >> how long will i love you - ellie yengemizin konuya uygun şarkısı

    önce tren daha sonra metroyla otogara geçtim, otobüsün kalkmasına 1 saat vardı, bir kaç saran ve para isteyen adam dışında pek bişey olmadı. otobüse geçtim, aynı modda 5 saatlik yolculuğa başladım. o kadar kötü hissediyordum ki, kahvaltı bile yapmak gelmemişti içimden. anca saat 2 gibi acıktığımı hissettim, otobüsteki wifia bağlanıp, bizim kızlara mesaj attım faceden, dedim 2 saate oradayım çok açım bişeyler yaparsanız çok makbule geçer diye, onlarda sağolsunlar yaparız sen merak etme dediler. zaten moralleğimin bozuk olduğunu tahmin edebiliyorlardı muhtemelen.

    beyler size bişey söyleyeyim mi, o otobüs yolculuğu bitmedi amk. sürekli anılar, sürekli kafamdan bişeyler geçirmeler, gelecekle ilgili hiçbişeyi net görememek falan bana kafayı yedirtti, git git bitmedi dıbına kodumunun yolu. bide pis bi huyum var, yolculukta asla uyuyamam amk ben, ne kadar uykum olsa da uyuyamıyorum yani. zaten önceki akşamdan ebemiz gibilmiş, bide bu duygusallık + sessiz, duygusal müziklerle olan yolculuk iyice bitirdi beni. en son bredaya geldiğimizde ben bi 20 saatlik yoldan gelmiş kadar yorgundum, hem fiziken, hemde mental açıdan.
    ···