bredadan maltaya bi aşk hikayesi

http://inci.ca/u8_kkgegre >> tiestoyla devam canlı takip etmeyenler için >>

bütün gece onu izlemek istiyordum, çünkü bu belkide bu onu bredada, herşeyin geliştiği odamda, yatağımda son kez görüşüm olacaktı. evet beyler dediğim gibi gibiş tokuş olmadı, zaten yapacak durumda da değildim. sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırladım. sahi zaten gece hiç uyumamıştım. yatağımıza getirdim o kahvaltıyı son kez. press kahve yaptım sevdiği gibi, evet klagib bir fransızdı ve kahvesiz yapamıyordu. aslında kahvaltı falan da tersti ona, bi kahveyle geçiştirirdi ama, alıştırmıştım onu. melemene, bol domatesli, salatalıklı biberli sabah salatasına. ekmeği kızartıp üstüne nutella sürmelerine.. evet beyler sadece benim için zor olmayacaktı bunu o sabah o kahvaltıda anlamıştım. ağzına aldığı ilk lokmadan sonra durdu ve dedi ki

"işte bu özel yumurtanı çok özleyeceğim"

her sol taşakta bubaşlığı gordüğümde malatya diye okuyom amk

ahh amk dedim ahh, beraber yaşayaydık, geleydin karşıyakaya, yada ben olaydım pariste, chamberyde sürekli, ben sana her sabah yapardım o kahvaltılardan. hiç üşenmez yapardım amk. ama napacan hayat bu işte olm. sen türkiye cumhuriyeti vatandaşısın, avrupaya bile bi daha girmen için zütünü yırtman lazım vizesiydi otuydu takuydu diye. ama girmiştik bi kere bu yola, maksimum görüşmeleri ayarlamak için her yol mübahtı, aşkımız zafer demekti, bizde zafere gidiyorduk amk. kahvaltımızı ettik, yavaş yavaş hazırlandı ve artık gitme vaktiydi..

@665 amk senin ben güldürdün gece gece :d

evet beyler tren istasyonunun ordan otobüse binecekti, eurolines, çok değil bi hafta sonra bende o otobüste olacaktım, onun yanına, aşk şehri parise gitmek için.. yürüyorduk otobüse ama ağzımızdan pek bişey dökülmüyordu. ikimizde biliyorduk bu küçük aralı ayrılık, 2 hafta sonra yüzleşeceğimiz uzun ayrılığın provasıydı. bunu ne kadar hafif atlatırsak o kadar iyiydi. o yüzden sessiz kaldık. suratı asıldı iyice, biraz da bozuk davranıyordu bana karşı, ters bişeyler olduğunu hissettim ve sordum.

- neyin var kediciğim?

evet beyler babycat derdik birbirimize, fransızcası "chaton"dur, o alıştırmıştı, fransızcada çok tatlı duruyor, ingilizcesi babycat demişti. sonra diline takılmıştı, onun dilinden benimkine de takılmıştı. aşkım canım cicim yerine kediciğim, neden olmasın?

yok bişeyim desede üsteledim. ve çıkardı ağzındaki baklayı. dan diye sormuştu o soruyu

-dün neden sevişmedik? yoksa artık beni beğenmiyor musun?

ben şok olmuştum. dedim saçmalama, ne alakası var. durumu toparladıktan sonra açıklamayı yaptım.

-sadece benim için zor ve duygusal bi geceydi, ve duygusal bir gecede, böyle bişeyi yapmak istemedim. beni biliyorsun, ilk seferde de yapmamıştım. çünkü sen benim için önemlisin, ciks objesi olarak değil, bir sevgili, hayat arkadaşı olarak görüyorum seni, bu yüzden beni anlamanı bekliyorum dedim.

gülümsedi. dünyalar yine benim olmuştu bi gülümsemesine. bunun anlamı sana kızgındım ama açıklaman beni tatmin etti, o yüzden seni affetimdi.. seviyodum amk hemde çok. o yüzden bu kadar koyuyordu ona elveda "Au revoir!!" demek..

http://inci.ca/u7k9cczfhh >> boyce avenuedan, bizim şarkımız >>

otobüs geldi, saatlerimiz 10:55 i gösteriyordu, son bi 5 dakikamız vardı, ama şoför bi an önce basıp gitmek istiyordu, attık bagajı alt tarafa, öpüştük, durduk sonra bi daha öpüştük, herkes binmişti, bin artık dedim, binmek istemedi, adım atmadı kapıya doğru işleri zorlaştırmakta üstüne yoktu. bin artık dedim, sesim çatallaşmış, gözlerim dolmuştu. son bi kez uzun bir öpücük verdi o kırmızı dudaklarıyla, o an hem dudaklarını hissettim, hem saçlarındaki şampuan kokusunu, hemde teninin kokusunu. artık son saniyelerimizdi, ağzımdan çıkan son bir cümleyle ona veda ettim, yüzüme çarpan saçlarını benden ayırırken...

je taime a la folie

- je taime aussi mon amour

evet otobüse binerken bunu demişti. gitmişti ya la. kaldım öyle otobüste yerine geçmesini seyrettim. sonra onun oturduğu yerin hizasına gittim. şöfor tam bi huur çocuğu çıkmıştı, acelesi vardı pekekentin, daha ben el sallayıp öpücük atarken bastı gaza muallaknin evladı.. en son varınca mesaj atsın diye telefon işareti yapmıştım, anlamıştı. elini tamam dercesine kaldırdı. sonra yavaş yavaş uzaklaştı otobüs.. bense arkasından bakıyordum çoktan virajı dönüp anayola çıkmış olmasına rağmen ben hala aynı yerimdeydim. lan bredaya geldiğim ilk gün başlayan ilişki, bredayla özdeşleşen hayatımız onsuz anlamsız gelmeye başlamıştı daha ilk saniyeden itibaren. herşeyin başladığı yer, apollo otel tam karşımda duruyordu amk. ilk hafta kaldığımız otel. oraya baktım, yola baktım, ulan dedim hayat ne çabuk geçiyor, ve ne çabuk değişiyor.. 5 ay önce burdaydık, birbirimizden habersiz, şimdi ikimiz bir yola çıkmıştık.. hüzünlendim, sardım bi sigara, yaktım, oturdum olduğum yere dertli dertli içtim o sigarayı. hani yanıma biri gelip abi bardaklar buzlar hazır rakı içer miyiz dese, direk doldur bi duble diyecem sabahın 11inde o derece kederliydim..

http://inci.ca/u4laydoopc >> duygusal moddan çıkmak isteyenler için yolluk >>

gececi tayfa was here , go on

sahurdan sonra burda olan tayfayla devam beyler..

burdayız panpa devam hikayeyi takip ediyodum ilk defa yazıyorum

burdayızz panpa

evet beyler devam kaldığımız yerden

anaisi gönderdim, gönderdiğim an düştüğüm boşluk baya koymuştu. bana bigibletini bırakmıştı, satabilirsem satacaktım. bi haftam vardı, facebook grubu vardı breda alım satım tarzı bi yer böyle koydum ona fotoğraflarını çekip, benimkiyle beraber, düldül ile so whatın yollarıda burada ayrılacaktı. benimkini 40 dolara anaisinkini 45e almıştık. önce anaisinkine müşteri bulduk. onunkini 55e sattık sonra benimkini 50ye verdik. bildiğin bigibletlerden bile kar yapmıştık. ramazan usta sağolsun amk. 5 aydan fazla kullanıp aldığımızın üstüne satmıştık bigibletleri.

http://inci.ca/ub__lk6g5h >> nelly bebeğim ve tiestoyla devam >>

audreyde gitmişti, marcoyla başa dönmüştük bildiğin. marcoda dönüş biletini bana göre almıştı 15 temmuzda bi saat arayla uçağımız vardı. yani hedef son güne kadar beraberiz biraderdi. audreyin evide parisin biraz dışında kalıyordu. marcoda planladı hemen audreyle bişeyler, oda gitmeye karar verdi, o 1 temmuz gecesi gidecekti 14 temmuza kadar audreyle olacaktı. benden biraz şanslıydı. ben napayım amk elimde olsa paristen gelirim türkiyeye ama bizimki fransada durmuyor ki. asyaya gidiyor kız. johanna da biletini 2 temmuza almıştı finlandiyaya dönüş için. son bi parti yapalım dedik dirty floor tayfası olarak. 1 temmuz akşdıbına ayarladık milleti.

http://inci.ca/uf232s_f_r >> armin van buuren >>

marieyle manon, marienin arabısyla muhasebe büt(5 temmuzda)ünden sonra dönceklerdi, onları çağırdık, senjayı çağırdık marienin erkek arkadaşı johannes ve onların tayfayı çağırdık max stefan falan. lotte geldi. fabioyla rubeni de çağırdık. rubende 5+1 ses sistemi vardı. dedim onu da getir kopalım amk evde bu sefer. olur dediler. bizim türk kızlarla, diğer evde kalan türk arkadaşlar da geldi. yemek hazırladık yine herkese. bi 15 kişi civarındaydık yine. yemekleri yedik, başladık içmeye. sonra ver coşkuyu amk, ruben geçti pcnin başına bağladık 5+1leride, bizimki açtı hemen şıkıdımı amk. bi baktık bütün ev kopuyor, meğer stefanlar johannesler falanda tarkancıymış amk, ezbere biliolar şarkıyı binler. biz şoktayız tabi türk ahalisi olarak. almanyadada çok meşhurmuş bu şarkısı amk tarkanın, millet deli gibi dans ediyor evde.

bizim dolapta fatihten kalan yarım tekila vardı bayadır içmiyoduk dedik onuda bitirelim bu gecenin şerefine. onu da patlattık, hatta bizim öyle bi pozumuz var dirty floor tayfası olarak

şekil 1-a http://imgim.com/20130701_221622.jpg

hatta şöyle bi fotoğraf buldum o geceden, marcoyla dertli dertli oturduk, elimizde sigaralar, muhabbet ediyorduk milleti gelmesini beklerken, senja çekmişti fotoğrafıda http://imgim.com/marcoben.jpg

neyse beyler, ilk defa evde bu kadar yüksek sesle müzik yapıyoruz amk kopuyoruz bildiğin, otta sardık kafalarda dumanlı, efsaneyiz yani. bina tamamen bize ait olduğundan gürültü derdimiz de yok tabi, ya da biz öyle zannediyorduk..

http://inci.ca/u6cy1oz7sf

saat 1 gibi beyler bizim kapı çaldı, camdan bi baktık amk polis, aha dedik sıçtık, elimiz ayağımıza dolaştı, noluyor lan dedik. müziğin sesini abarttığımızın farkında değiliz tabi amk. meğer karşı apartmandaki muallakler şikayet etmiş. ruben bi tane peruk vardı karnavaldan onu taktı kamufle olmak için, camdan baktı, zaten direk polis yüzüne feneri tuttu bunun, perdeleri ışıkları kapattık biz, bildiğin sapıtmıştık amk. adamlar sanki bizi görmedi de biz de saklanıyoruz, adamların gibtir olup gitmesini bekliyoruz. sonra durun olm dedim napıyoruz amk, kendinize gelin, biz şimdi insek aşağı adamlar yabancı olduğumuz için sıkıştıracak, zaten çok flemenkçede bilmiyoruz. direk ingilizce girince adamlar kıllanacak iyice. rubenle inmeye karar verdik, johanna ben marco rubeni alıp indik aşağıya, ruben konuşmaya başladı falan biz tabi tırsıyoruz.

http://inci.ca/u4pmkdc92s

2 dakika önceki o eğlenceli, heyecan dolu, kafasına renkli peruk geçiren ruben gitmiş, yerine ciddi, tamam efendim diyip polise cok cok yapan, iyi aile çocuğu ruben gelmişti. iyiki degelmişti, yoksa adamlar zütümüzden kan alacaktı. neyse gönderdik adamları, adamlar bi daha yaparsanız belanızı giberiz saat 1i geçti şu amk muziğinin sesini biraz kısın demiş nazikçe rubenin anlattığına göre. bizde tırstık tabi hemen kapattık müziği falan. amk 5 aydır evde yapmadığımız parti kalmadı, yeri geldi 60 kişi vardı içerde, her tak yaptık, ama bi kere bişey olmadı, 5 aydır ilk defa eve ses sistemi getirdik onda da polis geldi, vay amk dedik ya.