bredadan maltaya bi aşk hikayesi

beyler şimdilik bu kadar, hikayeye gece 12den sonra tekrar devam edeceğiz.

gitmeden son bi yolluk >> http://inci.ca/uccv8oakcz

evet beyler kimler burada bi ses edin

o zamansa maçtan sonra devam

reserved

bu gece de maltaerigini bekleyerek geçiyor

we want more pictures

çal keke çaal

maç bitti hadi bin nerdesin!!

beyler geldim başlıyoruz 5 dakikaya

senjaseverlerin yoğun ilgisinden verdiğimiz sözü tutuyoruz her geceye bir senja fotoğrafıyla başlıyoruz yine
http://imgim.com/senja4.jpg

alın amk sapıkları

@491 mayki senin marco o gece juliette'e çakmış mı orayı anlatmadın lan :D

@493 co marcoyla iki kez münasebeti oluyor juliettein, birinde bişey olmuyor, ikincisinde marcoda gözü karartıyor ama bu sefer marş basmıyor, aşırı alkolden. o yüzden gol olmuyor. hatta sonradan julieetin sevgilisi öğreniyor bu olayları, oraya bi flashback atalım ayaküstü iyi hatırlattın

evet beyler, nisanın ortalarında flashbackteyiz yine, marconun juliettele olayları yeni yeni soğumaya başlarken, juliette gidip olayları erkek arkadaşına anlatıyor, eleman zaten kıllanıyormuş bunlardan, sonra sıkıştırınca biraz, juliette te anlatmak zorunda kalıyor ama hiç bişi yapmadık ben seni çok seviyorum cnm falan diye geçiştiriyor, çocuk bredaya tekrar geliyor, bunlar bi barda karşılaşıyorlar, gerginlik merginlik oluyor, bebe 19 yaşında 1.70 boyunda bi tip, bizim marcoda 1.85 boyunda çokda iri olmasada yine yapılı eleman. çocuk zütten bitme boyuyla buna bi dayılanıyor, marco tabi büyüklük bende kalsın diyor, o kadar yatağa atmışlığımız var julietti diyor, juliette araya girince tartışma olaysız kapanıyor. aklıma gelmişken aradan çıkartayım bunu. bu tabi marconun ilk vukuatı oluyor ama son olmayacağının da sinyalleri veriliyor. çünkü juliette biterken, audrey başlıyordu.

reserved

http://inci.ca/uv5o3o298g >> yolluk if i lose myself - alesso >>

beyler döndük tekrar mayıs sonlarına doğru. bi gün böyle hava çok güzel oldu, normalde öyle bi şans yok. temmuz ortası döndüm türkiyeye temmuz ortasına kadar 3 gün ardı ardına güneşli gün göremedik. o yüzden güneş çıktığında hele ki bizim gibi izmir çocuklarına büyük nimetti. indim aşağıya aldım bizim hatunu hadi dedim yürü, breda parkına gidiyoruz. tamam dedi bizimki, sever zaten öyle dışarda takılmalar olsun, çimlerde yatıp kafa dinleme olsun. aldık biralarımızı geçtik breda parkına, bu breda parkı dediğim de küçük bi göl var etrafta ormanlık, gülhane parkının küçüğü kıvamında bi yer, etrafta tavşan, horoz moroz takılıyor, doğal bi ortam yani.

geçerken de 1-2 kartpostal aldık ona buna atarız diye, bizim kızın öyle geleneksel bi huyu var, bende edindim onun sayesinde böyle güzel bi huy, fırsat buldukça gittiği yerlerden ailesine, arkadaşlarına kartpostal atar. güzel bişey lan sizde atın, çok seviniyorlar aldıkları zaman, emin olun. bende babama almıştım mesela o tarihlerde, babalar günü için atacaktım 3 haftaya anca gidiyordu zaten. geçtik parka yayıldık çimlere, evdende bi örtü almıştık, yaydık onuda bi güzel. evden çiko, püskevit falan getirdiydim bide bildiğin piknik modundayız biralarla beraber. bide ot sardık amk, güneş bize vuruyor, bira bize vuruyor, otu içtik o güneşte o da vuruyor. on numara ortamımız var yani anlıcağınız.

http://inci.ca/uisbay37do >> bi tık soft devam edelim >>

tam böyle takılıyoruz, kartpostalları falan yazıyoruz. bi baktık amk sigara içen johanna, onun sevdiceği pekka, bide johannanın birader geldiler. haydi masayı büyülttük bizde, onlarda bi 15 tane bira getirmişler. onlarada sardık bi 3lü takılmaya devam. muhabbet sohbet. normalde amsterdam dışında esrar almak için oturma iznine ihtiyacın var, bizim johannada uğraşmamış onla, pekkalarda bize sordu ya şurdaki coffee shoptan alırmısınız falan diye, gittik onlarada 1-2 gram bişeyler aldık, öyle akşama kadar on numara sohbet muhabbet ortamında takıldık. johannalar ayrıldı, biz biraz daha güneşin tadını çıkarttık, çifte kumrular modundaydık yani beyler. güzel günlerdi güneşli günler vesselam..

http://inci.ca/u8o8od59ik >> ellie yengeden lights >>

o günün akşamı, yine film izliyoruz, yatacaz artık, o ara playlistten şarkılar çalıyor yine benim, son sigarayı içerken müzikle içiyoruz şekiliz ya. neyse, passenger - let her go şarkısına geldi sıra. bende, o da çok severiz şarkıyı. şöyle de anısı vardır. ilk araba kiralayıp hollandayı gezdiğimizde, en son gün arabayı bırakmaya gidiyoruz, radyoda o şarkı çaldı, ya dedi bu şarkıyı biliyomusun, yok dedim bilmiyoruz ama öğreniriz, hemen soundhound yaptım, internet falan olmadığğı için tabi orada bulamadık eve gidince bakacam amk. unuttuk tabi onu, bu olaydan tam bi ay sonra, amsterdam da irish pubda oturduğumuz gece, bu şarkı çaldı, dedim öğrendim bu şarkıyı passenger - let her go, hatta bi hafta sonra bredada usbsini alıp attım şarkıyı falan. o şarkı çalarken o gece işte, dedim ki ona..

http://inci.ca/uskyf2yofi >> Passenger - Let Her Go >>

"bu şarkı bizim şarkımız olsun mu?"
"evet süper fikir neden olmasın"

güzel bir gülümseme ve öpüşmeyle kapattık geceyi..

evet beyler ilk yazmaya başladığımdan beri bu şarkıyı hiç paylaşmadım sizle, bu ilk defa. çok özeldir yeri benim için. sözleriyle de daha anlamlıdır. "Only know you love her when you let her go and you let her go.." bu cümle bizim ilişkimizi özetleyecek cümle olacaktı aslında, ama bihaberdik biz..