/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
  1. 34.
    +3
    Karaktersizlik ve ahlaksızlık abi, saydığım bi kaç şeyin içerisinde insanlığın önemini kavrayamadığı bulgular. Ahlak,o kadar özgün ve güzel bir şey ki aslında,ama saf hali ticaretle kirletilmemil hali, dinle kirletilmemiş hali.
    O dediklerin şunlar sanırım. Sokrates'in çok güzel bi' lafı var. Diyor ki Yemek için yaşayanlardan mısın yoksa yaşamak için yiyenlerden mi,ilkiyseniz kirletilmiş ve bozulmuş çok şeyiniz var demektir hayatınızda. işte bu kadar öz abi
    ···
  2. 33.
    +6
    Olay cevap verememe değil sadece geri zekalılara tahammülüm yok.

    Evet o günkü yemekte bu cümleyi kurdum. Akabinde esen soğuk rüzgar eşliğinde Eda hanım ile göz göze geldik. Sonra çılgınlar gibi seviştik.

    Şaka lan şaka. Bir bakış attı ama nasıl bir bakıştı ne anlama geliyordu anlamadım hiç. Kadir denen yavuşak ne demek istediğimi anlamadığı için sırıtıp duruyordu. Neyse ki Timur bey bir şişe daha söyleyince laf arada kaynadı gitti.

    Ortada 200 bin TL'lik bir yatırım varsa herkes konuşmasına dikkat etmeli. Orta çaplı bir işletme/şirket için özellikle şu zamanda bu piyasa değerlerinde bu yatırım çok önemli bir fırsat. iki kadeh içince dilini tutamaz hale geliyorsan, konuşurken kelimelerini düzgün seçemiyorsan benimde "geri zekalılara tahammülüm yoktur." cümlesini kurmam oldukça normaldir.

    Bu yatırımı elimin tersiyle itmiş olabilirim, evet ama en azından karakterim ve kurallarım konusunda net olduğum görülmüştür. Parayı iş için yatırım için veriyorsunuz karşınıza gelen insanı aşağılamaya çalışmak ya da ezebilmek için değil. Piyasa içerisinde öyle omurgasızlar var ki böyle işleri almak için zütünden vazgeçerler. Onlar yüzünden bu işlerden nefret ediyorum.

    Açmasam mı yeni yer vallahi sıktılar artık.
    ···
  3. 32.
    +3
    Maskemi klozete attım ve çektim.Bir süredir maskesizim, bundandır ki çoğu insan yüzüne doğruları çarptığımda konuşur küçük ağzıyla hakkımda ve sevmez beni
    ···
  4. 31.
    +5
    Geçen akşam bir rüya gördüm ama hiçbir şey hatırlamıyorum.

    Neyse akşam bir yemek daveti var. Gitmek zorundaymışım. Hayattaki zorundalıklar yetmiyor gibi bir de böyle gibko gibko şeyler çıkarıyorlar başıma. En azından Eda hanımda geliyormuş. Purolar için teşekkürü arada kaynatırım.

    Çok uykum var.

    Dışarı çıkarken maskenizi takmayı unutmayım.

    edit: gece yatarken koyun saymak yerine "eternal sunshine of the spotless mind" diye art arda söylüyorum ve kolayca uykuya dalıyorum : )
    ···
  5. 30.
    +5
    Sabah matkap sesiyle uyanmak ♥

    E cinsini cibiliyetini gibtiğimin insanı sabahın köründe matkap çalıştırmak nedir?
    ···
  6. 29.
    +3
    (: iyi insan, güzel insan..
    ···
  7. 28.
    +5
    Bir yıldan fazla olmuş bu başlığa yazmayalı

    "Vay amıına koyim" -> bunu taslak olarak kaydetmişim neden acaba çok merak ettim şu an.

    Bir yıldan fazla olmuş ama değişen hiçbir şey olmamış. Her şey biraz daha taka batmış sadece.

    Restart from last checkpoint diyebilsek keşke. Direkt olarak ilkokula döner şimdiye kadar verdiğim çoğu kararın tersini yapar öyle devam ederdim hayata. Her şey daha güzel olabilirdi o zaman diye düşünmüyor değil insan.

    Uzun zaman sonra yazmaya, okumaya başlayacağım. Hayattan zevk almaya çalışacağım. Uzun zaman sonra tavsiyelere açık olacağım. Tüm insanların dıbına koyim demeyeceğim.

    Birde böyle deneyelim bakalım belki kader, şans falan filan bana da güler bu sefer

    edit: entryi girdikten sonra kafamda gökhan özen kaderrr utansın ah utansın diye bağırmaya başladı.

    bu gereksiz ayrıntıyı yazıp hayatıma devam ediyorum.
    ···
  8. 27.
    +2
    Galiba birileri hesabıma giriyor ya da bunadım. Bir kişiyle mesajlaşmışım ama hatırlamıyorum. ilk olarak şifremi değiştirdim eheheh.

    Uzun uzun yazmayalı uzun zaman oldu. Ve bu zaman diliminde bir kaç şey değişti. Ama etkili olmayan şeyler. Neyse konumuza dönelim, bugünkü sorumuz şu:

    "Yakında olmasını istediklerimiz hep uzaklaşır mı?" bu soruyu ben değil 11 yaşındaki yeğenim yordu. Ramiz dayı değiliz ki şiirsel bir cevabımız olsun. Hiçbir şey söylemedim. 11 yaşında bir çocuğun hayatla tanışmaması lazım, her şeyi toz pembe görmesi lazım, oyun oynaması lazım, bu kadar aklı başında olmaması lazım.

    Bazen o kadar yorgun hissediyorum ki "müsait bir yerdeeğ" diye bağırasım geliyor. Ama hayat durmadan devam ediyor.

    Bu aralar bankacı bir hatun geliyor. Tabi 7-8 kişi geliyorlar. Fabrika çıkışından kızılmış kendileri. Beyaz tenli, benden bir baş kısa, oldukça güzel gülen bir hatun. Haliyle tanıştım ehehehe. Sohbeti hoş, hanım hanımcık bildiğin evlenmek üzere üretilmiş bir hatun kişi. Tam bir hanımefendi.

    Allah sonumu hayretsin ne diyeyim.
    ···
  9. 26.
    +3
    Bazı insanlar kaybedilmeyecek kadar değerlidir,
    bazılarının da ta dıbına koyim.
    ···
  10. 25.
    +3
    bunları başından beri okuyorum haberin olsun.
    ···
  11. 24.
    +2
    hayatta bazen güzel şeyler olabiliyor.

    edit: olmama ihtimali daha yüksekmiş meğer
    ···
  12. 23.
    +3
    gittikçe derinleşen bir uçurumun kenarında yürüyoruz. Uçurumun dibi, yürüdüğümüz yoldan daha cazip geliyor her geçen gün.
    ···
  13. 22.
    +5
    Kafama sıksam kurşun geri çıkar abi ben yapamam senin kafanda der. Öylesine dolu kafam 69 gün önce yazmışım bu başlığa ama hiçbir şey düzelmedi. Hayat gibik sistem sıkı insanlar gibik ben gibik.

    Varolmanın gibik hafifliği diye kitap çıkarmayı planlıyorum.
    ···
  14. 21.
    +6
    Gerçekten yoruldum.
    Öyle ufak bir şey değil, ya da bir anlık bir düşünce değil bu. Çok uzun zamandır hissediyorum bunu. Yorgunum, tükendim, ruhum terk etti belki de bilmiyorum.
    Bildiğim hiçbir şey düzelmiyor şu hayatta. Yaralar hiç kapanmıyor. Söylenen bir şey ifade etmiyor. Kendi hapishanemizden kaçış yok. Hayattan kurtuluş yok.

    Daha çok gencim aslında biliyorum bunu. Hatta bende olanın kat be kat derdi olanlar var, bunu da biliyorum. Ama herkes güçlü değil şu hayatta. Herkes dayanamıyor.

    Bir müddet sonra kelimeler birikiyor içinde. Asla taşmıyor ama. Ne kadar ağlasan, kendini yırtsan ya da nefret haline getirip vura kıra dışarı atmaya çalışsan olmuyor. Ruhuna yapışıyor hepsi. için bunalıyor. Yazıyorsun geçmiyor, okuyorsun geçmiyor, dinliyorsun konuşuyorsun geçmiyor. Bazı şeyler olmayınca olmuyor.

    Küçükken hep hayallerde yaşardım. Hala aynı. Hala hayallerde yaşıyorum. istediğim şeylere çok yakınım aslında. 1 bilemedin 2 adım uzaktayım belkide. işte en kötüsü de o; o adımlar hiçbir zaman atılamıyor, atılamayacak. Böyle olunca da insan kuruyor işte.

    Eskiden bir komşumuz vardı. Tahsin amca. Çok harbi adamdı. O zamanlar arada sırada çikolata verdiği için öyle diyordum ama şu an anlıyorum ki gerçekten harbi adammış. Bir keresinde onlara gitmiştim. Oğlu selimle oyun oynarken elektrik kesildi, korktuk haliyle. Sonra tahsin amca bi mum yakıp geldi yanımıza. Beraber oturduk elektrik gelene kadar. Bize dedi ki " Karanlıkta görmediğinden korkmak, ışıkta gördüğünden korkmaktan iyidir." Hala ne demek istedi onu düşünürüm ve her zaman çok muhteşem anlamlar çıkarırım. Hayat felsefem gibi bir şey.

    Babam pek öyle öğütler vermedi bana. Hep işle, eğitimle alakalı öğütler verdi. Küçük yaşta adam etmeye çalıştı. Bir kez bile vurmadı ama çoğu zaman hayal kırıklığına uğrattım onu. Ulan düşünüyorum da geçmişte değiştirmek istediğim ne kadar çok var be. Hiçbir zaman "çocuktum oğlum ondan yapmışımdır" demedim hatalarıma. Şu an bile 8-9 yaşımda yaptıklarımdan dolayı utanırım, kendime kızarım. Ne yapalım kaçış yok işte.

    ortaokuldayken insanlar beni ezik sanıyordu. Aslında sınıftaki en karakterli çocuk bendim dıbına koyim. Çok çalışkan değildim. ama en çok beni severdi hocalar. Birinde kolum kırılmıştı. 2-3 hoca ziyarete gelmişti. Okuldaki binler nasıl kıskanmıştı ehehehe. Onun dışında bir kazancım olmadı zaten.

    Hayat benim için boş geçti yani. Ve o şekilde devam ediyor. okuduğum kitaplar, dinlediğim müzikler, izlediğim filmler, ciks, yemek, uyku hiçbir şey zevk vermiyor artık.

    Hayatımda bir kez pgiboloğa gittim. 3. seansta o anlattı ben dinledim dıbına koyim. O seanstan sonra iki kez daha gittim. Bir daha da gitmedim. Kendimi bulabileceğim başka bir yöntem keşfetmiştim; yemek yapmak.

    Şu hayatta en zevk aldığım şey yemek yapmak. Farklı yemekler yapıp denemek. Sevdiklerime yemek yapmak. Hatta yemek çirkin olsa bile yerken mutlu oluyordum dıbına koyim. Ama hayat o duyguyu da hissettirmeden aldı elimden.

    Bir keresinde eskort çağırmaya karar verdim. "Elit beyler gelsin" diyenler var ya onlardan ama. Ne bilim işte değişik şeyler yaşayayım dedim. Buldum bi tane 2 saatliği 1800 TL. Ulan tamam dedim. Kadın geldi ama nasıl kadın. Kadınlığın ham maddesi nedir deseler gidin ona sorun derim. Geldi gelgit falan derken gitti. Tadı damağımda kaldı. Ertesi hafta bir daha aradım bir daha geldi. Bu şekilde aralıklarla devam ettik. Sohbet falan ediyorduk. Gayet zeki biriydi belli. Aradan birkaç ay geçti yine aradım şehir dışındayım gece gelirim sonra görüşelim dedi. beklerim gece gel dedim. 3 gibi gelirim sonra falan dedi ama ısrar ettim dıbına koyim. gibtiri basar dedim ama tamam dedi. Gece 3'te geldi. Yorgunluk falan dinlemedim aldım içeri. ilk defa yatak odama girmiş oldu. sevişme faslı bitince uyuyakalmışız. Sabah kalktım yatak yatıyor hala. Gittim kahvaltı hazırladım, iki çeşit omlet, salam falan bildiğin sofra kurdum kadına. ben mutfaktayken uyanmış giyinmiş apar topar. içeri geldi masayı gördü. Ağzını açmasına fırsat vermeden gel kahvaltı yapalım dedim. Şaşırdı amk haliyle. Kaç kişiyle yattı bilmem ama böyle bir şey görmediğini söyledi. Kahvaltı ederken sohbet ettik. Kaç yıldır bu işi yaptığını sordum. Sanki çok normalmiş gibi. 8 ay ama iki ay önce bıraktım bu işi dedi. Çay burnumdan çıktı anasını satim. Vay efendim ben çok iyi biriymişim, yatakta da iyimişim o yüzden bir şey dememiş falan. Ulan her gelmeye niye para aldın o zaman fuckbuddy olurduk diyemedim. Hiçbir şey diyemedim. Düzenli olarak takılmaya devam ettik tabi para vermedim xd. Sonra pufff ortadan kayboldu. italyaya gitti.

    Kafamda yazdıklarım gibi. Dolu, karmakarışık ve anlamsız.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 20.
    +4
    Yaşadığımız hayat çok ucuz ama bizden aldıkları hep pahalı. En azından benim için böyle durum. Bir gün moralim iyi olsa bir hafta bozuk oluyor.
    Yine öyle oldu. iki - üç gündür moralim iyiydi, gün itibari ile başladı bozukluklar. Daha bu saatte baş ağrısı başladı, stres başladı. ve elimden gelen bir şey yok.
    Bazen kendi kendime "çevremde insan olmasa daha mutlu olurdum dıbına koyim" diyorum. Sonra bu fikrim değişmiyor işte. Biliyorum haklı olduğumu. Çevremde ufak beyinleri ile yaşamaya çalışan insanlar olmasa gayet mutlu olurdum. Karakteri bozuk insanlar olmasa daha mutlu olurdum.
    Özellikle sorun çıkarmak için yaşayan insanlar var. Hayattaki varoluş nedenleri sorun çıkarmak, başka işe yaramazlar, kendilerini başka türlü tatmin edemezler.
    Birde en ufak olumsuzlukta surat asanlar var. Bir şey isterler yapmazsın anında suratları düşer, tavırlar değişir. Anında dünyanın en mutsuz insanı olurlar. Sinirlerini sonuna kadar zorlarlar. Bir şey dediğin anda küserler. tanıdın mı?

    Bu şekilde ne olacak, hayat böyle nereye kadar devam edecek, dertler bitmese bile ne zaman azalacak?

    Bilemiyorum Altan bilemiyorum.
    ···
  16. 19.
    +4
    Kaçış noktası olarak kendi dünyamızı yaratıyoruz. Hatta kaçış rampası olarak. Hayatın freni boşaldığında sürüyoruz kendimizi hayal dünyasına. Bir ton hayal kurarak rahatlatıyoruz zihnimizi. En azından ben öyle yapıyorum. Kendi uzay boşluğumda süzülüyorum, galaksiler arası kaybolmak istiyorum.

    Bir insanın gözlerinde gökyüzünü görebilmekle karanlığa gömülmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Ben çizginin ne tarafında olduğumu bir türlü çözemedim. Gökyüzümde karanlık benim. Güneşi olmayan bir gökyüzüm var. Kimsenin giremediği bir atmosferim, duygu yetişmeyen bir yeryüzüm var. Hataların sabit, mutlulukların değişken olduğu bir dünyam var. Anahtar kelimesini benim bile bilmediğim bir kapalı kutum.. Şiddetli baş ağrılarım var.

    Eskiden böyle değildi dünyam. Zamanla bir yıldız gibi içe çöktü. Kendi derinliğinde boğuldu. Zamanı yok oldu.
    ···
  17. 18.
    +7
    "Ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerede olduğumuzu bildirmek istiyorum.
    Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?"

    En sevdiğim Oğuz Atay cümlelerinden. Yok mudur herkesin okutmak istediği yazılar? Bizim yazdığımız ama sahibinin başkası olduğu yazılar. Kalemi kalbimize senkronize edip içimizdekileri kağıda döktüğümüz yazılar. Okuyucusunu bildiğimiz ama okutamadığımız yazılar. Bir yığın duyguyu bir kaç kelimede özetliyor işte bu cümle.

    Bazen bazı cümleler okuruz o cümlede kendimizi buluruz. Bazen romanlarda bazen şiirlerde bazense şarkılarda. O cümle çevresindeki binlerce kelimeyi anlamlandırabilir. Her bir dizeyi ezberlemenize neden olabilir. O şarkıyı tekrar tekrar dinlemenize neden olabilir. Ya da bir insanı kendinizden vazgeçercesine sevmenize neden olur. O insan giderse o cümle anldıbını kaybetmez ama. Önceden size anlam katan, kayıp bir eşyayı bulduğunuzda yaşanan sevinci veren kelimeler size acı verir o insan giderse.

    Hayat o kadar boş ve anlamsız geliyor ki artık. Ne dinlediğim müzikten ne okuduğum kitaptan zevk alabiliyorum.

    Kelimelerde tükeniyor artık.
    ···
  18. 17.
    +5
    içimdekileri yazarak atmaya çalışmakta zor artık. Hiçbir şey eskisi gibi değil çünkü. Yazma isteğim yok. Eskiden sabah akşam yazardım, dökerdim içimi. Şimdi yaşama isteğim bile yok ki. içim çürümüş gibi hissediyorum. hiçbir duygum yok artık. Ya depresyondayım hem de ağır bir depresyon ya da bazı şeylerin zamanı gelmiş. Hep uzak durduğumuz, sansürlediğimiz şeylerin.

    Aslında sadece anlaşılmak istiyorum. Konuşmak istiyorum. Dinlemek istiyorum. Dertleşme falan değil bu dediğim. Her şeyden konuşmak istiyorum. Ne bulursak ne düşünürsek.

    Ekşi sözlükte bir kızla tanışmıştım. Eskişehir'de üniversitede biri. Uzun süre sohbet ettik. Ama adını bile bilmiyorum. Bir kez Ankara'da buluşup kahve içmiştik karşılıklı. Mekan değiştirmeden 4-5 saat sohbet etmiştik. Birbirimize nickimizle hitap ediyorduk. Tanımıyorduk birbirimizi ama kafamız uyuşuyordu. O kadar uyumluyduk ki hatta başladığı cümleyi ben bitiriyordum.
    Sonra buharlaştı. Sözlükte yok artık yani yazmıyor. Bir anda buharlaşıp gitti hayatımdan ve her şey başa döndü.

    Hayatımda beni anlayabilen iki kişi tanıdım. Birisi birden çıktı hayatımdan, diğeri hala hayatımda ama tek taraflı. Kendi adına fesih bedeli ödemeden bitirdi bütün görüşmeleri. Sandıkta duran VHS gibi kaldım ortada.

    Eğer sizi anlayan, tamamlayan biriyle tanışırsanız mesafenizi koruyun. Çünkü gidiyorlar bir gün. Milyonda bir denk gelen güzel ilişkiler bize denk gelmiyor. Ne kader ne de tanrı bize gülmüyor.
    ···
  19. 16.
    +4
    Tüm insanlığın dıbına koyim!

    Evet içimden geçen ve sürekli aklımdan geçen cümle bu. bir de şu var; http://imgim.com/qRnl1V.jpg

    Olay basit aslında. Ne kadar iyi niyet gösterirsen o kadar suistimal ederler. O kadar sinir olursun. O kadar nefret birikir içinde. O yüzden hiçbir zaman iyi niyet göstermeyeceksin. Ezdikçe ezeceksin, üzeceksin, kıracaksın, sert davranacaksın, aşağılayacaksın. Başka türlü insanlara yaranmıyorsun. Mazoşist bir toplumda sevilmek için sadist olmak gerekir.

    Bu hayatın her anında böyledir. iş hayatında olsun sosyal ilişkilerde olsun böyledir. iyi oldukça giberler insanı. Gaddar olmak iyidir o yüzden.

    içinde biriken nefreti, siniri kusmak dışa vurmak o kadar rahatlatıyor ki insanı.. Ama ne kadar dışa vursam da değişmiyor bir şey. içimdeki sinir harbi devam ediyor, baş ağrım devam ediyor, insanlar aynı gibko hareketlere devam ediyor. Katil olma fikri hala aklımda.

    Artık yazma yeteneğimi bile kaybettim. Eskiden bir kaç dakika düşününce takılmadan yazardım. su gibi akardı kelimeler. Şimdi sürekli düşünüyorum ne yazsam diye. Sürekli küfür geliyor dilimin ucuna. Sürekli nefretimi kusmak istiyorum. Sürekli sinirimi anlatmak istiyorum. Bazen uyuyamıyorum gece sinirden. Şakaklarımdan bir ağrı giriyor, boğazım yırtılana kadar bağırmak istiyorum.

    Son olarak bazı insanların nefes alması çok saçma.
    ···
  20. 15.
    +1 -5
    artık boş deil yarramı ye
    ···
    1. 1.
      0
      Taktir ettim
      ···