0
“ Yıllar önce ispanya Faşist diktatörüne sorulur gazeteciler tarafından:Siz bu ülkeyi bunca senedir nasıl bu biçimde yönetebildiniz? diye.. Franco’nun yanıtı çok basittir:3 F kuralı ile..Ve açıklamaya başlar:Birincisi;futbol, ikincisi fiesta, üçüncüsü fuhuş…”Bu açıklama gerçektende gazetecileri şaşırtır.Ama gerçekte bu duruma hiç şaşırmamak gerekir. Zira emperyalist kapitalizmin en önemli dayanak noktası yabancılaşmadır. Emperyalist kapitalizmin bu doğal sonucu olan yabancılaşma, insani olmaktan tamamen çıkma ve hayvani güdülerin yönlendirmesinde koyun gibi uysal, istenilen noktalarda olma sonucunu üretmektedir.
3 F kuralını en iyi uygulayan ülkemiz egemenleri, ispanyol faşist diktatörü Franco’ya bile taş çıkartacak düzeyde deneyim kazandılar bu konuda.Bir yandan futbol fanatizmi yığınları uyuşuk beyinler haline getirmekte kullanılırken, öte yandan ekmek kavgasından öte futbola yatar kalkar hale getirdi emekçileri.Bir diğer açıdan da,emekçileri yine futbol fanatizmi kullanılarak ırkçı-faşist-milliyetçi bir düşmani politikanın odağı haline getirdiler. istedikleri gibi yönlendirdikleri bir emekçiler kesimi yarattılar ve bunun için milyonlarca doları bile harcamaktan geri durmadılar. Zira düzenin akıbeti açısından, bu egemenler açısından ,kesinlikle zorunludur. Diğer yandan, yığınlar açısından yolsuzluk, hırsızlık,rüşvet vs yi yasal ve meşru kılarak ve bunları yığınların beyinlerine pohpohlayıp onları günlük yaşamın, loto,toto vs ile kolay yoldan para kazanma yöntemlerini de aşılayarak umutları ve düzenle bağları korudular. Meşru ve doğru, insani olan her şeyin karşısına çıkan egemenler bunların karşısına polis-asker-jop vs gönderdiler;ama tam tersine hareket ve akımların karşısında olunmadığı gibi önünü açtılar ve geliştirdiler. Maddi-manevi tüm desteklerini sundular.Yer yer örneğin Fenerbahçe ve diğer kulüplerde bizzat egemenlerin, tekelci sermayenin kendileri bile yer aldılar. Doğaldır ki,bu alanın sistemin yaşatılmasında önemini kavradıklarını gösteriyor bu durum.
Yabancılaşmanın ve fanatizmin en doruk noktalarından birisi de Futboldur. Bakınız gerçekten bu ülkeye yabancılaşmanın üç temel noktasının hepsine rastlayacak ve bizim ne derece doğru bir tespit yaptığımızı kabul edeceksiniz .Ülkede her türlü ahlak dışı, insanlık dışı her şey özgür-rahatça yapılmakta, hoş görülmektedir. insan olmak ise,tu kaka olmaya denk gelmektedir. insanlar kendilerine o kadar yabancılaştırılmıştır ki,onlar için hiçbir insani değer-ahlak-kimlik bir anlam ifade etmediği gibi olumsuz karşılanmaktadır.
insanları, proleter ve emekçi yığınları yabancılaştırıp ırkçı-faşist-istenildiği gibi yönlendirilen bir biçime kavuşturmanın en önemli araçlarından olan bir olgu da Futboldur. Proleter ve emekçi yığınlar öylesine bir noktaya gelmiştir ki,yaşadıkları açlık-sefalet-yoksulluk vs aynı anda unutulup egemenlerin istediği gibi sokaklara dökülebiliyor futbol ve fanatizm için.
Egemenler elbette bu hale gelmesi için büyük çabalar sarfettiler toplumsal, ekonomik,siyasal olarak. Korkunç ekonomik büyük bir sektör haline getirilen ve her türden kapitalist çarkın döndürüldüğü futbol artık kapitalist piyasanın, para hükümranlığının bir parçası halindedir. Sektörün tümünde korkunç büyük paralar dönerken, kara para aklama, vergi dışı kalma vs gibi özel muamelelerde cabası futbol sektöründe. Milyonlarca dolar ya da euro alan futbolcular ya da teknik adamlar piyasada ve onlarda fanatizmin zerresi yok ve çok güzel rollerini oynuyorlar.Bu korkunç endüstrinin en önemli ayağı, dayanağı proleter ve emekçi sınıflardır.Hem bir yandan paraları-emeklerini bu endüstrinin bir parçası haline getirmektedirler.Öte yandan açlık-sefalet-yokluk içinde yüzerken bu dertlerini unutup ırkçı-faşist , fanatik bir biçimde yuvarlak bir topun peşinde milyarlarca lira alanları izleyip kendini tatmin ederek, günlük yaşamında da konuşmalarının %70 ini de bunlar oluşturacak bir duruma gelmek. Böylece ,emek, toplumsal sınıf, mevcut koşullar ve mücadele atlanmış olacaktır. işte bunlar içindir ki futbol ciddi bir endüstri-sektör haline getirilmiştir egemen kapitalistler tarafından.Bir taşla bir çok kuş vurmaktadırlar egemenler.
Egemenler ,din dışında en büyük afyonu yaklaşık 30 yıldır keşfetmiş bulunmaktadırlar.Onu en iyi biçimde kullanmaktadırlar. Mesela bakınız ülke topraklarımıza ya da dünyanın bir çok yerine. Açlık,yoksulluk, krizin derinleşmesi vs orta yerde bomba gibi dururken, insanların odaklandıkları Avrupa Şampiyonasıdır.TV ler başından kalkılmadan, ardından her galibiyeti silahlara sarılarak kendi ve insan güvenliğini hiçe sayarak kutlamalara girişmek, ancak sözünü ettiğimiz yabancılaşma ve onun sonuçlarıyla ilişkilendirilebilir.
Futbol, spor dallarının endüstriyel kapitalizm açısından en önemli sektörlerindendir.Hem parasal değeri ve karşılığı olarak ve hem de Egemenlerin yönetmede kullanmaları karşılığı olarak. Devrimciler,komünist devrimciler, ilerici-demokrat tüm muhalif hareketlerin bu gerçekleri görerek;buna karşı egemenlere karşı verilen bir mücadelenin bir parçası olarak görmeleri-mücadele etmeleri gereklidir. Karşı olduğumuz spor değildir. Sporun hangi dalı olursa olsun kapitalist amaçlar uğruna ve yönetmede kolaylık-yabancılaşma açısından kullanılmasıdır. Karşı çıktığımız futbol ya da herhangi bir spor aracının faşizme-ırkçılığa ve fanatizme alet haline getirilmesidir. Taksimler faşist-ırkçı maç kutlamalarına açık iken proletaryanın 1 mayısına niye kapalıdır ?işte bu sorunun yanıtı ,kendi içinde gizlidir.
Faşizme, emperyalizme,gericiliğe, fanatizme,yabancıl aşmaya, insani olmayan her şeye karşı mücadele edilmeden devrimin başarısı söz konusu olamaz. Devrimci çalışma içinde ve mücadelenin kapsadığı alanlar içinde teorik –ideolojik ve politik pratik olarak futbol sorunu da vardır.Ve gereken önem ve değer verilmelidir. Futbola ve ya sporun hangi dalı olursa olsun tüm gerçekleri ortaya koymak, emekçileri aydınlatıp egemenlerin pençelerinden kurtarmak devrimci hareketin görevidir.Bu görev ,gerçekten de her zaman güncel ve yaşamsaldır.
Tümünü Göster