/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    0
    anlatıyorum panpiler.
    ···
  2. 2.
    0
    Kotor'dan Saraybosna'ya giden eski bir otobüsteydim. Gezinin 4. günü. Çapraz koltukta benden 19 gün küçük, 30 cm uzun ve 50 kg ağır bir uzun saçlı ve dövmeli oturuyor. Bu tasvir benim yaşantıma çok uzak ama bu benim en iyi arkadaşım. Berkay son 36 saatini uykusuz geçirdi ve Karadağ'daki son saatlerinde sırtında 20 kg çanta ile 1350 basamak merdiven tırmandı ve olağanca cüssesiyle açlık çekiyordu.
    ···
  3. 3.
    0
    Neyse ki otobüs boştu ve dilediğimiz koltuğa oturabiliyorduk. Biz de dövmeli ile birbirimizden uzak başka sıralar seçmiştik. Bundan sonra yaşanacak vahşetin temel sebebinin bu salak seçim olduğunu ikimiz de nereden bilebilirdik?
    ···
  4. 4.
    0
    Otobüs Budva'dan sonra Podgorica'da yolcu almaya devam etti. Business klas olarak başlayan yolculuğumuz bir anda Doğu Ekspresi’ne dönmüştü. Karadağ'a günübirlik denize gelen ne kadar Boşnak varsa bu gibik otobüste dövmeli ile beni bulmuştu. Otobüs tıka basa doldu. Dövmeli ile kontak noktam tamamen kopmuştu. Ne alakası varsa yanımda başka bir Türk, arada bir koridor ve dövmelinin çantası ve nihayet dövmeli. Bu mesafe haddinden fazlaydı, nihayetinde tedirginlik vericiydi.
    ···
  5. 5.
    0
    Boşnaklar kahkaha atmayı pek seviyolar ve dövmeli dibinde kahkaha atılmasını pek sevmiyordu. Dibinde kahkaha atılmasını sevmeyen dövmeli uykusuz, yorgun ve bir o kadar aç… Ve ben ona çok uzaktım. Uğultular gittikçe artıyor, artıyor, artıyordu; ben ise pür dikkat Berkay’ı kesiyordum. Davranışları uygun değildi. Çantasına sarılıyor, oflayıp pufluyor ve anlamsızca dudak büküyordu. Rahatsızlık duyuyordu, bu oldukça açıktı. Birkaç kere faydasızca göz teması denedim, kulaklık ister misin anlamında aptalca elimde kulaklığı sallıyordum. Bu durum nedense onu daha da sinirlendirmiş hissi yarattı bende. Sükunete ihtiyacım yok bakışları engel tanımıyordu. Yanındaki çanta, karanlık koridor, yanımdaki Karslı Türk bu bakışları sönümleyemeye yetmedi. Ben daha da tedirgin olmuştum.
    ···
  6. 6.
    0
    Aradan 10-15 dakika geçti, bir süreliğine her şey rayına oturmuş gibiydi. Berkay’ın her şeye rağmen uyuyabildiğine inanmaya başlamıştım. Ne var ki sonrasında, orta kapıdan bir sarhoş sahne almaya başladı. Sarhoşun adı, daha sonrasında tutanaklardan göreceğimiz üzere izet’ti. Tek z ile okunuyor ve öyle yazılıyordu. izet 50li yaşların ortalarında bir ayyaş, aynı zamanda bir kaslı ve saç kesimine bakarsak muhtemelen bir asker emeklisiydi. izet de diğer Boşnaklar gibi kahkaha atmayı seviyordu. Bunun yanı sıra izet’in güldürmeyi sevdiğini de görmüştüm. Arka koltuklardaki heyecanlı kalabalık da izet’i istiyordu. Sanki sarhoş bir Beyazıt Öztürk ve sürekli kahkaha atan düşük IQ sahibi seyircileri Karadağ’ın dağlık bölgelerinden şen şakrak geçiyor gibiydi.
    ···
  7. 7.
    0
    Uyuduğuna inanmak istediğim Berkay, kan çanağı gözleri ile sarhoşu süzüyor ve koltuk kolçağını sıkıyordu. (Böylesi durumlarda öfkeli arkadaşınızın yanında oturmalısınız, 3 saat önce tanıştığınız ve muhtemelen bir daha hiç görmeyeceğiniz bir başka Türk’ün yanına değil.) Yine de izet konuşmaya devam etti.
    ···
  8. 8.
    0
    Abartmaya başlamıştı izet. Önümdeki ufaklığın ağzına bira damlatıyor seviyesine çoktan gelmiştik. Üstelik bu eylemler, hiç gereği yokken yüksek desibelde gerçekleşiyordu. izet’in bu abartmaları artık sadece bizi değil aklı başında diğer Boşnakları da rahatsız etmeye başlamıştı. isyan çığlıklarını duymak bana ve Berkay’a ve Karslı’ya adeta bir destek, umut vermişti.
    ···
  9. 9.
    0
    Otobüs yavaşladı, yavaşladı ve durdu. Işıklar yanmıştı ve ben kamaşan gözlerle diğer herkes gibi izet’i izliyordum. izet içiyor, bağırıyor ve debeleniyordu.
    ···
  10. 10.
    0
    Muavin sonunda yerinden kalktı.
    ···
  11. 11.
    0
    Muavin sarhoşun yanına gitti. iki üç kelime ile uyardı. Sadece uyardı!? Oysa ben bu aşamada kolezyumlarda aslanlara atılan gladyatör muamelesi görmesini beklemiştim. Batı uygarlığı burada devreye giriyor ve benim beklentilerime ket vuruyordu. izet sarı kart bile almadan, ufacık tefecik bir uyarı ile 2-3 saati atlatmış demekti.
    ···
  12. 12.
    0
    Kamaşan gözlerle neden durduğumu anlamaya çalışırken, şişman muavin pasaportları toplamaya başlamıştı. Sınır bölgesindeydik. Saat gecenin 3’üydü. Bir otobüs dolusu insanla ve Berkayla ve izet’le ve yanımdaki diğer iki Türk ile pasaport kontrolünden geçiyorduk.
    Bu noktada, Berkay’a tekrar geri dönmeliyim. Çünkü artık sınırlarının çok ötesinde, öfke kontrolüne denen bir mevhum yok.
    ···
  13. 13.
    0
    izet’in onca çığırışına rağmen, Berkay artık sazı eline almaya başlamıştı. Allahını seven şunu sustursun anldıbını çıkarabileceğimiz ingilizce cümlelerle bağırıyor, otobüste ingilizce bilen veya o an için çevirmekle uğraşmayan biri olmadığı için çağrısı cevapsız kalıyordu. Berkay’ın bu çıkışı, izet’in çok hoşuna gitmişti ve ben hala Karslı’nın yanında oturuyordum. izet sarhoş olmasına karşın zeki bir adamdı. Bu hamleyi kendi lehine çevirmesini bilmişti. Boşnakça bilsem komik olacağını düşündüğüm cümleler sıraladı ve bu otobüste haddinden fazla reaksiyon aldı. Gerçekten haddinden fazlaydı.
    ···
  14. 14.
    0
    Berkay için bu kadarın fazla olduğunu biliyordum. Yine de Berkay benim gibi sakin karşılamalıydı. Ama Berkay ben değildi. Berkay sakin karşılamadı. Berkay, çantasının yanındaki koltuktan kalktı, izet’in yanına bir hışımla fırladı ve kafasını otobüsün orta kapısına yapıştırdı. Bu sahneyi daha çok film sahnelerinden biliyordum ama Bosna sınırında henüz herhangi bir ülkeye ayak basmıyorken daha yakından şahit olmuştum. izet’in ağzı, yüzü otobüsün orta kapısına preslenmişti. Bununla yetinmemişti Berkay. izet’in kapıya yapışan yüzü, Berkay’ın çelik yumruklarıyla tanışıyordu. Sayabildiğim kadarıyla iki sağlam yumruk ve kafaya geçirilen bir tekme(?) ile bu güzide performans tamamlandı.
    Olanları o an için izlemekle yetindim.
    ···
  15. 15.
    0
    Karadağ ile Bosna-Hersek arasında bir yerde, çığlıklar atan Boşnak kızları ve vurdukça küfür eden bir Berkay ve dayak yediğine pek de memnun olmayan bir izet ile Allah’ın belası bir otobüste bu şekilde vakit geçiriyorduk.
    ···
  16. 16.
    0
    Artık tepki vermeye başlamıştım. Bir an için yanımdaki Türk’ü ekarte ettim ve Berkay’ın yanına fırladım. Berkay’ı çekiştirmeyi denedim, nitekim bunu başarmıştım da. (Başarabileceğimi düşünmemiştim.)
    ···
  17. 17.
    0
    Boşnak kızların çığlıkları, benim bu başarımı çok da umursuyor değildi.
    Yol boyunca uyuyan muavin bu sefer zamanında olay mahaline gelmişti. Tam bir arbedenin içindeydik. Nihayet Boşnak sınır polisi de bize katılmaya karar verdi. Öncesinde Berkay, sonrasında dudağı patlamış izet ve arkalarından ben otobüsten indik.
    ···
  18. 18.
    0
    Hava soğuktu. 10 metre ilesinde artık uzak bir ütopya gibi uzanan Bosna toprağı vardı ve sanki o da bizimle olan biteni izliyordu. Ortalık mümkün olduğu kadar durulmaya başlayınca, polis Berkay’ı sorgulamak üzere ayrı bir köşeye aldı. Ve ben hala sınır kapısında, yaşadığım bu fantastik rezalet için idrak arayışındaydım. Polisler için Berkay kriminal bir suçlu kisvesindeydi. Berkay’ın ahenkle dans eden uzun dalgalı saçları ve kol boyu uzanan güllü Kara Kule gösterimi ve baldırına kazıdığı “analrapist” yazısı gibi muhtelif dövmeleriyle çok da iyimser bir tablo çizemiyorduk. CSI Bosna rüzgarları tüm otobüsü sarmıştı. Peki ya gerçekten de CSI Bosna mıydı? Neden CSI Karadağ değildi? Zira hala Bosna’ya girememeiştik. Oysa Karadağ’dan ayrılmıştık da. Olay daha da garipleşiyordu. Berkay’a şimdiye kadar göstermiş olduğum fahri desteği taçlandırmak için karakolun içine girmeye çalıştım. Fakat “tsıh” şeklinde gülüşlerle durdurdu beni Bosna polisi. Ben de kim oluyordum? Adamlara hak vererek uzaktan Berkay’ı dikizlemeye devam ettim...
    ···
  19. 19.
    0
    El kol hareketleriyle söylediği kelimelerin üstüne bastığını görebilirdum. Bildiği tek ingilizce cümle “What is the conflict?” olan bir Bosna polisine dert yanıyordu. Yardımcı olamayışın veya daha düz tanımıyla çaresizliğin resmini çizmek o an gayet mümkündü. Bir süre sonra, çözüm arayışının böyle olamayacağı fark edildi.
    ···
  20. 20.
    0
    Bu esnada, polis talimatıyla, diğer Türkler (ki biz 3 türk oluyoruz: ben ve diğer 2 tip) potansiyel suçlu kapsamında aramaya tabi tutulduk. Çantalarımızı otobüsten çıkarıp bir otobüs dolusu adamın içinde kontrle başladılar. Benim bununla ilgili herhangi bir sakıncam yoktu, o ana kadar bir şekilde bu tatsız olayı bile hiçe sayarak bize destek olan ikili bu arama talimatından sonra ansızın bize Bosnalılardan daha fazla nefret duymaya başladılar. Sonradan (belli ki o an) öğrendiğimiz üzere, bu ikili çantalarının derinliklerinde ot ve ot ürünleri taşıdıkları için tedirgin olmuşlardı. Neyse ki Boşnak polisi bu ayrı kriminal vakayı pas geçmişti.
    ···