1. 26.
    +14 -3
    -devam-

    kızla oturuyoruz. tost geldi. yemeye çekiniyorum amk.
    açım doğru dürüst bir şey yememişim zaten.
    çok bir şeyde yiyemiyorum, daha doğrusu yememeye çalışıyorum.
    çok yediğim zaman, midemin sağ tarafı ağrımaya başlıyor.
    acildeki doktor randevu almıştı ama gitmedim. sigorta falan yok amk.
    hastane anasının amı kadar muayene ücreti alıyor zaten.
    pederle aramız berbat.
    gibsen para istemem, o durumdayız.
    her neyse

    oturuyoruz kızla. ailemi sordu. babam ne iş yapıyor gibisinden muhabbet. muhabbet olsun diye.
    iş konusunu geçtim, direkt anlattım babam konusunda düşündüklerimi anlattım.
    -amcığın tekidir babam- gibisinden bir sonuç çıktı yani.
    o anlattı sonra.
    ilk dönem kaldığı yurdun yanında camii varmış. -sabah ezan sesleri gelir dikilirdik-dedi.
    konu buraya nasıl geldi derseniz. benim gözlerimin altındaki morluktan.
    -uyuyamıyorum ondan- demiştim. oradan-oraya geldi konu.
    ezan sesi deyince bende, camiilere, ezana bir sövdüm açıkcası.
    bir irkildi kız.
    izmirli tip kız hayata bakış olarak ama basit bir mantık var ya
    - dincileri sevmiyor, yoksa dinle alıp veremediği yok-
    o misal. ben ise çoktan ateist olmuştum bile.

    bilimsel ya da felsefi olarak böyle bir seçim yapmadım.
    dıbına koyduğumun hayatı imanımı gibti. nefret yüzünden oldu bende ne olduysa.
    kendime zerre kadar inanmazken, bir şeye inanmam imkansızdı.
    ···
  2. 27.
    +8
    -devam -

    öyle ya da böyle yedim tostu. sigara yaktım.
    sigara istedi. normalde içmiyor ama canı çekmiş herhalde.
    paketi uzattım ardından çakmağı.
    arada şunu söyliyeyim. mal gibi çakmağı yakacağıma, çakmağı uzattım. kendi yaktı sigarasını.
    çok sonra fark ettim bunu da.
    bir şeyler sordu çevreyle ilgili,
    -kitapçı hiç görmedim en yakın nerede- gibisinden bir şeyler sordu.
    cidden yakında yoktu. bir iki yer tarif ettim ama saçma sapan bir şekilde.
    -hiç anlatamadın ki- dedi.
    sempatik gelmişti sanırım bilmiyorum. bayağı bir uğraştım çünkü.
    - ben seninle yanındayken, kendimde olamıyorum- tarzı havalı bir laf ettim. ama hoşuna gitmedi. gülümseyen yüzü düştü hemen.

    bunu fark ettiğim gibi
    -oje sürmüşsün-dedim. cidden ilk defa oje sürdüğünü görüyordum.
    -gözünden bir şey kaçmıyor- dedi.
    ardından
    -kalkmam lazım- dedi. bir iki bir şey söyleyip,
    - yaa, adını unuttum furkan mıydı? - dedi.
    gibti belamı o an.
    adımı söyledim. sonra gitti.

    garip duygular içine girdim o gün. umudum arttı. bir yandan da diyorum ki kendi kendime -kızın sevgilisi var dıbına koyduğum, ayıp değil mi?- ama ondan başka hiçbir şey düşünemiyorum amk.
    ···
  3. 28.
    +16
    -devam-

    bir hafta sonra okula gitmek için yola koyuldum.
    otobüs bekliyorum durakta oturarak.
    önümden bu kız geçti.
    kulaklıkla müzik dinliyor. kendi aleminde.
    içimden bir şey yapmak gelmedi.
    bayağı bir ezik hissediyordum ona karşı kendimi.
    biraz ilerledi. durdu çevresine bakındı.
    beni gördü. yanıma geldi.
    ben oralı olmadım. adımı söyledi hey hey gibsinden bir şey dedi.
    -selam- dedim.
    yanagımdan öptü.
    çok acayipti lan. sevinç çığlığı atacaktım neredeyse. şok altına girmiştim. yine maçın başında tek kale oynamaya başlamıştı. ama farkında olmadan bir gol atmışım ona.

    tanımazlıktan gelişime takılmış.
    otobüse bindiğimizde - ya cidden beni tanımadın mı?- dedi.

    ben rezilliğin dibine vurdum. ağzımı gibeyim. bir golde kendi kaleme attım.
    -belki selam vermek istemezsin diye bir şey demedim-
    dedim beyler.
    ezikliğin, dik alası değilde nedir bu?
    ama işte öyle olmuyor anasını gibtiğimin dünyasında.
    yanağımdan öpünce her zerreme ayrı ayrı tecavüz etmiş gibi oldu.
    ezdi geçti amk.
    o saçma sapan cümleyide o verdiği öpücüğe borçlu
    ···
  4. 29.
    +6 -1
    -devam-

    muhabbet etmeye başladık.
    ojelerin rengi değişmiş onu söyledim.
    -saat takmaya başlamışsın- dedim. cidden bunların hepsi dediğim gibiydi.
    çok şaşırdı.
    -her şeye böyle dikkat eder misin- dedi.
    ardından 30 saniye kadar gözlerimizi birbirimize kitlemiş şekilde bakıştık.

    sanırım çok hoşuna gitmişti. bu dikkat meselesi.
    bilmiyorum ama o an onaylı tasdikli mahvolmuştum.
    bana aşık olduğunu zannettim.
    beni seviyor diye düşünmeye başladım o an.
    ardından -ben beyazıta gidiyordum zaten- deyip, bunun peşine takılıp beyazıta gittim.
    kasımda aşk başkadır filmindeki sahne gibi bir sahne yaşadım lan.
    ist üninin, iletişim fakültesine giden yolda,
    iki üniversiteli aşık, romantik romantik yürüyormuş gibi olduk.
    niye onu okula bırakmak istediğimi sordu.
    -öyle istiyorumğ- dedim.
    diretmedi.
    memnun gibiydi.
    ···
  5. 30.
    +12
    -devam-

    bu okula bırakma olayından sonra ben iyice galeyana geldim.
    ders saatlerini biliyordum.
    uun bekleyişler olsa da, ona göre hareket ediyordum. bu yüzden sürekli karşılaşıyorduk.
    şunu da söyleyeyim. facebook falan filan hiçbirini kullanmıyormuş. yıllar yıllar sonra açtı. bu kısımlara da geleceğim.

    saatlerce durakta bekliyordum onu,
    bazı gün geliyor bazı gün gelmiyordu.
    günleri sırf bu amaç için harcıyordum.

    beyazıta üçüncü bırakışım da, telefon numarasını tekrardan istedim.
    2. defa isteyişim telefon numarasını.
    -olmaz- dedi.
    -niye?, görüşürüz- dedim.
    -böyle tesadüflerle karşılaşmamız daha hoş- dedi

    dıbına koyayım, saatlerce bekliyordum. zamanı nasıl öldürdüğümü bir ben bilirim amk. vermedi numarasını ama zoruma giden başka şey. onun dediği şey-tesadüflerle daha hoş- neresi tesadüf beyler bunun. bütün hayatımı harcıyorum amk, neresi tesadüf?
    ···
  6. 31.
    +8 -1
    -devam-

    o hafta sonu, midemin sağındaki ağrının iyice taku çıktı.
    gittim hastaneye. ertesi haftaiçi mideme hortum soktular.
    bir şeyleri temizlediler.
    1 hafta kendime gelemedim. biraz toparlandım.
    hangi gün hatırlamıyorum çıktım evden. akşamüstü.
    avm var yakınlarda, oraya kadar yürüdüm.
    girdim avm ye,kitapçı açmışlar.
    bir kitap aldım. etgar keretin bir kitabını.
    perperişan haldeyim hala.

    pat yine bu kız çıktı karşıma.
    yanında uzun boylu sıskadan bir çocuk var.
    el ele yürüyorlar.
    diğer çocuk değil bu.
    bu kadar kısa sürede zayıflayıp, uzamış olamaz amk.
    diğeri daha artist bir tipti, bu normal bir çocuk. kızın elinde yine poşetler var. beni görmedi bu sefer. bende görmemesi için uğraştım.
    eve döndüm.

    ulan düşünüyorum düşünüyorum, neyi dert edeyim anlamadım.
    başlarda hep görmek istiyordum kızı ama sanki kader midir nedir taşşak geçiyor benle.
    en yannan gibi anlarda, sert şekilde gibiyor beni.
    pgibolojik olarak gibilmiş durumdayım.
    yok sağlık, yok para. bir de bunlar dayak atıyor bana. bunu mu dert edeyim

    yoksa kızın yapıtğını mı? bukadar kısa sürede ne yapıyorsun ne ediyorsun? ne oluyor amk?
    ···
  7. 32.
    +10
    -devam-

    2 gün sonra eve dönerken, vakit gece.
    mahallenin yakınlarındaki parkta bir çocukla oturuyordu.
    ilkbahardayız.
    yemin ederim size bu çocuk, o iki çocuk değildi.

    uzaktan bakıyorum bunlara. çocuk kızı eve bıraktı bende peşlerindeyim.
    kıza bir laf söz, kendi aklımda kondurmak da istemiyorum.
    bu yüzden çocuga dikkatle bakmak için eve bıraktıktan sonra, çocugun peşinden gittim bir süre.
    çocuk kızı eve bırakırken, öpüştüler koklaştılar. ben değil adam gibi adam biri olsa gider tekme tokat dalardı çocuga. ama ben yapamadım. ben zaten yenik, gibik biriyim.

    baktım çocuga diğer ikisinden biri değil. karman çorman oldu her şey. hem zihnimde, hem kalbimde.

    (o tarihten bu tarihe esas çocuk bu beyler. w olarak ad veriyorum buna. daha çok karşımıza çıkacak çünkü)

    ertesi gün, bizim binanın önünden sokağa bakıyorum.
    kızın çıkmasını bekliyorum.
    1-2 saat sonra çıktı.
    yanına gittim.
    konuşmak istemedi.
    otobüse bindik.
    hala konuşmuyor amk. duvar gibi duruyor. elinde notlar var onlara bakıyor. kulaklık kulağında
    ···
  8. 33.
    +9 -1
    -devam-

    o ses çıkarmadığı için bende bir şey diyemiyorum.
    tacizci sanacaklar yoksa.
    ne yapayım ne edeyim diye düşünüyorum.
    telefonu çıkardım. mesaj olarak
    - ne oldu- yazdım.
    numarası yok tabii. telefonu verdim eline, almadı. notların üzerine bıraktım. başta oralı olmadı ama sonra okudu.

    -bu beni rahatsız ediyor- yazdı, telefonu verdi elime.
    -ne yaptım ki?- yazdım verdim.
    -erkek arkadaşıma saygım var- yazdı.
    -senin hayatına saygım var ve bir şey yapmadım ki- yazdım
    - seninle konuşmak istemiyorum, seni tanımak istemiyorum, seninle tanışıklıgım olsun istemiyorum. daha mesaj istemiyorum. bye-
    yazdı beyler. gibti bıraktı kısacası. kafamda, kalbimde ne var ne yoksa yıkıldı amk. paramparça darmadağın oldum. üzüntüden değil, çaresizlikten ağlayacaktım, zor tutuyordum kendimi.
    ···
    1. 1.
      +1
      Bi yandan sigara içip,bi yandan cem adrian herkes gider mi dinlerken bunu okudum ya amk hayatımı gibtin bro
      ···
  9. 34.
    +12
    -devam-

    daha mesaj yazmadım.
    ne yapmam gerektiğini düşünüyordum, ağlamamaya çalışırken.
    ağlamamaya çalışırken ne yapmak gerektiğini düşünmek, çok zor oluyor.
    otobüsten inemiyordum da, duramıyordum da amk.
    çaresizce bekledim. indi otobüsten. bende peşinden.
    -konuşmak istemiyorum- dedi.

    -bir şeyler söyleceğim, sonra def olup gidicem-dedim.
    bir şey demedi. durdu sadece

    - ne oluyor ne bitiyor bilmiyorum umurumda değil. seninle karşılaşmak, seni görmek için çok uğraştım. tesadüf değildi hiçbiri..
    bir süre bir şey diyemedim.

    ardından
    - seni seviyorum- dedim.
    -kendine iyi bak- dedim.
    direkt gittim. bir süre dolaştım. iletişim yayınlarının yanında bir park var. oraya gidip ağladım . yağmur yağıyordu. ilkbahar ananı gibim. bana kısmetin bu mu ilkbahar. ananı gibeyim. tam rezillik.
    ···
  10. 35.
    +8 -3
    -devam-

    ardından, beyazıtta mardin-midyatlı birinin birahanesi vardır.
    kapandı şimdi. orayı bilen vardır mutlaka.
    oraya gittim. bütün paramla içtim.
    dolaştım ardından bütün gün.
    gece eve döndüm.

    ne yapacağım ne edeceğim hiç bilmiyorum.
    bu mide olayında doktor
    -acı yeme, içki içme- demişti.
    ağrılar yine başlamıştı amk.

    belki çok saçma gelecek ama kız için aldığım kıyafetleri,
    2 gömleği,
    1 pantolanu,
    1 montu, makasla kestim o gün.
    nefretle attım çöpe.
    evde ne kadar, çocukluktan kalma, din, namaz, dua kitabı varsa hepsini de attım.
    sinir hali vardı, bir şeyler yapma gereksinimi duyuyordum ama hiçbir şey yoktu yapacak. oturup intihar edecek biri de değilim.

    bir şey yapmam lazımdı. iş başvurularından dönüş olmamıştı. kıyafetlerin borcu da bir yandan dertti.
    10 taksiti valideye yıktım.
    ilk ikisini ödemişti.
    gerisini de o ödüyordu.
    kendimden utandım amk. kendi sıkıntılarımın sinirini, hırsını da valideye bağırarak, onu suçlayarak, ondan çıkarıyordum. yavşaklık tam olarak böyle bir şey.

    böyle zamanlarda herkeste aynı şey olur. değişmek gerek diye başlarsın amk. bende de aynı mesele başladı ama gibtiğimin meselesi bir türlü kapanmıyordu aklımda.
    ···
  11. 36.
    +8
    -devam-

    bir yerden değişmek gerekiyor diye başladım.
    ilk iş okula gittim. nedir durum ne değildir öğreneyim diye.
    bir daha ki yıl, 2. dönem dersleri alırsın dediler.
    -eyvallah- dedim.

    başladım iş aramaya yeniden.
    iş falan bulamadım.
    iddaaya sardım. üç-beş tutturuyordum.
    yıllardır iddaa oynarım. en çok o dönemde kazandım.
    niye bilmiyorum ama. kazanmam gerekiyordu, o yüzden belki de.
    kazanamasam ne olurdu, düşünemiyorum.
    bu gün bile, o zaman iddaadan bir şeyler tutturamasaydım ne olurdu bilmiyorum.

    kısacası paso sigara, bira, iddaa. bültenle yatıp kalkıyordum amk.

    bir süre görmedim kızı hiç.
    en yakın arkadaşıma anlatmadım durumu.
    ama bu kızı, meseleyi biliyordu.
    en yakın dediğime bakmayın, çok görüşmüyorduk. ama çocukluk arkadaşıydık. bağımız sağlamdı. öyle sanıyordum, şu an görüşmüyoruz çünkü. her neyse.
    bir akşam onlarda içiyoruz. dedi
    -bir kız var, numarasını verim al takıl bu kızla- dedi.
    -oğlum nasıl yapayım lan ben? kız işinden ne anlarım amk.- dedim
    -kız çirkin oğlum. antalyadan gelmiş. takılıyor öyle. sinemaya zütürürsün, yiyişirsin, takılırsın.- dedi.
    direkt böyle dedi.
    aldı telefomu elimden, kendi telefonundan numarayı aldı.
    benim telefondan mesaj attı.
    - arkadaşımdan aldım numaranı. seninle karşılaştık, ben x(ben)- diye, yalan dolan anlattı.
    ama bildiğin bağladı kızı amk.
    forum istanbul da buluştuk kızla.
    ···
  12. 37.
    +9
    -devam-

    forum istanbulda buluştuk.
    tatlı falan ısmarladım. kız çirkin bildiğin. bakımsız da.
    ne yapalım, ne edelim- diye konuşuyoruz.
    -sinemaya girelim- dedim. yiyişme meselesi için gelmişim zaten. kabul etti. hiç mırın kırın etmeden.
    girdik sinemaya.
    bildiğin yiyiştik amk. zaten salon boştu. film arasında çıktık.
    tuvallete gitmek için ayrıldık. malum. her neyse.

    biraz daha turladık. elimi tutuyor amk. o elimi tutuyor ben kendimi huur çocugu gibi hissediyorum. turladık. dağılırken.
    -ya yol param yok. varsa sende verebilir misin?- dedi.
    verdim 10 lira.
    kendimi daha büyük bir huur çocugu gibi hissettim.

    aklımda diğer kızda.
    3 farklı adamla gördüm onu. malum.
    bu kıza bakıyorum. sonra diğerini hatırlıyorum.
    diğer kızı, üç farklı adamla, kısa aralıklarla el ele gördüm.
    ben bununla el eleyim.
    sevdiğim kız hep mağaza poşetleriyle geziyordu adamların yanında.
    benim yanımdaki para istiyor.
    çok garip duygular içine girdim.

    çok tuhaf beyler. çok garip amk.

    • **
    bugünlük benden bu kadar, devam edeceğim başka bir gün. eyvallah
    ···
  13. 38.
    +6
    -devam-

    bu antalyalı kızla görüşme ayarlayan arkadaşın yanına gittim ardından.
    - ne ayak oğlum bu kız- dedim.
    -takılıyor işte, çok var bunlardan. biraz gezip birşeyler aldırıyolar, yiyorlar içiyorlar-dedi.
    bir nevi eskortluktan bahsediyordu.
    facebooktan bulmuş kızı.
    -vermez ama- dedi.
    ben kızla gelişi güzel muhabbet ettim. bildiğin normal aile kızı gibiydi amk.

    sevdiğim kızı görmemek için, bizim oradaki otobüs durağına gitmiyordum.
    oradan otobüse binmiyordum. yine de karşıma çıktı.
    bakırköyde denk geldim. esas oğlan demiştim ya w olarak.
    el eleydiler.
    acayip mutlu gibiydiler.

    bizim mahalleye döndüm.
    bunu bekliyorum. bakırköy minibüslerinin geldiği yerde.
    akşam 9 civarı geldi.
    hızlı hızlı gidiyor. durdurmaya çalıştım durmadı.

    antalyalı olan kızla neredeyse aynı görmeye başlamıştım onu.

    durmadı ardından bağırdım
    -ne tak yiyorsan, ben görmeyeceğim bi yerde ye. allah belanı versin- diye bağırdım.
    hiç oralı olmadı
    ···
  14. 39.
    +9
    -devam-

    kafayı sıyırdım sıyıracağım o durumdayım.
    kendi kendime, konuşup, bağırıp küfür ediyorum.
    validenin zoruyla bakırköy ruh ve sinire gittim.
    sigortam yok. (bilginiz olsun. 10 lira civarı bir para verip görüşebiliyorsunuz doktorlarla.)

    doktor sordu nedir ne değildir diye.
    ne diyeceğimi de bilemedim.
    başladım babama saydırmaya, kadere, tanrıya saydırmaya.
    2 tane ilaç yazdı.
    2 sayfa yazı yazdı.
    -şu sıralar biraz uzaklaş buralardan- dedi.
    -bir daha ki ay yine gel- dedi.
    -gelebiliyorsan bir daha ki sefere babanla gel- dedi.

    yani bir gibe yaramadı dedikleri.
    verdiği ilaçlar midenin yeniden dıbına koymaya başladı.
    bende dediği gibi uzaklaşmaya kadar verdim.
    boluda bir akraba var, onun restorana var.
    aradım, -gelmek istiyorum oraya. size yardım da ederim-diye.
    -gel, başımızın üzerinde yerin var- dedi.
    bütün yazı orada geçirdim.

    ek bilgi: bolunun kızları güzeldir beyler.

    her neyse
    döndüğüm zaman, esas kız- başka bir hal hal almıştı. esas oğlanla beraber. kız facebook açmış. ilişkisi var yapmışlardı. her şey yoluna giriyordu. esas kız, eski takılmacalı şeyleri bırakmıştı.

    daha uzun bu hikaye, bugünlük burada kesiyorum. ama bilgi olarak şunu deyim; sen bazı şeyleri bıraksan da, o şeyler seni bırakmaz. nasıl sürekli karşıma çıkıp, hayatımı gibiyordu bu kız ve daha da gibecek, onun hayatına da eski şeyleri çıkıp, gibecek.

    hepsini anlatacağım. ama bugünlük bu kadar.
    ···
  15. 40.
    +11
    -Devam-

    Boluya gittim. Daha ilk gün yağmur yağıyordu. Ama yer olarak çok güzel.
    Direkt bizim akrabanın yanına gittim.
    2 katlı restoranları vardı.
    Garsonluk tarzı bir şey yapmadım.
    Sabah temizliğe yardım ediyordum.
    oktay diye bir eleman daha vardı. bu işlere o bakıyordu normalde.
    birlikte hem muhabbet ediyorduk hem çalışıyorduk.
    Çuvallar geliyordu öğlen, onları taşıyorduk. Bulaşık, akşam temizliği.

    ilk 2-3 gün tam dramdı benim için. Böyle taktan durumdaysan, kendini itin zütüne daha çok sokuyorsun.
    Ulan diyorum
    -kız orada binin biriyle geziyor tozuyor, senin şu haline bak amk-
    Ardından
    -e amcık kendin geldin buraya- diyorum.

    Böyle böyle kendimle kavga ediyorum. Bir süre geçtikten sonra, olanı kabul etmeye başlıyorsun. biri ölür zamanla, hafifler hissi, o misal.
    ···
  16. 41.
    +11 -1
    -devam-

    boluya gittikten 1 hafta sonra, Pgiboloğun verdiği ilaçları bıraktım.
    hem midemdeki ağrıyı artıyordu, hem de ruhsuz bir hal aldırıyordu. zaten bunalımdaydım.
    yani neşelenemiyorsun.
    doğru, sıkıntıya bir müddet iyi geliyor ama kurtarmıyor seni. neyse işte bıraktım ilaçları. attım çöpe.

    böyle dönemler yaşarken, her şeyden kurtulmak, her şeyi değiştirmek geliyor içinden.
    bir tak olacakmış sanki gibi. bu en basit eşyadan, en yakın arkadaşa kadar. sanki çevrendeki şeylerden kurtulursan, bir şeyler değişecekmiş gibi geliyor

    her neyse.

    Böyle böyle geçiyor günler.
    bir süre sonra, Bende özgüven oluşmaya başladı.
    – nasıl lan- diyeceksiniz.

    Bir yerde çalışırken,
    tamamen bir şeye kendini verip,
    tamamen farklı bir çevrede olduğunda,
    kuvvetleniyorsun zamanla. güçleniyorsun.
    başta yerin dibinden başlıyorsun ama güçleniyorsun.
    ···
  17. 42.
    +10
    -devam-

    bir gece mesaj geldi telefonuma.
    sinemaya gittiğim, antalyalı kız.
    - ne yapıyorsun- dedi.
    böylece konuşmaya başladık.
    bu kızlar harbiden tuhaf beyler.
    2-3 gün konuştuk bununla. bayağı bir sıcaklaştı muhabbet.
    regl gününü falan yazmaya başladı. o derece kadar vardı. neyse.

    - buluştuk, çok hızlı bir şeyler yaşandı ama hiç merak edip mesaj bile yazmadın- dedi.
    cidden kızı ne aramıştım ne de bir mesaj atmıştım.
    kıza direkt -canım istemedi- dedim.
    beyler bu aslında bir huur çocuklugur.
    sevdiğim kızı görmek için saatlerce beklerken bir yerde, bu kıza yaptığım muamele sinirimi bozuyordu.
    birine aşıksın, diğeri öylesine diyeceksiniz.
    ama öyle değil lan.
    dıbına koyduğumun hayatında, sevdiğim kız - seninle tanışıklığım olsun istemiyor- diyor sana.
    bir başka kız, öyle ya da böyle, mesaj atıp konuşuyor.
    bir şeyler yapıyor.
    ona yaptığın muameleye bak dıbına koyayım.
    belki vicdan yapıyormuşum gibi duruyor ama çok garip lan.
    ···
  18. 43.
    0
    @186 iyi geceler sanada
    ···
  19. 44.
    +8
    -devam-

    bir yandan çalışıyorum
    bir yandan bu oktayla takılıyoruz,
    bir yandan antalyalı kızla mesajlaşıyorum.
    bayağı toparlanmıştım.
    hayvan gibi yiyordum. neşem biraz yerine gelmişti.
    antalyalı kız iyiden iyiye erotik mesajlar atıyordu.
    azıyordum bir yandan da.
    oktay bir gün, karı muhabbeti açtı.

    bolu merkez'de arabalı bir fahişeyi anlattı. bolunun merkezindeki birliğin askerleri, izinde bu kadını gibiyorlar. kadın arabayla geliyor. tenha bir yere çekiyor. fiyatını hatırlamıyorum. oktay her hafta bu kadına gidiyordu. bu dediğim olay gerçektir.
    ben başta niyetlendim.
    antalyalı kız, azdırıyor azdırıyor ama yapacak bir şey yok amk.
    sonra boludaki askerlerin çoğunun bunu girdiğini öğrenince, istemedim vazgeçtim.
    ···
  20. 45.
    +4
    - devam-

    3 ay kadar olmuştu.
    ufaktan geri dönmeye niyetlendim.
    son bir ay, sakalı kesmedim.
    72 kilo gelmiştim boluya, 87 kilo dönüyordum beyler.
    bendeki o haftalardaki pgiboloji, hayattan intikam almaya yeminli, değişmiş adam tripleri.
    fizik olarak kuvvetlenince, kafa olarak ezikliği hafiften atıyorsun.
    hem zayıf hem kendini ezik hisseden varsa, kilo alıp, çalışsın beyler.

    istanbula döndüm.
    döndüğüm gün, antalyalı kızı aradım, -buluşalım- diye.
    -mecidiyeköy deyim, 2 saat sonra olsa- dedi.
    -tamam- dedim.
    yine istanbul forumda buluşacaktık.
    niye istanbul forum derseniz. beyler çok para yoktu bende. sağa sola gitmek gerekmesin diye, yine burayı söylemiştim. hamburgerle falan işi bağlarım diye.

    bu kızla ilgili düşüncemse şuydu, sevgili olmak isteyecektim.
    bir önceki entryi de yazmıştım.
    diğeri yok, istemiyor. ama bu geliyor, konuşuyor. elimi tutup, öpüyor. kaşar ya da değil ne fark eder amk. diye düşünmüştüm.
    ulaşamadığıma yanacağıma,
    ulaşabildiğimle yaşarım.
    bu kadar basit bir mantık.
    ···