-
26.
+13-devam-
-boş ev olsa gelir misin?-
-niye? - dedi.
-niye olabilir ki?- dedim.
-bazı sınırlarım var. o sınırları aşmak istemiyorum. öyle bir durumda, sınırları aşmayacağın konusunda sana güvenmiyorum- diye mesaj attı.
ardından mesaj atmadım. içimden bir ses, bu antalyalı kızın bana aşık olduğu söylüyordu. bir yandan da saçma geliyordu.
çünkü o güne kadar kimse bana aşık olmamıştı. böyle bir durumdayken, bir kızın en ufak hareketinden bile sana aşık olduğu hisse çok çabuk düşersiniz. biriyle tesadüfen gözgöze gel ya da biri yakınlık göstersin, hemen aşık olduğunu sanırsın. bu durumda olanlar, dediğimi anlamıştır.
antalyalı kıza ertesi sabah -buluşalım- diye mesaj attım. -
-
1.
+1Aga sen bildigin beni anlatıyon dıbına koyum
-
1.
-
27.
+13-devam-
Halim perperişan ama bir şey hissetmiyordum. yüzümü yıkadı. bir müddet çekti.
-yıkan- dedi.
banyoya gittim zor zar. yürüyemiyordum bile.
içi rahat etmedi sanırım, hemen ardımdan geldi annem.
Üzerimdekileri çıkardı. Sadece boxerla kaldım. Küvete soktu. aşırı sıcaktı su.
Canım yandı.
yaraları temizlemeye çalışıyordu.
-gözlerini kapa- deyince,
Aklıma çocukluğum geldi.
Ufakken sadece Pazar akşamları yıkanırdım.
tırnaklarımı keser, ardından yıkandırırdı beni.
3 defa kez ağza, 3 kez burna su verir. 3 kere de başımdan aşağı su dökerdi.
-Öğren abdest almayı- derdi.
en son ne zaman abdest aldım, onu bile hatırlamadım.
Tertemizdi lan çocukluğum.
Sokakta top oynardım. Her yer beton tabii.
En büyük acı, düşünce dizlerimdeki yaralardı.
Erik ağacına daldığımızda, dallar ya üzerimizdeki kıyafeti yırtardı ya da bir sıyrık oluştururdu bedenimizde.
o kadar dıbına koyayım.
fazlası değil.
o kadar
Berrak, tertemizdi hatırladığım bütün görüntüler.
Ondan sonraki, bütün görüntüler
Berbattı.
rezildi, kirliydi.
Sadece z’nin olduğu anlar ışıl ışıldı… gece karanlığında bile, z varsa eğer ışılışıldı...
Gece karanlığı rengarenkti o varsa.
Nasıl olur lan,
gece karanlığı nasıl rengarenk, ışıl ışık olur?
Oluyordu dıbına koyayım.
Oluyordu işte.
Z bunu yapabiliyordu.
Sanki cehennemde yaşıyordum. O bana cenneti getiriyordu.
-Sorun cehennemde olman değil, sorun cennete gidememem- diyordu.
-Senin canını yakan cehennemde çektiğin acılar değil, senin canını yakan cennetteki mutluluklar...
Kaçırdıkların, ulaşamadıkların, ulaşamayacakların-
diyordu.
Temiz kıyafetler getirdi ardından annem.
Bir şey demedi bıraktı kıyafetleri.
Mahalledeki eczanede çalışan bir kız var.
berrin.
Onu aradı.
Pansuman yapsın diye.
Arası çok iyi olduğu için, kız üşenmeden geldi. -
28.
+13 -1-devam-
o akşam bunalımdayım tabii.
düşündüm düşündüm.
çulsuz gördü zaten elde cv.
-okul zamanı, iş zor olmaz mı- demişti, cv ile ilgili konuştuğumuzda.
-işe ihtiyacım var- demiştim.
gece bunu dediğimi fark ettim.
sonuçta gib gibi bir hayat yaşıyorum,
hal perişan amk.
kıza cazip gelmedim belki diye.
saat 9 buçuk gibi birahaneye gitmek için evden çıktım.
yürüyorum.
bizim semtteki ışıkların oradan karşıya geçeceğim, durmuş bekliyorum.
yere tükürdüm o an ardından kafayı bir kaldırdım, kız otobüste el sallıyor amk.
o an dedim anasını gibeyim, ben buna ölürüm lan.
yemin ediyorum size, hayatımda öyle bir an yaşamadım.
yaşamamda bir daha.
ulan öğlen numaranı vermedin, niye böyle bakıp el sallıyorsun amk.
elimi kaldırdım ben de selam verir gibi. otobüs gitti.
lan dedim, koşayım 2 durak var son durağa buradan.
kız inmeden yetişip 2 muhabbet edeyim.
ama gitmedim. birahaneyi gittim amk.
içip içip döndüm eve. -
29.
+12-devam-
bu okula bırakma olayından sonra ben iyice galeyana geldim.
ders saatlerini biliyordum.
uun bekleyişler olsa da, ona göre hareket ediyordum. bu yüzden sürekli karşılaşıyorduk.
şunu da söyleyeyim. facebook falan filan hiçbirini kullanmıyormuş. yıllar yıllar sonra açtı. bu kısımlara da geleceğim.
saatlerce durakta bekliyordum onu,
bazı gün geliyor bazı gün gelmiyordu.
günleri sırf bu amaç için harcıyordum.
beyazıta üçüncü bırakışım da, telefon numarasını tekrardan istedim.
2. defa isteyişim telefon numarasını.
-olmaz- dedi.
-niye?, görüşürüz- dedim.
-böyle tesadüflerle karşılaşmamız daha hoş- dedi
dıbına koyayım, saatlerce bekliyordum. zamanı nasıl öldürdüğümü bir ben bilirim amk. vermedi numarasını ama zoruma giden başka şey. onun dediği şey-tesadüflerle daha hoş- neresi tesadüf beyler bunun. bütün hayatımı harcıyorum amk, neresi tesadüf? -
30.
+12-devam-
daha mesaj yazmadım.
ne yapmam gerektiğini düşünüyordum, ağlamamaya çalışırken.
ağlamamaya çalışırken ne yapmak gerektiğini düşünmek, çok zor oluyor.
otobüsten inemiyordum da, duramıyordum da amk.
çaresizce bekledim. indi otobüsten. bende peşinden.
-konuşmak istemiyorum- dedi.
-bir şeyler söyleceğim, sonra def olup gidicem-dedim.
bir şey demedi. durdu sadece
- ne oluyor ne bitiyor bilmiyorum umurumda değil. seninle karşılaşmak, seni görmek için çok uğraştım. tesadüf değildi hiçbiri..
bir süre bir şey diyemedim.
ardından
- seni seviyorum- dedim.
-kendine iyi bak- dedim.
direkt gittim. bir süre dolaştım. iletişim yayınlarının yanında bir park var. oraya gidip ağladım . yağmur yağıyordu. ilkbahar ananı gibim. bana kısmetin bu mu ilkbahar. ananı gibeyim. tam rezillik. -
31.
+12-devam-
ne olacak ya da ne olabilirdi ki?
-bunu mesaj yazıp sorsaydın, söylerdim- dedim.
- mesajda yalan söylerdin. ama yanımdayken yalan söylemezsin- dedi.
z çoktan anlamıştı kulu, köpeği olduğumu. köpek, itlik yapar-zütlük yapar ama sadıktır. kimin köpeği olduğunu hep bilir.
z. de kimin köpeği olduğumu biliyordu.
yine de karşımdaydı dıbına koyayım. yine de vardı. bu dıbına koyduğumun hayatında her şey sitem ettim, her şeyden pişman oldum.
ama bir kere bile ona aşık olduğum için pişman olmadım lan.
-keşke sevmeseydim onu- demedim, bir kere bile.
neyse.
yalan söyleyecek bir durum yoktu zaten ortada. w ya bir şey dememiştim.
- bu yüzden mi tiksiniyorsun benden- dedim.
- x bunu yapma. rica ediyorum bunu yapma- dedi.
- ne konuşacağım sevgilinle, bir şey konuşmadım- dedim.
sustum ardından bir şey demedim. gözünü benden ayırmadan bakıyordu beyler. ben göz ucuyla bakıp, başka tarafa dönüyordum.
- sen nasıl birisin anlamıyorum. yemin ediyorum anlayamıyorum seni x- dedi. adımı söyledikçe, hoşuma gidiyordu. adımı ilk defa duyuyor gibi oluyordum.
-niye- dedim.
-insan demez mi, ne oldu da bunu soruyorsun diye. hiç mi merak etmiyorsun?-
beyler inanın hiç merak etmemiştim. aklımın ucundan bile geçmemişti. niye sorduğu.
z. ile ilgili tek beklentim, zaten tek umudum yoktu.
sadece onu seviyordum, o kadar.
ayrıldılar mı? banane.
banane, barıştılar mı?
benim z'den yana tek bir umudum yok zaten.
onunla sevgili olmanın, mutlu olmanın hayalini bile kuramıyordum, son zamanlarda.
konuşmaya başladım o an beyler. harbiden konuştum o an
-benim bu hayatta, bir cümle, ağzımdan sadece bir kere çıktı... sadece bir kere, sadece bir kıza, seni seviyorum dedim. bir kere deme gereği duydum. ardından defolup gitmem gerekecekti, biliyorum... ama yine de dedim. seni seviyorum dedim... pespaye halde olmama aldırmadan dedim z... benden tiksinen bir kıza, hiç pişman olmadan, seni seviyorum dedim. iyi ki de dedim z.-
bu cümleyi kurdum beyler. biraz daha uzundu ama bu cümleyi kurum. aynen bunları dedim.
adam gibi hissettim o an kendimi. gerçekten adam gibi hissettim kendimi. beni hiçbir zaman sevmese de, hiçbir zaman unutmayacaktı. hissettim amk bunu, o anda. -
32.
+11-devam-
sabah kalktım. halamlara gittim direkt.
kıyafet alacağım, hiçbir şeyim kalmadı giyecek- dedim.
verdi kartı.
bastım gittim bakırköye.
dolaştım dolaştım.
en sonunda zaradan aldım.
toplamda, 1 pantolan 2 gömlek, 1 mont.
borcun altına girmiştim, gibi tuttuk yani.
10 ay taksit yaptırdım. 400 liradan fazla gitti.
eve dönerken, bir hece, bir cümle derken yine girdim hayallere.
okulda sınav haftası geliyor.
mezun olmam lazım, gibimde bile değil.
hayallere kapılmış gibiyorum amk.
eve döndüm.
kıyafetleri denedim.
saatlerce ayna karşısında mutluluktan şebek oldum.
altı üstü iki parça bir şey demi dıbına koyayım?
o gün ki kafayla bilemiyorsun ki.
hayat böyle kolay değil ama bilemiyorsun ki. -
33.
+14 -3-devam-
kızla oturuyoruz. tost geldi. yemeye çekiniyorum amk.
açım doğru dürüst bir şey yememişim zaten.
çok bir şeyde yiyemiyorum, daha doğrusu yememeye çalışıyorum.
çok yediğim zaman, midemin sağ tarafı ağrımaya başlıyor.
acildeki doktor randevu almıştı ama gitmedim. sigorta falan yok amk.
hastane anasının amı kadar muayene ücreti alıyor zaten.
pederle aramız berbat.
gibsen para istemem, o durumdayız.
her neyse
oturuyoruz kızla. ailemi sordu. babam ne iş yapıyor gibisinden muhabbet. muhabbet olsun diye.
iş konusunu geçtim, direkt anlattım babam konusunda düşündüklerimi anlattım.
-amcığın tekidir babam- gibisinden bir sonuç çıktı yani.
o anlattı sonra.
ilk dönem kaldığı yurdun yanında camii varmış. -sabah ezan sesleri gelir dikilirdik-dedi.
konu buraya nasıl geldi derseniz. benim gözlerimin altındaki morluktan.
-uyuyamıyorum ondan- demiştim. oradan-oraya geldi konu.
ezan sesi deyince bende, camiilere, ezana bir sövdüm açıkcası.
bir irkildi kız.
izmirli tip kız hayata bakış olarak ama basit bir mantık var ya
- dincileri sevmiyor, yoksa dinle alıp veremediği yok-
o misal. ben ise çoktan ateist olmuştum bile.
bilimsel ya da felsefi olarak böyle bir seçim yapmadım.
dıbına koyduğumun hayatı imanımı gibti. nefret yüzünden oldu bende ne olduysa.
kendime zerre kadar inanmazken, bir şeye inanmam imkansızdı. -
34.
+11-Devam-
Boluya gittim. Daha ilk gün yağmur yağıyordu. Ama yer olarak çok güzel.
Direkt bizim akrabanın yanına gittim.
2 katlı restoranları vardı.
Garsonluk tarzı bir şey yapmadım.
Sabah temizliğe yardım ediyordum.
oktay diye bir eleman daha vardı. bu işlere o bakıyordu normalde.
birlikte hem muhabbet ediyorduk hem çalışıyorduk.
Çuvallar geliyordu öğlen, onları taşıyorduk. Bulaşık, akşam temizliği.
ilk 2-3 gün tam dramdı benim için. Böyle taktan durumdaysan, kendini itin zütüne daha çok sokuyorsun.
Ulan diyorum
-kız orada binin biriyle geziyor tozuyor, senin şu haline bak amk-
Ardından
-e amcık kendin geldin buraya- diyorum.
Böyle böyle kendimle kavga ediyorum. Bir süre geçtikten sonra, olanı kabul etmeye başlıyorsun. biri ölür zamanla, hafifler hissi, o misal. -
35.
+112 bira daha aldım. geri döndüm.
- oğlum işine gücüne bak lan. mal mısın? ne işin var senin böyle şeylerle.- dedi
-öyle olmuyor lan- dedim.
-olur olur, mis gibi olur hem de. bir işte tutun, para biriktir, topla kendini. sana göre biri mutlaka çıkar karşına. hiç beklemediğin anda hatta- dedi.
sana göre biri ne lan. gibtiğimin hayatında adalet yok tamam, eyvallah ama sevdin mi, seviyorsun birini. bana göre, ona göresi olmuyor. seviyorsun işte dıbına koyayım.
ayrıca şu kolpaya da hayatınız boyunca inanmayın beyler.
- hiç beklemediğin anda- lafına hiçbir zaman inanmayın.
olmayacak şey olmaz amk.
bazı şeyler, bazı adamlar için hiç olmaz. ben bu adamlardan biriyim. kendini bu adamlardan biri olarak görenlerde, bunu iyi bilir.
böyle adamlardansan ve bunun farkında değilsen, çektiğin sıkıntı 2 ye katlanır. hatta 3 e, 5e katlanır.
çünkü çabuk kanar, kandırılırsın. kolay umut edersin, sen umut ettiğinin farkında olmadan umut ettiğin şeyin imkanı biter gider. ananı giber bu. anlatmaya başladığım ilk kısımı hatırlayan varsa, demek istediğimi anlar.
-tamam bahadır uzatma daha , kapat konuyu- dedim. bir süre sustu.
futbolla ilgili biraz daha muhabbet yapıp, dağıldık evlere. -
-
1.
0Rezervasyon
-
1.
-
36.
+11-devam-Tümünü Göster
Bahadır buldu beni.
Böyle bir halde olduğum için, en sote yere geçmeme bir şey dememişti.
Ama morali bozulmuştu. sote bir yere geçmeme değil. başka bir şeydi.
ilk girdiğimizdeki çoşkusu, bu kısa süre içinde bitmişti.
-keşke gelmeseydik dıbına koyayım- dedi
-ne oldu lan- dedim.
-yok bir şey.- dedi
daha da bir şey demedim.
Ben zaten paramparça olmuştum. gerçi O da paramparça olmuştu.
Herkes, kendi parçalarını toplamaya bakmalıydı.bu hayatta herkes, kendi parçalarının peşine düşer.
Biz de öyle yapıyorduk.
Herkesin paramparçalığı kendine.
Kafamı eğmiş duruyorum.
Gidemiyorum.
Bahadır da gitmek istiyor ama gidemiyor
Gidemiyorduk dıbına koyayım.
Müzik iyice arttı, dans ediyorlardı birileri pistte, büyük ihtimalle. bakmıyorum.
-bak lan- dedi bahadır.
Z den mi bahsediyor bu bin diye geçti aklımdan.
-Bak lan... kıvırcık olana bak-dedi
-ne kıvırcığı lan- dedim.
-oymuş erkek arkadaşı. baksana oğlum- dedi.
-gibtir et bahadır- dedim.-gibtirtme kıvırcığını... benim derdim bana yeter-
Bakmadım bile.
Kolumu itekliyordu.
-Baksana lan. Tip mi var şunda, bak bi,bak-dedi
Baktım.
Normal bir çocuktu. Ne benden ne bahadırdan bir fazlası vardı.
Ama ne benden, ne bahadırdan bir eksiği de yoktu.
Bizden daha paralı olduğu kesindi. oradaki hayatın içindeydi onlar.
biz o hayatın içinde değildik. mekandaki herkesten, biz diye bahsedemezdik. onlar var. biz var.
onlar oradaydı, o hayatın içindeydi.
biz onlardan olamıyorduk oğlum.
buraya gelsekte,
aynı havayı teneffüs etsekte
olamıyorduk.
onlar, bizim giremediğimiz dünyanın içindeydiler
biz ise, bozuk para attığında kola ya da çikolata veren makinaları andıran klimanın yanındaydık.
huur çocugu klima, sinir olmuştum.
ne denir bu makineye,onu bile bilmiyorum
bu yüzden daha çok sinirlendim.
ama o makinenin yanındaydık işte dıbına koyayım.
ben,
bahadır,
bozuk para attığında kola ya da çikolata veren makineleri andıran klima.
Müzik durdu.
Duygusal müziğe geçtiler bir anda. bakıyorum
Kızlar, sevgililerinin ensesinde birleştiriyordu parmaklarını.
erkeklerin ise parmaklarını, sevgililerinin omuzlarının altında birleştiriyordu.
bazısı alınlarında birleştirmiş başlarını,
bazıları başları hafif eğik, gözlerini birbirine bağlamış, gülümsüyordu .
dans ediyordu.
dıbına koyayım
Z ve w da dans ediyordu.
Bir daha dayak yedim.
Hatta Bıçaklandım, kurşunlandım.
Şaka yapmıyordu kimse,
espri değildi, fıkra değildi.
huur çocuğu hayat.
Sen kaçsan da, yakalıyor ki daha çok gibil.
-Sen bunu hak ediyorsun huur çocuğu- diyordu hayat bana
-Al zütüne girsin,
Daha beterlerini hak ediyorsun bunun. Bu az bile sana diyordu-
hayat.
Ben başımı eğiyordum.
Kinle de olsa, nefretle de olsa.
Haysiyetsizce başımı eğiyordum.
Oturduğum yerde, yorulmuştum.
Günlerce amelelik yapmış gibi bir inşaatta, öyle yorulmuştum.
kalkmayı denedim
gitmek için...
o yorgunluğa
o yüke rağmen kalkabildim. beyler.
sırtına yüklerini almış,
her şeye rağmen kalkabilen hamal gibi
kalktım dıbına koyayım...
gitmek için -
37.
+11 -1-devam-
cuma da bekleyerek geçti.
hafta sonu, mahallede turluyorum bir aşağı bir yukarı ama kız yok ortalarda.
-ulan evden de mi çıkmıyor- diye düşünüyorum.
yok ortalarda.
cumartesi akşam ettim, yok.
pazar hava karardığında turlamayı bırakıp, birahaneye gittim.
2 bira içtim, valideden aldığım parayla.
bir yandan da o sitem ediyor.
-para yok. benden para alıyorsun. hem kredi kartı borcuna girmişsin- diye.
her neyse.
bastım 2-3 bira.
dönerken, yolda gördüm kızı.
topuklu ayakkabılarla, siyah bir çorap, full makyaj.
sanki romantik filmler var ya amerikan işi, oradan çıkmış gibi amk.
ilk gördüğüm gün, gayet sade giyinmiş, normal bir kızdı. babası bir şeyler taşıyordu binaya. o da yola çıkmıştı.
bir gülümsedi babasına amk
benim allahım şaştı.
yavaş yürümeye başladım.
önden yürüsün, ne oluyor bir göreyim diye.
o havalı halini görünce, direkt dedim zaten.
oğlum aynı terrane işte.
bu kız sana gelmez, her zaman ki hikaye.
kafada ufaktan iyi. o gece, ne var ne yoksa küfür ediyorum. dine imana falana filana.
düşünün daha kızla tanışmamışım bile.
tanıştım da iyi bir tak mu oldu diyeceksiniz. neyse işte anlatacağım -
38.
+11 -1-devam-
ertesi gün okuldan bir arkadaş aradı.
-yarın sınav var gel- dedi.
sabah kalktım yola koyuldum.
yine o hayatımı giben huur çocugu otobüs durağına gittim.
otobüse bindim. neredeyse uyuyorum amk.
ters tarafta en arka kapı tarafında oturuyorum.
gözlerim bir açılıp bir kapanıyor.
otobüs kalktı, biraz sendeledim kendime geldim.
pat bu karşımda amk.
çok şık ama.
makyaj yapmış, bol parfüm, kot yok yine etek giymiş.
mini etek gibi değil ama. dize kadar, uzun çorap var bir de.
ayakta dikiliyor öyle, kulaklık var kulağında.
gülümsedi yine,
zaten anamızı gibiyor gülümseyişi. her neyse.
yer verdim -geç sen otur- dedim.
teşekkür etti. oturdu.
çok garip bir şey oldu o anda.
o oturdu, ben de karşına dikildim.
gözleri çok güzel bir baktım amk, sonra kalktı yerinden.
- ne oldu- dedim.
-yok ya oturmak istemiyorum- dedi.
bizim yaşlarda binin biri oturdu. anlamadım ne oldu ama sormakta ısrarda etmedim.
benim aklımdan o an geçen, ulan kıyafete dünya para domaldık, bir kere kıyafetler üzerimdeyken kıza denk gelmedim. çok muhabbet etmedim hatta hiçbir şey demedim kıza.
o hareketi biraz zoruma gitti, nedenini bilmiyorum.
neyse otobüs gidiyor, her zaman indiği duraktan bir durak önce
-arkadaşımla gideceğim, ben burada iniyorum, görüşürüz- dedi.
indi. -
39.
+10-devam-
2 gün sonra eve dönerken, vakit gece.
mahallenin yakınlarındaki parkta bir çocukla oturuyordu.
ilkbahardayız.
yemin ederim size bu çocuk, o iki çocuk değildi.
uzaktan bakıyorum bunlara. çocuk kızı eve bıraktı bende peşlerindeyim.
kıza bir laf söz, kendi aklımda kondurmak da istemiyorum.
bu yüzden çocuga dikkatle bakmak için eve bıraktıktan sonra, çocugun peşinden gittim bir süre.
çocuk kızı eve bırakırken, öpüştüler koklaştılar. ben değil adam gibi adam biri olsa gider tekme tokat dalardı çocuga. ama ben yapamadım. ben zaten yenik, gibik biriyim.
baktım çocuga diğer ikisinden biri değil. karman çorman oldu her şey. hem zihnimde, hem kalbimde.
(o tarihten bu tarihe esas çocuk bu beyler. w olarak ad veriyorum buna. daha çok karşımıza çıkacak çünkü)
ertesi gün, bizim binanın önünden sokağa bakıyorum.
kızın çıkmasını bekliyorum.
1-2 saat sonra çıktı.
yanına gittim.
konuşmak istemedi.
otobüse bindik.
hala konuşmuyor amk. duvar gibi duruyor. elinde notlar var onlara bakıyor. kulaklık kulağında -
40.
+11 -1-devam-
boluya gittikten 1 hafta sonra, Pgiboloğun verdiği ilaçları bıraktım.
hem midemdeki ağrıyı artıyordu, hem de ruhsuz bir hal aldırıyordu. zaten bunalımdaydım.
yani neşelenemiyorsun.
doğru, sıkıntıya bir müddet iyi geliyor ama kurtarmıyor seni. neyse işte bıraktım ilaçları. attım çöpe.
böyle dönemler yaşarken, her şeyden kurtulmak, her şeyi değiştirmek geliyor içinden.
bir tak olacakmış sanki gibi. bu en basit eşyadan, en yakın arkadaşa kadar. sanki çevrendeki şeylerden kurtulursan, bir şeyler değişecekmiş gibi geliyor
her neyse.
Böyle böyle geçiyor günler.
bir süre sonra, Bende özgüven oluşmaya başladı.
– nasıl lan- diyeceksiniz.
Bir yerde çalışırken,
tamamen bir şeye kendini verip,
tamamen farklı bir çevrede olduğunda,
kuvvetleniyorsun zamanla. güçleniyorsun.
başta yerin dibinden başlıyorsun ama güçleniyorsun. -
41.
+10-devam-
bir gece mesaj geldi telefonuma.
sinemaya gittiğim, antalyalı kız.
- ne yapıyorsun- dedi.
böylece konuşmaya başladık.
bu kızlar harbiden tuhaf beyler.
2-3 gün konuştuk bununla. bayağı bir sıcaklaştı muhabbet.
regl gününü falan yazmaya başladı. o derece kadar vardı. neyse.
- buluştuk, çok hızlı bir şeyler yaşandı ama hiç merak edip mesaj bile yazmadın- dedi.
cidden kızı ne aramıştım ne de bir mesaj atmıştım.
kıza direkt -canım istemedi- dedim.
beyler bu aslında bir huur çocuklugur.
sevdiğim kızı görmek için saatlerce beklerken bir yerde, bu kıza yaptığım muamele sinirimi bozuyordu.
birine aşıksın, diğeri öylesine diyeceksiniz.
ama öyle değil lan.
dıbına koyduğumun hayatında, sevdiğim kız - seninle tanışıklığım olsun istemiyor- diyor sana.
bir başka kız, öyle ya da böyle, mesaj atıp konuşuyor.
bir şeyler yapıyor.
ona yaptığın muameleye bak dıbına koyayım.
belki vicdan yapıyormuşum gibi duruyor ama çok garip lan. -
42.
+10-devam-
döndüm eve. biraz uzandım.
sonra bilgisayarı açtım.
boluda bir kere bile bilgisayar başına oturmamıştım.
facebook açtım.
bakıyorum ediyorum.
hatta semtteki anıl sevgili yapmış. nargileli fotoğraflar koymuş. bir gülme aldı beni amk.
anıl, yannan gibi adam. bir tuhaf geldi yani. ilişkisi var görünce. böyle adamlar biriyle birlikte olunca insanın tuhafına gidiyor. bende onun durumundaydım, buna rağmen tuhafıma gidiyordu.
biraz daha bakınıyorum.
-tanıyor olabileceğin kişiler-de,
z var amk.
kalp atışlarım 1. vitesten, 5.vitese geçipi şanzımanın dıbına koydu.
ortak arkadaşımız mahalledeki minimarkette çalışan çağrı diye bir bin.
bir de ablası var bu çağrının. her neyse.
açtım kızın sayfasını. kafadan ilişkisi var.
w dediğim çocukla.
fotoğraflar, paylaşımlar hep açık.
neler neler yazmışlar.
sağa sola yumruk vurdum.
sigara yaktım.
yine aynı takun içine düştüm o gece.
aşk mı, takıntı mı, tutku mu, bilmiyorum beyler.
ama taktan bir hayat yaşayınca, bu tarz şeyler simgesel değer kazanıyor.
çukur gibi amk, girdin mi çıkamıyorsun.
öyle kolay oluyor ki bir de, ne olduğunu anlamadan yine aynı mevzuat, gibiyor iman tahtanı. -
-
1.
+1 -1"ama taktan bir hayat yaşayınca, bu tarz şeyler simgesel değer kazanıyor."
hay ağzın bal yesin be kardeş..
-
1.
-
43.
+10-devam-
Malum, z lafları sıralayıp, ağlamaklı gözlerle gitmişti.
Bir saat kadar daha oturdum kafede.
Bitmişti her şey. Umut edilebilecek bir şey varsa, umut ettirmeden bitmişti.
eve döndüm. Odaya girdim.
Yine düşünmeye başladım. Arasam mı dedim. Numarası var.
kim bilir amk, bir süre sonra ararım. 1 ay, 5 ay hatta ne bilim 1 sene sonra belki.
-Ya da- dedim.
-sileceksin telefondan. sadece bekleyeceksin.-
Koskoca hayat, iki seçenekti benim için.
Ya doğru zamanı bulmak için fırsat kollayarak beklemek
ya da
sadece beklemekti.
Telefonu çıkardım. Mesajları sildim.
Numarayı görmemek için ne varsa telefonda, hepsini sildim.
Adım gibi biliyordum çünkü,
Bir süre dayanacaktım ama en yersiz anda mesaj atacaktım ya da arayacaktım onu.
Olmayacaktı.
daha beter olacaktı her şey.
Sonuç şuydu, belki mesaj atar diye beklemek.
Daha doğrusu atmaz, aramaz ama yine de beklemek.
içim yanıyor, soğuk bir şeyler lazım içmek için.
Zaten oda zaten üzerime-üzerime geliyor.
odanın içinde değil de, bir tabutun içindeyim sanki. işin kötü tarafı, ölü olmamam.
benim gibi birinin ölü olması gerekir. beyler. ölü değilse bile, en kısa zamanda ölmesi gerekir.
Yoksa bitmez bu beklemeler.
Sonu gelmez dıbına koyayım. -
44.
+10-devam-
3 gün evden çıkmadım. Bahadır arayana kadar. H
içbir şey yapmadım, uyumaya çalışıyorum sadece.
3. gün öğle saatleri aradı bahadır.
başta Açmadım telefonu.
2. Defa da çaldırınca, açtım.
-şuraya gel kanka, sana bir süprizim var- dedi.
Düşünecek durumda değilim.
Gitti yanına.
- paralı asker buldum. Gidelim mi- dedi.
Berbat durumdayım.
Saf, temiz bir aşk acısı çekiyorum masalı anlatmayacağım. Kafamı dağıtacak ne varsa, hiç düşünmeden yaparım, o haldeyim.
-olur- dedim.
Aradı kadını,
kadın- 1 saat sonra –dedi.
Para muhabbette ettiler, tek seans üzerinden.
Escort sitelerin bir tanesinden bulmuş.
Bizim semtte diye almış numarasını.
Kadın 100 lira dedi ama ardından, 75 liraya bağladı.
Dediğim gibi tek seans. -
45.
+10-devam-
Bahadır da kalktı.
Bir şeyler dedi.
Duymadım.
Merdivenlerin oraya geldim.
Kolumdan çekti bahadır.
-Bir tuvalete gireyim, gideriz- dedi.
Bende girdim tuvalete. Yüzüme su çarptmak için.
o sıra bahadır işiyor, bir yandan da
-keşke gelmeseydik lan, çok pişman oldum- dedi.
iyiden iyiye sinirim bozuldu
-senin suçun amcık. ağlayıp zırlıyordun karı gibi.- yüzüme su vurdum
- sen gelmezsen, bende gitmem diye zırlıyordun. gibtiğimin pezevingi.- dedim.
hırsımı, sinirimi bahadırdan çıkarıyorum. bir şey demiyordu.
Çıktık tuvaletten
Merdivenlerin orada w vardı.
Telefonla konuşuyordu. Başını çevirince beni gördü.
Şaşırdı halime ama yalandan gülümsedi,
merhaba der gibi elini kaldırdı.
çok ağır küfür ediyordu. haberi yoktu sadece.
Bir hışımla gittim yanına.
Boğazını tutup, duvara dayadım.
Bahadır, kollarımdan çekiyor.
Ama bir taka yaramaz.
Deminki yorgun, bitmiş gebermiş halim geçmişti.
Vücudumdaki ağrıların hiçbirini duymuyordum.
Sinir mi dersin, nefret mi bilmiyorum ama Çok güçlü yapmıştı beni.
W bir şeyler dedi.
Hiçbirini duymuyorum.
Güvenlikten biri geldi.
Birileri başımıza toplandı.
Bırakmıyorum boğazını.
Bahadır, kollarımı yumruklamaya başladı.
Hissetmiyordum ama.
W ye Vurmakta gelmiyordu içimden.
Ona vursam sanki z ye vurmuş olacaktım.
Z nin canı acıyacak gibi geldi.
Ama yine de
Sadece boğızını sıkıyordum.
Birini öldürebileceğim tek an o andı dıbına koyayım.
Bir müddet öyle durdum.
Birileri sırtıma vurmaya başladı.
Bahadır koluma vurmayı bırakmış, vuranları durdurmak için debeleniyordu.
güvenlik kolunu boğazıma geçirmiş çekmeye çalışıyor.
elleriyle değil ama.
Kurban zamanı, hareket etmesin diye hayvanların başını kollarıyla çekenler ya. o misl.
Bir hayvan durdurmaya çalışır gibiydi, huur çocuğu.
Bıraktım.
Döndüm.
Döndüğüm gibi Z yi gördüm.
Bir anda başımı çevirip w nun
iki gözünün arası,
burun kemerinin üzerine vurdum kafayı.
Anasını gibeyim ki vurdum.
Ne olursa olsun,
ne olabilirse olsun.
En kötüsü neyse
o olsun dıbına koyayım
Vurdum işte kafayı...
-
ucan kedinin en cok sukulananlari
-
tilki cevap versene la
-
sokiee online
-
halix cringeliği
-
elinizi vicdaniniza koyun ve durust olun
-
şu entry aklımdan bır turlu cıkmıyor
-
harbi kim lan
-
populer cocuklarsa burda fazla meshur degil
-
alizadenin yağlı tombul bacakları
-
sozlukcan detone değilse
-
kahtanın kahinlerii
-
2000 yilinda kurulmus websitede bile
-
hayat artigi o ananin kafasini matkapla
-
zorttirizalina bir daha kayra dersen
-
alizade tanrıçam ile beraber olamadan ölmek
-
günün stresini ekşiye bakıp atıyorum
-
tilkinin terbiyecisi diyarbakirli burocan
-
sünnet istismardir nerdesin la
-
amg bazen dusunuom
-
es geht um gloria
-
çayda lipton emmi bakalım saat kaçta online
-
uçan kedi aylık masraf
-
insan kendi özündede cahil kalabilir mi
-
bu resimde kahtanın delilerini bulacaksınız
-
etsizlikten taşaklarımdan mangal yapıp
-
eskiden sabri capslerine gulerlerdi
-
sefalet cevap versene mk
-
helix gunluk mesai
-
zalinazurt gozunun ferini
-
onlıne yanına yazılan sıyah yazıyı
- / 2