1. 1.
    +42 -1
    ...

    bundan 3 yıl önce.

    üniversitede son sınıftayım. artık iş-güç kovalamaya başlamışım. oraya buraya cv zütürüp duruyorum.
    bizim sokağın başındaki ilk apartmana birileri taşınıyor. otobüs durağına ulaşmak için yan sokağa, bu binanın olduğu yerden dönüyorum. her zaman.

    beyler bir kız çıktı, ben hayatımda böyle bir güzelliğinin benzerine hatta anımsatanına rastlamadım.
    peşinden sürükleniş ve hayatımın gibilişine giden ilk adımlar o anda atıldı...

    http://inci.sozlukspot.co...C4%B1n/@federico%20giunti
    ···
  2. 2.
    +28 -3
    sen adam olsaydın hala o kızın peşinden koşmazdın hacı... gerçi adam olsan bu sözlükte ne işin var amk hiçbirimiz adam değiliz zaten
    ···
  3. 3.
    +22 -2
    sayfa 8deyim devam edeceğim.

    La biri şu entryi şukulasın aramayayım sayfayı amk

    edit: olum kaç defa sukuladiniz aq
    edit2: 1.5 yıl olmuş tak mu var da şukuluyorsunuz lan
    ···
  4. 4.
    +21 -1
    -devam-

    Peder odanın içinde turluyor.
    Ben sabit duruyorum.
    Dövecekti...
    Doğru cümleyi bulup, söyleyemediği için de dövecekti...

    Doğru kelime bulunduğu zaman ise, doğru kelime bulunduğu için dövecekti.
    O cümleyi ben kurmak istedim.
    Bir şey dedim. sadece bu histen kurtulsun diye dedim.
    Atacağı dayağı haklı çıkarmak için kullanacağı cümleyi bulamıyordu,
    dayağın haklılığına inansın diye
    ben söyledim, o cümleyi.
    Bunu onun için yaptım

    -benden kıymetli olduğunu bilmiyordum arabanın- dedim.

    Yemek masasının sandalyesini fırlattı üzerime, sırtımı döndüm.
    Sırtıma geldi. Göremediğim bir tekme sonucu yere kapaklandım.
    Ayağının tabanıyla başıma vuruyordu.

    zihnindeki her şeye karşı hissettiği bütün nefret, ayağının tabanı aracılığıyla, başıma ulaşıyordu.
    Bu nefreti atabilmek için daha sert vuruyordu. Ayak tabanından çıksın, gitsin diye. Çok daha sert vuruyordu.
    Hiçbir şey yapmıyordum.
    Kıpırdamıyordum bile.
    Sadece vuruyordu.
    Vurmasını istiyorum, daha çok.

    Aslında ne babamın dövdüğü bendim.
    Ne de benim dayak yediğim babamdı...
    Babam hayatını tekmeliyordu, kaderine vuruyordu ,
    ben z den yiyordum tekmeleri, bana z vuruyordu...

    Bir müddet daha vurdu. Ardından odanın kapısını açtı.
    O evde, oturma odasının kapısının ilk defa kapandığını fark ettim o anda.
    Yerdeydim.
    Girdiğim zaman fark etmemiştim. Ama O kapı ilk kez kapandığında ben içerideydim.
    Yerdeydim dedim ya...
    Ama Ağlamıyordum.
    Kapıya bakıyordum.

    Aklım sadece z vardı.
    Bu acının onunla alakası yoktu ama ben, bütün acıları onun için çekiyordum.
    Ona adıyordum bütün acıları, ona ithaf ediyordum.
    Dedim ya ağlamıyordum.
    O an -z ne yapıyor- diye düşündüm.
    Yerdeyken. Hala yerdeyken.
    Ben düştüm mü yere, kolay kalkamam yerden.

    Annem kapıda belirdi.
    Ağlıyordu.
    Babamın dayağını, elbette benden daha iyi o biliyordu.
    O daha iyi tanıyordu, babamın dayağını.

    Ağzım yüzüm kan revan içinde.
    Kaldırdı beni ayağa, banyoya zütürdü. elimi yüzümü yıkadı. Bütün suratım şişmişti. Burnum kanıyordu. Dudağım, kaşım patlamıştı. dıbına koyayım, dedim ya ağlamadım.

    Ama annem ağladı.
    Çok kuvvetli, çok güçlü ağladı.
    Babamın tekmelerinden, tokatlarından daha güçlüydü göz yaşları.
    O kadar güçlü ağladı.
    Bin gece daha dayak yesem, bu kadar koymazdı.
    En güçlü gözyaşı, çok sessiz düşer.
    Gözyaşını döken bile duymaz.
    O kadar sessiz düşer...
    o kadar sessiz akar...
    o kadar sert dokunur sana

    ---

    bu gece devam etmeyeceğim.
    kusura bakmayın.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +18
    "belki selam vermek istemezsin diye bişey demedim"

    arkamdaki duvara kafa attım sonra bi cigara yaktım amk
    ···
  6. 6.
    +18
    buldum seni http://inciswf.com/253745974.swf
    ···
  7. 7.
    +18
    -devam-

    Kapısının önündeydim. Telefonu çıkardım. Numarasını hiç kaydetmemiştim. Mesaj kutusundan, öncelerde attığı bir mesaja cevap olarak yazdım.
    – sen in bugün aşağı- yazdm. kafam döndüğü için, uzun sürmüştü bu mesajı yazmam.
    Ama o hemen cevap attı.
    –saçmalama- diye.
    Mesaj atacak durumda değidim. Aradım. açtı
    -5 dakika için olsa da in, yoksa….-deyip, sustum.
    Kafayı kaldırıp, dairelere baktım. Bir pencereden bakıyordu. Onu seviyordum, birkez daha bu geldi aklıma.
    -tamam geliyorum- dedi.
    indi. pijama vardı üzerinde.
    Bir kız pijamayla ne kadar güzel olabilir bilmiyorum ama o çok güzeldi.
    Hiç makyaj yoktu yüzünde. Bu hali çok güzeldi.
    içimden –sıkılır mıyım- dedim..
    Bir yaz sabahı,o uyurken, perdenin arasından giren güneş, onun yüzüne değse, izlemekten sıkılır mıyım?
    Bilmiyorum... Hiç de öğrenemeyeceğim bunu.
    Elinde anahtar, yüzünde hafif sinir vardı. yan sokağın köşesinde durduk.
    -ne oldu- dedi.
    -sarıl bana- dedim.
    -sarhoşsun- dedi.
    bir şey demedim. yüzüme bakıyordu
    -akli dengen yerinde değil senin-dedi.
    -sen sağlıklı değilsin- dedi.
    -istesem, geldiğin gibi üzerine atlayıp sarılırdım sana. zorla. hatta şu an, yine yapabilirim bunu.-dedim
    -niye yapmıyorsun o zaman-dedi.
    -sen sarıl. içinden gelerek ama. Sadece bir defa. Sadece bir kez. –dedim
    - saçmalıyorsun. Gidiyorum ben-dedi
    - her türlü rezilliği çıkarırım z. Yaparım bunu biliyorsun-dedim.
    Rezildim zaten, yapardım. Onun için tek iyi şey yapamazdım belki ama her türlü rezilliği yapardım.
    Biliyordu…
    Durdu gitmedi.
    -şu hale inanamıyorum- dedi.
    Gülmemek için zor tutuyordu kendini. Sinirden.
    Bir süre düşündü.
    -hemen gideceksin ama. Daha da saçmasapan şeyler yapmayacaksın.-dedi.
    -tamam- dedim.
    Yaşamam bile gerekmezdi, bi kere sarılsaydı. Öylece bitseydi hayatım, sorun olmazdı. Şikayet etmezdim.
    Biraz durdu.

    Tek kolunu uzattı. -Bitsin artık bu anlar- demekti sanki, tek kolunu uzatması.
    Bana değil, başka yere bakıyordu.
    Bakmadığı yerde ben ölüyordum.
    Biliyordu, yüzden bakmıyordu.
    Geri çektim kendimi.
    istediğim böyle değildi. gerçek olanı istiyordum.

    -ona sarılır gibi sarıl- dedim.-söz, daha bir şey yapmam.-

    Hiçbir şey demedi. Kimi dediğimi biliyordu. sadece yüzüme bakmaya başladı.

    -istediğim hiçbir şey olmuyor bu hayatta. Bir türlü olmuyorum. Ulan diyim, yine de sarıldı bana. 1 defa da olsa, içinden gelerek sarıldı.-dedim.

    Bu sefer, o hiçbir şey demiyordu. Sadece bakıyordu.
    Cenneti gördüm.
    ilk defa, tek bir defa. Ama cenneti gördüm.

    Sımsıkı sarıldı. Başını boynuma dayadı, sımsıkı sarıldı.
    Canı acımasın diye, ben sımsıkı sarılmadım. Ama sarıldım.
    Hayat, sadece onun saçlarının kokusuydu o an. Bütün her şeyin durması, hiçbir şeyin devam etmesini istemedim. Sadece bana sarılışla, kıyamete kadar öylece dursun dünya istedim.
    saçlarını kokladım, duyasıya içime çektim.
    çok sessiz dedim kulağına
    -seni çok seviyorum ben-dedim.

    Hiç gelmeyen bir kız, kaç defa gidebilir?
    Çok defa gidebilir.
    Yüzümü bakmadı, gözlerimi bakmadı. Kafasını kaldırmadı bile.
    Beni bıraktığı an, koşar gibi gitti.
    Yüzünü göremedim. Ne hissediyor, nasıldı yüzü, göremedim.
    Yine gitmişti.
    Hiç gelmemişti ama yine gitmişti.
    Hep böyle olmuştu. Hiç gelmemişti ama hep gitmişti…
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +17
    -devam ediyorum-

    kız girdi üniversiteye. bende hayallere daldım tabii. cv bırakacağım yere gitmek için yola koyuldum.
    ... fakültesinde okuyordu bilgi olarak yazdım bunu kenara. hayatımın en ağır gibilişinin başlangıcıydı.

    tabi o zaman farkında değilim amk. hayallere dalıyorum. acayip bir mutluluk var içimde.
    bomtak, rezil bir hayat yaşamışım.
    ulan diyorum içimden, bu kız garanti mükafat olarak yollandı bana.
    her şey on numara olacak.
    mucize geldi gibisinden.
    hayaller, hayaller falan. kurdukça kuruyorum kafamda.
    ···
  9. 9.
    +17 -1
    -devam-

    ertesi gün pazartesi, yattım evde.
    çıkmadım dışarı.
    cv bıraktığım yerlerden birinden bile dönüş olmadı. huur çocuklarının anasını gibtim sanki.
    her neyse.
    salı sabahtan kalktım, bir okula gideyim.
    sınav zamanı yaklaşıyor ne oluyor ne bitiyor diye.
    o gün yeni aldığım kıyafetleri giymedim amk.
    kıza saklıyorum aklımca, aklımı gibeyim. onun beni görebileceği günlerde giyerim diye.

    bunalım haldeyim tabii,
    kızı ilk gördüğüm günün salı olduğunun farklında bile değilim.
    çıktım evden.
    otobüs durağına doğru yürüyorum
    anasını gibeyim pat çıktı önüme.
    sokağı döndük, tepem atık bastım gittim yanına.
    -pardon- dedim.
    döndü.

    direkt, -çok güzelsin- dedim.
    güldü. teşekkür etti.
    bir süre durduk, kafa salladı.
    tam anlamadım niye kafasını salladığını.
    ilk defa bir kızla konuşuyorum böyle.
    ilk defa güzelsin diyorum birine.
    ilk defa hislerim sebebiyle bir şey yapıyorum.

    -eee- dedi. gülümseyerek.
    adımı söyledim. burada oturuyorum diyerek, bizim evin tarafına doğru bir işaret yaptım. tamamen sallamadan.
    adını söyledi, elini uzattı.

    yıllarca, dışarıda bir kızla konuşsam başıma ne gelir diye düşünürken

    ulan anama küfür eder,
    polise şikayet eder
    tarzı şeyler kafamda kurmuştum.
    kız böyle tepki verince, şoke oldum.
    ···
  10. 10.
    +16
    -devam-

    bir hafta sonra okula gitmek için yola koyuldum.
    otobüs bekliyorum durakta oturarak.
    önümden bu kız geçti.
    kulaklıkla müzik dinliyor. kendi aleminde.
    içimden bir şey yapmak gelmedi.
    bayağı bir ezik hissediyordum ona karşı kendimi.
    biraz ilerledi. durdu çevresine bakındı.
    beni gördü. yanıma geldi.
    ben oralı olmadım. adımı söyledi hey hey gibsinden bir şey dedi.
    -selam- dedim.
    yanagımdan öptü.
    çok acayipti lan. sevinç çığlığı atacaktım neredeyse. şok altına girmiştim. yine maçın başında tek kale oynamaya başlamıştı. ama farkında olmadan bir gol atmışım ona.

    tanımazlıktan gelişime takılmış.
    otobüse bindiğimizde - ya cidden beni tanımadın mı?- dedi.

    ben rezilliğin dibine vurdum. ağzımı gibeyim. bir golde kendi kaleme attım.
    -belki selam vermek istemezsin diye bir şey demedim-
    dedim beyler.
    ezikliğin, dik alası değilde nedir bu?
    ama işte öyle olmuyor anasını gibtiğimin dünyasında.
    yanağımdan öpünce her zerreme ayrı ayrı tecavüz etmiş gibi oldu.
    ezdi geçti amk.
    o saçma sapan cümleyide o verdiği öpücüğe borçlu
    ···
  11. 11.
    +16
    -devam-

    Berrin halimi görünce
    -çok kötü olmuş- dedi.
    Ne olmuş diye soramıyordu. Neden diyemiyordu.
    Nedenini bilmeyi istemek ayıptı o anda.
    Ama annem yine de söyledi. Yalan söyledi. Ama söyledi.
    -kavga etmiş, dışarıda- dedi.
    -Babası dövdü- diyemezdi.
    -Eşek kadar adam babasından dayak yedi- diyemezdi.
    -Kocam, oğlumu dövdü- diyemezdi.
    işte bu yüzden yalan değildi.
    her seferinde, Doğruların, gerçekler olması gerekmez.
    Bazı doğrular, gerçeklere aldırmaz. yalan doğrulaşır.
    O yalanların gerçek olması gerekir.
    Gerçek olan, o yalanlardır.

    Tek kelime bile etmiyordum.
    Biraz önce cenaze kaldırılmış gibiydi evdeki hava. Sanki, sıkıntıyı bilen sadece ben ve annem değildi.
    Cansız bütün nesneler, duvarlar, halılar,
    ne demek olduğunu hiç bilmediğim ve merak bile etmediğim, ayet yazan duvarda asılı yazılar bile o sıkıntıyı biliyordu.
    Ona göre davranıyordu sanki.

    Ağrıları hissetmeye yeni yeni başlıyordum.
    Ağrı kesici verdi berrin.
    Babamın fırlattığı, sandalyenin ayağı, sağ omzumun hemen altına gelmişti. Mosmordu.
    -Sağ omuzuna doğru yatma- dedi. -Sabah çok daha fazla ağrır.-

    Kurabiye ve çay getirdi annem berrine.
    Evlenecekmiş berrin.
    Nişanlısının kısa dönem askerliği bitmek üzereymiş.
    Harita mühendisiydmiş çocuk.
    Büyük bir mutlulukla, nasıl bir düğün, nasıl bir ev, nasıl bir düzen kuracaklarını anlatıyordu.
    yanımdaki anneme küfür ediyordu sanki. suratıma suratıma küfür ediyordu sanki.
    Büyük bir mutlulukla anlattığı için, anlattıkça anlatıyordu.
    Şu halimize rağmen anlatıyordu. Güzeldi berrin, evet.
    Ama salaktı.
    Öyle bir anda, bunlar anlatılmazdı.
    O kadar mutluydu ki, bu yüzden göremiyordu hemen yanı başındaki mutsuzluğu.
    Z yi düşündüm yine.
    Berrinin yaşadığı mutluluk hayallerini, gerçekleştirmek için yola çıkmaya üşenmeyecekti.
    Ben olmayacaktım o hayallerde.
    Ben, hayal diye kimsenin kurmayacağı olayların içinde olacaktım.
    Herkes yerini bilecek beyler.
    Herkes nerede olması gerektiğini bilecek.
    Benim o düşlerde yerim olamazdı.
    berin kalkmaz üzereydi, teşekkür etti annem, mahcup bir şekilde para uzattı,
    istemem gibi bir hareket yaptı berrin.-bir şey yapmadım ki- dedi
    -evleneceksiniz, böyle böyle birikir- dedi annem.

    Ben, berrinin yerinde olsam, o para almazdım. Ama o aldı.
    Hayalleri vardı dediğim gibi. Onun için çabalıyordu.
    Hayalleri olduğu için annemin verdiği parayı aldı.
    Benim gibi adamlar, öyle bir durumda para almaya tenezzül etmezler. Cebinde parası olmasa bile, tenezzül etmezler.
    Çünkü onun gibilerin hayalleri olur, umutları olur.
    Ama benim gibilerin, bizim gibilerin hayalleri olmaz. Umutları olmaz.
    Hatırlamak istemedikleri olur, denk gelmez istemedikleri olur, anımsatsın istemedikleri olur. Ama umutları olmaz.

    iyi dilekler ve mutluluk dileklerini sıraladı annem.
    berrin gitti.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +15
    kız elinde kitaplarla, otobüs durağına yürüyor.
    hemen önümde yürüyor.

    daha hayatımda bir kıza -seni seviyorum- ya da -senden hoşlanıyorum- demiş bir adam değilim.
    o an dedim ki içimden,
    -lan gibik, git şu kızla bir konuş-
    yemedi tabii.
    kızla aynı otobüse bindik. ben arka taraflara geçtim. o önlerde bir yerde oturdu.
    elimde cv kağıdı, cebimde 10 lira, para başka bir şey yok.
    ···
  13. 13.
    +15
    -devam-

    kızı ilk gördüğüm gün saat 11 civarıydı.
    kıyafet aldığım günün, ertesi günü başladı her şey.
    saat 10'da başladım kızı beklemeye, günlerden perşembe amk.
    saat 11 oldu yok, 1 oldu yok 3 oldu yok.
    mal gibi bekliyorum saatlerdir amk.
    ama gelmiyor.
    işin taktan tarafı, durağın karşısında esnaf var.
    bazısıyla muhabbetim var, bazısıyla yok.
    bir süre sonra onlarda bir tuhaflık hissetti.
    bir otobüs geliyor, bir otobüs gidiyor. kız yok.
    hani dedim -belki erken gitmiştir, döner-.
    yok gelmedi.
    4 sularında, bindim otobüse.
    3 durak sonra inip, yürüyerek eve döndüm.
    niye böyle bir şey yaptım bilmiyorum.

    ertesi günde aynı olay yaşandı.
    4 e kadar bekledim. içtiğim sigaranın haddi hesabı yok.
    karşı da esnaf kıllanıyor amk.
    -ne yapıyor bu- diye.
    o kadar saat nasıl durdun diyeceksiniz.
    daha kaç gün, kaç saat durdum, hepsini anlatacağım.

    mal gibi imkansız bir şeye inanırsanız, onun hayalleriyle saatleri rahatlıkla harcarsınız.
    ben de öyle yapıyordum.
    kızla ilgili hayallerle, umutlarla, öldürüyordum dakikaları, saatleri.
    ···
  14. 14.
    +15
    -devam-

    2 hafta kadar görmedim kızı hiç.
    gerçi genelde evdeydim, çıkmıyordum dışarı.
    bunalım durumdayım yani.
    yine galeyana geldim nasıl olduysa, ilk fırsatta kıza -seni seviyorum- demeye karar verdim.
    zaten işin oluru yok amk, bari söyleyeyim dedim.
    hayatımda hiçbir kıza bu tarz bir imada bile bulunmamışım.
    pazartesi ders saatine baktım. 10 yazıyordu.
    8 de otobüs durağının orada dikilmeye başladım.
    saatler geçti gelen yok giden yok.
    anasını gibeyim saat 3 buçuk oluyor. bu seferde dönüşüne denk gelirim belki diye umut edip bekliyorum.

    o gün, size her şeyin üzerine yemin ederim ki. sabah 8 den akşam 6 ya kadar bekledim.
    15 er dakika arayla kalkıyordu otobüsler.
    yan mahallede bir tur atıp dönüyordum, karşıdaki huur çocugu esnaf kıllanmasın diye.
    otobüslerin içine bakıyorum.
    o kız yoksa, sıradaki otobüs kalkıncaya kadar bekliyordum.
    ardından diğer otobüs kapısını açıyordu.
    bir tur mahallede, dönüp geliyordum.
    otobüs doluyordu, kalkış zamanı yaklaşıyordu.
    ben turu bitirip, otobüse binmişlere bakıyordum.
    o an ki otobüsün kalkmasını bekliyordum. son an a kadar.
    kız, son anda gelip binerse, kaçırmayayım diye.
    ···
  15. 15.
    +15
    -devam-

    bir hafta sonra, bizim semtte bir kafe var.
    valide memlekete gittiği için evde yemek yok.
    gittim tost most bir şey yiyeyim diye.
    saat gece 10 civarı.
    bu haftalar boyunca sınavların hiçbirine gitmedim.
    okulda uzadı. hepsini sırayla anlatacağım.

    girdim kafeye,
    yine bu kız amk.
    3-4 kız var yanında. çıkıyorlar kafeden.
    beni görünce yanıma geldi.
    -nasılsın, ne yapıyorsun- dedi.
    - oturmaya geldim öyle- dedim.
    -teksin sanırım- dedi.
    başımı salldım.
    kızların yanına gitti. geri geldi. kız arkadaşları gitti.
    çay söyledik, ben tost söyledim. muhabbet etmeye başladık.

    - o gün selam veremedim, kusura bakma, erkek arkadaşım biraz şeydir- diye anlatmaya başladı.
    ayran budalası gibi güzelliğini izliyorum ben.
    -geçmiş olsun, kaşına ne oldu?- dedi.
    nasıl çıktıysa ağzımdan bilmiyorum ama
    -dayak yedim- dedim.
    acısın bana gibi bir şey istemiş olabilirim o an.
    rezil durumdaydım dediğim gibi.
    sarılsın gibi yersiz istekleri oluyor insanın böyle zamanlarda.
    acırsa belki sarılır diye ummuş olabilirim. neyse.
    afalladı kaldı. hemen konuyu değiştirdi.
    -iş buldun mu- dedi.
    o an zaten, en baştan bana acıdığını çözdüm.
    ···
  16. 16.
    +14
    -devam-

    cv'yi bıraktım. döndüm eve.
    direkt açtım google sayfasını.
    ... üniversitesi' nin sitesine girdim.
    bölümlere bakıyorum.
    sınav günleri, ders saatlerine.
    sınava girememiş öğrencilerle ilgili bir duyuru vardı hatta.
    oradaki kızlarında isimlerini, tek tek facebookta aradım.
    belki onların arasında falan filandır diye.
    yok. çıkmadı amk.
    ···
  17. 17.
    +14
    -devam-


    -silik, ezik bir adamım-dedim içimden.
    kız dünyalar güzeli amk.

    bütün gece düşündüm.
    janti adamlardan olmak lazım bu kız için dedim.
    yoksa ölsem,
    -ölmüş mü- diye dönüp bakmaz.
    -mutlaka karşılaşırız yeniden-. diye düşünüyorum.
    dedim ki yakayı, paçayı biraz düzeltmek lazım.
    o gün kızı takip ettim ama kızın ruhu bile duymadı amk.
    o kadar silik bir tipim.
    ocak aylarıydı. üzerimden lc den aldığım 2 beden büyük kaban vardı lan. içinde kayboluyordum. ailevi sorunlar falan da vardı o sıra zaten. gibilmiş durumdayım sizin anlayacağınız.

    o gece karar verdim.
    -üst baş bir şeyler alayım- diye.
    para mara yok tabii. nasıl edeceğiz nasıl yapacağız diye düşünürken (halamla aram iyidir) kredi kartını istemeye karar verdim.
    taksitle, bir şekilde öderiz.
    tabii pederin haberi olsa giber belamı.
    ···
  18. 18.
    +14
    -devam-

    Z geçiyor ben dalıp gitmişim. Ona bakıyorum.

    M -duyuyor musun beni- dedi.
    Ne dedi, ne anlattı hiç bilmiyorum.
    Tamamen aklım z ye gitti.
    Uzaklaşıyordu.
    Bütün hayatım, bütün dünyam, kendim, aklım, kalbim sanki taşıdığı kırmızı çizgili, kahverengi çantanın içindeydi.
    Koluna takmış, zütürüyordu bütün varlığımı.
    Utandım kendimden...
    gibimin peşine düşmüş, karıya gidiyorum. Bahadırın peşine takılmış sürekli içiyorum. Tek bir amacım, tek bir uğraşım yok.
    Z ye bakıyorum. bambaşka bir dünya.

    dıbına koyayım, tamam kızı seviyorum. Ama ne yapıyorum onun için. Onu elde edebilmek için, istediği gibi bir adam olabilmek için ne yapıyorum?
    Hiçbir şey yapmıyorum.
    Sırf sitem ediyorum, küfür ediyorum. içiyorum. Ağlayıp zırlıyorum.

    Beyler hiçbir kadın, acıdığı adama aşık olmaz. Sen birine aşık oldun diye kendine acırsın. O da sana acır. Tuhaf bir zevk almaya başlarsın bundan.
    Böyle bir durumdayken, bu durumdan kurtulayım der ağzın her seferinde
    ama içinden hiçbir şey gelmez.
    Tamamen bırakmışsın kendini. Toplayamazsın.
    Nedeni de şudur beyler.
    Nereden başlayacağını bilemezsin.
    Bir karakterin yoktur çünkü.

    Kişilere göre davranıyorsundur.
    Ben x im ve bu benim. Benim karakterim bu. Diyemiyorsun.
    Z, ye, s ye , w ye hepsine farklı davranıyorsun.
    Hepsi başka bir x tanıyor.
    Adam olmak için herkesin bir x(ben) tanıması gerekir.
    Sadece o zaman kendin olabilirsin.
    -gitmem lazım, özür dilerim- dedim.
    Cevap vermesini, bir şey demesini beklemeden kalktım.
    Z nin peşinden gitmem lazımdı.
    Bütün hayatım, kendim gidiyordu lan.
    soyut kalbimin, somut varlığı gidiyordu dıbına koyayım. Duramazdım.
    Z’nin arkasından, Çok yaklaşmadım yürüdüm.
    Ne yapacağımı, düşünmüyorum. Ya da ne yapmam gerektiğini.

    bu kadar güzelken, ne diye süslenir püslenirsin ki. güzel olmayanlar uğraşsın, senin buna ihtiyacın yok ki- dedim. içimden dedim.
    Ne kadar çok tenezzül etmedin sevgime- dedim. içimden dedim.
    gidip diyemiyorum.
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Uzaklaşıyordu.
      Bütün hayatım, bütün dünyam. Burada bittim kardeşim yaşamayan bilemez..
      ···
      1. 1.
        +1
        gibtir lan
        ···
    2. 2.
      0
      rezerve burda kaldım
      ···
  19. 19.
    +14 -1
    otobüste düşündüm
    -bu kız bizim mahallede oturuyor. öyle ya da böyle görürüm-
    kesin.
    şu an belli ki okula gidiyor. ne yapayım ne edeyim derken.
    peşini bırakmak istemedim.
    takip etmek istedim.

    durağın birinde indi. oradan travmaya bindi.
    ben de peşinden.
    silik bir tip olduğum için fark etmedi hiç. beyazıt, kapalı çarşı grand bazaarda indi.
    bende indim.
    fakültesine girdi. iç taraflarda bir yerde.
    ···
  20. 20.
    +14 -1
    -devam-

    ertesi gün, öğlen saatleri uyandım. valide bir şeyler istedi dışarıdan. gittim markete.
    kızla, facebookta ortak arkadaşımız olan marketin sahibinin oğlu olan bin

    -abi dün akşam z. seni sordu.- dedi, ben parayı öderken
    - niyeymiş- dedim.
    - bilmiyorum. buradan geçtiğini söyledim. o kadar- dedi.

    büyük ihtimalle gidip beni cafede beklemiş, ardından eve dönerken, bu bine sormuş.
    eve bıraktım poşetleri, ümraniye'ye kuzenlerin yanına gittim.
    1 hafta kadar kaldım onlarda.

    hiçbir tak yapmadan tamamen öldürüyordum günleri. ne doğru dürüst yemek yiyordum, ne bir şey. sigara, bira, bimden abuk zabuk bisküviler, o kadar. ölmüyordum ama yaşayamıyordum dıbına koyayım. midenin sağındaki ağrı, o sıralar tekrar başladı. neyse.
    ···