-
1.
+7 -4Bilgiyi okumadan önce şunu anlamanızı istiyorum, dünya üstünde 2 tür insan vardır: Acık ve kapalı görüşlü olan. Görüş açısı, paraşüt gibidir, ne kadar geniş olursa o kadar yumuşak inersiniz. Bu bilgi, 0 gerçek ve şu an çarkları da zaten dönmekte. Bu yazıyı “sonuna” kadar okuduktan sonra hayata olan bakış açınız tamamen değişebilir. Yazı“gerçek” olan hayatî ele almaktadır ve rüyalar âleminde kredi kartlarıyla boğuşan, âlem yapan ve umurumda mı dünya diyen kesimi ilgilendirmemektedir. Sadece 1000’de 1'lik bir kesim bu yazıyı anlayacaktır. Eğer anlamadım diyorsanız demekti sizde rüyalar âleminde yasayan 1000'de 999'dan birisiniz. Yine de araştırmak ve anlamak için çok geç değil! Bu makalede 1994'te ortaya cıkmış olan bir raporun ingilizceden tercümesinden yararlanılmıştır.
Tekrar ediyorum, bu yazıda yazılanların hepsi gerçek! NASA'nın gizli Mavi Işık Projesi “Project Blue Beam” Bu Proje, yeni cağ inancını oturtabilmek için 4 farklı basmaklardan oluşmaktadır. Unutmamalıyız ki yeni cağ inancı kurulmak istenen “Yeni Dünya Hükümeti”nin temelini oluşturmakta ve bu inanç dışında “Yeni Dünya Düzeni”nin kurulmasına izin vermemektedir! Şunu tekrar edeyim: Yeni cağ dini/inancı olmadan “Yeni Dünya Düzeni”ni kurmak olanaksızdır. Bu yüzden de “Blum Beam Project” bu projenin en önemli temel taslarından biridir ve bu nedenle şimdiye gizli kalmıştır. Bilginin dışarı sızmasını 1994 ta Serge Monast isimli kişi sağlamıştır.
NASA'nın deşifre olan programlarından bir tanesinin adı, "Blue Beam", yani "mavi ışık"tır. Temel amaç, illuminati adlı masonik örgütün Kudüs merkezli tek yeryüzü devletini oluşturabilmektir. Bunun için bütün dünyadan görülebilecek bir hologram oluşturulacak ve bu hologram, o toplumun inancına göre figürlerle yine o toplumun diliyle hitap edilecek şekilde uydulardan, HAARP ve casus uçaklardan faydalanarak bir gösteri yapılacaktır. Bu sırada düşük frekanslı yayınlarlar yapılarak beyinler etkilenmeye çalışılacak, işin içyüzünü bilmeyenler ise bu aldatmaya inanacaklardır.
illuminati, yıllardır bu oyunu sergilemek için gizliden gizliye çalışıyor. Tarihi değiştirdiler, bilimi manipüle etiler, sinema ve sanatla inanmanız ve etkilenmeniz gereken kodları size yüklediler. Artık geriye tek bir hamle kaldı: "Mavi Işık Projesi".
Bu Proje, uygulanmakta olan senaryonun sadece görsel yönüdür. Bu projeyle amaç, uzay ve dünyadaki bağlantıları kullanarak özellikle gökyüzünde çeşitli görüntü ve simgeler oluşturmaktır. Yeni nesil lazerler sayesinde gerçek zamanlı hologramlar oluşturulmaktadır. Özellikle dinsel simgeler ve imgeler kullanılarak insanların beklediği veya görmek istediği bir takım görüntüler gösterilmektedir. Aşağıdaki videolarda da görülebileceği gibi, insanlar, görüntüler karşısında şaşkınlık ve hayrete düşüyorlar. Bir de bu görüntüleri kutsal mekanlar üzerinde yaptığınızda etkisi kat be kat Artıyor.
Amaç, aslında çok basit. Dinsel kaynaklarda bahsedilen ve beklenen Mesih, Mehdi çıkış alametlerini dünya teknolojileri sayesinde hayata geçirmek ve insanları kendi çıkartacakları, rol verdikleri kişilere itaat ettirmek.
-
2.
0Rezerve
-
3.
-2insan okuyacak biliyorsun değil mi?
-
4.
0iftardan sonra yediklerini bunu yazarak mı sindirdin panpa
-
5.
-2Yeter amk copy paste yapıp trende giriyosunuz emek hırsızları
-
6.
0.
-
7.
+3Planlı Depremler ve Hileli “Buluşlar”
Bu projenin ilk ayağında birçok arkeolojik bilginin çökertilmesiyle ilgilidir. Olay, dünyanın belirli yerlerinde yapay olarak oluşturulan depremler ve akabinde ortaya çıkacak olan arkeolojik yeni buluşlar sayesinde bugüne kadar öğrenilmiş ya da öğretilmiş dinsel/ilahi bilgilerin hatalarını ve yanlış anlaşılmış olduklarını gözler önüne serecek. Bulunan tüm bilgiler ülkelerin dinlerini yüzyıllardır yanlış anlaşıldığını ortaya koyacak! Pgibolojik hazırlıklar çoktan filmler sayesinde başlatıldı. Bunun ilk örneği, “2001: A Space Odyssey”, ardından “Star Trek” serisi ve “Kurtuluş Günü” filmi. Tüm bu filmler uzaydan gelen bir ET saldırısını ve tüm dünya halklarının ve ordularının birleştiği bir ani betimlemektedirler. En son film serisi “Jurrasic Park” evrim teorisini tekrar mikroskop altına almakta ve Tanrı'nın sözlerini yalanlamaktadır.
 -
8.
+3Hileli Buluşlar
ilk basmakta enlenmesi gereken en önemli konulardan birisi de, oluşacak planlı depremlerin bilim insanları ve arkeologlar tarafından gömülü olduğu iddia edilen gizliliklerin olduğu bölgelerde gerçekleşecek olması, yani artefaktların orada olduğu zaten tahmin ediliyordu ve deprem sayesinde hepsinin yeniden gün ışığına çıkması sağlanacak. Bulunan yeni antik bilgiler özellikle Hıristiyanlık ve Müslümanlık inancının temellerini çökertecek nitelikte ipuçları sunacak. Bunu yapabilmek için eski geçmişe ait kimi hatalı kanıtlar yenileriyle karsılaştırılarak uluslara dinlerini yanlış anladıkları gösterilecek. -
9.
+2Gökteki dev büyüklükteki “Uzay şov”u
Projenin 2. ayağı dev büyüklükteki bir 3 boyutlu göksel şovdan ibâret. şov Optik Hologramlar, lazer görüntüler ve sonik seslendirmeler (doğrudan kafanızın içine konuşabilme teknolojisi) içeriyor. Lazer gösterimli ve değişimli hologramlar dünyanın her bölgesinde ülkeye ve onların inançlarına bağlı olarak farklı şekilde hareket edecekler. Yeni Tanrı'nın sesi her dilde ve lehçede doğrudan kişilerin kafasının içine (telepati gibi) gelecek. Bunu anlayabilmek için çeşitli gizli örgütlerin yaklaşık 30 senedir yaptıkları araştırmaları incelemeliyiz. Sovyetler ileri teknoloji bir işlemciyi mükemmelleştirdiler ve hatta ihraç ettiler. işlemcinin haznesine şimdiye kadar insan beyni ve vücudu üzerine yaptıkları anatomik, elektromekanik kompozisyon, kimyasal ve biyolojik yapılanma bilgilerini parçalar halinde yüklediler. Bu işlemciler serisi tüm insan dilleri, kültürleri ve bunlara bağlı anlamlarla yüklendirildiler. Sovyetler ilk olarak işlemcilerini objektif programlarla yüklemeye başladılar, en baslarda yeni Mesih programı ile. Görünüşe göre Sovyetler yani Yeni Dünya Düzeni yandaşları, kullandıkları metotlara aynı zamanda insanların ve toplulukların beyin dalgalarını hedefleyerek ister tek kişi ister bir ulus, istenilen yeni sisteme ya da diktatörlüğe uymak istemeyen kişilerin beyinlerine “intihar” teşvikli farklı beyin dalgaları yollayarak tehdit unsur eden kişileri ortadan kaldırmayı planlamaktadırlar.
2. ayağın 2 farklı bakış acısı vardır. ilk öncelikle “Uzay şov”u. Bu şov neyden dolayı kaynaklanacak? Dinlerin çökmesine az kala, verilmiş olan kehanetlere bağlı olarak es zamanlı yapılacak. Gösteri uydulardan, sodyum bazlı bir katman üstünde yerden yaklaşık 90 kilometre yukarıda gerçekleşecek. Günümüzde hâlen arada bir testlerini görüyor fakat bunları UFO gözlemlemesi olarak kayıtlara geçiyoruz! -
10.
+3Çok profesyonelce hazırlanmış bu şov sonucunda yeni Mesih tanıtılacak ve yeni dünya inancına adapte edilecek. Gereğinden çok gerçekler ortaya atılacağı için kimsenin karsı çıkma fırsatı olamayacak. “Hatta en bilgeler dahi kandırılacak”.
Projenin en can alıcı araçlarından biriyse “Tractor Beams” (Emici Işınlar). Bu sayede belirli insan grupları göğe çekilerek sanki Tanrı’nın evine gidiyorlarmış gibi bir görüntü yaratılacak. Bu teknolojinin testleri küçük gri uzaylılar tarafından yapıldığı savunulan kaçırılma olaylarında sıkça yapılmaktaydı. (Küçük griler Amerika de gizli laboratuarlarda üretilen Bio-Androidlerdir). Hesaplanmış olan, Yeni inanca ve Mesih'e karsı olacak ayaklanmalar ve akabinde gerçekleşecek kutsal savaşlar çok büyük, dünya üstünde görülmemiş bir insan kaybına neden olacak.
Mavi Işın Projesi 2000 yıllık eski kehanetleri evrensel bir tamamlanış olarak ortaya koyacak. Prensip olarak gökyüzü bir Film ekranı olarak kullanılacak ve uzay tabanlı uydular sayesinde dünyanın 4 kösesine es zamanlı, her dilde ve lehçede yayın yapılacak. -
11.
+2Bilgisayarlar tüm şovu uydulardaki yüklü programlar sayesinde koordine edecek. Holografik görüntüler neredeyse aynı ELF, VLF ve LF beyin sinyallerine bağlı olarak görsel ve işitsel olacak, aynı zamanda da sanki bir optik fenomenmiş hissi uyandıracak. Özellikle, her ülkeye kendi kültürüne ve inancına bağlı olan görüntüler ve akustik sinyaller verilecek. Dünyanın hiçbir kösesi es geçilmeyecek! Sanki uzayın derinliklerinden geliyormuşçasına verilen görüntü ve sesler, birçok Mesih bekleyen din gruplarını ve tarikatları çok etkileyecek ve sanki bekledikleri Mesih en sonunda gelmişçesine bir düşünce uyandıracak.
Ardından isa Mesih, Hz. muhafazid, Buda, Krişna vb görüntüleri açıklanmış olan ilahi ve mistik gerçeklerden sonra iç içe kayarak bir bütünü oluşturacak. Fakat bu yeni gelmiş olan Tanrı esasında “Antichrist” denen yalancı peygamber olacak ve eski anlatımların yanlış anlaşıldığını bu nedenle kardeşin kardeşi vurduğunu, ulusların uluslara savaş açtığını belirtip artık eski dinlerin yok edilmesi gerektiğini ve yeni bir inanışa geçilmesinin vakti geldiğini söyleyecek. Bu yeni inanış tabiî ki Yeni Dünya Düzenin inancı olacak! -
12.
+2Tabiî ki bu mükemmel hazırlanmış plan dünya üstünde dev büyüklükteki bir düzensizlik yaratacak, ülkeler birbirlerine düşecek, herkes birbirini öğretileri için suçlayacak, din uğruna akmış olan milyonlarca doların hesabi yapılacak. Ayrıca, tüm bunların gerçekleştiği sırada tüm dünyada politik anarşi ve doğal afetlerden oluşan zararların gerçekleştiği bir an olacak. Hatta Birleşmiş Milletler yeni dünya dininin tanıtımı için Bethooven'in “Song of Joy” isimli müziğini kullanmayı planlıyorlardı. Eğer ki bu uzay şovunu yıldız savaşları programıyla bir araya getirirsek karsımıza su sonuç çıkıyor: uzun süredir ürelerinde çalışılmış olan elektromanyetik radyasyon ve hipnotizma! 1974'te araştırmacı G.F. Shapits yaptığı araştırmaların birini anlatırken; “Araştırmalara göre hipnotizörün kullandığı kelimeler elektromanyetik enerjiye çevrilebilir ve bu enerji doğrudan insan beyninin bilinçaltına, şahsin bilgisi ya da herhangi bir araca bağlı olmadan yerleştirilebilir ve sahsın bu iletiyi bilinçli bir şekilde kontrol ya da bloke etme olanağı yoktur! Bu sayede şahsın kişisel kontrolü elinden alınabilir ve özgür iradesi bastırılabilir. (Gerçek Zombiler!)
Channeling fenomeniyle uğraşanları bu alanı daha iyi incelemeleri tavsiye olunur! Birçok, kendini “Channeler” olarak tanıtan kişiler bu açıklamalardan sonra bir daha yayın yapmamışlardı. Çünkü birçoğunun mesajlarının birbirine çok benzediği ortaya cıktı. Channeling olarak gelen mesajların içeriği ve kaynağı gerçekten çok ciddi bir şekilde incelenmeli ve ayrıca mesajların Yeni Dünya Düzenine faydalı olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. -
13.
+2The Sydney Morning gazetesinin 21. Mart.1983 yayınladığı haberde, Sovyetlerin insan aklini ele geçirmeye çalıştıklarına dair yayınladığı haber etrafa korku salmıştı. Yazılan haber eski olmasına rağmen Sovyetlerin bu teknolojiyi ne kadar zamandır geliştirdiğine dair önemli bir ışık tutuyor. Sovyetlerin kullandığı işlemciler daha önce belirttiğimiz gibi dünya dilleri, lehçeleri ve anlamlarıyla yükleniyor ve objektif programlarla birbirlerine bağlanıyordu. Fakat biz artık Sovyetlerden bahsetmiyoruz! Bahsettiğimiz şey “Birleşmiş Milletler”, yeni dünya düzeninin minyonları işlemcileri hâlen gerekli bilgilerle yüklüyorlar.
Köse yazısını yazan editör, haberin es geçilmeyecek kadar önemli olduğunu belirtiyordu. Sanırım bu mega-akil-kontrol-progrdıbını yapanlar bu programı farkında olmadan bir organizasyona satıp tüm insanlığın köleleşmesini sağlayabilecek bir temel yarattıklarını göremiyorlardı. Sadece 1983 ten günümüze bu programın ne kadar geliştirilmiş olabileceğini bir hayal edin! -
14.
+2---Yapay Düşünce ve iletişim---
Aşırı ilerlemiş olan teknikler bizleri Mavi Işın Projesinin 3. basamağına doğru zütürüyor. Proje telepatik ve elektronik olarak güçlendirilmiş çift-yönlü iletişim metoduyla ELF, VLF ve LF dalgaları her kişiye ulaşacak ve akıllarında sanki tanrıları onlara doğrudan ruhlarının derinliğinden konuşuyormuşçasına ikna edici bir his yaratacak. Bu dalgalar uydulardaki işlemciler tarafından şu ana kadar dünyadaki her insani, onun dini, dili ve kültürü hakkında topladığı bilgilerle etkileyecek. Dalgalar doğal düşüncelere yatay olarak isleyip “yanıltıcı yapay düşünceler” dediğimiz olayı yaratacak.
Bu tip teknoloji 1970, 1980 ve 1990'larda insan beyni üzerine yapılan araştırmalarda beynin tıpkı bir bilgisayar gibi çalıştırılabileceğine ve nasıl manipüle edilebileceğini göstermektedir. Bilgi yüklenir, isleme konulur, entegre edilir ve verilen karşılığa göre de sistem programlanır. Akil Kontrolörleri bilgileri tıpkı aynı yolla ellerindeki işlemciler sayesinde gramer değişikliği yoluyla manipüle etmektedirler. Ocak 1991 de, Arizona Üniversitesinde sunulan “The NATO Advanced Research Workshop on Current and Emergent Phenomena and Biomolecular Systems” konferansı ne içindi? Şunun için: bilim insanları, bilinmeyen kaynaklar tarafından finanse edilen araştırmalarının yanlış ellerde potansiyel birer silah olarak kullanılabileceği konusunda uyarılmak istenmişti. -
15.
0Buluşları sayesinde Amerika çoktan körlerin tekrar görmesini, sağırların tekrar duymasını ve felçlilerin tekrar yürümelerini sağlayan iletişim aygıtları üretmişti. Aygıtlar kurtuluşu olmadığı belirtilen hastaları ağrısız ve neştersiz şekilde iyileştirebilme özelliğine sahip. Bu yazdıklarım Bilim-Kurgu değil “gerçek”! Bu yeni iletişim aygıtları insan beynine ve nörolojik sistemlerine ultra-low frekanstaki radyasyon dalgalarıyla yeni bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor. Bu aygıtların bazıları CIA ve FBI tarafından şuan kullanımda. Fakat bu aygıtlar asla hastaları iyileştirmek için kullanılmayacak çünkü bu yeni dünya düzeni için uygulanan ajandaya ve onun kuklaları olan Amerika hükümetine aykırı.
Yurt içinde, bu yeni aygıtlar, yeni dünya düzenine karsı grup ya da kişiler üstünde kullanılarak işkence ve suikast ile ortadan kaldırılmaları sağlanıyor. Sistem “Manchurian Adayları” yaratıyor. Halk kimin terörist ya da iyi olduğu konusunda manipüle ediliyor. Bu sistem sayesinde yeni bir “köle” halk tipi yaratılıyor. Uluslararası denemler ele geçirilmiş ve beyni yıkanmış kişiler tarafından Amerika, Kanada, ingiltere, Avustralya, Almanya, Finlandiya ve Fransa’da yürütülüyor. Ayrıca, ingiliz Bilgisayar Bilim insanlarının akıl almaz intihar serileri ve ölenlerin Amerikan Ordusuna olan bağlantıları çok ilgi çekicidir. -
16.
+1Simdi karşımıza çıkan soru su: herhangi bir hükümet, pgibiyatrist ve şirket bu tip korkunç teknolojileri insanlığa karsı gerçekten ve bilerek kullanabilirler mi? Cevap, tabiî ki EVET!
Hükümet ajanları ve bunlara bağlı olan şirketler yeni dünya düzenini kurmak ve halkı tamamıyla kontrol edebilmek için gereken her türlü yola başvurmaktan kaçınmamaktadırlar. Neden sorusuna gelince: Sadece bir şey için, eğer ki halk korkunç eylemlerle korkutulur ve güvenliklerinin tehlikede olduğu hissi verilirse, halk sizi yeni koyacağınız “ırkçı yasalara” karsı desteklemekten başka bir şey yapamaz. Bu yolla halk silahsızlandırılır, tüm kişisel bilgileri ele geçirilir ve halka tüm bunların sadece güvenlikleri için olduğu söylenerek kandırılırlar. 2. olarak, onlarca yıllık politikanın ve sosyal yasamın bugünkü haliyle yeni sisteme adapte olamayacağından dolayı yeni ve alternatif ideolojilerle değiştirilmesi önerilir. Tabiî ki alternatif sistem çoktan planlamıştır! Bu yeni alternatif sistemin adi Yeni Dünya Düzenidir () ve halkın güvenliğiyle gönülden hiçbir ilişkisi yoktur. George Bush bir röportajında “Dudaklarımı okuyun: korku her zaman güçlü elitler tarafından halkı kontrol altında tutmak ve yönetmek için kullanılmıştır” demişti.
Eski “böl ve yönet” sistemi küresel bir şekilde uygulanmakta ve her kişiyi güvenliğinin risk altında olduğuna ve etrafındaki herkesi potansiyel bir suçlu olabileceğine dair inandırmaktadır. Tabiî ki bu tamamıyla “akil kontrolüdür”! Mavi Işın projesinin derinlerine inebilmek için pgibolog James 5. McConnel’in 1970te yayınladığı açıklamaya bir göz atmalıyız. Demişti ki: Kişiler algi yeteneklerinin uyuşturucu hipnotizma ve çevresel hileli yönlendirme sayesinde bir “ödül ya da ceza” sistemi altında neredeyse tamamıyla kontrol altına alınabilir. Bu sayede halk pozitif bir beyin yıkama yöntemiyle dramatik ve çok hızlı bir kişisel ve karakteristik evrime uğratılabilir. -
17.
0Başka bir pgibolog, bir açıklamasında: “Bizler doğumumuzdan itibaren toplum ne istiyorsa yapmak için eğitilmekteyiz! Aslında kendimizin ne yapmak istediğinin bir anlamı ya da önemi yoktur. Bunun nedeni elitlerin ellerinde bu teknolojiyi barındırıyor olmalarıdır. Kimseye kendi öz kişiliklerini geliştirme hakkı tanınamaz!” Bu açıklama ve fikirler çok önemli bir temel teşkil etmektedir, çünkü bu temeller bugün birleşmiş milletler tarafından kullanılmaktadır ve kimsenin kendi öz kişiliğini keşfetmesine izin vermez. Aslında kimsenin kişiliğinin sırf toplum kendisini anti-sosyal görüyor diye değiştirmesine dair bir düşünceye kapılmasına gerek yoktur. Her birey yeni bir kişiliğe bürünme ya da bürünmeme hakları olduğuna dair bir dilemmadadır. Haklar hayal ürünü kavramlardır! Böyle bir hakkin varlığı üzerine tartışılamaz bile.
Bu açıklamalardaki önemli husus, yenin dünya düzeninin şu anki sosyal sistem üzerine oturtulacağıdır. Yani eski inanışlar artık “eski ve yanlış” olarak nitelendirilecek ve insanlar yeni inanışa davet edilecek. Halen eski inanışa bağlı olan kişilerse yeni inanışa geçmiş olan toplum tarafından dışlanmaya başlanacakları için yavaş yavaş değişime ayak uydurmaya başlayacaklar. Yeni inanışa geçmiş olanlarsa aslında sadece yeni dünya düzenine gerçekleri bilmeden destek olmuş olacaklar. -
18.
-1Kardeş iyi uçmuşsun, nerden bulduysan yazan kişi iyi sallamış
-
-
1.
0Hayal edilen herşey gerçekleşebilir, neden öyle diyorsun
-
1.
-
19.
+1Bu şimdiye kadar tasarlanmış en büyük “Akıl Kontrolü” projesi olabilir mi? NASA'nın Mavi Işın Projesi, yeni Dünya Düzeni'nin en öncelikli görevidir. Sizlere bu bilgileri es geçip kenara itmeden önce dikkatlice okumanızı ve araştırmanızı tavsiye ediyorum. Gösterilen raporları daha da incelersek, akil kontrolü operasyonları için kullanılan ve Pasında/Kaliforniya da yerleştirilmiş olan insan sinir sistemiyle aynı frekansta yayın yapan bir sinyal sisteminin Loral Electro-Optical isimli firma tarafından dikilmiş olduğunu buluyoruz. Lokal firması Amerika ordusunun savunma sistemleri için anlaştığı en önemli firmalarından biridir. Amerika Hava Komutanlığından General Leonard Perem, Loral firmasına düşman askerlerinin akıllarına mesajlar yerleştirip kendi “süper askerlerini” düşman hattına rahatça sokabilmek için geliştirilmesini istediği bir teknolojiyi araştırmaları için bir sipariş vermişti. Geliştirilen cihaz elektromanyetik radyasyon yaratarak gigahertz frekansında [mikrodalga] ELF (extreme low frequency) dalgaları oluşturuyordu. Cihaz uzak mesafeden insanlara pgibolojik ve fiziksel işkence yapma amacıyla yapılmıştı.
Bu tarz silahların 1970lerde Greenham Common hava üssünden bir ingiliz bayana karsı uygulandığına dair dava açılmıştı. Silahın gönderdiği sinyaller doğrudan işitme sinirlerini etkiliyor ve kişinin kendi düşüncelerini dahi duyma yetisini yok ediyordu.
Bu tip ELF teknolojileri birçok Amerikan savunma bölümü tarafından kamuya sunulmuştu. En önemlilerinden birkaçı “The Electromagnetic Spectrum and Low Intensity Conflict”Yüzbaşı Paul E. Tyler tarafından yazılmış; Albay David G. Dean tarafından yazılan “Low Intensity Conflict and Modern Technology Edict” koleksiyonuna eklenmişti. Kağıtlar 1984te iletilmiş ve 1986 dada Alabama Hava Üniversitesi tarafından yayımlanmıştı. Başka bir mikrodalga cihazıylaysa sesli sinyaller doğrudan belirli kişileri hedefleyebiliyordu ve etraftaki diğer insanları etkilemiyordu. -
20.
+3Beyler okuyan yoksa ben yazmiyim ben bunu okudum sizde bilgilenin diye buraya yaziyom
-
-
1.
0Okuyorum
-
1.