1. 7.
    0
    eksileyene şukulayana hepinize eyvallah.
    ···
  2. 6.
    0
    yoharı!
    ···
  3. 5.
    0
    ÖZET GEÇ PiÇ
    ···
  4. 4.
    0
    kap şukunu güzel olmuş
    ···
  5. 3.
    0
    caps yok, eksiledim.
    ···
  6. 2.
    0
    yoharı!
    ···
  7. 1.
    +1 -1
    rüzgarda savrulan bir papatya gibi çırpınan minicik yüreğinde ne de büyük sevgiler beslemiştin!
    oysa sonradan anlayacaktın sevgilerin değil nefretin kadınıydın sen.
    uzunca bir selvinin yaprakları sayısınca erkeğin gönlüne girmiştin belki de,
    ama senin gönlünü fetheden sadece koca bir çınar olmuştu bugüne dek...
    salaş mekanları severdin;
    onca gürültüden, kalabalığın oluşturduğu yalnızlıktan bir tek oralarda soyutlayabilirmişcesine kendini.
    biliyordun, bu gösterişli saçmalıklar matinesi dünya sana hitap etmiyordu,
    durduk yere efkarlanmaların da bu yüzdendi belki.
    sen sistemin istediği kadın değildin, sistem senin istediğin değildi.
    sistem, sistem değildi çünkü.
    ama sen kadın gibi kadındın.
    ne yazık ki sistem değişmedi.
    ve ne mutlu ki sen de değişmedin.
    gece pencerenden odana süzülmeye çalışan ışığa sapık gözüyle bakardın.
    karanlığı severdin.
    karanlıkta kendini buluyordun tahminimce...
    gecenin sessiz karanlığı her şeyi siliyordu ve sen o muhteşem şeyi yaşıyordun:
    seninle başbaşa kalmak...
    çocukları sevmenden nefret ederdim;
    o küçük bilinçleriyle asla gerçekleşmeyecek hayaller kurarlar ve umut ederlerdi,
    bu bana salakça geliyordu.
    belki de hayal ve umut etmeyi beceremediğimden kıskanıyordum.
    bilmiyorum, çocuklar aptaldı; sen onları severdin.
    bir damla gözyaşın bile o kadar ağırdı ki; ağladığında iç organlarım patlarmışcasına acı çekerdim.
    senin haberin olmazdı.
    sen ağlardın; ben ağlardım, sonra susardık.
    sen yine ağlardın, ben ağlamazdım, o acıya rağmen; ağlayamazdım...
    yağmurlu havaları severdin.
    şemsiyeye karşıydın.
    yağan yağmurun, bizim buharlaşmış gözyaşlarımız olduğunu düşünürdün.
    bu kasvet bana ağır gelse de senin dört bir yanını hüzünle karışık bir mutluluk sarardı.
    anlamadım bunu hiç, anlamayacağım.
    biliyorum, anlatamayacaksın; sana özgü bir his bu, hep saygı duyacağım.
    kullandığın şeylerde konfor aramıyordun, idare etse yetiyordu sana.
    oysa bize böyle öğretmemişlerdi:
    sürekli istemeli ve tüketmeliydik.
    milyarderlerin cebine birkaç kuruş daha nasıl girecekti yoksa?
    sen haklıydın.
    sen...
    farklıydın.
    nezaket denen ikinci bir yüzün yoktu.
    medeni(!) görünmek adına yalanlar söyleyip adına da nezaket demiyordun çünkü.
    olman gerektiği gibi değil, olduğun gibiydin.
    sistem senin gibileri istemiyordu, sen sistemi...
    imkansız aşkların tek çaresi vodkaydı zamanımızda.
    kinaye yapar, neden sadece vodka içtiğimi sorardın.
    bilirdin.
    tadı güzeldi işte, ondandı, başka neden olsundu ki?
    anlıyorum derdin, anlardın, susardın...
    televizyonlardaki sahte doktorlara söverdim.
    sigaranın para verip kendimizi zehirlediğimiz bir illet olduğunu söylüyorlardı.
    oysa böyle bir ürünün öldürmesi saçmaydı, çok satıyordu.
    onlardan kâr etmek için insanların ölmesine bile izin vermezdi ki üreticiler!
    hem, sigara satın aldığımız dosttu.
    bilirdin, gülerdin, susardın.
    Tümünü Göster
    ···