1. 1.
    +1
    Müslümanlığı Kendi istedikleri Gibi Inandirdilar. Asırlar Boyu Hep Kandırıldık...
    Okuyun Okutturun Panpalar. Biraz Uzun Ama Okumanıza Değer.

    SEN ANLAMAZSIN DEDiLER..

    Bize yalan söylediler. Doğru budur deyip içine binlerce yalan soktular. Okursan anlamadığın dilde okumalısın, o cennet dilidir dediler. Türkçe okursan anlamı bozulur dediler. Kendileri ise hiç okumadılar, hiç anlamadılar, hiç bilmediler. Allah yeminler edip kitabın anlaşılmasını kolaylaştırdığını ayet ayet haykırırken, din ndıbına ekgibsiz derken, kendini açıklar derken, bundan sorulacaksınız derken, ayetlerden yüz çevirenler yanlış yoldadır derken hiç dönüp bakmadılar. Ya anlamadıkları dilde ezberlediler, ya duvara astılar, ya da ölülere okudular.

    Bize yalan söylediler. Peygamberi seviyorsan şu sözlere de uyacaksın dediler. Kitabın yanına başka başka sözler eklediler. Bir katile dönüştürdüler. Müşrikler gibi büyülendiğini iddia ettiler. Ressamlara düşman ettiler. Müşrik Yahudiler gibi kadınları taşlattılar. Her fırsatta cinsellik anlatan bir adam haline getirdiler. Kadın düşmanı yaptılar. Peygamberin hadisi deyip Ebu Hüreyre’nin yalanlarını elçinin sözü yaptılar. Dokuz eşle bir gecede halvete soktular. Dokuz yaşında kızla evlendirdiler. Asıl kendileri peygamberi hiç bilmediler, sevmediler. Hep iftira ettiler de sonra biz ona uyarız dediler.

    Bize yalan söylediler. Allah “elçiyi destekleyin” derken onlar günde yüz defa selavat çekeceksin dediler. Ne destekleyenlerle peygamberin davasını desteklediler, ne peygambere uyup Allah’tan gelene sarıldılar, ne arzuhalini Allah’a sunanlarla kıyam ettiler, ne sadece Allah’a rüku edenlerle rüku ettiler, ne sadece O’na secde edip boyun eğenlerle secde ettiler. Peygamberi ve davasını değil, kendilerini düşünüp, selavatla kendi seslerini Allah’a değil peygambere ulaştırmayı umdular, sandılar, zannettiler. Kendileri peygamberi ve dinini hiç desteklemediler. Konuşmak bile istemediler. Oturup boncuktan tesbihlere sarıldılar.

    Bize yalan söylediler. Onu yeme bunu yeme dediler. Haramdır dediler. Günahtır dediler. Kendileri haram günah demeden kimin neyini bulduysa bir rivayet bulup ona uydurarak yediler.

    Bize yalan söylediler. Sol elinle olmaz dediler. Sağ ayakla gireceksin dediler. Sağ tarafa yatacaksın dediler. Oysa Allah’ın kuluna zulmetmeyeceğini hiç bilemediler. Yaratılışını hiçe sayıp üç yaşındaki solak bebelere sağ elini kullan diye, yedi yaşındaki çocuklara sağ elinle yazacaksın diye zulmedenler Allah’tan ne zaman af dileyecekler?

    Bize yalan söylediler. Zorlaştırdıkça zorlaştırdılar. Önce sünnet sonra farz sonra bi daha sünnet kılacaksın, kılmadığın seneleri kaza edeceksin dediler. Abdest almadan önce teyemmüm edeceksin bile dediler. Şu duayı ezbere bileceksin, üstünden değil altından okuyacaksın dediler. Kendileriyse namazlarında ne yaptıklarını, ne dedikleri hiç bilmediler.

    Bize yalan söylediler. Peygamberden şefaat dediler. Yetmedi sahabeden şefaat, ehli beytten şefaat dediler. Yetmedi dedelerden, âlimlerden, hatta tağut zalimlerden şefaat dediler. Yetmedi hocaefendilerinden, cemaatlerinden şefaat dediler. Yetmedi yatırlardan, mezarlardan beklediler. Şefaatin tümünün sahibinin Allah olduğunu hiç görmediler. Şefaati O’ndan hiç beklemediler!!!

    Bize yalan söylediler. Mehdi gelecek, isa inecek dediler. Kendi sapkın âlimlerini isa, kendi hocaefendilerini, kendi şeyhlerini mehdi ilan ettiler. Yetmedi peygamberi Allah’a eşit saydılar. Yetmedi kendi imamları için Allah vücut buldu dediler. Kendilerini nasıl affettirecekler!!!

    Bize yalan söylediler. Kendi mallarını kaybetmemek için “en büyük günah kul hakkıdır” derken ne yetimi doyurdular, ne yemedikleri kul hakkı bıraktılar. Affedilmeyecek tek günahın “tevbe edilmemiş şirk” olduğunu hiç bilmediler.

    Bize yalan söylediler. Dayanamayıp su içen on iki yaşında çocuğa 61 gün oruç dayattılar. Bütün gün ahlarla vahlarla sözde oruç tutup, iftar sofrasında yetimi unutup birbirlerine ziyafetler çekip, tıka basa doydular.

    Bize yalan söylediler. Vergi memurlarıymış gibi kırkta birdir dediler. Mallarını mülklerini ayırıp, hülle üstüne hülleler kurup, bunlar dâhil değil dediler. ihtiyaçlarının fazlasını vereceklerine, sandıklara yığıp biriktirdiler. Kuzu kapamalar midelerine hazımsızlık yaparken iki torba bulgurla fakiri sözde sevindirip, üstüne bir de böbürlendiler.

    Bize yalan söylediler. O kadar çok yalan söylediler, o kadar çok yalan söylediler ki Kuran’a şerik kitaplar, külliyatlar yazdılar. O’nun ayetlerinin her birinin karşısında onlarca yalan rivayet ettiler. Ne bize hakkıyla bir ayet gösterdiler, ne de kendileri kendi yalanlarına doğru dürüst uydular.

    Bize yalan söylediler. O kadar çok yalan söylediler ki, şu yazıya sığdırmak ne kelime, bin ciltlik kitap yazsak, biz yazarken uydurulan yenilerini eklemeye mecalimiz de zamanımız da kalmaz.

    Bize yalan söylediler. Ama şimdi biz onlara doğruyu söylediğimiz için bize yalancı sapkınlar diyorlar. Biz doğruları haykırdıkça, takıntılarıyla saldırıp, tanımadıkları, yüzlerini bile görmedikleri, yalancı rivayetçilere ve takkeli müşriklere bizden çok güveniyorlar. Derin uykularını böldüğümüz için sinirleniyorlar. Ama olsun… Onlar bize bilerek ya da bilmeyerek yalan söylemeye devam etseler de biz yine hem kendimiz hem de onların iyiliği için doğruları söyleyeceğiz. Biz onların değil Allah’ın emrini ve rızasını gözetiyoruz. Bize Allah yeter.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    Madde maddede belirteceğim.

    Gezi Direniş’inin, dış güçlerin 3. köprüyü ve istanbul’daki 3. hava limanını engellemek için yaptığı algısı, AKP seçmeninin zihinlerine işlendi. Bizzat başbakanları tarafından.

    Fakat böyle bir şey mümkün değildi. Gezi direnişi 3 temel konuya isyandı;
    -Toplumdaki kalabalık bir kısmın hayat tarzına müdahale,
    -Doğanın, taş binalar ve beton yığınları için katledilmesi
    -Ülkenin gerçekte medeniyetin ve çağın gerisinde bırakılması

    Yani canım AKP’li kardeşlerim. Aslında Gezi, sizin de yaşama hakkınızı korumak için ortaya çıkan bir DiRENiŞ hareketiydi, DARBE GiRiŞiMi değil.

    Size sunulduğu gibi, halk şiddet göstermedi. Halk molotof atmadı. Halk esnafı işsiz güçsüz bırakmadı. Bütün bunların sorumlusu, provakasyonun da baş sahibi olan, AKP hükümetiydi. Siz Gezi’ye gelmediniz, ortamı görmediniz. Medya size nasıl yansıttıysa, öyle zannettiniz; ama maalesef değildi. Polisin saldırmadığı her dakika, barış ve hoşgörüyle dolu geçiyordu Gezi Parkı’nda. Direnişte.

    Sandığınız gibi, “başörtülü bacılarımı” dövmediler. Aksine, Gezi’de başörtülü olan da binlerce kadın vardı. Tek bir kötü söz edilmedi, tek bir kötü davranışta bulunulmadı.

    Size “Atatürk resmiyle apo resmi yan yana getirildi yaavv” dediler. Evet geldi. Bu şunu gösteriyordu çünkü; “Artık Türk ve Kürt kardeştir. Bunu bozmaya çalışmayın. Bizi rahat bırakın.” PKK’yla silah, uyuşturucu, bölgedeki güç için yapılan görüşmeler, anlaşmalar size hiç söylenmedi oysaki AKP’li kardeşim. Maalesef sizi kandırdılar.
    ···
  3. 3.
    0
    güzel yazmışsın da,sence hangisinin işine gelecek bunu anlamak ? bak gör anlayacaklar mı yoksa ana avrat sövüp sonuna dexer sloganı mı atacaklar. türkiyede derece yapıp odtü'yü kazanmış adama açıköğretim okurken "akıllı olucaksın" diyen insanlar bunlar. demem o ki cahile gibsen anlatamazsın.
    ···
  4. 4.
    0
    o kadar otobüsü arabayı bilimum taşıtlı aracı ben yaktım yıktım devirdim boyadım zaten amk bi gibtir git edebiyatına başlatma gece gece
    ···
  5. 5.
    0
    benim gözümün önünde halk otobüsleri tekmelendi, vatandaşın araç camları tekmelerle tuzla buz edildi.
    kamu bankaları taşlandı. ve içinizden hiç kimse taşkınlık yapanlara ses çıkarmadı.
    bunu nasıl "yaşama hakkınızı korumak için ortaya çıkan bir DiRENiŞ hareketiydi" diye açıklıyorsun anlayamıyorum.
    bu halk kimin ne olduğunu biliyor.
    ···