Günlerden bir gün yine mahallemizin güzide kıraathanelerinden birinde arkadaşlarla 101 dönüyoruz. Masada ki yancıların katılımıyla yaklaşık 8 kişi, 'Kılıçdaroğlun'da liderlik vasfı yok, Merkel çok ayıp etti, Oç ruslar' falan konuşarak ülkenin gündemini belirliyoruz.

Daha sonra Almanya'dan bahseden bir arkadaşımız 'Bu merkel'e şantaj yaptılar yoksa bize karşı böyle bir hata yapıcak kadın değildi, Süleyman okey attın yaz 101' diyerek konuyu iyice dağıtmıştı.

Bi yandan taş çalarak bi yandan da konulara hakim olmaya çalışarak, önüme gelen huzur gazozunu yudumluyordum.

O sırada mahallemize yeni açılan spor merkezinden 4 tane eleman çıktı.

4'ünde de slim askılı tişört ve inanılmaz bir kasıntı vardı. Sanki içerde 10ar kiloluk dambılı indir kaldır yapmamışlar da, Ciwil war -2- yi çekmişlerdi.

Az önce içerde Koşu bandında özürlü gibi dilleri dışarda koşan adamlar, Dünyayı mojo mojonun hain planlarından korumuşcasına triplere girmişlerdi.

Oturduğumuz Kıraathaneye doğru gelip karşı masamıza oturarak Birer tane Powerade istediler.
Çaycı Turgut abi 'Ne portakal mı ?' Diyerek haklı tepkisini ortaya koyunca bu binler gülmeye başladı.

Bu duruma içten içe sinirlenmiş ve bir yerine iki taş birden çalmaya başlamıştım.

Lavuklardan biri 'O zaman bize birer tane atom getir babalık' diyince Turgut abi 'Onlar ne yavrum' diyerek iyice bu zibidilere karşı mahçup olmuştu.

Sabrım taşmıştı daha fazla dayanamıyacaktım.

Lavuklara doğru dönerek 'Bilader burası sizin takıldığınız con con kafelere benzemez, içecekseniz çay var oralet var, içmeyecekseniz yaylanın' diyerek bunlara çıkıştım.

Sözlerim onları sinirlendirmiş olacaktı ki 4ü birden ayağa kalkınca bizim masadaki 8 kişi birden ayağa kalktı, 4ü Ayakları zütüne vura vura kaçtı.

iyice sinirlendim ve gözlerimi bunların üzerine dikerek 'DÖĞÜŞ MÜ iSTiYORSUNUZ O ZAMAN CAMOOON' diyerek ortalığı iyice kızıştırdım.

Turgut abinin gözlerinden birer damla yaş akarak gelip bana sarıldı, 'Böyle olsun istemezdim serkancığım ama bu adamlar senin zütünü giber' diyerek desteğini esirgemedi.

Gece yarısı Mahallede ki Basketbol sahasında buluşup onlara haddini bildirecektik.

Gece olmuştu. Yanıma mahallenin 3 tane tırreğini alıp gittim. Onlarda orda bizi bekliyordu.

'Hazırımısınız sert çocuklar' dedim.
Kendimi adeta bir muhafazid Ali, bir bedri hari efendime söyliyim bir Hitmanen gibi hissediyordum.

Üstümde ki Bruce lee'li tişörtümü çıkararak elimle 'Hadi gelin' dedim.

Yanımda ki 3 tırrek kardeşim ise F50 adidas tişörtlerini çıkararak vücudunda ki faça izlerini karşı tarafa gösterip 'Biz sizi üzeriz' mesajını vererek onları düşünmeye sevk etti.

Aralarından biri yanıma geldi. Kulağıma eğildi..

'Kardeş gibtir olup gidin yoksa arkamda ki 3 adamla bersber sizi buraya gömeriz' dedi.

Ulan huur çocuğu Sen kimsin benim semtimde bana artislik yapıyon. Bir de uyarıyor beni.

Neymiş efendim beni buraya Gömecekmiş. Dedim delikanlıysanız beni buraya gömersiniz.

Cidden delikanlı adamlarmış. Anamızı gibtiler. Ağzımızı yüzümüzü adobe photoshop son sürümü gibi değiştirdiler.
Bi ara arkadaşın kafasını kaldırıma sürtüp çıkan ateşle sigarasını yaktıklarını gördüm.

huur çocukları durmuyordu. Dinlene dinlene dövüyorlardı.
Yarım saatte bir sigara molası verip, sigaraları üstümüzde söndürüyorlardı.

Yaklaşık 1 saat 55 dakika dövdüler. Burnumu karşı kaldırımdan topladım.

Komodo ejderi gibi sürünerek eve gittim.

Bu da böyle bir anımdır.

Bu hikayeden çıkaracağımız dersler ;

1- Turgut abi huur çocuğudur.

2- 45 dakika aralıksız dayak yedikten sonra artık vücut acı hissini hissetmiyor. Oyun hamuru kıvdıbına geliyorsunuz.

5- Tırrek tırrek ortadan gezen adamlar boş adamlar. Çirkin görüntülerinden başka bir numaraları yok.

8- Dayağın etkisi hala devam ediyor beynimde ufak çaplı hasarlar var.