-
1.
+1 -4Sene 2006 lise bitip hayata başlayalı 2 sene olmuştu. Fabrikanın birinde vardiyalı olarak evden işe, işten eve bir hayatım vardı. Fotoğrafçılık oldum olası cezbetmisti beni.
Bi stüdyo ile anlaşıp işten ayrılıp bi fotoğraf stüdyosunda işe baslayacaktım. Okurken yazın çıraklık yapmıştım, az çok aşinaydim mesleğe ama ufak bi semt olduğundan çok para vermezlerdi onun için ilk olarak fabrikaya girip kendimi toparlamistim.
işteki ilk günün sabahında daha dükkana girer girmez göz göze gelmiştik, ilk görüşte aşk derler ya hani, o an dünya durur, saniyeler saat gibi uzun sürer, aklından binlerce senaryo geçer. Saçlarının her bir teli güneşten koparılmış parçalar gibi parlıyordu, sanki gözlerine birer yıldız koymuşun ve karanlıkta sana yön gösteriyordu.
Donakalmistim...
-Buyrun nasıl yardımcı olabilirim dedi
(Sesi sanki dünyanın en güzel manzarasına karşı sigara içer gibi huzur vermişti... )
-Ben dün Ali Bey ile görüşmüştüm bugün başlamamı söylemişti.
-Aa evet bahsetmişti hoşgeldiniz ben Eylül
(Hoşbulmak ne kelime, annemden yeni doğmuş gibi günahsız ve masum bir şekilde dünyaya yeni gelmiştim sanki)
-Hosbuldum bende Miat memnun oldum.
Arkadaşlar 8-10 partta bitireceğim, okuyan olmasa bile bu gece biraz yazıp yarın sabah devam edeceğim...
-
2.
-1Güzel hikaye şuku
-
-
1.
014 saniyede nasıl okudun amk çugu
-
1.
-
3.
0Devam güzel hikaye
-
4.
0Okurum bi ara sen yazmaya devam et
-
5.
0Miat diye isim mi olur amk
-
6.
0Devam mubarek kesme yarida
-
7.
0ilk günün heyecanı yerini Eylül'ün sıcaklığına bırakmıştı. Photoshopta ekgib yanlarımı tamamlamam konusunda bana Serkan diye bi ustam vardı o yardımcı olacaktı, ama ben Eylül'ü düşünmekten işe odaklanamaz oldum.
Serkan anlatiyodu ama dinleyemiyodum, gün içerisinde her müşteri geldiğinde sadece onun sesini duyuyodum dükkanda, diğer seslerin hepsi uğultudan ibaretti...
Neyse girişi uzatıp sizi yormak istemem, gel zaman git zaman biz Eylül'le daha çok sohbet eder olmuştuk. Duygularımı gizleyemez olmuştum artık ve patronda Serkan da olayin farkındaydı.
Işe başlamamin üzerinden 6 ay geçmişti ve artık sabahları ben açar olmuştum dükkanı, ben ve Eylül sabah 8de Serkan 9da ve patron çoğu zaman öğleden önce gelmezdi.
Artık daha fazla duygularımı gizleyemeyecegimi anladim ve açılmaya karar verdim. Ama bunu sıradan bi şekilde "benimle çıkar mısın" diyerek değil akılda kalacak sekilde yapmak istiyodum.
Bir gün sabah 6da dükkanı açtım ve stüdyoya mükemmel bir kahvaltı masası hazırladım. Hazırlıklar saat 7 de bitmişti ve zaman resmen ilk gördüğüm an gibi durmuştu. 8 olana kadar kaç kere vazgeçip toparlamaya çalıştığımı hatırlamıyorum. Ve o an gelmişti, hiç unutmam saat 07:48 de geldi. Stüdyo kapısı kapalı olduğundan içerisi görünmüyodu. Ön tarafta beni görünce :
-oo birileri erken gelmiş temizlikler yapılmış, hayırdır gece burda mı kaldın?
-bugün bi değişiklik yapmak istedim erken geldim ama stüdyoyu tenizlemeye fırsat olmadı oraya bi el atar mısın?
-Tamam sıkıntı yok hallederim
Dedi ve kapıyı açtı,
Stüdyoda davul flaşları açmıştım ve sarımtrak bi ışık masaya vuruyodu saç ışığından.
-aaa miat sen naaptın böyle
-otursana kahvaltı yapalım ben çok açım
-tabi efendim ne demek sen bu kadar zahmete girmişin sadece oturmak kalsın yeter ki
Kahvaltıya başlamıştık arada gelen bi iki müşteriyi makinalar isinmadi diyerek geri çevirmiştim. Kısa bi geyikten sonra konuya girmeye çalıştım.
-Eylül seninle birşey konuşmam lazım
-Tabii dinliyorum
-ilk iş günümü hatırlıyor musun? -
8.
0-Evet şapşal şapşal bakınıp konuşmaya çekiniyodun şimdiki haline bak
Dedi ve gülümsedi, gülümsemesinden cesaret alıp suskunluğuma son verdim
-işte o günden beri şapşallığı üzerimden atamadım. Seni gördüğüm o an, benim bir yanım sana geldi ve hep yarım kaldım, o günden beri tam olamadım. Sen "Buyrun nasıl yardımcı olabilirim" dediğin an sesinin tonu sol yanımı aldı zütürdü benden, Eylül ben artık ekgib kalmak istemiyorum, Beni tamamlar mısın?
10 saniye kadar sustu ve gozlerime baktı, evet beyler sadece baktı ve ben masadaki plastik bıçakla kendimi öldürmeyi istedim.
-Ne zaman konusacaksin diye merak ediyodum
Dedi ve yine gülümsedi
Aslında beyler o an gülümsemedi, sanki bana bi hemşire edasıyla geldi ve tebrikler bi oğlunuz oldu dedi. Sanki gülümsemedi, bana dünyanın en güzel şarkısını söyledi...
-Yani dedim
-Ne yanisi şapşal tabiki tamamlarım yoksa bende ekgib kalırım
Dedi ve gozlerimin içine kendi resmini çizdi resmen...
Dünyada duyduğum en güzel kelimeydi o şapşal kelimesi, elim ayağıma dolaştı ne yapacağımı şaşırdım. Hiçbirşey söyleyemedim, ağladım beyler...
Bildiğin gözlerimi tutamadım ve ağladım, insan mutluluktan ağlarken nefes alamıyomuş o an fark ettim. Hemen çıktım stüdyodan ve bi sigara yaktım. Caddenin ortasında bi yandan gülüp bi yandan ağlayarak sigarayı içerken aklıma hiçbirşey gelmiyodu, sanki beynim durmuş ve bütün düşünce gücüm kaybolmuş gibiydi... -
9.
0içeriye geri dönmeye korkuyordum. Dönsem ne yapacaktım, ne diyecektim? Elimdeki sigara bitmişti ama hiç anlamamıştım, ikinci sigarayı yakıp düşünmek ve içeriye girmek arasında kalmıştım. Cesaretimi toplayıp içeriye girecektim ki O dışarı geldi...
-Bu hale geleceğini bilseydim olumsuz yaklaşırdım, hatta ben vazgeçeyim ya seni bu halde bırakmak istemem. Dedi ve imalı bir gülüş attı.
-Be ben ne diyeceğimi bilemiyorum Eylül, kendimi hep en kötüye hazırlamıştım, şimdi ne yapacağımı bilmiyorum, içimden sadece bağırmak ve insanlara sarılmak geliyo.
-Neyse iş saatlerinde bana değil işe odaklan, akşam uzun uzun konuşuruz...
O gün bitmedi beyler. Sevdiğim kız beni dünyanın en mutlu erkeği yapmıştı ama bir problem vardı, bir kaç ay sonra askere gidecektim ve ona henüz söylememiştim...