biz ölsek de hikayemiz kalsın

Bunun msn de konuştuğu bir çocuk vardı dedi. Benim arkadaşa bahsetmiş dedi. Denize mesaj attım böyle bir şey var mı diye. Ben haksızım gibi çıkıştı bana. Doğruymuş çocuğu hiç görmemiş samsunlu bir çocuk. Onun için ayrılalım demiş üzülmeyim diye de söylemeyecekmiş bana.

reserved

Okul tekrar açıldığında deniz ön bahçede duvarda oturuyordu. Yanından geçip gittim hiç selam vermeden. Çok tepki gösterdi. Sevgi ile bir şeyler yazıp göndermişti kağıtta. Sen benim oyuncağımsın istediğim zaman seni ayarlarım istediğim zaman bırakırım. kendini bir şey zannetme falan. Ben artık daha aklı selim hareket ediyordum ve olaylara geriden bakmayı ayrıntıları görmeyi biliyordum. Bütün o laflara rağmen benim onun peşinden gitmeyişim onu rahatsız ediyordu. gerçek vedalar sessiz olur.

Yurttan artık cuma günü gidip azar akşam dönüyorduk ilçeye. Dershaneye şehir merkezinde gidişimiz gayet güzel olmuştu. okul da da derslerden sonra etüt vardı. Ben derslere iyice ağırlık vermiştim. bizim okula 33. olarak gelmiştim ama şimdi her deneme de okul birincisi oluyordum. Deniz ile aramız kötüydü. kızı seviyordum ama miğdesizlik yapıp beni aldatan, o lafları eden kızla çıkmak olmazdı. hem sınıftakiler de sürekli baskı yapıyordu sana yakışmıyor kardeşim o kız boş ver diye beni uyarırlardı.

reserved

Zaman geçtikçe unutuluyor bunlar tabi. deniz çok dengesiz bir kızdı. hayatımda onun kadar garip birini hiç tanımadım. Ben bunla tekrar konuşmak istedim. Beni tersledi. Sınavın bunalıma girmişti. Yazılılar denemeler onun her şeyi bunlardı.
Bir gün yine dershane gittiğimde nt mağazasına girdim. Bizim okulda yapılan denemenin aynısını orada gördüm. 6 adet deneme vardı. biz birincisini olmuştuk daha. Baktım denemeler aynı. Hemen aldım kimseye görmesin diye de denemelirin etrafını kaplattım.

rözervıd

Amacım okuldaki denemelerde hava atmak denizin de gözüne girmekti. O hafta deneme vardı. yurtta kimse görmesin diye gece 2. denemeyi çözdüm. Ders bitmiş deneme zamanı gelmişti. deniz sürekli babasının kendine kızdığından bahsederdi. Sınava az kaldığı halde hala yüksek puan alamamasından şikayetçiymiş. Denemede Aykut diye bizim yurtta kalan bir çocukla beraber çözecek yüksek puan alacaklardı. Deneme elimize geldiğinde çok sevindim akşamki çözdüğümün denemenin aynısıydı. Yavaş yavaş çözmeye başladım. o zamanlar en yüksek puan 300 dü bilirsiniz. Deneme hemen okunurdu. Ertesi gün matematik hocası sınıfa girer girmez serkan aferim dedi. Birinci olmuşsun senden zaten hep umutluyduk. Ama bu sefer çok güzel yapmışsın 280 almışsın tebrikler dedi. Sözlüme bir tane 100 verdi. okulda tıp kazanabilecek sadece sen varsın övgüler falan bütün hocalardan. Denizin şaşkın bakışları çok hoşuma gitmişti. iki kişi beraber yaptıkları en yüksek 235 aldıkları denemede benim sonuçlarım çok dikkat çekiciydi.

Sınavlarım da gayet güzel gidiyordu. çünkü artık yurtta sınav akşamları sınava çalışırdım abilerin laflarını dinlemezdim. bana bir görev verdiklerinde işim var deyip itiraz ederdim. Yurtta sigara içtiğimizin de farkına varmışlardı. Ama bir türlü yakalayamıyordu. gece biz uyurken gelip yatağın sağına soluna falan bakardı. Beni yurttan atamazlardı zaten ben rahattım. Derslerim iyi olduğu için yurttaki yerim garantiydi helede denemelerden bu kadar yüksek puanlar alırken. bir gibimi yalamadıkları kalırdı. Ramazanı şikayet etmişlerdi sigara içiyor diye. Müdürün odasına beraber gittik. Bende içiyorum dedim. Onun dolabından paket bulmuşardı. Beni atmazlar diye suçu üzerime aldım. Ramazanı hiç dinlemeden kovdular yurttan. Çocukla konuşmadan önce babasını aramışlar zaten. babası geldi adamcağız o kadar işin gücün arasında. Ramazanı otele yerleştirmeye zütürüyordu. Bende çıktım yurttan eşyalarımı toplayıp ramazan ile birlikte. En iyi arkadaşım oydu o dıbını gibtiğimin ilçesinde. zaten okulların kapanmasına 3 4 ay kalmıştı her yerde idare ederdik. Yurttan babamı aramışlar direk. Yurtun ilk günü kesinlikle indirim yapamayan müdür kalan 4 ay bedava kalsın demiş babama. Adamda bunu duyunca zorla geri yurda gönderdi beni.

Ben yurtta hep geç uyurdum. Bir gün yine gece yurtta geç zaetlerde duş almaya inmiştim. banyolar yurdun en alt katındaydı. Ve en alt katta yemekhane vardı. Yemekhanenin arka kapısından yurda girilip çıkılabiliyordu. Ben banyodan çıkarken benle aynı devre tm öğrencilerinin elinde a4 kağıdı ile yemekhaneden çıktıklarını gördüm. beni görünce afalladılar. Nereden geliryosunuz dedim. Okula girmişler meğerse. Sınav sorularını çalmak için. Bulmuşlar soruları müdürün odasında bir güzel fotokopisini çekmişler almış gelmişler. Nereden giriyorsunuz dedim. 2. kattaki camlardan birisi vurduğunda açılıyormuş. tırmanıp oradan giriyorlarmış. çok temiz iş aklıma yatmıştı. diğer gittiğinizde bana da haber edin beraber gidelim dedim. Olur dediler. Okulun yeri zaten çok tenhaydı. Eski halk eğitim binası ne olacak. yurttan atılsam canıma minnet atmıyorlar. benim için hiç bir sorun yoktu.

Denizin analitik sınavı çok kötü geçmiş sınıfta gözleri dolmuştu dokunsan ağlayacak gibi bir hali vardı. Akşam okula girip kağıdını düzeltirsem deniz benimle barışır kesin dedim içimden. akşama operasyon vardı. bizimkiler zaten sürekli her sınavda şanslarını denerlerdi. sınavdan önce sorulara bulurlarsa soruları bulamazlarsa sınavdan sonra kağıtları düzeltmek için okula girerlerdi gece. Benim sınavlar genelde iyiydi ben ilk defa gidecektim. Kendim için değildi o da deniz içindi. Akşam olunca alt kattan kaçtık yine. Kimse görmeden okula girdik. Hocanın dolabını ezberlemiş bizim çocuklar direk oraya yöneldiler. Kağıtları çıkarttı. Sınav kağıtlarımız elimizdeydi. benim kağıdım 90 falan alıyordu zaten dokunmadım hiç. Denizin kağıdını aldım. Soruları inceledim Sadece birinci sorusunun sonucu yanlış işlemler bile doğru. En düşük 95 alır. Şimdi ne yapacağım dedim geri zekalı sınavda ne yaptığını bile bilmiyordu. En iyisi bunları ben düzelttim diyeyim. 95 alınca zaten kağıdına falan bakmak istemez dedim. Evet gayet mantıklıydı. Hiç bir kağıda dokunmadan okuldan geri ayrıldık diğer arkadaşlar kendilerininkini geçecek kadar düzelttiler. Deniz beni dinlemediği için aykut ile buna haber saldım. Serkan seni öyle görünce üzülmüş okula girmiş kağıdını düzeltmiş diye söyle dedim. Tamam dedi çocuk.

Ertesi gün söyledin mi dedim evet tamam o iş dedi. Ama aramızda her hangi bir düzelme yoktu. Ulan içimden ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu olaya biraz yumuşaması lazımdı kızın. Olayı sonradan anlayacaktım.

Sonra yine o akşam ingilizce soruları için okula gidiyorlardı. Ufuk beraber gidelim dedi. Böyle şeylerde bana çok güvenirdi hep dört ayağımın üzerine düştüğümü söylerdi. Tamam dedim bende gidelim. ingilizce sınavı iptal olmuştu okulun not ortalaması çok düşük olduğu için. Hoca kitaptan soracaktı. yanıma bir ingilizce kitabı aldım. Neyse yine kaçtık yurttan. okula girdik ve sorular oradaydı. Hoca söz verdiği gibi sadece kitaptan sormuştu soruları. Çıkacak yerleri işaretledim ve yurda döndük.
okulda arap baharımı yaşıyordum resmen. 2 deneme daha olmuştuk ve benim puanlarım dudak uçuklatıyordu. sözelin tm nin hocaları bile selam falan vermeye başladılar çok seviyorlardı beni. Okulda duyulmasın diye yurtta kalmayan kimseye soruları vermeyecektik. SAdece ben ramazan'a verecektim. kitapları kimse okula getirmesin dedim üzerinde işaretlemeler var çünkü. yakalanmayalım diye. Bizim geri zekalı aykut kitabını okula getirmiş. Sınav esnasında hoca bir şeye bakmak için bunun kitabını aldı. Ve işaretli yerleri gördü. Herkesin kağıdını toplayıp aykutu alıp öğretmenler odasına gitti.

işte şimdi yarağı yemiştik...

Bir şey yaptıracakları zaman şöyle şöyle hadis var derlerdi. yada hoca efendi böyle dedi.
Mesela para toplarlardı hoca efendi demiş ki herkes inandığı kadar para verir. Evet herkes inandığı gibi yaşar doğru söylüyor aslında. Ama bu arada kendilerinin paraya inandıkları gerçeğini de ortaya koyuyordu bu lafları. Benim yapacak pek bir şeyim yoktu şu an cemaatten çıkmak için. Onlar bizi kullanırken bende onları kullanmaya başladım.

Okulların açılması beklerken bir yandan da cemaat ile uğraşıyorum. Artık eski her dedikleri yapan şakirt yoktu. Biz tam koyun gibiydik. Cemaatte namaz kılan o saf robotlara laf etmiyorum. Ama kendi amaçları için bizi kullanan, bizi kendilerin malı gibi gören akıllılara laflarım. Ben dershane de derece yapıyordum. derece dediğim fen liselileri ile aynı puanları almak. ilk 100 falan. cemaati bilirsiniz. zeki öğrencileri doldurur (fen liseliler) sonra eğitim çok iyi gibi reklamlarını yaparlar. Ben bu kadar iyi puan alırken en kötü FTR falan gideriz diyorum içimden. Ama cemaat bizi polisliğe vaya askeriyeye girmeye zorlardı. herkesin kod ismi vardı. Beni cemaattte kendi ismimle tanıyan insanlar çok azdı mesela. Her şeyi ayarlıyorlardı. Cemaat dershanesinde, yurtların da kayıtlarımız bulunmuyordu. Telefonlarda asla konuşmazdık, cemaatle ilgili şeyleri. Ve kesinlikle kod isimlerimizi kullanırdık.

reserved

3. sınıfın başında bizim ayrıldığımızı sınıftaki herkes öğrenmişti. Sınıfta ben çok sevilirdim. Millet benin hiç bir etkim olmadan denize tavır almıştı. deniz sınıfta kimin yanına gitse yüz bulamazdı. sınıfta zaten 2 tane kız vardı ondan başka diğerleri hep erkek. Bir dönem boyunca hiç konuşmadık onunla. O sınıftaysa ben dışarı çıkardım. En son sınıfın baskısına dayanamadı derste ağladı. Bende millete ona iyi davranmalarını söyledim.

belki okurum reserved

reserved

kızla da konuşmaya başlamıştık soru falan getirirdi bana çözmem için. ama gözümde hiç bir değeri kalmamıştı. bir kızın başkasıyla konuşması yeterdi benim için. :Msn de görüşmüş falan diye kendimi avutsamda sinirim geçmemişti.