biz ak parti olarak türklüğü kabul etmiyoruz

Türklüğe dil uzatmaya cüret eden bu şahıs ve şahıslar ya Türk düşmanı bir devşirme ya da târihinden ve kültüründen habersiz cehâlet ürünü bir zavallıdır. isminin önünde profesör ünvânı bulunan Aktay, Türklüğün sentez olduğundan hareketle Macarların kendilerini Türk olarak kabul etmediklerini söylemiştir. Oysa daha geçen ay Türkiye’ye ziyaret gerçekleştiren Macaristan’ın en büyük 3. Partisi Jobbik’in lideri Gabor Vona kendilerinin de tıpkı bizler gibi Türk olduğunu söylemiş ve Türklüğünün şuuruyla bizim siyâsilerimizin cesâret dahi edemediği, Ermenilerin Hocalı’da Azerbaycan Türklerine yaptığı katliâmın Soykırım olarak tanınması için Macaristan parlementosunda girişimlerde bulunmuştur. Kısacası binlerce yıllık târihinin bilincinde olan Gabor Vona, Yasin Aktay’dan daha Türk’tür.
Profesör ünvânlı bu câhilin Orhun Kitabeleri’nde defalarca geçen Türk kelimesinden haberi yok mudur? Hun, Göktürk ve Uygur devletlerini kuranlar kimlerdir? 26 Ağustos 1071’deki Doğu Roma’ya karşı zaferiyle gururlandığımız Alp Arslan hangi ırkın temsilcisidir? Haçlı Seferleri’yle islâmiyet’i yok etmeye çalışan Avrupalılara Anadolu’yu mezar eden I. Kılıçarslan Japon mudur? 3 kıt’ada hüküm sürmüş Osmanlı’nın kendi soyunu dayandırdığı Kayı boyu bir Afrika kabilesi midir? Yüzyıllarca “Kızıl Elma” ülküsüyle cihân hâkimiyeti yolunda Avrupalıların bilinçaltlarında korku yaratanlar Araplar mıdır?
istiklâl Şâiri Mehmet Âkif'in şiirlerini seslendirerek, onun mânevî şahsını istismâr eden bu zihniyet, merhûm Âkif'in şiirlerindeki "Adam ol, ırkına çek", "Kahraman ırkıma bir gül", "Irkıma yok izmihlâl" dizelerini bile görmezden gelmektedir.
Evet, Yasin Aktay için Türk diye bir ırk yoktur. Bu yüzdendir ki kendisi ve bağlı bulunduğu zihniyet, Batı Trakya’da, Kerkük’te, Güney Azerbaycan’da ve Doğu Türkistan’da zulüm görenlere karşı gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamıştır.
Bu yüzdendir ki kendi topraklarında esir olarak yaşayıp, Kızıl Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlı Rabia Kadir ile iran’da Farsların şiddetli asimilasyonlarıyla Türklükleri yok edilmeye çalışılan Güney Azerbaycanlı Mahmut Ali Çehreganlı’nın Türkiye’ye girişi yasaklanmış; ancak Kuzey Irak’ta binlerce Türkmen’in kanını dökmüş Türk düşmanı Barzani, devlet yetkililerince şeref konuğu gibi misâfir edilmiştir.
Hepimiz şunun farkındayız.
Târihî hiçbir dayanağı olmayan ve bir tekerleme gibi siyâsîlerin ağzından duymaya alıştığımız 36 etnik unsur palavrası üzerinden Türkiye’yi bölme girişimleri yetmezmiş gibi, şimdi de, Türkleri tümüyle yok sayarak kendilerince Türksüz bir târih inşâ etmeye çalışmaktadırlar.
“Geçmiş”, milletlerin güç kaynaklarından birisidir. Bundan dolayıdır ki bir millete geçmişini unutturmak onu yok etmenin ilk şartıdır. Yasin Aktay ve onun kokuşmuş düşüncesini paylaşan şahısların amacı da bugünkü nesle geçmişini unutturmaktır.
Buradan Türk ve Türkçülük düşmanlarına açıkça ilân ediyoruz: Sizler tabelalardan, dağlardan, taşlardan Türk adını kaldırsanız bile! içerisinde sırf “Türk’üm, Varlığım türk varlığına armağan olsun, Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleri geçiyor diye andımızı yasaklasanız bile! “Türk diye bir ırkı yoktur” deyip binlerce yıllık târihimizi ve kültürümüzü görmezden gelseniz bile bizler şanlı ve destana benzeyen geçmişimizi silinmez çizgilerle beynimize ve gönlümüze çizmekteyiz. Kalbimiz attığı sürece Türklük ve Türkçülük uğrunda savaşmaya ve atalarımızın değerlerini kanımız-canımız pahasına korumaya devam edeceğiz.
Biz siyâset yapmıyoruz. Siyâseti bilmiyoruz. Çünkü bizim dâvâmız bugünün sandalye dâvâsı değildir. Bizim dâvâmız asırlara bakan bir dâvâdır. Bir ülküdür. inandığımız Türklüğün dâvâsıdır.
Açıklamamızı büyük Türkçü Nejdet SANÇAR’ın şu sözleriyle bitirmek istiyoruz: “Türk’ü sevdim, seviyorum, seveceğim. Ama bunun sonunda ıstıraplar varmış, felâketler varmış hattâ karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş; hepsi kabûl!
Büyük Türk ırkı sağ olsun!”