0
az sonra paylaşacak olduğum anım piyasada şok etkisi yapacak ama bu sırla bir ömür boyu yaşayamam artık anlatmalıyım panpalarım sizlere.
ve biyikli hakkında bildiklerinizin tümünü silip atabilirsiniz çöpe. tarih yeniden yazılıyor notlarınızı almalısınız kanımca. evet beyler başlıyorum.
biyikli genç forvet olarak bildiğiniz arkadaşımızın asıl adı gülten'dir arkadaşlar. ve kendisi ile 4 yılımız birlikte geçmiştir aynı mahallede oturuyorduk o seneler. minik gülten, çevremizdeki akranlarımıza nazaran çok hiperaktif, gözle görülür, ayırt edilebilir yapıya sahip bir çocuktu. ele avuca sığmaz, recai dedesinin pipisini, hasibe ninesinin amışını anlatırken gözleri rüyalar ülkesindeki gibi ışıl ışıl ışıldardı.
minik gülten, mahalledeki erkek çocukların pipisini elleyip kaçma konusunda oldukça başarılı bir performansa sahipti. ama yine de bugün gibi hatırlıyorum, buna benzer münferit bir olayda kızgın bir erkek çocuğu tarafından fırlatılan taşın, biyiklinin kafasını yardığı bilgisini de parantez içinde aktarmakta yarar var.
ele avuca sığmaz gülten'imizin boyunu aşan vukuatlarına her gün bir yenisini eklemek gibi bir düsturu vardır bilesiniz. minik, şirin, masumane gibi duran bir kız çocuğunun altında yatan iblisane duyguları anlayabilmeniz, onunla birlikte zamanlar geçirmenizle mümkündür. sanmayın ki sadece erkek çocuklarına musallattır bu biyikli gülten. (gerçi o zamanlar biyiklar yoktu)
bir gün, kızlı erkekli 7-8 çocuk hepimizi birlikte yan arsada sahipsiz sandığımız bir evin bahçesine dikenli tellerden atlatıp evin camlarını taşlatmış, aynı zamanda da evin sahibine yapacağımızı ispiyonlayarak adamın bizi kovalamasını organize etmiş, biz çil yavrusu gibi dağılırken, aramızdan 9 yaşlarında bir kız çocuğu arkadaşımızın kukusunun dikenli tellere takılması suretiye yırttırmasına sebebiyet verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim sizlere.
ve günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları kovalıyordu ve gün geçmiyordu ki minik gülten'in vukuatlarına bir yenisi eklenmesin. ama asıl bomba olayın tarihine de hızla yaklaşıyorduk habersiz. çünkü şimdiye kadar anlattıklarımla siz biyikli genç forvet'in cinsiyetinin dişi olduğunu düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
yer esenler. günlerden çarşamba, güzel, güneşli, cıvıl cıvıl bir gün. okullarımızdan geldik o gün bayram arefesiydi ve yarım gün tatildi. evde üstümü değiştirip dışarı çıktıktan sonra minik gülten'i gördüm sokakta. her zamanki gibi neşesi keyfi yerindeydi. babaannesinin gittiği kuran kursunda ruhi hoca çocuklara rükuya nasıl gidilir'i öğretirken hocanın zütüne nasıl parmak attığını anlattı. gözlerimizden yaşlar gelerek, nefesimiz kesilerek, epey bir süre güldük. sonra aramıza iki-üç arkadaş daha katıldı. mahalleye yeni birileri taşınmıştı ve evin küçük kızı sezen'in aramıza katılacağından bahsetti minik gülten. ve yine onun organizasyonu ile birkaç sokak ötede yapımına devam eden çok katlı bir apartman inşaatına gidecektik sezen geldikten sonra. ama ondan önce aramıza yeni katılacak olan minik sezenin kukusunda bir ben olduğunu, bunu muhakkak görmemiz gerektiğini, bir planı olduğunu söyleyerek anlatmaya başladı biyikli genç forvet.
gideceğimiz terk edilmiş inşaatın yüksek katlarına çıkacağız. iç kısımlardaki odaların birinde hepimiz bir araya gelerek erkekler büllüklerini kızlar da kukşlarını ovalayacak. bunu yaparken de herkes sezen'in kukuşundaki ben'i görecek çocukluk aklı işte. ayrıca katlarda o zamanlar kat döşemesinde üçlü baca delikleri bırakılırdı. önce erkekler o baca deliğinin olduğu üst kata çıkıp o deliklerin üstüne oturmak suretiyle bir alt kata doğru kakalarını çişlerini yaparken alttan kızlar izleyecek, sırasıyla kızlar yaparlarken de alttan erkekler izleyecekti. organizasyon tamamıyla minik gülten'in eseriydi.
biz tüm bu bilgilerle donatıldıktan kısa bir süre sonra yeni arkadaşımız sezen de aramıza katıldı. ekip tamamdı ve yola koyularak terk edilmiş inşaata kısa sürede vardık. minik sezen kendisine kurulmuş olan bu tuzaktan habersizken, bizde bir heyecan bir sevinç tarifi imkansız. öyle böyle değil ama sezen'in kukusundaki ben bu yabana atılamaz. inşaatın beşinci katına çıktık. iç odalardan birinde kızlı-erkekli bir aradayken biyikli'nin talimatıyla hepimiz kukularımızı, büllüklerimizi meydana çıkarıp kendi kendimize ovalamaya başladık. ama hepimizin gözü minik sezenin kukusunda ve kukusunun sol tarafında gerçekten de bir ben var. o gözüm minik gülten'e kaydı. aman allah'ım zevkten, sevinçten nasıl da mest olmuş ağzının suyu akarak izliyor sezen'i.
bir anda ne oldu anlayamadık pat pat pat ayak sesleri duyuldu ve birden odanın kapısında yaşı 14-15 civarları olan bir erkek belirdi o ana kadar hiç tanımadığımız görmediğimiz. hangimizin gülten olduğunu sorduğunda tüm başlar gülten'e dönerken, çocuğun burnundan ateş çıkarak soluduğunu hepimiz anlamıştık. bir an çığlıkla karışık sezen'in bu çocuğa "abi dur yapma!.." diye bağırdığını anımsıyorum. diğer çocuklar ışık hızıyla topuklamış ben de odanın kapısından aşağıya seğirtmek üzereyken, kaçamayan minik gülten'in ayakta, bacakları açık, kukusu meydanda, şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş bir halde öylece kalakalmışken, sezen'in abisi çocuğun son hızla koşarak gülten'in kukusuna okkalı bir tekme yerleştirdiğini anbean gördüm. tüm bu olanlar 8-10 saniye içerisinde yıldırım hızıyla gerçekleşmişti. haykırışlar, çığlıklar, ağlaşmaların giderek azaldığını hissediyordum kaçarken.
diğer çocuklar çoktan ortadan kaybolmuştu ama ben dışarıda saklanabileceğim bir duvar dibi bulmuş, siperlenmiştim. çok geçmeden sezenle abisi çıktılar, inşaattan koşarak uzaklaştılar. minik gülten yoktu ama. panikleyerek koştum geri inşaata, gülten'i aynı yerde buldum. ağzından, burnundan ve kukusundan kan geliyordu ve baygındı. elim ayağım titremişti o an ne yapacağımı bilemedim öldü sanıyordum. nefes alıp verdiğini gördüğümde de derin bir oh çektim. o esnada siren sesi duydum ve kimin çağırdığını bilmediğim ambulans gelmişti. sağlık ekipleri ve polisler yukarı kata çıktıklarında çok korkmuştum. minik gülten'i sedyeye aldılar ve ben de peşlerinden ayrılmadım. ambulansla hastaneye giderken hep yanındaydım minik gülten'imin elini tuttum, yalnız bırakmadım.
hastanede direk yoğun bakıma aldılar gülten'i. ailesi doktordan bilgi alırken hayretler içerisinde bir takım mevzulara kulak misafiri oldum. kukusunda çocuğun atmış olduğu o sert tekmeden dolayı ciddi bir hasar oluşmuştu. bunun için kukusuna çift taraflı serum takmışlardı minik gülten'in. 5 gün yoğun bakımda kalacaktı. resmen şoke olmuştum kesseler kanım akmazdı. artı olayın tanığı olarak polis ifademe başvurdu ve ailem eşliğinde ifademi verdikten sonra geri evime döndüm. daha sonradan sezen'in abisi yakalanmış ve islahevine gönderilmişti 8 ay.
5 nci günün sonunda minik gülten, normal servise alınmıştı ve 1 ay boyunca kukusunda serum takılı kalarak sonunda taburcu olmuştu. artık eski sağlığına kavuşana kadar oldukça durgundu biyikli genç forvet'imiz. kuran kursuna yazılmış, türban takmaya bile başlamıştı gülten. ta ki 8 ay sonrasına kadar.
8 ay sonunda heyecanla kapımı çaldı minik gülten. aceleyle konuşmamız gerektiğini söyledi. beraber çıktık. ve acı gerçeği itiraf etti biyikli. kukuşunun yerinde çük çıktığını söylediğinde şok geçirdim. nasıl yani anlamamıştım. ücra bir köşede hayretler içerisinde kukunun yerine çıkan yaklaşık 1 cm lik çükü gördüğümde içimden bildiğim tüm namaz dualarını okudum ağzım açık. doktorların açıklamasına göre kukusundan yemiş olduğu bir aylık serumun sonucunda büllüklenmişti. ibretlendim ve artık minik gültenle görüşmeme gibi radikal karar alarak yollarımızı ayırdık ama bağları tamamen koparmadık.
bu olaydan sonra artık sadece telefonla görüşüyoruz bayramlarda seyranlarda. sözlükte yazarlık için torpil bile isteyebilirdim ama bunu özellikle kimselere haksızlık yapmak istemedim. ama bu anımı sizinle paylaşmak herşeye rağmen güzeldi. biyikli genç forvet hakkında kafanızda bir tanım veya verebileceğiniz bir örnek var edebildiysem ne mutlu bana.
saygılarımla arz ederim.
özet : biyikli genç forvet ile ilgili ibretlik anım.