1. 1.
    0
    kurallar.

    - ilk önce hergün gittiği güzergahını takip edersin.
    - çıkarsın karşısına bir anda, donuk bir şekilde yüzüne bakar. sanki anlamıştır birşeyleri ama artık çok geçtir herşey için.
    - muşta ile hızlıca vurursun burnuna, gelen ses rahatlatır seni bir nebze, zevk alırsın kırılmasından burnunun.
    - çıkarsın hemen, sokarsın arabanın bagajına kilitlersin ve o şerefsizin aracını ateşe vererek uzaklaşırsın oradan.
    - terkedilmiş bir tavuk çiftliği, eski bir fabrika istanbul' un güzellikleri onlardır bir bakıma.
    - oturtursun altı olmayan sandalyeye çırılçıplak soyarak onu.
    - jiletli telleri dolamaya başlarsın vücuduna. ilk önce sağ koltuk altından sol kolunun üzerine doğru. daha sonra sırtından geçirerek göbeğine, aşağıya dolayarak sol bacağının altından sağ bacağının üzerine. 2 tur döndürürsün ayaklarına kadar ve başa dönersin. omuzlarından arkaya doğru salar sandalyenin altına bağlarsın.
    - ıslak bir havlu hazırlarsın, sert ama bir okadar da yumuşak.
    - geçersin karşısına çıplak şekilde, herşeyden arınmış olarak yakarsın bir sigara ve uyanmasını beklemeye başlarsın.
    ···
  1. 2.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  2. 3.
    0
    entry-nick
    ···
  3. 4.
    0
    - uyandığında hareket etmek ister ama her tarafına dolanan jiletler kesmeye başlar vücudunu.
    - her akan kan damlası sanki bizim gözlerimizden akan lanet eski anılar olarak çıkar gider sanki.
    - yalvarmaya başlar ne olur beni bırak, ben sana ne yaptım ! diyerek.
    - düşünmezsin artık bilerek yada bilmeyerek yaptığını. tek yaşama hakkını gibip attığını bilirsin sadece.
    - kalkarsın ayağa çıkartırsın eski, hafif kararmış kovadan havluyu.
    - dolarsın iyice geçersin kurbanın yanına ve sandalyenin altından tüm gücünle vurursun. taşşaklarından gelen o müthiş acıyla attığı çığlık ile anında gözleri kararır, döner. bu seni ona acı çektirdiği kadar seni rahatlatır aslında. gözlerin fal taşı gibi açılır adeta.
    - sanki yılların kafa gibmesi her vuruşunda gidiyormuş gibi gelir onun çığlıklarıyla. defalarca vurursun, sonunda bayılana kadar.
    ···