1. 26.
    0
    Ben geldim baslik ozledin mi beni?

    Cok ilginctir ki kadinlarin ayni anda birden fazla erkegi idare edebilme kapasiteleri vardir. Erkeklerin de bir o kadar bunu kasitli unutma kapasiteleri vardir.

    Gelen bir fotografin sirf senin icin atildigini dusunursun ve mutlu olursun. Fakat asil olan o baska yerlere daha gitmistir. Manipule budur. Ve ogrendiginde iste o vahim tablo (: ilginc olan da bunu sen ogrenirsin sana soylenen bir sey yoktur.

    Bir insan bunu neden yapmaya gereksinim duyar? Ilgi mi sevgi mi sefkat mi ne? Bence duygularin kullanilmasi cok yanlis. Ozellikle bu kadar empati yetenekleriyle donatilmis olan kadinlarin bunu bile bile yapmalari ayri bir ironi.

    Ha sonralari yerin dolunca iplenmemek apayri bir ironi. Gercekten cok ilginc, insan kendini suclu hissetmemek icin yer ariyor.
    ···
  2. 27.
    0
    Bir insan neden duzensizdir? Hayattan mi bikmistir yoksa biktirilmis midir? Peki bir insan neden kotu hisseder? Her sey hormonlarla alakaliysa basin gitsin beyne olsun bitsin.

    Yalnizlik insani korelten bir olgu. Onceleri degersiz sonra ise yaramaz sonra da daha kotu hissedersin. Insan neden yalniz hisseder? Yalnizlik nedir? Ruh usumesi nedir?

    Oyunu birakmak mi? Sahaya geri donmek mi? Bence bu karari her defasinda dogru verebilen biri ölümsüz olur.
    ···
  3. 28.
    0
    Nedir benim olması gereken! Öncelikle iyinin meselesi, sonra Tanrı'nın, insanlığın, gerçeğin, özgürlüğün, hümanizmin ve adaletin; dahası halkımın, kralımın, anavatanımın; ve nihayet tinin ve binlercesinin. Sadece benim meselem asla benim olmamalıdır. "Yuh be, egoiste bakın, sadece kendini düşünüyor!"
    Meseleleri için çalışmamızı gerekli bulan, hatta canımızı feda etmemizi ve meselelerine hayranlık duymamızı bizden bekleyenlerin kendi meselelerini nasıl gerçekleştirdiklerine bakalım bir kez de.

    Tanrı hakkında köklüce şeyler müjdelemekte olan sizler binlerce yıl "tanrısallığı derinliklerine kadar incelediniz"; ve Tanrı kalbine kadar uzanan sizler, meselesine hizmet etmekle vazifelendirildiğimiz o "Tanrı'nın kendi meselesini" nasıl icra ettiğini pekala bize açıklayabilirsiniz. Ve yaptıklarını da gizlemezsiniz. Neymiş peki Tanrı'nın meselesi? Bize buyurduğu gibi yabancı bir meseleye mi tabidir, sevgi ve gerçeği kendisine maletmiş midir? Burada bir yanlış anlama söz konusudur, buysa sizi çıldırtıyor; Tanrı meselesinin sevgi ve gerçek olduğunu, dolayısıyla sevgi ve gerçeğin Tanrı için yabancı bir mesele olamayacağını öğretmektesiniz. Tanrı'nın yabancı bir işi kendine meslek etmiş olduğu varsayımı, dolayısıyla bizim gibi zavallı karıncalarla benzeş olması sizi çıldırtıyor. "Tanrı gerçek demek olmasaydı gerçeğe sahip çıkar mıydı"? Tanrı sadece kendinden yana yontuyor, çünkü o bir bütünlüktür, dolayısıyla her şey onun meselesidir! Biz ama, biz bir bütünlük değiliz, dolayısıyla bizim meselemiz küçücük ve aşağılık bir iştir; işte bu nedenle de "yüce bir meseleye hizmet etmek zorundayız". Şurası açıktırki, Tanrı'yı sadece Tanrı ilgilendiriyor, onun meşguliyeti sadece kendisidir, sadece kendisini düşünüyor ve kendi gözünde yine sadece kendisi var; vay haline Tanrı'yı tatmin etmeyene. O, kendinden üstün herhangi bir varlığa hizmet etmiyor ve sadece kendisini tatmin ediyor. Onun meselesi tam anlamıyla egoist bir meseledir.



    Peki ya insanlık, meselesini kendi meselemizmiş gibi görmemiz gereken o insanlık yüce bir varlığa mı hizmet etmektedir? Onun meselesi bir başkasının meselesi midir? Ve yüce bir meseleye mi hizmet etmektedir? Hayır, insanlık kendinden başka kimseyi görmüyor, meselesi kendisidir ve sadece kendisine faydası vardır. Amaçları ve istemleri uğruna halkları ve bireyleri acılara sürükleyip kullandıktan sonra, onlara teşekkür olsun diye tarihin çöplüğüne fırlatıyor. insanlığın da meselesi tam anlamıyla egoist bir mesele değil midir?

    Kendi meselesini bizim meselemizmiş gibi gösteren ve bizim çıkarlarımızdan dem vuran herkese tüm meselesinin sadece kendisinde düğümlendiğini açıklamama gerek yok. Bir kez olsun diğer kavramları da gözden geçirin. Hakikat, özgürlük, hümanizm, adalet, sizden kendilerine hayran olmanız ve hizmet etmeniz dışında başka bir şey istiyorlar mı?

    Tüm bunlar sizden gayretle boyun eğmenizi bekliyor. Sadık yurtseverlerce savunulan şu halka bakın bir kez de. Halk için kanlı savaşlarda ölen ya da açlık ve sefaleti göze alarak savaşan yurtseverler, halkı ne derece ilgilendiriyor? Halk onların tak yığınına dönüşen cesetleri arasında "yeşeren halk" oluyor! Bireyler, "halkın büyük meselesi için" ölürken, halk onlara arkalarından teşekkür yolluyor ve kadavralarından kendine kàr payı çıkarıyor. Buna ben okkalı bir egoizm derim.

    Şimdi de "Benim" dediği şeyleri şefkatle koruyan sultana bakalım. Sultan tam bir özgeci değil midir ve onun olan şeyler için yaşdıbını daima adamamış mıdır? Evet, "onun olanlar" için, tabii. Sen ona değil, kendine ait olduğunu göstermeye çalış ve bunu bir kez olsun dene: onun egoizmini reddetmekle zindanı boylayabilirsin. Sultanın meselesi kendisidir: o bir bütünlüktür ve kendisi için biriciktir ve "onun" olmak istemeyen birini tahammül edemez.
    Bu parlak önerilerden egoistin çok daha iyi hareket ettiğini anlayamıyor musunuz? Ben, kendi adıma bundan bir ders alıyor ve bu büyük egoistlere özgeci davranıp hizmet edeceğime, kendim egoist oluyorum.
    Tanrı'nın da, insanlığın da işi kendilerine dayanmaktadır, kendileridir. Benim meselem de benim. Tanrı gibi her şey ve hiçim, biriciğim.
    Eğer Tanrı ve insanlık, sizlerin de doğruladığı gibi, bir bütünlük iseler, benim de onlardan ekgib bir yanım yok ve "boş" olduğuma dair bir şikayetim de yok. Ben hiçim derken, boş olduğumu söylemiyorum, bizzat yaratıcı bir hiçim, bir yaratıcı olarak her şeyi yaratan bir hiç.
    Tepeden tırnağa kadar benim olmayan her işe uğurlar olsun! Sizce benim işim en azından "iyi bir iş" olmalıdır? Nedir iyi iş, kötü iş! işim demek zaten ben demek'im. Ve ben ne iyiyim, ne de kötü. iyinin de kötünün de benim için hiçbir anlamı yoktur.
    Tanrı'nın işi, insanlığın işi, gerçeğin işi, iyinin işi, doğrunun işi, özgürlüğün işi ve daha niceleri. Bunların hiçbiri benim işim değildir, benim işim sadece benim olandır ve o genel değil, biriciktir, benim gibi.

    Hiçbir şey benden üstün değildir!
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    yontulmayı bekleyen düşüncelerinin üzerine afiyetle...
    ···
  5. 30.
    0
    Intihar edenler gercekten oyunu birakabilenlerdir. Gercek karar verebilen ozguvenli kisilerdir. Isteyip de yapamayanlar hatta bos bos hayatini gecirenler bile imrenir onlara.

    En son ne zaman kesin bir sekilde karar verdigimi hatirlamiyorum. Sanirim sadece vazgecerken bu kadar kesin olmusumdur. Hatta olamamisimdir bile.

    Insanin aklina hic iyi bir sey gelmez. Fakat o kadar cok yasama tutunmak icin dal vardir ki, degersizlik masturbasyonunu birakabilenler bunlara tutunur ve yukari tirmanir, her dustugunde tekrar tirmanir hatta kendilerini dusurmezler bile.
    ···
  6. 31.
    0
    Sanirim tanri kavramindan hic bahsetmedim. Gercek kimligimi ifsa etsem onu ne kadar sevdigim (!) Anlasilir.

    Oldugunca icsel konusup fikirlerimi burada resmetmeye calisiyorum. Belki farkinda olmadan kotu niyet ve dahasi guduyorumdur farkinda bile degilim. Burada gayet saf duygularimla kendimi kendime ifade etmeye ugrasiyorum.

    Gelecekteki kendime ufak mektuplar...
    ···
  7. 32.
    0
    @23'e göz atmayı unutma bro.
    ···
  8. 33.
    0
    Gerci simdi bile donup okuyamiyorum, ileride mi okuyacagim? Usengeclik boyle bir sey.

    Cozumu bilirsin ama kicini kaldirip yapmazsin.
    ···
  9. 34.
    +1
    @27 deger kattigin icin tesekkurler.
    ···
  10. 35.
    0
    Verilen sozler fikirler hicbir zaman surekli olmaz bir gun gelir degisir. O zaman kararlilik nedir?

    Istedigin oldugunda bile zamani gectigi icin donup arkana bile bakmamak midir?

    Istedigini elde edene kadar ugrasip cabalayip en sonunda birakmak midir?

    Yoksa istedigini alip yoluna devam etmek, olana kadar cabalamak midir? Ya zaman kaybiysa?

    Ya oyleyse ler oldukca hicbir sey kesinlesemez kararli olamaz. Ya deliler yola koru korune bas koyanlar cok akilli, ya da ben cok salagim mukemmellik aradigim icin.
    ···
  11. 36.
    0
    Peki caymak nedir? Kendinle zit dusmek? Kendine bas kaldirmak midir? Kendi kurallarini cignemek mi? Yoksa yeni kurallar yazmak midir?

    Sanirim artik bazi noktalara gore referans almamin zamani geldi de geciyor bile.
    ···
  12. 37.
    0
    Neden insan hicbir sey yapmak istemez? Aslinda baslamak cok basittir. Neden hep dinlenmek yorulmamak yerinde saymak ister Bunun kotu oldugunu bile bile?

    Koskoca 2 3 ay yatmak hicbir sey yapmamak... Onceki senelerde 6 ay yatmak yerinde saymak... Yapmak istenilenler bu zamanlara neden sigdirilamiyor?

    Belirlenen kitaplar okunup, gerekli dersler calisilip, ev toparlanip duzene sokulup, beden duzene sokulsa cok mu zor? Bunlarin aksine yatilip laptopu karistirmak daha kolay geliyor. Planli dahi degil ama oluyor.

    Nedir yanlis anlasilan? Nedir yanlis yapilan? Boyle olmamasi gerekiyor.
    ···
  13. 38.
    0
    Karsimizdaki kisinin bitkisini koydugu yere verdigimiz isim. Bitki(n) lik
    ···
  14. 39.
    0
    Hisler kelimelere yansitilamiyor. Cozumler kelimelerle bulunmaya calisiliyor. Hislerin problemi kelimelerle cozulemez. Hislere karsilik hisler cozum olabilir. Peki nedir bu cozumler?

    Unutmak? Baska hisse agirlik vermek? Hissizlesmek? Her seyden uzaklasmak? Her seye tutunmak?

    Bir insan neden sonucunun kotu oldugunu bile bile kotu hissetmeye meyillidir? Zevk alir fakat bu gayet mantiksizdir. Kendine zarar veren sey neden tatmin eder?

    Bu tatminligin yerini baska ne doldurabilir?
    ···
  15. 40.
    0
    Insan neden hep bakirlik ister? Bembeyaz dumduz kar ortusundeki ilk ayak izlerini neden birakip guzelligi bozmak ister? Keske o kar tekrar yagabilse o bakirligi el degmemis safligi tekrar yaratabilse.

    Kar diyince aklima kucukken gecenin dordunde yaptigimiz kardanadam geldi. Saatlerce ugrasip yaptigimiz kardan adam sabah uyandigimda bozulmustu.

    Baskasi bozacak diye mi bozulur? Kendiliginden bozulacak diye mi? Yoksa bozulsun diye mi?

    Buna karsi ne yapilabilir? Nasil korunabilir? Elden gelen bir sey yok. Sen yaparsin emek verirsin, bozulur. Artik ne yaparsan yap eskisi gibi olmaz.

    Ya yenisini kurarsin, ya eski parcalari toparlayip eskisini andirirsin, ya da toplamayip hayal edersin. Artik geri donulemez. Komiktir ki yenisini yaptiginda tekrar bozulacaktir.

    Kimisi emek vermez bozar, kimisi emek verip bozar. Kimisi ise emek verilmeyip bozulana emek verse bile bozamaz.

    Illa her seyin bir sonu mu olmasi lazim? Surebilen hicbir sey yok mudur?

    Belki de bitirmeden yarim birakmak en iyisidir.
    ···
  16. 41.
    0
    Amacim sadece duygularimi resmetmek. Yoksa mantik aranirsa aptalca gozukecektir. Bu aciklamayi kendime neden yapma geregi duyduysam.

    Illa bir tarafa agirlik vermem mi gerekir? Veya birini birakip diger tarafa binmek?

    Mantik mi onemlidir duygular mi? Duygular olmadan hissetmeden yasamanin ne anlami var, heyecansiz dogru duzgun rutin tek dogrultuda yasamanin ne anlami var?

    Ikisi bir arada olabilir mi? Olursa insanlar neden en iyiye sahip olabilecekken usenip birine agirlik verir? Olmasi gereken dogru bu mudur? Kime gore neye gore dogrudur? Dogru nedir?

    Illa dogrunun varliginda yanlisin olmasi zorunlu mudur?
    ···
  17. 42.
    0
    son birkac entrydir tek tarafli dusunup objektifligimi kaybettigimden dolayi geceleri boyle olduguna karar verdim.

    Cunku bazi seyleri yitirdigimi anlarsam daha kotu hissederim, sucu zaman dilimine atmak daha kolay.

    Dogruyu bulup duzelmeye objektif davranmaya ugrasmak daha zor.
    ···
  18. 43.
    0
    Milletin okurken caninin gibilip okuyunca bosluga dusmekten korktugu entrylerime boslugumda girmeye devam ediyorum.

    Aslinda pek soylenecek soz yok. Yapilmasi gereken seyler var her seyin bilincinde olur insan ama bile bile yapmaz, sonuclarini da goz ardi eder. Neden yapmaz onu alikoyan sey nedir?

    Sevgiliyle saatlerce konusur insan ama is yarim saatlik sorumluluga gelince o yarim saat yarim yila donusur. Aksama kadar bombos yatar, ama o isi yapmaz. Ertesi gun de keske yapsaydim diye hayiflanip ayni halti tekrar yer.

    Aklima yeni bir sey geldi. Belki de olanlari degil de olmasi gerekenleri yazarsam bazi seyleri degistirebilirim. Tekrar deneyelim.

    Tipki gerektigi gibi sorumluluklarini yerine getiren insan neden hala mutsuzdur? Neyi ekgibtir? Gerektigi saatte uyanir, kahvaltisini hazirlar, sorumluluklarink yerine getirmeye baslar, ve her anda arkadasina karsi olan sorumluluklarini yerine getirir, aksam yemegini hazirlar gunluk islerini oldugu gibi halleder ve basari hissinin verdigi gururla yorgunluguyla yataga uzanip yatar, o gune gozlerini iyi geceler dileyerek kapar.

    Bu icindeki huzursuzlugu gidermeye yeterli olabilir mi? Yoksa ac oldugu icin daha fazlasini mi ister? Daha fazla is daha fazla sorumluluk daha fazla basari daha fazla tatmin. Veya basarisizlik halinde buyuk bir yikim.
    ···