1. 104.
    0
    : HAKKI ŞiKAYET ETMEMEK
    Sana tavsiye: ihsan edildiğin hiçbir hayrı kimseye söyleme… isterse bu dostun
    olsun…
    Sonra… Hikmeti icabı sende yapacağı ve tecrübe için vereceği bazı belalardan
    dolayı Allah’ı (CC) ithama kalkışma… Bil ki; sana düşen vazife, bela olursa sabır
    göstermektir, hayra da şükretmek…
    Nimeti bulmadan bulmuş gibi görünüp şükretmek, içinde bulunduğun bir felaketi
    şikayet etmekten daha iyidir…
    Nimet-i ilâhiye’den mahrum olan tek kişi gösterebilirmisin? Hayır!.. işte ayet:
    - “Allah’ın (CC) nimetlerini saymağa kalksanız bitiremezsiniz…”
    Sende o kadar Nimet-i ilâhiye var ki; hiç birini görmek istemiyorsun…
    Kalben hiçbir mahluka gönül verme. Ve, kalben hiçbir kimse ile ünsiyet etme…
    Bulunduğun hali kimseye anlatma. Ülfetin Allah’a (CC) olsun. O’na (CC) güven.
    Derdini O’nun (CC) kuvvetiyle O’na (CC) açarsın… Arada ikinci bir varlık
    göremezsin… Çünkü başkası varlığını ispat edip zarar veya menfaat vermeğe haklı
    değildir. Belayı senden yine O (CC) defeder. izzeti ve zilleti O (CC) meydana
    getirir… O’ndan (CC) başkası ne yükseklik vaad eder; ne de aşağı derecelere indirir.
    Başkası ne zengin edebilir, ne de fakir. Ve hiçbir şeyi hareket ettiremez ve
    durduramaz. Hepsini HakK (CC) yaratır ve hepsi O’nun (CC) yed’inde ve O’nun (CC)
    iznindedir. Her şey O’nun (CC) emriyle cereyan eder ve yürür. Her şey muayyen
    vakte bağlıdır. Kafi derecede gelir. Sonra gelecek evvel gelmez. Evvel gelecek de
    sonraya kalmaz. Allah-ü Teala (CC) şöyle buyuruyor:
    - “Allah (CC) sana bir zarar verecekse alacak yine O’dur (CC). Şayet sana bir hayır
    murat edecekse, o hayrı senden çevirecek yoktur.”
    ihsanını istediği kullara verir. O (CC) hem Rahîm (CC), hem de Gafûr’dur (CC)…
    Afiyette bulunduğun halde Hakk’ı (CC) şikayete kalkışma. Yanında Allah’ın (CC) bol
    nimeti olduğu halde fazlasını isteme. Sana verdiği nimeti görmez olup inkar yoluna
    sapma. Bu halin bir nevi istihza olur. Sonra, Allah-ü Teala (CC) seni inceden inceye
    hesaba çeker. Dünyada belanı arttırır, ahirette ise seni azarlar. Cehenneme atar.
    Sonra, seni manevi halden soyar, rahmet nazarını senden çeker.
    Hakikaten şekva[1] etmekten sakın. Etlerin makaslarla parça parça doğransa da
    itiraz yoluna sapma.
    Sakın ha sakın itiraz etme:
    - “Allah (CC), Allah(CC)…”
    De… Kurtuluş iste. Fakat şekva etmekle değil. Hazer[2] et… Yanlış yola sapmaktan
    kork. Şekva yolunu tutmaktan çekin. Çünkü ademoğlunun başına gelecek belalar
    ancak itirazından dolayı gelir…
    O (CC), Erhamerrâhimîn olduğu halde, nasıl O’ndan (CC) şikayet edilir? Hakîm (CC),
    Habîr (CC); kullarına en çok acıyan ve lütfunu esirgemeyen O (CC) olduğu halde,
    nasıl O’ndan (CC) dert yanılır? O (CC), kullarına zulmetmez. Kuvvetli, işinden iyi
    anlayan bir doktora kızılır mı? Evladına acıyan bir ana cinayetle itham edilir mi?
    Peygamber (CC) Efendimiz şöyle buyuruyor:
    - “Allah-ü Teala (CC) kuluna çok merhamet eder; bir ananın evladını o kadar
    esirgemesi imkansızdır.”
    Ey zavallı, Allah’a (CC) karşı edep tavrını takın. Zorla gelen belaya sabret,
    sabretmeye çalış. Güçlükle de olsa kendini bu yola uydurmaya alıştır. Rıza ve
    muvafakat yolunu tut. Maneviyattan az buçuk nasibin varsa, bu yolu tutarsın.
    Hakikaten bu yola devam edersen eşi bulunmaz bir cevher olursun. Aksi halde her
    şey elinden gider, artık bir daha bulmana da imkan kalmaz.
    Allah-ü Teala’nın(CC) şu ayetini dinle:
    - “Kıtâl[3] size farz oldu. Halbuki siz bundan hoşlanmazsınız… Bununla beraber
    sizin sevdiğiniz şey iyi olabilir, sevdiğiniz şey belki de fenadır; bunu siz
    anlayamazsınız, ancak Allah (CC) bilir.”
    Çünkü hakikat ilimleri gizlidir. Böyle olunca, her hangi bir şeyi hissiyatına göre iyi
    veya kötü görerek uygunsuz bir yola sapma.
    Eğer takva halinde isen, Allah’ın (CC) emirlerine uymaya bak. Böyle olmak,
    yolumuzda ilk basamağı teşkil eder. ikincisi velayet halidir. Burada da sakin ol.
    Hiçbir işe karışma. Nefsini güzelleştirmeye bak. Haddi hiçbir zaman aşma.
    Son mertebe gavs’lık, bedeliyet hallerine vardığın zaman, kader yolunda sıddıkiyet
    mertebesine çıktığın zaman, bütün yolları gönlüne aç. Yalnız, nefsine meydan
    verme. Kötü isteklerini araya sokma.
    Dilini şikayetten sakla… Bu halleri özüne benimsettikten sonra, her şey sana hoş
    gelir. Gelecek hayır olursa senin için güzelleşir. Şer gelirse korkma; seni, taat
    ibadet yolunda felaketlerden Hakk (CC) saklar. Seni o beladan dolayı halka rüsvay
    etmez. Hatta, o belanın, gelip gidişinden senin haberin bile olmaz. Bir karanlığın
    gelişi gibi, akşam gelir; gün doğunca gider. Gidince de her taraf ışıkla dolar. Ve o
    bela, senin için sıcak karşısında yok olan soğuk gibi olur.
    Bu anlatılan güzel işleri, kendine örnek al ve misallerden ibret almaya çalış. Bu
    bela geldikten sonra günaha, kötülüğe yaklaşma… Kerim olan Mevlanın (CC)
    huzuruna günahla giremezsin. Oraya ancak iyiler girerler. O (CC), kapısına ancak
    temizleri sokar. Kapısına ancak bütün manevi hastalıklardan beri olanları alır. Nasıl
    ki, bir padişahın huzuruna, bütün koku ve kirlerden temiz olanların girmesi icap
    eder. Hak’ka da (CC) ancak saf, temiz olanlar gider.
    Beladan korkma…. Onlar günahlara kefaret olur. Nasıl ki; Peygamber (SAV)
    Efendimiz bu hali işaret ederek:
    - “Bir günlük sıtma, bir yıllık günaha kefaret sayılır.”
    Buyurmuştur. Zahirde bela gibi görünen haller, seni daha da olgunlaştırır;
    bulunduğun hali muhafaza hakkı sana tanınır. ilahi sırları saklamaya emin
    görünürsün. Kalbin nurlanır, gönlün açılır. Lisanında bir fesahet olur. Bu fesahetin
    sebebiyle hikmetli konuşmalar yaparsın. Sana muhabbet, sevgi yolları açılır, hep
    bunları anlatırsın… Sendeki bu üstünlük sebebi ile herkesin sevdiği bir varlık
    olursun. insanlar da seni sever, başka yaratılmışlar da… Dünya da sana koşar, ahiret
    de….
    Sen artık Allah’ın (CC) sevgilisi oldun. Her şey seni sevmeğe başlar. Mahlukatın
    sevgisi, Hakk’ın (CC) sevgisine bağlıdır. Aynı şekilde buğzu da, O’nun (CC) buğzuna
    bağlıdır.
    Allah (CC) seni sevince; seni her şey sever. Buğzedince de her varlık sana düşman
    olur.
    Bu makama yetiştiğin zaman Hakk’a (CC) kavuşmuş olursun. Kendi varlığın gider.
    Bir şey dileyemez olursun. Yanılıp da istekte bulunacak olsan, alacağın zaman bir
    de bakarsın ki, o şey kaybolmuş gitmiş.
    Bu halinde, dünyadan sana pek az nasip verilir. Asıl çoğu senin için öteki aleme
    saklanır. Burada isteyip alamadığını ötede bol bol alırsın. Bunların arasında o kadar
    büyük nimetler vardır ki, akıl bir türlü onun aslına eremez… Yükseğin yükseği ve
    gönlün mesrur olacağı her büyük nimet orada bulunur…
    Eğer bunları beklemeden, bu meşekkâtli teklif evinde onlara kavuşmak istersen, az
    bir şey alabilirsin, fakat buna mukabil kalbin safiyeti gider, basiretin söner. Asıl
    istenen ve tahakkuku ahirete kalan nimetlere kavuşmaktan mahrum edilirsin.
    Halbuki senin isteyeceğin ne dünyaya ne de ahirete ait olmalı; sebepleri yaratan,
    yeri seren, semayı yükselten Mevla (CC) olmalı. Halbuki sen, ne buranın, ne de
    öteki alemin nimetini beklemeden az bir dünyalığa razı oluyorsun.
    Kullarına doğru yolu O (CC) nasip eder, O (CC) Sübhân’dır (CC), en iyiyi bilen O’dur
    (CC)…
    [1] Şikayet, hoşnutsuzluk, sızlanma
    [2] Sakınma, korunma, kaçınma
    [3] Savaş, birbirini öldürme
    Tümünü Göster
    ···
  2. 103.
    0
    : ALLAH'A VASIl OLMANIN YOLU
    Her şey Allah’a (CC) kavuşmakla son bulur. Sen de Hakk’a (CC) vasıl olduğun zaman
    manen ve maddeten tekamülünü tamama erdirmiş sayılırsın.
    Mevlaya (CC) vasıl olmanın manası: Halkı kalben bırakmış olmandır. Heva ve
    hevesin kötü yolunu terk etmendir. irade ve şahsi arzularını bırakmış olmandır;
    irade ile gitmek, bu yolda iyi sayılmaz. Bu iyi olmayan ahvali bırakıp Allah’ın (CC)
    emirlerine bağlandığın gün, manevi yollar artık sana açılmış demektir. Bu hale
    erdikten sonra iyi olmayan eski huylara doğru hiçbir kıpırdanma olmamalı. Başkası
    da seni alakadar etmemeli… Hakk’ın (CC) emri ve O’nun (CC) hikmetli işlerini
    görmelisin. Bu zikrettiğimiz hal fena halidir. Hakk’ın (CC) hikmetlerinde kendini
    kaybetmek makamıdır. Bu makama: Vuslat, tabirini kullanırlar.
    Hakk’a (CC) kavuşmak, vasıl olmak; bilinen belli başlı halkın birbirine kavuşmasına
    benzemez. Hakk’ı (CC) bu gibi şeylerden tenzih etmek lazımdır. O’na (CC) hiçbir
    şey benzemez. O (CC) hakikaten gören ve işitendir. Ama bizim gibi değil. O (CC)
    yücedir, mahlukatın hiç biri ile kıyas olunamaz. Bu alemi, ona kavuşan ehl-i vuslat
    bilir. Hakk’a (CC) kavuşmanın ne demek olduğunu Allah (CC) onlara bildirmiş ve
    göstermiştir…
    Bu ehl-i vuslattan her birinin ayrı makamı vardır. Biri, diğerinin yerine geçemez.
    Aynı zamanda Allah-ü Teala (CC) her veli ve Peygambere (AS) değişik yönlerden
    tecelli eder. Hiçbir Peygamber (AS) diğerinin; hiçbir veli diğer velinin sırrına
    eremez, vakıf olamaz… Ve yine bu misalden olarak bir mürid şeyhinin haline akıl
    erdiremez. Aynı zamanda müridin de şeyhden ayrı çeşitli halleri vardır. Bunu da
    şeyh bilemez. Müridin yolu bazen şeyhin sırrına yaklaşır, yine de anlayamaz. işte
    burada şeyhinden ayrılır. O müridi bundan sonra Mevla (CC) idare eder…
    Artı o mürid Hakk’a (CC) teslim olmuştur. Hakk (CC) onu halktan keser. Önce şeyh
    onun için bir mürebbi vazifesi görüyordu, o da mahluk olduğuna göre mürid ondan
    kesilir. iki yılı geçtikten sonra çocuğa süt verilmez. Bu da bir bakıma onun gibidir.
    Nefis ezildikten sonra halka ihtiyaç kalmaz. istek gittikten sonra kimseden bir şey
    beklenilmez.
    Şimdi o mürid yükselmiştir. Şayet şeyh, heva ve nefisle kaldıysa müride muhtaç
    olur…
    Sonra nefis ve iradeye gelince: Bunları Mevla (CC) yola getirir, yok olmak olmaz.
    Çünkü yok olmak bir nevi noksan sayılır. Bu yolda ise noksanlık yoktur. Nefis ölmez,
    ıslah olur.
    Böylece Hakk’ a (CC) vasıl olduktan sonra, kendini masivadan emin gör, huzur
    içinde bil. Hak ve hakikatten başka bir şey görme, ondan başkasına bir varlık
    tanıma… Bu yolun icabı elbette bunu gerektirir.
    Bulunduğun makamda iyilik, kötülük, vermek, almak, korku, ümit, hiç birinde
    Hakk’tan (CC) başkasının tesiri olmaz. Çünkü kendinden korkanlara yine kendisi
    sahip olur. Hataları örtecek yine O’dur (CC).
    Kendini bu mertebeye getirdikten sonra, Mevla’nın (CC) hikmetli işlerini görmeğe
    çalış… Çok hikmet taşıyan emirlerini yapmaya gayret et. Takib edeceğin yol bu
    olmalı. O’nun (CC) taatıyla meşgul ol. ister dünyaya, isterse ahirete ait olsun;
    bütün mahluk şeylerden elini çek. Hepsinden kalben ayrıl.
    Bütün mahlukatı topla. Aşağıda hikayesi anlatılacak adam gibi zavallı ve çaresiz
    olduklarını tahayyül et.
    Şanı, şöhreti her tarafa korkunç bir şekilde yayılmış, emirleri kesin, saltanatı tam
    bir padişah… Bir adamı yakalatıyor, ayaklarına ve boynuna zincir vurduruyor. Sonra
    dalgası dehşetli, derinliğine derin, akıntısı şiddetli bir nehir üzerindeki ağaca
    astırıyor.
    Sonra; çok kıymetli, yüce ve maddi değer biçilmesi imkansız olan tahtına oturuyor.
    Yanına da bir çok oklar, silahlar, mızraklar ve daha nice elemeli, paralayıcı ve
    öldürücü aletler alıyor…
    Şimdi, padişah, o asılmış adama, rastgele okları, kurşunları yağdırmağa başlamıştır.
    Hal böyle olunca… O korkunç manzarayı temaşa eden biri için o padişahtan
    korkmadan, merhamet nazarına sığınmamak ve korkmamak, o saltanatı görmeden
    geçip, asılmış adama bakmak ve ondan korkmamak doğru olur mu? Sonra böyle
    şeyi, akıl mantık nasıl doğru bulur? Hayır, hiçbir zaman doğru bulmaz ve seyircinin
    haline şu hükmü verir:
    - “Aklı gitmiş, hissiyatı bozulmuş ve neticede bir hayvandır, ki; insana benzemez.”
    Her şeyin hakikatına erdikten sonra, basiretsiz, görmez olmaktan Allah’a (CC)
    sığınırız. Hakk’a (CC) vardıktan sonra ayrılmaktan, Hakk’a (CC) yaklaştıktan sonra
    tekrar maneviyatın kapanmasından, imandan sonra küfre, hidayetten delalete
    düşmekten yine O’na (CC) sığınırız…
    Dünya, anlattığımız o büyük ırmaktır. O her gün taşmakta olan su ise, insanoğlunun
    şehveti ve lezzetidir. insanlara çarpan, kötü mahluklar da dalgalardır. Kader-i
    ilahinin cereyan eden bela ve mihnetleri ise, o oklar ve silahlardır.
    Evet, insan oğlunun başına bu dünyada en çok gelen şey, bela ve mihnettir. iyilik
    ara sıra gelir, fakat zahmetler, incitici şeyler o ara sıra gelen iyiliği unutturur. Ara
    sıra gelen hoşluklar olsa bile, yine onda çeşitli felaketler gizlidir. Eğer insan, ibret
    nazarı ile bakacak olsa, hayatı ve iyi geçimin yalnız öbür aleme mahsus olduğunu
    anlayacaktır. iyi inanmış olan bunu böyle bilir. Çünkü bu hali bilip anlamak, içinde
    yaşatmak ehli imana mahsustur.
    Peygamber (SAV) Efendimiz buyuruyor:
    - “ Hayat ancak ahiret hayatıdır.”
    Yine buyuruyor:
    - “Mümin Allah’ına (CC) kavuşmadıkça rahata eremez.”
    Bu sözler imanlı hakkındadır. Yine buyuruyor:
    - “Dünya müminin zindanı, kafirin cennetidir. “
    Yine buyuruyor:
    - “Allah (CC) korkusu ile dolan kalb, Hakk’a (CC) bağlıdır.”
    Bu ayan beyan haberlerle birlikte, bu dünyada nasıl rahatlık iddia edilir? Şu
    muhakkak ki; bütün rahatlık Allah’a (CC) bağlanmakta, O’nun (CC) emirlerini
    yerine getirmektedir. Her halde O’na (CC) uymaktır. O’nun (CC) yolunda boynu
    eğik olmaktadır.
    Kul, ancak anlattığımız şekilde dünya belasından kurtulabilir. Kurtulunca da gönlü
    merhametle dolar, kendisine lutuflar, ihsanlar olur. Her işi ve her yaptığı doğru
    olur. Bu da Allah (CC) tarafından ona bir iyilik olarak verilir.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 102.
    0
    bismillahirrahmanirrahiym'den sonrasını okumadım. eksi

    not: evet evet copy paste yaptım
    ···
  4. 101.
    0
    + başlık takip
    ···
  5. 100.
    -1
    : VELiLERE UYMAK
    Sen nefsine, kötü arzularına taptıkça , velilerin derecesine çıkmayı isteme...
    Halbuki onlar yalnız Mevlaya kulluk ederler. Senin istediğin dünya, onlarınki ise
    ukba...
    Sen yalnız bu dünyayı görürsün, onlar yerin, göğün sahibini görürler.
    Sen halkla ünsiyet edersin, onlar daima Hak la olurlar...
    Senin kalbin, yerdekilere bağlı; onların kalbleri arşa bağlıdır.
    Sen gördüğünü tuzağa düşürmek istersin, onlara gelince, senin gördüklerine iltifat
    etmezler. Yalnız yaratanı görürler ve O’nun emirlerine uymağa bakarlar.
    O, Allah dostları, bulacaklarını Hak’la buldular, ereceklerine erdiler. Sana gelince;
    zavallı bir halde, şehvetine uydun kaldın.. Yalnız dünyayı ve arzularını gördün.
    Halbuki onlar; halkı, arzularını, temennilerini bırakarak bu yola girdiler. Yüksek
    derecelere bu sayade erdiler. Onları bu makama, yaptıkları, ibadet, taat, sena
    zütürdü. Bu da onlara Allah’ın ihsanıdır, ki istediğine verir.
    Onlar; ibadete, taata; Allah’ın yardımı ve verdiği kolaylıkla, bıkmadan usanmadan
    koştular.
    ibadet onlara ruh oldu... Manevi bir gıda oldu.
    Onlar, bu hale devam ettiklerinde dünya başlarına bela oldu. Bir felaket halini aldı.
    Fakat onlar bunu duymadılar. Kendilerini cennet evinde gördüler. Onlar her şeyin
    evvelini aradılar, şimdiki haline aldanmadılar. Hak Taala onları evvelden niçin
    yarattı ve neyi anlattıysa onu öğrenmeğe çalıştılar.
    Yer onların hürmetinde durur. Sema onların duası ile açılır. Ölüm, onların kararı ile
    olur. Bu salahiyeti onlara mevla vermiştir.
    Padişah onları yerin düzeni için yaratmıştır, yer yüzünü onlarla bezetmiştir. Onlar
    hep birden dağlar gibidirler. Hak’ka giden yollar bunlar arasından açılmıştır.
    Malı, mülkü gaye edinip, bunlardan kaçana merhamet yoktur.
    Onlar, yeryüzündekilerin hayırlısıdır. Yer, gök baki kaldıkça onlara selam ve
    saygılar olsun...
    15. Makale: KORKU VE ÜMiD
    Rüyamda, mescide benzer bir yerde bulundum. Orada, her şeyden elini çekmiş
    insanlar vardı. Kendi kendime; bir zatı kastederek şöyle dedim:
    - “Eğer o bunlar arasında olsaydı, bu hallerini islah ederdi…”
    O cemaat etrafıma toplandı. Bana:
    - “Niçin konuşmuyorsun?”
    Diye sordu, ben de şöyle dedim:
    - “Eğer konuşmaya razı ederseniz konuşurum.”
    Sonra onlara şöyle bir konuşma yaptım:
    - “Halkı bırakıp hak yolu tuttuğunuz zaman halktan dilinizle bir şey istemeyin.”
    Devam ettim:
    - “Buna muvaffak olursanız, kalbinizle de bir şey istemeyin. Çünkü kalble istemek,
    dille istemek gibidir.”
    Biliniz ki Allah-ü Teala (CC) her an bir iş yapar, bozar, yeniden yapar… Yükseltir,
    alçaltır…
    Bir kısım velileri en yüksek dereceye çıkarır, diğer bir kısmı en aşağı tabakaya
    indirir.
    Yüksektekilerin korkusu aşağıya düşmektir… istedikleri de bulundukları halde
    kalmaktır. Aşağıdakilerin korkusu da, bulundukları halin devam etmesidir.
    istedikleri ise daha yüksek makama çıkmaktır… Bunları söyledim sonra uyandım…
    16. Makale: TEVEKKÜL VE DERECELERi
    Seni Allah’ın (CC) fazlından ve her işe, O’nun (CC) nimetini görerek başlamaktan ne
    alıkoydu?.. Ancak seni bu hale koyan, Haliki (CC) bırakıp mahluka güvenmen
    olmuştur. Yaratanı (CC) unuttun; yaptığın kara güvendin, Mevla (CC) seni
    nimetlerini görmekten mahrum etti.
    Halk seni, Peygamberin (SAV) çalıştığı gibi çalışıp helal yemekten alıkoyuyor. Sen
    bu halle kaldıkça, onlardan iyilik bekledikçe, kapılarına gidip ihsan ümit edip
    dilendikçe, müşrik sayılırsın. Allah-ü Teala (CC), seni bu halinden dolayı helal
    yemekten mahrum eder. Helal kazançtan, Hakk’a (CC) güvenerek çalışmaktan, seni
    geri koyar, azarlar.
    Sonra… Hele bir zaman halkı bırak. Yaptığın büyük günahtan dön. Helal kazan,
    helal ye. Yaptığın işlere güvenme, Allah’ın (CC) fazlını gör. Allah’ın (CC) sana
    verdiği ihsanı unutma. O’nun (CC) ihsanını unutursan yine şirk yolunu tutmuş
    olursun. ilki kadar büyük olmaz, ama yine de şirktir. Bir gün büyür. Hafi iken, açık
    ve büyük şirk olur.
    Bu haline de tevbe et, şirkin bu derecesini de kaldır. Kârına, kesbine[1] güven, ama
    asıl kuvvet vereni gör. Bu işleri sana kolaylıkla yaptırana ve sebepleri yaratana
    bağlan, seni her hayra muvaffak eder. Çünkü her hayra O (CC) zütürür, rızık O’nun
    (CC) elindedir.
    Sen devam et, yani O’na (CC) güven, rızkını O’ndan (CC) bil; nasibini çeşitli
    yollardan sana gönderir. Bazen seni halka gönderir istetir ama bu senin için bir
    iptila, yada riyazet nevinden bir şey olur. Bu halde çok dikkatli olmak lazım gelir.
    Bazen de rızkını, sana bir mükafat olarak, vasıtaları göstermeden, onları hakiki
    sebep göstermeden gönderir. Sen de rahatça O’na (CC) dönersin. O’nun (CC)
    kudreti önünde ta’zimle eğilirsin. Bu kere perde kalkar O’nun (CC) fazlını görürsün.
    Mevla (CC) sana bir doktordan daha çok, mizacına uyanı fazlı ve ihsanı icabı verir.
    Bunları yapmakla seni kötü huylardan muhafaza eder. Başkasına meyil etmekten
    esirger. Nihayet sana verdiği güzel, büyük nimetlerle gönlünü alır.
    Kalbinden cümle kötü istek, şehvet, matlup[2], mahbup[3]… her ne varsa çıktığı
    zaman ve sende, O’nun (CC) arzusundan başka bir şey kalmadığı vakit, vereceği
    nimeti çok rahat verir.
    Senin için gönderdiği bir rızkı, mutlaka sen alacaksın, başkası el süremez… Çünkü
    rızkın, senden başkasına nasip değildir. Şehvetini teskin için sana bir ihsan yapar,
    ihtiyacını onunla giderirsin. Ve sen bunları sana göndereni bilir, anlarsın. Bunları
    sana nasip edenin Hakk (CC) olduğunu anlar, şükür yolunu tutarsın… Dolayısıyla
    irfanın artar, ilmin çoğalır. Allah (CC) seni halkın külfetinden uzaklaştırır. Ruhunu
    masivadan temiz tutmaya seni muvaffak eder.
    Sonra kalbin nurlanır, hakiki ilimleri anlamaya kabiliyetin artar. Gönül gözün açılır,
    kalbin nurlanır. Hakk’a (CC) yakınlığın ilerler, tam o alemin malı olursun.
    O manevi, büyük ilmin sırlarını muhafaza edebilecek hale gelirsen, sana rızık ne
    zaman ve ne vakit gelecekse bilirsin. Bu hal sana Allah’ın (CC) fazlı, keremi olarak
    verilir. Şanını ta’zim[4] etmek için bu hale getirilirsin. Netice olarak, bunların
    hepsi sana Allah’ın (CC) bir ihsanıdır. Allah-ü Teala (CC) bak bu manada neler
    buyuruyor:
    - “Biz onların içinden işlerimizin hakikatına eren imamlar yaptık, sabrettikleri
    takdirde buna ererler. Onlar bizim ayetlerimize inanırlar.”
    - “Yolumuzda gerçekten çalışanlara yollarımızı açarız.”
    - “Allah’a (CC) karşı ittika[5] sahibi olunuz ki size öğrete.”
    Bu hallere erdikten sonra tekvin sıfatı tecellisi gelir. Açık bir emirle o işi yapmaya
    başlarsın. Bu emirde hiçbir şüphe yoktur. Güneş gibi açık meydandadır. Bu emir
    sana verilir ki; her tatlıdan daha hoş ve her güzelden daha tatlı… Bu vazifeyi
    yapmak için, sana gelen ilhamda karşılık bulunmaz. Bu ilham nefsin kirlerini eritir.
    Allah-ü Teala (CC), Peygamberlerine (AS) gönderdiği bazı kitaplarda şöyle
    buyurmuştur:
    - “Ey Ademoğlu, ben öyle bir Allah’ım ki (CC), benden başka ilah yoktur; ancak ben
    varım. Ben her neye ‘ol’ desem, olur. Bana itaat et ki, seni de benim gibi kılayım;
    bir iş için ‘ol’, diyesin ola…”
    Bu haller hayret edilecek haller değildir. Bunu Peygamberler (AS) çok yapmıştır.
    Velilerin de (RA) bir kısmında bunlara benzeyen haller zuhura gelmiştir. Bazan
    havas tabakasına da bu vergi, Hakk (CC) tarafından bir ihsan olarak verilmiştir…
    [1] Çalışıp kazanma
    [2] istenilen, aranılan
    [3] Sevgili, muhabbet olunan
    [4] Ululama, büyük sayma, saygı
    [5] Sakınma, korkma
    Tümünü Göster
    ···
  6. 99.
    0
    ALLAH'IN EMRiNE TESLiM OLMAK
    iyiliğin gelmesini, kötülüğün gitmesini isteme... Eğer kısmetinde sana gelecek bir
    nimet varsa, istesen de gelir, istemesende... Bela da aynı... Eğer sana gelecek bir
    bela varsa, kaçsan da gelir, dursan da... istersen o belanın kalkması için duaya
    sarıl.. istersen sabret. istersen Allah için kendini bir yere attır; elbette gelecek
    olan gelir...
    Sana lazım olan bunların hepsinde Hakka teslim olmaktır. Hepsini ona teslim et.
    Eğer nimet gelirse şükretmeğe başla!.. Bela da gelirse sabretmeğe çalış. Belayı hoş
    gör... Onu da bir nevi nimet bil. Gizlemeğe çalış! Gücün yettiği kadar gidermeğe
    gayret et. Hele onu her yerde anlatmaktan sakın. Allah’ın sana verdiği manevi
    halin kuvveti ile ve gittiğin yolun icabı olarak bunları yapmak mecburiyetindesin.
    Öyle bir yoldasın ki, Hak’ka taatla ve her şeyi hoş görmekle emrolunmuşsun. Ancak
    böyle refik-i Ala’ya çıkabilirsin. Bu hale gelince senden evvelkilerin yerine
    makdıbına varırsın. Senden evvel padişaha gidenleri ve yaklaşanları orada bulursun.
    Onun yanında her iyilik yolunu, rahatı, kerameti ve nimeti görürsün; kavuşursun.
    Belayı bırak gelsin, seni ziyaret etsin... Yolunu aç. Kapama. Önünde durma. Sana
    gelmesinden ve seni yoklamasından korkma. Nasıl olsa, onun ateşi cehennemin
    ateşinden daha şiddetli değildir.
    Yaratılmışın hayırlısı, yerin yüklendiği, semanın gölgelendirdiği, varlığın gözdesi
    Efendimiz muhafazid Mustafa (s.a.v.) den şöyle bir Hadis,i şerif rivayet edilmiştir.
    - “ Kıyamet günü cehennemin üzerinden geçildiği zaman, cehennem bağıracak,
    çabuk geç! Ey mümin nurun alevimi söndürdü.”
    O cehennemin ateşini söndüren nur, ancak dünyada kazandığın ve beraber
    zütürdüğün iman nurudur. O nur, hem isyan eden, hem de itaat edende vardır.
    Ama isyan eden ondan faydalanamaz...
    işte dünyadaki bela ateşini de söndüren bu nurdur. Sen de eğer sabreder Hak’ka
    uyarsan mükafatını görürsün. Belanın sana gelmesi seni heyecana düşürmesin.
    Yaklaşması seni çekindirmesin. Çünkü bela seni öldürmek için gelmez, seni tecrübe
    etmek için gelir, imanın sıhhatini ölçmek için gelir. Hak’ka olan bağlılığını
    kuvvetlendirmek ister. Senden memnun olur. Seni Hak’ka müjdeler... Allah-ü Taala
    buyurdu:
    - “Biz sizi imtihan ederiz. Ta ki, içinizdeki mücahitleri anlayalım... Ve işlerinizden
    haberdar olalım. “
    Hakka karşı imanın doğru olması ve O’nun işlerine boyun eğmek muvafakat
    göstermen yine O’nun sana bir lütfu ve merhametidir. Bunu böyle bil ve sonuna
    kadar sabra devam et. Hak’ka uyar bir müslüman ol. Artık bu halle bezendikten
    sonra, senden ve başkasından Allah’ın emirlerini yapmaktan başka bir şey bekleme.
    Ve yasaklarından kaçmaktan başka bir şey umma.
    Her hangi bir yerde dini emirlere dair bir şey olursa derhal ona koş. Onları doğru
    işitmeğe çalış. Yerine getirmeğe gayret et. Derhal harekete geç, miskin miskin
    oturma. Kadere teslim olup kalma... Zuhurata uyup durma. Allah’ın emirlerini
    yerine getirmek için bütün gücünü kuvvetini sarf et. Aciz kalırsan Allah’tan yardım
    iste. O’na tazarru et, yalvar. Acaba:
    - “Niçin ibadetten geri kaldım? “
    De ve sebebini araştır. Belki de buna sebep senin bazı lüzumsuz şeyler istemen
    olmuştur. Belki de bazı edebe uymayan haraketler yapmışsındır. ihtimal ki, ibadete
    gevşek davrandın, gücüne kuvvetine güvendin... Ve nihayet bilgine güvendin, nefsi
    ve halkı, Allah’a karşı ortak yaptın. Netice, bunların hepsi senin helakına sebep
    oldu. Mevla da sana bu yüzden rahmet kapılarını kapadı. Taatından azletti.
    Hizmetinden kovdu. Yardımını kesti. iyilik yüzünü senden çevirdi. Ve nihayet sana
    kızdı, darıldı. Dünyayı, nefsi, şahsi arzuları senin başına bela etti...
    iyi bilmelisin ki, bu gibi adi işlerle uğraşmak, iyi meşguliyet değildir. Bunlarla
    uğraşmak seni yaratanın, besleyenin rahmetinden uzaklaştırır...
    Sakın mevlaya ibadet etmekten, seni mevlanın gayri alıkoymasın. Allah’tan başka
    ne varsa hepsini gayri olarak bil. Ve bunları Hak’ka tercih etme... Çünkü seni onlar
    değil Allah yarattı. Sakın kötülükleri yaparak nefsine zulmetme. Eğer, yratanın
    emirlerini bırakıp, başkasıyla uğraşırsan seni ateşe atar. Öyle ateş ki; onu
    tutuşturan insanlar ve küfür taşıdır. Sonra pişman olursun fakat beyhude. Özür
    dilersin kabul olunmaz. itap(*) olunmaya razı olursun fakat yine hiç. Tekrar iyilik
    yapmak için dünyaya dönmek istersin, kimse seni gönderemez.
    Özüne acı, acı... Ona merhamet et. Sana verilen duygularını iman yolunda, iyi
    işlerde, taat ve ibadet yolunda kullan. Bunlarla marifet kazan, ilim öğren. Bu
    ibadet ve marifet nuru ile karanlıkları aydınlatmağa çalış. Emri tut. Yasaklardan
    kaç. Hak yolda bu ikisi ile yürü. Seni, ilk önce topraktan insan yapan halikini inkara
    kalkışma!..
    O’nun emrinden başka bir şey isteme. Ve O’nun kötülediği şeylerden başkasını kötü
    görme. Dünya ve ahiret için elindekiyle yetin. Dünya ve ahiret için kötülediğimiz
    şeyleri kötü olarak bil.
    Her sevilen, istenen Allah için istenmeli. Ve her istenilmeyen yine, O’nun için
    istenmemeli.
    Eğer sen, Allah’ın emrinde olursan, bütün canlılar da senin emrinde olur. Ve eğer
    Allah'ı’ yasak ettiği şeylerden kaçarsan bütün kötülükler de senden kaçar. Nerede
    bulunursan bulun daima iyilikle karşılaşırsın.
    Allah-ü Taala hazretleri Peygamberlerine gönderdiği bazı kitaplarda şöyle
    buyurmuştur:
    - “Ey ademoğlu! Ben öyle Allah’ım ki benden başka ilah yoktur; bir şeye ol dersem,
    olur. Bana itaat edersen, seni de benim gibi yaparım. Her neye ol desen olur!..”
    Yine buyurmuş:
    - “Ey dünya! Bana ibadet edene sen yardım et... Sana koşanı da yor!..
    Allah’ın yasak ettiği bir şeyi yapmakla karşılaşırsan şöyle ol: Mafsalların birbirinden
    ayrılmış, duygun yok olmuş, kalbin kırılmış, cesedin ölü, ümitlerin kırılmış, adet ve
    resmiyeti unutmuşsun. Gözünde bütün sahra karanlık ve bulunduğun yeri
    yıkılıyormuş gibi gör. Bina eskimiş, tavan çökmek üzere. Böylece oturduğun yerde
    hissiz, duygusuz kal. Kulağın sağır olsun, sanki öyle yaratılmışsın bil. Dudakların
    oynamaz olsun, lisanında lallik olan gibi ol. Dişlerin bir güçlük karşısında kalmış,
    dökülüyormuş farzet. Kolları çolak gibi, bir şeyi tutamaz olsun. Ayakların
    çaprazlaşmış, bir yere gidemiyor, yürüyemiyor gibi gör. Kendini cinsi münasebetten
    aciz bil. Öyle, sanki, cinsi hiçbir şeyle meşgul olmamışsın...
    Karnın hiçbir şey yiyemiyecek kadar dolu olsun. Yemeğe ihtiyaç duyma. Aklın
    bozulmuş olsun, kendini mecnuna benzet. Kabre doğru gidiyormuşsun gibi düşün...
    Hülasa olarak şunları söylemek isterim ki: Allah’ın emirlerini derhal duymağa çalış
    ve koş!.. Yasaklarına karşı olduğun yerde kal, gitme!.. ilahi kader karşısında cansız
    ol, yokluğa gömül, fani ol...
    Bu şerbeti hoşlukla iç... Kendini bununla tedavi et. Bundan gıda al... Günahın
    verdiği manevi hastalıklardan bununla kurtulursun. Nefsin illetini ancak böyle
    temizleyebilirsin.
    Bu işler, Allah’ın izni ve dilemesiyle olur...
    (*) Azarlama, darılma
    Tümünü Göster
    ···
  7. 98.
    0
    sonrasinda arkadaslara biraz havas ilminden bahsedecegim.
    ···
  8. 97.
    0
    @101 kardesim benim inan allah icin bütün dini farzlarimi tamamiyle yerine getiren biriyim allahu teala kabul ederse.
    ben sadece yoldan belkide sapmis arkadaslara biraz imanlarini tazelemelerini saglamaya calisiyorum.
    ···
  9. 96.
    0
    karedş doğru diyon ama tecdid-i iman için amentü duasını okumanızı tavsiye ederim ve abdest alıp beş vakit namaz kılmanızı avsiye ederim.
    ···
  10. 95.
    0
    mesaja bak...
    ···
  11. 94.
    0
    ŞEHVETiN BEYANI
    Fakirlik halinde, geçim durumundan aciz kaldığın zamanda, nikah işiyle
    karşılaşırsan, bu halinde de sabreder beklersen; Hak taala, ya senin başından bu işi
    giderir, yahut sana bir kolaylık verir evlenirsin, yahut muhafazası altına alır
    geçimini kolaylaştırır. Böylece dünyada güçlük göstermeden, ahirette de sıkıntıya
    sokmadan istediğini sana verir ve sabrından dolayı sana: Sabırlı, haline şükreden
    ismini verir...
    Eğer evlenmek senin nasibinde varsa, ister istemez olur; olunca yaptığın sabır şükre
    çevrilir... Allah’u Taala hazretleri ise şükredenlere bol ihsanlar vereceğini şöyle
    vaad etmiştir:
    - “Eğer şükrederseniz nimetimi arttırırım, küfür yoluna saparsanız azabım
    şiddetlidir.”
    Eğer evlenmek sana nasib değilse, o arzu kalbden çıkar gider. Nefis istese de
    istemese de bu yazılan olur.
    Her halinde sabra devam et. Kötü arzularına muhalif ol. ilahi emirlere boyun eğ.
    Kazaya razı ol. Bu halinden dolayı da Allah’tan iyilik um. Çünkü, Allah’ı Taala şöyle
    buyurdu:
    - “Sabredenlerin mükafatı bol verilecektir.”
    12. Makale: DÜNYALIĞI SEVMEK
    Allah-ü Taala sana mal verir; sen de Allah’ı unutur malla uğraşırsın, o malı sana
    kara bir perde yapar. Dünyayı , ahireti göremez olursun. Yalnız malı bilirsin. Çok
    kerre de malı alır, seni değiştirir. Fakir eder, zelil eder. Çünkü sen, asıl nimeti
    vereni unuttun, nimetle meşgul oldun...
    Eğer, o mülk seni meşgul etmez de, ibadetinle de uğraşırsan, sana hediye olarak
    verilmiş olur, bir tanesi bile eksilmez. Mal sana hizmetçi olur. Sen de yaratana
    ibadet edersin. Böylece dünyada rahat, güzel geçinirsin. Ahirette ise sıddıklar,
    şehitler, salihlerle beraber olursun...
    ···
  12. 93.
    0
    NEFiS VE HALLERi
    Bu kadar külfetler içerisinde, varlığını gösteren yalnız Allah’ü Taala’dır. Bundan
    sonra nefsin gelir. Muhatap olarak meydanda da sen varsın.
    Nefis; başta Allah’ın zıddıdır. Halbuki her şey sahiplidir. Böyle olduğu için nefis,
    hem yaradılış itibariyle, hem de mülk olarak Allah’ındır. Bu arada nefse boş iddia
    ve arzu, bir de kötülükleri ile sevinmesi kalır.
    iş böyle olduğuna göre, sen, Hakka uyarak nefsine muhalefet edesen; Allah için
    nefsine hasım olmuş olursun... Allah-ü Taala, Davud’da (A.S) şöyle buyurdu:
    - “Ya Davud, ben daimi kuvvetinim, bu kuvvetini nefsine düşman olarak ibadete
    vermeğe çalış. “
    Ey mümin, eğer sen de böyle yapar ve bu halde kalırsan, kulluğun ve Allah’a karşı
    olan bağlılığın doğru olur. Rızkın ne ise... rahat, güzel, hoşolarak gelir; aziz ve
    mukerrem olursun. Ve her şey sana hizmet etmeğe başlar. Sana tazim ederler,
    hürmet ederler... Çünkü onlar yaratanına bağlıdır. Sen ise onun sevgili kulusun.
    Onları Hak yaratmıştır. Onlar da bunu ikrar etmektedirler. Nasıl ki; Allah-ü Taala
    bunu şu ayetlerde haber vermiştir.
    - “Allah’ı tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, lakin siz onların tesbihini
    anlayamazsınız.”
    - “ Göğe ve yere isteyerek veya zorla geliniz... diye buyurdu. Onlar da dediler:
    - isteyerek geldik... ”
    ibadetin başı nefse muhalefet etmektir. Allah-ü Taala buyurdu:
    - “Nefsine uyma; nefs seni Allah yolundan ayırır.”
    Davud’a da şöyle buyurmuştur:
    - “Ey Davud, nefsini bırak, çünkü o, daima münazaa çıkarır. “
    Beyazid-i Bestami’den (Rh.) bir rivayet vardır. Beyazid mana aleminde tecelli-i
    ilahiye nail olur ve sorar:
    - “Yarabbi, sana nasıl gelinir?
    Şu cevabı alır...
    Nefsini bırak da gel...
    Beyazid der ki:
    Nefsimi bıraktım, yılan soyunduğu gibi ben de nefsimden soyundum... Her hayrın
    ve her güzelliğin onu bırakmakta olduğunu gördüm... ”
    Eğer takva halinde isen, nefsine daima muhalefet et... Halkın varlığını kalbinden
    çıkar. Onlardan her hangi bir şey bekleme. Onlara minnet etme. Onlara güvenme,
    onların elindeki dünyalığa göz atma. Onların iyiliği seni sevindirmesin, kötülükleri
    de gücendirmesin. Onların hediyesini, sadakasını, zekatlarını, adaklarını bekleme.
    Şayet senin mal, mülk sahibi bir adamın varsa sakın mirasına konmak için ölümünü
    .isteme...
    Halkı hakikaten kalbinden çıkar. Onları kah açılan, kah kapanan bir kapı bil. Onları,
    meyvesi bazen var, bazen de yok olan ağaçlar gör... Bu işlerin hepsini bir faile
    bağla ve bir müdebbirin tedbiri kabul et. Bu fail ve müdebbirin de Allah olduğuna
    inan ki, muvahhid olasın.
    Bu anlattığımız şeyleri kabul etmekle beraber kulların çalışmasını da inkar etme...
    Sonra cebriye mezhebine girmiş olursun. Her ikisini birleştirirsen cebriye
    mezhebinden kurtulursun. Allah’ın yardımı olmadan onların işi tamam olmayacağını
    iyi bil. Allah’ı unutarak onlara tapma. Bunların yaptığı, Allah’ın işinden ayrıdır,
    deme. Hakkı inkar etmiş olursun. Kadriye mezhebine girmiş olursun. Allah, gücü
    kuvveti verir, kullar da yapar, de...
    Bu hükümlerde Allah’ın emri ne ise ona bağlan. Bunlardan haddi aşmayarak
    kısmetin ne ise onu al. Allah’ın hükmü, sana ve bütün mahlukata kendi verdiği
    hükmü ile olur. Sakın sen hakim olmaya kalkmayasın. Sen de onlar gibi kader-i
    ilahinin çizgisi dahilindesin. Kader ise karanlıktır. Karanlığa lamba ile gir. Bu lamba
    da Allah’ın kitabı, Peygamberin sünnetidir. Sakın bu ikisinden ayrılma... Eğer bir
    hatıra kalbine gelirse ve sıkışık durumda kalırsan, onu derhal kitap ve sünnet
    ölçüsüne vur... Mesela, zina etmek, gösteriş yapmak gibi şeylerden olduğunu
    görürsen, facir (*) ve fagiblerle (**) birleşmek gibi şeyler olursa –ki bunlar haramdırsakın
    yapma... Derhal bu gibi düşünceleri bırak... Bunlardan başka haram şeyler
    olursa hemen ört... kaç... Kabul etme, amel etme... Bu gibi şeylerin şeytan
    tarafından sana hatırlatıldığını bil.
    O sana gelen hatıranın, mübah olan arzulardan, evlenmek, yemek, içmek
    nev’inden bazı şeyler... yine yapma. ihtimal ki aklın ermediği bazı kötülükler onda
    gizlidir. Mesela bakarsın sana bir fikir gelir:
    - Bu müşkülün için falan yere git; oradaki falan zata arz et...
    Halbuki senin o zata ihtiyacın yoktur. Belki de senin ilmin, irfanın daha üstündür.
    Bunları da onunla anlıyorsun. Burada biraz dur. Hemen oraya koşma...
    Bazen de kendi kendine dersin:
    - Herhalde bu Allah tarafından ilhamdır, bununla amel edeyim...
    Hayır bunu da yapma! Bu işte de hayırlısını bekle... Bunun Hak tarafından olduğunu
    anlamak için, o ilhamın sana tekerrür halinde gelmesi lazımdır... Yahut sana, o işi
    yapman için manevi bir emir verilir, o zaman yaparsın. Allah için bilgi sahibi
    olanlara bu gibi şeylerde bazı alametler zuhur eder; bunu da ancak akıllı veliler ve
    ebdal zümresi bilir.
    Bu anlatılan şeyleri sakın yanlış anlama... Bunlar, emir ve yasakların haricindeki
    şeylere aittir. Şer’i hükümlere uyman ve tamamiyle tatbik etmen lazımdır. Aksi
    halde manevi alemden hiç nasib alamazsın...
    Doğruyu bilen ve o yolda hidayet eden Allah’tır...
    (*) Fena huylu, günahkar
    (**) Allah’ın emirlerini tutmayan
    Tümünü Göster
    ···
  13. 92.
    0
    KEŞiF VE MÜŞAHEDE
    Allah sevgililerine ve bunlardan bir kısım olan Ebdale, akıllara durgunluk veren,
    adet ve resmiyeti ortadan kaldıran Ef’al-i ilahi’nin tecellisi açılır. Bu tecelli iki
    kısma ayrılmıştır: Cemal, Celal sıfatlarının tecellisidir. Celal, aynı zamanda azamet
    manasına da gelir. Bunların tecellisi kalbe çok giran (*) gelir. insanı müthiş sarsar.
    Bu hal kalpde olur fakat zahiri duygulara da sirayet eder. Bazen görülür ve işitilir.
    Bu hali, bir ravi, Peygamber (S.A) efendimizden nakletmiştir:
    Namazda, yemek kabının kaynamasına benzeyen bir ses işitilirdi. Bu ses kalbden
    gelmiş ve zahirde de işitilmiştir. Bu hale sebep, Allah’ın Celal sıfatının tecellisini
    görmesi ve azamet-i ilahi’nin keşfolmasıdır... Bu hale benzer şeyler Hz.
    ibrahim’den (A.S) keza, Hz. Ömer (R.A) rivayet edilmiştir...
    Cemal sıfatının tecellisine gelince: Bu sıfatın tecellisinde kalb nurla dolar ve
    bununla boş olur. Bu halde kalb rahat eder. Lütuflara erer. Güzel konuşmaları
    burada duyar. Güzel sözleri bu halde işitir. Bununla beraber, kendisine yüksek
    hediye müjdeleri burada verilir. Ve yüksek derecelere çıktığı kendisine burada
    haber verilir. Bu öyle bir makamdır ki; bundan sonrasında kulun hiçbir dahli olmaz.
    Her şey ezeli nisbete bağlanır. Kalem kurur. Artık taksim ne ise o gelmeğe başlar.
    Allah fazlını ve rahmetini istidatlar nisbetinde verir, rahmet ve şevkatini onlara
    ispatlar. Bu hal ecel gelinceye kadar devam eder. Ki, bu malum olan ölüm
    zamanıdır. Bundan sonra daha fazla açılır. Perdeler kalkar. Yükseldikçe yükselir.
    Bunun dünyada verilmemesinin sebebi, Allah’ karşı olan sevgi ve muhabbetlerinin
    onları bir tehlikeye zütürmemesi içindir. Sonra takatları kesilir. Helak olurlar, zayıf
    düşer, ibadetlerini yapamazlar. Halbuki onlar ölünceye kadar ibadet etmekle
    mükelleftirler. Bunlara, bu maddi hayatta tam tecelli etmemesi ve tam tecelliyi
    öteki aleme bırakması O’nun merhametinin eseridir. Böyle yapmakla sevdiklerinin
    kalplerini tedavi eder. Terbiye eder ve madde alemi ile manevi alemi bu şekilde
    idare eder. incelikleri bilen ve hüküm veren O’dur. Kullarına lütfunu, merhametini
    esirgemeyen O’dur...
    Bu halleri anlatan bir rivayet Hz. Rasulullah’tan şöyle nakledilmiştir:
    Efendimiz, maddi alemle biraz meşgul olduğu zaman:
    - “Ey Bilal, bizi biraz dinlendir. Ezan oku da namaza kalkalım... ”
    Buyurmuştur. Bunu, anlattığımız güzellikleri görmek için söylemiştir... Yine bu
    sebeple şöyle buyurmuştur:
    - “Namaz, gönlümün sürurudur... ” (**)
    (*) Bıktırıcı, fena, katı
    (**) Sevinç
    Tümünü Göster
    ···
  14. 91.
    0
    ALLAH'A YAKINLIK
    Manevi bir hal içinde bulunduğun zaman başkasını isteme. iser daha altını, ister
    daha üstünü. Hiçbir makam arzu etme...
    Padişahın kapısına geldiğinde hemen içeri girmeği isteme Zorla içeri alınıncaya
    kadar bekle. Kendi isteğinle değil zorla içeri alınmalısın. Tekrar, takrar istemelisin.
    Pek nazlı da olma...
    içeri girmek için mücerret izinle de yetinme. Seni tecrübe için olabilir, belki de
    padişah tarafından deneniyorsundur... Koşma; bekle. Ta ki seni zorla içeri alsınlar.
    Bu şekilde içeri alınman senin için bir fazilet olur. Saraya bu şekilde girdikten
    sonra, seni kimse tekdir etmez. Tekdir ancak yapacağın kusurdan sonra gelir. O,
    seni bizzat içeri aldıktan sonra, korku da olmaz. Padişahın yaptığından mes’ul
    olmazsın. Ancak kendi isteğinle yaptığın şey sonunda mes’ul duruma düşersin.
    Yaptığın hareket neticesi, sana taarruz vaki olur.
    Bu makamda senin için iyi olmayan şey kendi arzunla hareket etmendir... Sabrın
    azlığı, edebe riayetsizliğin, bulunduğun hale rıza göstermemen senin için hiç de iyi
    olmayan hareketlerdir...
    Saraya girmek sana nasib olunca; başını önüne eğ, gözlerini etrafta gezdirmekten
    sakın. Edepli terbiyeli olarak, verilen her hizmet ve vazifeyi yapmağa çalış. Daha
    fazla yükselmeği isteme...
    Ayet: “ Olara verdiğimiz dünyalıklara gözlerini çevirme, onları tecrübe etmek için,
    dünya süsü olarak kadın verdik. Rabbın sana verdiği rızık, hem hayırlı hem de
    devamlıdır... ”
    Allah-ü Teala, bu ayetle seçkin Peygamberine edep öğretiyor, dolayısıyla bize...
    - < Halini muhafaza et, verilene razı ol... ”
    Buyrulmasındaki Murad:
    - “Sana verdiğim pek çok hayır, peygamberlik, ilim kanaat, sabır, islam dini
    üzerindeki saltanat ve o yoldaki mücadele senin için en büyük nimettir... Ötekilere
    verdiklerimden daha iyi ve güzeldir.
    Bütün hayır haddi bilmekte ve ona razı olmaktadır. Bununla beraber başkalarının
    hiçbir şeyine göz dikmemektedir. Başka bir şeye iltifat etmemektedir. Çünkü o
    baktığın ve arzu ettiğin şey üç kısma ayrılır. Birincisi, senin nasibin olmasıdır.
    ikincisi başkasının nasibi olma ihtimali. Üçüncüsü, ne senin ne de başkasınındır.
    ihtimal ki; Allah’ü Teala, onu bir tecrübe vasıtası olarak yaratmıştır...
    Baktığın şey her ne ise... Eğer o, sana nasip olmuşsa ihtirasa düşüp ardından koşsan
    da gelir koşmasan da. istesen de gelir, istemesen de Bu hale göre, mutlaka onu
    elde etmek için çırpınman ve edebe uymayan bazı hareketler yapman sana
    yakışmaz. Bu hal, ilim ve akıl ölçüsüne vurulursa hiç de sevilen bir şey olarak
    meydana çıkmaz.
    Eğer o şey, başkasının nasibi ise... çırpınman niçin?.. Çünkü o şey sana hiçbir
    zaman gelmez.
    Yine o şey, ihtimal ki hiç kimsenin nasibi değildir, fitne ve tecrübe için
    yaratılmıştır. Böyle olduğuna göre, akıllı olan kimse nasıl nefsi için, böyle bir
    fitneyi ister. Ve kendine celb etmeği arzu eder?..
    Bu izahlardan anlaşılıyor ki; bütün selamet ve iyilik, manevi hali muhafazada ve
    haddi tecavüz etmemededir...
    Avuç içi kadar dar yerde de kalsan, geniş sahalara da çıksan, her ikisi de sana göre
    musavi olmalı... Ve yukarıda anlattığımız halini ve edebini muhafaza etmeğe
    çalışmalısın. Başını önüne eğ. Çok edepli ol... Daha da üstün vazife görmeğe çalış.
    Çünkü padişaha en çok sen yakınsın, senin kabahatin de çabuk görülür. Bu
    sebepten senin için tehlike daha fazladır.
    Bulunduğun halin daha üstüne ve daha aşağısına geçmeği isteme. Orada sabit
    kalmayı, baki olmayı arzu etme. Bulunduğun vazifenin şeklini değiştirmeğe
    yeltenme... Böyle bir şey yapmağa senin bir selahiyetin yoktur. Böyle bir şey
    yaparsan nimetleri inkar yolunu tutmuş olursun; bu ise, dünya ahirette sahibini
    utandırır...
    Sonuna kadar, anlattığımız şeyleri yapmağa çalış... Neticede öyle bir hale gelirsin
    ki, o halde senin için bir makam verilir. Seni ondan hiç ayırmazlar. Sen de onun,
    Allah tarafından bir vergi olduğunu anlarsın. Böyle oluşun delili ve beyanı
    meydandadır, bunu bilir ve o halin devdıbına çalışırsın...
    Veliler için haller vardır. Ebdal için makamlar vardır. Ve sana hidayeti Allah nasip
    edecektir...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 90.
    0
    @93 arkadasim yasin kac senin cidden merak ettim.
    ···
  16. 89.
    0
    @92 kardesim ne yapicaksin cin cagirmayi sana ne fayda getirecek bir görsen bana gelenleri emin ol degil cagirmak anmak bile istemezssin gereksiz luzumsuz seyler ve hevesler.
    ···
  17. 88.
    0
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 87.
    0
    cin nasıl çağırcam panpa özelden yardımcı olsana bilgim var ve sana kanıtlıyacağıma eminim
    ···
  19. 86.
    0
    @88 arkadasim yazilarini silmezssen seni gibayet etmek zorunda kalicam. birak bu cocukca tavirlari. benim burada paylastigim seylerin seriatla hicbir alakasi yoktur.oku faydalanmaya calis.
    ···
  20. 85.
    0
    türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz... türkiye laiktir laik halacak...
    şeriat dışarı şeriat dışarı...
    mustafa kemalin askerleriyiz...
    Tümünü Göster
    ···