1. 1.
    +4
    Biz dahi başta ona başlarız.
    ···
  2. 2.
    +1
    Öyle de, her şey Cenâb-ı Hakkın nâmına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek her bir ağaç "Bismillâh" der; hazîne-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.
    Her bir bostan, "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.
    Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar "Bismillâh" der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzâk nâmına en latîf, en nazîf, âb-ı hayat gibi bir gıdâyı takdim ediyorlar.
    Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah nâmına, Rahmân nâmına" der; her şey ona musahhar olur.
    Evet, havada dalların intişârı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i sühûletle intişâr etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor. Ve diyor ki: "En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-i Mûsâ (a.s.) gibi,
    ···
  3. 3.
    +1
    Başta demiştik: "Bütün mevcudât lisân-ı hal ile, ’Bismillâh’ der." Öyle mi?
    Evet. Nasıl ki, görsen; bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi nâmiyle, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet nâmına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.
    ···
  4. 4.
    +1
    Evet, bu kelime öyle mübârek bir defînedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrın, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabt edip, Kadîr-i Rahîmin dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet nâmına hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsı kalmaz. Kanun nâmına, devlet nâmına der. Her işi yapar, her şeye karşı dayanır.
    ···
  5. 5.
    +1
    işte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Mâdem öyledir, şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.
    ···
  6. 6.
    +1
    işte böyle bir seyahat için iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevâzi idi; diğeri mağrur. Mütevâzii, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtıü’t-tarîka rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def’ olur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nâm ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Dâimâ titrer, dâimâ dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezil oldu.
    ···
  7. 7.
    +1
    Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himâyesine girsin -tâ şakîlerin şerrinden kurtulup, hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacâtına karşı perişan olacaktır.
    ···
  8. 8.
    +1
    nasıl ki bir ordu fırkalara, fırkalar alaylara, alaylar taburlara, bölüklere, tâ takımlara kadar tefrik edilir. tâ ki, her neferin muhtelif ve müteaddit münasebâtı ve o münasebâta göre vazifeleri tanınsın, bilinsin'tâ, o ordunun efradları, düstur-u teâvün altında hakikî bir vazife-i umumiye görsün ve hayat-ı içtimâiyeleri a'dânın hücumundan masun kalsın. yoksa, tefrik ve inkısam, bir bölük bir bölüğe karşı rekabet etsin, bir tabur bir tabura karşı muhasamet etsin, bir fırka bir fırkanın aksine hareket etsin değildir.

    aynen öyle de, heyet-i içtimaiye-i i̇slâmiye büyük bir ordudur; kabâil ve tavâife inkısam edilmiş. fakat bin bir bir birler adedince cihet-i vahdetleri var: hâlıkları bir, rezzakları bir, peygamberleri bir, kıbleleri bir, kitapları bir, vatanları bir,bir, bir, bir, binler kadar bir, bir&

    i̇şte bu kadar bir birler uhuvveti, muhabbeti ve vahdeti iktiza ediyorlar. demek, kabâil ve tavâife inkısam, şu âyetin ilân ettiği gibi, teârüf içindir, teâvün içindir; tenâkür için değil, tehâsum için değildi
    ···
  9. 9.
    +1
    Şu mübârek kelime islâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebânıdır. Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:
    ···
  10. 10.
    0
    up up up
    ···
  11. 11.
    0
    up up up
    ···
  12. 12.
    0
    up up up
    ···
  13. 13.
    0
    @2 çarpılma korkusu yaşadı
    ···
  14. 14.
    0
    OROOSPUÇOCUKLARI SiZDE HAYIR NE GEZER Ki BESMELEi KARIŞTIRIYORSUNUZ
    ···
  15. 15.
    0
    bismillah diye dövme yaptırdım başına panpa gel de başla
    ···
  16. 16.
    0
    aleyna zin mina kayyum
    amen
    ···
  17. 17.
    0
    panpa sen bunu kesin pişmanlık sonrası yazdın elinle girdiğin ilişkiden sonra mesela
    ···
  18. 18.
    0
    @1 http://tinyurl.com/capsegelbro
    ···
  19. 19.
    0
    @12 17 YASINDA DEFOL LA
    ···
  20. 20.
    0
    nasıl oluyo lan kızla sevişirken bismillah mı diycez?
    ···