0
çok mu garibinize gelir bilmiyorum ama
patlayıcılarla uğraşmayı seviyordum, fazlasıyla.. Bulunduğum lisede bi gün arkadaşların gazına gelip uzaktan kumandalı bir arabadan naklettiğim bir düzenekle, patlayıcıyı ( torpil, kızkaçıran, füze flan) birleştirmiş, ortaya güzel bi malzeme çıkarmıştım, niyetim okulda bunu patlatmaktı.
Okula düzeneği getirdim ama o gün ekgib bi kaç şey yüzünden sonraki güne kaldı gösterim, düzeneği de eve zütüremezdim, babamlar görse sökerdiler şüphesiz, bende okulda bırakmaya karar verdim. sıramın altına koydum.
aslına bakarsanız ben sürekli sigara içen, okuldan kaçan ve amatörce yakalanan, her kötü olayda adı geçen ve kesin diğerlerini de bu yoldan çıkarmıştır denilen ve herkesin hayatında muhakkak bir defa yer etmiş olan o yaramaz, o soytarı görünümlü fakat iyi niyetli o masum çocuktum ben ve bunun en çok farkında olan kişi de muallak müdür yardımcımız nesim hocaydı.
sonraki gün okula sabah geldiğimde saçım bir hayli uzundu (malum soytarı takılıyoruz ya), her fırsatta bana, bulduğu ilk fırsatta beni okuldan şutlayacağını söyleyen muhterem muallak hocamız beni gördü ve saçımı kestirmeyene dek içeri sokmayacağını söyledi. bunun üzerine bende çıktım bi internet kafeye gidip darkorbit oynadım, en azından yarım gün devamsızlık girmesin diye( anadolu lisesiydi, sabah ve öğleden sonra, yarımşar devamsızlık işleniyordu) öğleden sonra gitmek durumundaydım. ve gittim de. okuldan içeriye girer girmez, puşt rehberlik hocamız karşımda bitti. bana, nerdeydin şimdiye kadar deyip ikinci kata müdürün odasına çıkardı, kapı açıldığında bu defa harbiden taka battığımı farkettim.
içeride müdür, babam ve iki adam vardı. beni görünce müdür, ahanda öğrencimiz de geldi, dedi. ve ben, rehberlikçimiz ve iki adam rehberlik odasına indik.
bana TEM(terörle mücadele)'den geldiklerini söyleyinceye kadar hala işin gırgırındaydım. Hatta onlar durup durup değişik değişik sorular sorarken bile bunun beni korkutmak için düzenledikleri bir oyun olduğunu düşünüyordum. Fazlasıyla aptalca, farkındayım.
bana seni tahrik eden birilerimi var, kim sana öğretti bunları gibi gibi onlarca soru sorduktan sonra uzun saçlı top sakallı eleman bana bakıp 'bunları bu yaşta yapmak her babayiğidin harcı değil' dedi, 'istersen seni yanımıza alabiliriz ve seni kışkırtan biri flan olursa hiç çekinme yanımıza gel' flan dediler. bense hala bunun bir oyun olduğunu düşünüyor bi yandan da ortamın ciddi havasından olsa sorularını aynı ciddiyetle cevaplıyordum.
Aynı gün okulun bitimine dakikalar kala, nöbetçi sınıfa gelip müdürün beni çağırdığını söyledi. Gittim. muallak murat'ın odasına girdim, bana 'çocuğum öncelikle artık bu okulda kalman senin için faydalı değil çünkü bundan sonra bu okulda bir kuş ters uçsa bile senden bilirim dedi.
o gün onun o lafıyla bütün hayatım değişti.
Aynı hafta içerisinde bi gün arkadaşlarla okula dönerken hemen okulun karşısındaki karakola hüseyin çelik(o sıra bakandı) gelmişti. biz de arkadaşlarla önünden geçerken birden onu gördüm. Beni rehberlikçinin odasında sorgulayan o uzun saçlı top sakallı ve polis olduğunu iddia eden adam, oydu işte. yanında K9(alman çoban köpeği), kulağında kulaklık, elinde telsiz ile öylece dikilmişti.
işte o zaman anladım, hiçbiri oyun değildi. Adam harbiden temde polismiş, okuldan kaydımı aldım, başka bir liseye geçtim.
Bu da benim hayatımdaki derin mevzulardan biridir..