0
Kardeşim başlığı epey geç gördüm, diğer bütün entryleri okumakla harcayacak vaktim yok. Bir başkası açıkladımı bu mevzuyu bilmiyorum ama ben aklımın aldığı kadarıyla bildiğimi sana izah edeyim. ikna etmek çabasında değilim çünkü benim insanları inandırmak gibi bir sorumluluğum yok inanıp inanmamakta özgürsün ve saygı duyarım tabiki.
Birinci olarak düşüncem şudur ki insanoğlu geçmişte teknoloji, bilim, tıp, eczacılık gibi bazı alanlarda belki bugünkinden dahi fazla yol katetmiş olabilirler diye düşünüyorum. Mısır piramitlerinin inşaası sanıldığı gibi firavunun kölelerine yüzlerce ton ağırlığında kayaları çektirmesi ile mümkün olacak gibi görünmüyor. Aynı mısır piramitlerinden asya da güney amerikada kuzey amerika da mısır da varolması da aynı şekilde aslında amerikanın 1500 lü yıllarda keşfedilmemiş olduğu, geçmiş dönemlerde de insanların kültürel etkileşim yaşayacak derecede kıtalar arası iletişimi olduğu anldıbına gelir.
Ancak ne varki dünya sık sık kendisini yenilemiştir. Her felaket insan ırkının tamamen yok olmasıyla sonuçlanmamıştır. Bazı dönemler insanların elde ettikleri teknoloji veya geliştirdikleri kültür doğaya, kendi ırklarının varlığına zarar verecek seviyeye gelmiş ve büyük ölümlerle insan ırkı nın sayısı azalmış, teknolojilerini ve ilimlerini yitirmiş ve gerilemişlerdir.
Dini mitlerde varsayılan nuh tufanı hadisesini de bu konuya örnek olarak ele alabileceğimiz gibi, diğer rivayetlerdeki atlantis (enerji kristallerini kullanan kavim) şehrinide örnek gösterebilir ve hatta geliştirdikleri kültür(pis ve necis yaşam) dolayısıyla veba hastalığıyla boğuşup sayısı azalarak gerileyen orta çağ avrupasını da örnek gösterebiliriz.
Şimdiki nükleer teknoloji nin gelişmiş olması ve ülkelerin birbirlerini bununla tehdit etmekten çekinmiyor olması da yine dünyayı ve insanoğlu nu yeni bir başlangıca sürüklüyor olabilir. Geliştirdiğimiz zararlı teknoloji sonucunda bir avuç cahil kalırsa eğer, bence yeniden mağaraya resim çizmeye başlarlar haberin olsun.