-
1.
+165 -27bakın bin kuruları, iyi dinleyin beni. size 1 yıl içinde hayatımın nasıl değiştiğini yaklaşık 1 haftalık süreçte anlatıcam.
yalan demek için karalamaya gelip,
dur şu partıda okuyayım ondan sonra karalarım kafa yapısında olan liseliler gibtirsin gitsin. şu an muğlanın bi ilçesinde,
kışın neredeyse insanın yok denilebilceği bi sahil beldesinde son 1 haftalık tatilimi yapmak üzere bulunmaktayım. ondan sonra yurtdışına çıkıyorum. bi daha döner miyim bilmiyorum.
ama içimdekileri, tanımadığım birilerine anlatmadan rahatlayamıcam. bu 1 senede ne mi oldu ? size extrem ne mi anlatabilirim ? kısaca şöyle diyebilirim. böyle bi süreçte
hiç beklenmedik bi şekilde para kazandım. bu hikayeyi okurken, kahkaha atacaksınız, ananı gibeyim manyaksınız olum siz diyeceksiniz, duygulanacaksınız,
belki de hikayeden sonra kendi hayatınız için radikal bir karar alacaksınız ya da okuduğunuza pişman olup, okuduğunuz her partı unutmak için zütünüzü yırtacaksınız.
iradesine hakim olamayacak arkadaşların okumasını istemediğim olaylar yaşadım. hayatım tamamen mi değişti ? evet. olumlu yöndemi peki ? evet harika.
en azından şimdilik.. -
2.
+24 -4üniversiteyi son senemde bıraktıktan sonra ailemle aram çok fena açılmıştı.
neden böyle bi gibiklik yaptın diyecekseniz, o kısımların olayla hiçbir alakası yok.
tamamen aptal bir bunalım içinde olup hayatımda farklı bi şeyler istememle alakalı. bıraktıktan 1 ay sonra iyi mi yaptın diye sorsanız, allah benim belamı versin,
niye böyle bir şey yaptım. hayatımın dıbına koymuş olabilirim şu an! bu nasıl bi cesaret ve aptallıktır kafamı gibeyim tarzı bi cevap verirdim muhtemelen.
ama bu olaydan yaklaşık 40 gün sonra bunalımdan çıkma amaçlı yaptığım isteğin babam tarafından kabul edilmesi sonucu hayatımın değişim süreci ve şeklinin böyle olacağı
kimin aklına gelirdi ki ? bunun adı kader mi ? aptal şansı mı ? yoksa ömrüm boyunca beni takip etme ihtimali olan bir bela mı ?
inanın bu sorunun cevabını şu an ben dahil kimse bilmiyor. bu 1 haftalık tatilde tek yapacağım soğuk suda yüzmek, tatlı esintinin olduğu terasta biramı içmek ve yaşadıklarımı sizlere anlatmak olacak. -
3.
+21babamdan isteğime gelirsek--- 2 hafta boyunca xxx daki yazlığımızda yalnız başıma kafamı dinlemek için arabanın ve yazlığın anahtarını istemekti. maddi açıdan ortalama yaşam standartlarına sahip bir aileyiz. ne fakirliği yaşadım absürd durumlar haricinde ne de aşırı lüksü.
ama o yazlık kararı belki bütün hayatımı lüks yaşamamı veya 3 ay sonra ölmeme neden olabilecek bir yola girmeme neden oldu. bu gece küçük bir ön açıklamayla girişi yapmak istedim böyle.
yarın gece ve arkasındaki 6 gece boyunca anlatıp, bitirip gibtir olup gidicem. belki gittikten sonra duruma göre eklemeler yaparım yeni hayatımdan. bugün yeni geldim yorucu bir gündü. yarın ve arkasındaki 6 gece görüşmek üzere...
iyi geceler hepinize. -
4.
+22 -1Haftasonu küçük bi bavul ile birlikte sırt çantamı da yanıma alıp yola koyuldum.
yazlığımızın bulunduğu yer yazları hareket etmeyi zorlaştırcak kadar kalabalık ve eğlenceliyken, kışları tek tük yaşlı çiftlerin doğayla başbaşa huzur buldukları bi yere dönüşüyor.
Vardıktan sonra siteye girene kadar arabanın hızını 30 km'nin üstüne çıkarmadan deniz kıyısında seyir ettim siteye girinceye dek, gözlerim denizde-aklım başka dünyalarda etrafıma bakarken.
birilerini görmeye veya duymaya dikkat etmeye gerek olmayacak kadar boştu ortalık. Arabayı parkedip eve yerleştikten sonra tozlu sandalyeyi silmeden bıraktım kendimi
üstüne. Terasta temiz havayı sonuna kadar içime çekerek denizi izleyerek ve kitabın küçük bi kısmını eriterek uyuya kalmışım.
korkuyla sandalyeden devrilmeyi son anda atlatarak uyandığımda çok fazla üşüdüğümü ve havanın karardığını farkettim. Nereden gelmişti beni uyandıran bu ateş etme sesi ? -
5.
+11Normalde sürekli kulaklığı takılı uyuya kalan ve gibseler haberim olmayacak kadar ağır uykusu olan bir insanım. Ama o gün terasta sızmıştım ve o sesi duymuştum.
Başta demiştim ya kader mi şans mı ya da her ne gibse bilmiyorum diye. O yüzden o kısmı detaylı girdim. Çünkü o terasta uyuya kalmam ve sesi duymam bütün hayatımı değiştirdi.
Belki giblememeliydim, içeri girip tv nin karşısına geçmeliydim. belki o silah sesinin o gün gördüklerimle yakından uzaktan alakası bile yoktu.
ama dışarı çıkma fitilimi ateşleyen şey olmuştu. Yaklaşık 10 dakika içinde hazırlanıp, telefon-kulaklık-cüzdan ne var ne yok evde bırakıp sadece sahilde biraz içmek için 50 tl nakit alıp attım kendimi evin dışarısına. Kışları bu kadar sakin olduğunu bilsem de o sesten midir nedir bilmiyorum bi huzursuzluk vardı sanki etrafta. Sanki az önce burda
yaşayan son insan da öldürülmüştü de tamamen boşalmıştı xxx. -
6.
+18Sahile fazla uzak sayılmazdık. 5-10 dk yürüdükten sonra, tekel bayiden 4-5 tane bira ve onlara eşlik edicek miktarda çerez alıp deniz kıyısına yürüyüp kumlara saldım azmanımsı vücudumu. ilk 2 tanesini hızlı bir şekilde bitirdikten sonra kalanlarla tatlı bir sevişme moduna girmiştim. biraz içip biraz yiyordum, kuma uzanıp gökyüzünü izliyor tekrar doğrulup denizin görünmeyen uzaklıklarında dalıp tekrar içkiden bir yudum alıyor aynı döngüyü slowmotion bir şekilde tekrarlıyordum. Kafamın biranın sonlarına doğru yaklaştığım zamanında tatlılaştığı anda arkadan gelen bağırışma sesiyle irkildim. Arkama dönüp baktığımda 3 kişinin 1 kişiyi kumu yararak düşe kalka kovaladığını gördüm. bu saatte, böyle bi yerde, böyle hararetli bi kovalamaca çok fena korkutmuştu beni.
bana doğru geldiklerini farkettiğimde suya girdim nedenini bilmeden korkudan. ama onlar beni farketmeden çocuğu yakaladılar ve kumda yere düşürünce tekmeleye koyuldular. içimi acıtan bi sahneye tanık oluyordum o an. Normalde bu tür olaylara müdahale etmem ama durmucak gibi hareket eden bu dengesiz tiplere ben olmasam da kafamdaki alkol etkisi bi hamle yapmam gerekliliğini hatırlattı. Sadece kafamın göründüğü sudan hafif hafif çıkarak arkası dönük olan 2 kişi ve 1 i tamamen çocuğa odaklı vurmaya devam eden gruba yaklaştım yerden 2 elime de kum alarak. çok adi bi hareketle birinin ayağına arkadan çok sert vurarak diğerlerine rastgele kumu fırlatarak anlamsız bir şekilde dalmaya başladım. hiç beklemediklerinden dolayı, normal şartlarda hayatımı gibebilecek olan bu adamlar kumun da etkisiyle yalpaladılar.
cidden ne olduklarını şaşırmışlardı. ayağına vurduğum adam yere kapaklanmış, kumu isabet ettirmeyi nasıl başardığımı bilmediğim sırtı bana dönük olmayan adam bağırarak
gözüyle boğuşuyordu ve sadece göğsüne kum isabet ettirebildiğim yakındaki adama tekme tokat girip yere düşürmüştüm. -
7.
+15Ben altıma alıp yumrukladığım çocukla uğraşırken gözüne kum kaçan erif beni tekmeyle düşürdü ve tam üstüme çıkıp belamı gibeceklerini düşündüğüm an kafalarına inen
2 bira şişesiyle biri yığılıp kalmışken diğeri kafasını tutmuş halde acıyla kıvranıyordu kumda. Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken ayaklarına tekmeyi attığım adam da 2-3 yumruk darbesiyle kendinden geçmişti ve mikoyla tanışmamız bu şekilde gerçekleşmişti. Çok cesur ve insana güven veren bir bakışla beni yerden kaldırmak için elini uzatırken, bana miko diyebilirsin sağol bu arada beni fazla yorulmaktan kurtardığın için dedi.
Ne yorulması falan derken şaşkın şaşkın, ben onlar bana vururken sızıp kalmışım sıkıntıdan, karı gibi dalıyorlardı görmedin mi? ninni gibi gelen yumruklarına dayanamayıp sızmışım. uykumu aldıktan sonra dinlene dinlene döverdim ben onları falan diyip gülümsüyordu. ben olayın etkisini, adrenalin anının hafif geçmesiyle şaşkın şaşkın hissederken, o hiçbir şey olmamış gibi şaka yapabiliyordu. bi yandan kanayan dudağını üstüne silerken bi yandan hadi al eşyalarını uzayalım burdan dedi. zaten yanıma hiçbir şey almamış olan ben, hiç sesimi çıkarmadan tanımadığım çocuğun peşine takılmıştım gece yarısı. kimdi bu çocuk? neden bu kadar korkusuzdu ? beni nereye zütürüyordu ? o an bunların hiçbirini düşünmeden güven veren sesine bıraktım kendimi, sadece onu izledim. -
8.
+17yola çıkmadan kumsaldan ilermeye devam ettik, jandarmanın o saatlerde dolandığını, üstümüzü başımızı görüp sorguya çekme ihtimalini düşünerek...
kumsalda ilerleyip çocuklardan uzaklaştıktan sonra iyice üşüdüğümü hissettim. hava fazla soğuk değildi aslında ama yaz olmadığı için ıslak vücudum dayanamamaya başladı.
kötü olduğumu gören miko 1-2 rahatlatıcı cümleyle biraz daha yürümemi sağladı.
yola çıktığımızda ara bir sokağa girdik. beni kuytuda bekletip telefonunu çıkardı birini aradı ve telefonda az önceki olayla ilgili olduğunu düşündüğüm bir kavgaya tutuştu. yaklaşık 7-8 dakika sonra sonra 2 tane 20-25 yaş aralığında olduğunu düşündüğüm
efsane kız bigibletlerle geldi, fısıldayarak bi diyalog geçti aralarında.
kızlar bigibletleri mikoya bıraktı, biri hafif süzdü beni sonra umursamadan ara sokağa
daldılar. rüya olduğunu düşünmeye başladığım olaylar oluyordu. ne alaka amk diyordum. bigiblet ne ? kızlar niye getiriyor ve yürüyerek gidiyorlar ?
biri taşak mı geçiyor amk. her neyse; miko atla peşimden gel bi 10-15 dk izle beni bu sokaklardan gidicez dedi. kaç senedir yazlığım var orda yemin ederim öyle yerler olduğunu
hiç bilmiyordum. orman kıyısında bi yere zütürdü bizi 20 dakikaya yakın bi sürede.
lüks, havuzlu bi evin önüne bıraktık bigibletleri zaten topu topu 2-3 ev vardı orda birbirinden lüks olan. kafamda napıyorsun sen burda amk salağı, senin olmayan aklını gibeyim tarzı küfürler dönerken içimdeki merakı da bastıramayarak peşinden sürüklenmeye devam ettim. gizli bi bölmeden evin anahtarını çıkardı ve girdik içeri. hayatımda sadece yabancı filmlerde gördüğüm bi evin içinde
topu topu 1 saat önce abuk subuk bi durumda tanıştığım çocukla bulmuş oldum kendimi. -
9.
+18kafama göre takılabilceğimi, önemli telefon görüşmeleri yapması gerektiğini söyledi. üstüme kuru bi şeyler verdi ve çıktı gitti evden. arkasından baktım pencereden tekrar bigiblete binip bastı gitti. içimden dıbına koyayım rastgele birinin evine mi soktu ? başıma iş falan gelmesin tarzı şeyler geçse de, böyle bi hareketin anlamsızlığını düşünüp rahatlattım kendimi. sıcak bir duşa girdim, yeni kıyafetleri giydim ve evi dolaşmaya başladım. bütün odaları manyak gibi gezdim. dolapları açtım karıştırdım. kadın erkek farketmeksizin 100 lerce pahalı kıyafetlerin, çeşit çeşit ayakkabıların, asla giyemeyeceğimi düşündüğüm takım elbiselerin ve en çok huzursuz eden kısımsa içi para dolu olan alışveriş poşetlerinin olduğu dolaplara tanık oldum. böyle bir evde beni yalnız başına bırakması çok şaşırtmış ve
korkutmuş olsa da, ne paraları alıp kaçabildim ne de birilerine haber vermeye çalışıp evime dönmeyi denedim. aptal aptal oturup mikonun dönmesini bekledim.
uykum da gelmiyordu, gerçi böyle bi gecede uykum olsa bile nasıl uyuyabilirdim ki ? yaklaşık 60-70 dk sonra bigibleti getiren kızlardan biri geldi eve. ananı gibiyim diyordum
böyle bi kızın ne işi var burda. neyse, koduğumun çocuklarının hepsi mi telaşlı şekilde telefonla konuşur anlamadım. hızlı hızlı içeri girdi beni umursamadan soyundu
iç çamaşırlarıyla o taş gibi ciksi kız karşımdaydı. üstüne siyah bir etekle gömlek giyip eline de dolaptan çıkardığı kese kağıdını alıp bi tarafa ayrılma diyerek evi terketti. ne oluyordu bu dıbına kodumun evinde ? kimdi bu insanlar ? kafam allak bullak olmuştu ama gidemiyordum bi tarafa. çok merak etmiştim bu insanları.
hepsi büyük bir şeyin parçası gibiydi. -
-
1.
0Rez rez rez
-
1.
-
10.
+20açtım televizyonu mikonun dediği gibi kafama göre takılmaya başladım. sanki babamdan anahtarını alıp geldiğim yazlık burasıymış gibi.
ne sahildeki kavgayı, ne bigibleti getirip ardından karşımda dünyanın en umursamaz insanıymışcasına soyunan kızı ne de dolaptaki paraları düşünerek, abuk subuk zaplarken kanalları sızıp kalmışım bi süre sonra. gözlerimi açtığımda havuza bakan geniş salon kapısı açık, tatlı bir esinti ve konuşma sesleri beni karşılamıştı.
çok samimi konuşmalar olduğunu hissettiğim ses tonlarına karışan gülüşmelerle birlikte enteresan bir diyalog dönüyordu 4 kişi arasında. merak edip yanlarına çıkmak için
ayaklandım vücudumdaki halsizlik ve sanırım dünden kalan tekme ağrısıyla birlikte.
dün gördüğüm kızlardan biri, yeni bir kız daha ve kendimin iri olduğunu
düşündürtmeyi bırakan kalıpta bi çocuk konuşuyorlardı. beni kapının eşiğinde görür görmez seslendi hemen miko. tanıştırdı hepsiyle teker teker. iri vücutlu eleman
kato, bigibleti getiren kıza balkı ve diğer kızın adı da leraymış. sözde... çok sıcak davrandılar bana karşı. dünkü olaylardan hiç bahsetmediler bi süre.
ciddi ciddi aile gibiydiler. ama farklıydılar. hepsi kendi toplumunun lideriymiş de burada birleşiyorlarmış gibi. o kadar kendilerine güvenen ve aynı zamanda mütevazi olan
insanı bi arada görmemiştim ben. bi tek kato, miko için canını vercek bi yancı gibiydi ama kesinlikle aptal biri değildi. dayanamayıp dün eve gelen diğer kızı sordum.
o nerde? onun adı ne? tarzı 1-2 basit soru şeklinde. o bi süre burada olamayacak, yapması gereken ufak tefek işler var diye yanıtladı balkı. -
11.
+15 -2hem değişik insanlar olduklarını, boş tipler olmadıklarını hissetmiştim hem de bi yandan dıbına koyayım yaşınız kaç sizin? ne işleriniz var bu kadar önemli olan ? tarzı sorular geçiriyordum aklımdan. sonra söz hakkı ona gelmiş gibi lera girdi devreye. sen kimsin anlat bakalım biraz, hiç görmedim seni daha önce buralarda, kimsenin yapmaya cesaret edemiceği bi şey yapmışsın dün. tarzı 2-3 cümle sıraladı sakin bir ses tonuyla. çok kısa bir şekilde bahsettim kendimden. topu topuna 2 hafta falan buralardayım diye, en son olarak da, ha bu arada düne gelince sarhoştum sanırım, yoksa en iyi ihtimalle 3 kişi 1 kişiyi döverken gördüğümde bi taraf seçmek zorunda kalsaydım çoğunluğa katılırdım muhtemelen dedim. miko anlamlı bir bakışla karışan sesli gülüşü bıraktı ortaya ve elini
omzuma atıp hafif sarıldı. kızlar ve kato da gülümsemişlerdi. neden bilmiyorum benim için samimi ve zeki bir insan olduğumu düşündüklerini belirttiler.
içimden ne ara bu kanıya vardınız amk, övüp övüp beni mi gibeceksiniz tarzı düşünceler geçirirken dışarıya sadece eyvallah kelimesini sunabildim.
birbirlerine onaylar bakışlar attıktan ve bu konuşmalar 1-2 dk daha ilerledikten sonra, miko benimle özel bi şeyler konuşmak istediğini belirtti.
20-25 yaş ortalamasında olan ve büyük bir lidere ihtiyaçları olmadığını apaçık belli eden bu grubun, birbirine değer veren ve çok zeki olduğunu düşündüğüm insanlardan
oluşan, değişik bir amaca sahip bir topluluk olduğunu düşünmeye başladım şiddetli bir şekilde. acaba ne konuşacaktı benimle ? dün yaşananlar aramızda kalacak
tarzı klişe bir cümleyle mi karşılacaktım yoksa farklı şeyler mi beni bekliyordu ? tamam konuşalım diyebildim sadece. -
12.
+7gece 2 gibi gelip anlatıcam
-
13.
+14yaklaşık bi yarım saat sonra kızlar ve kato gitti, biz de 2 bira açıp havuz kenarına oturduk mikoyla. benimle açık açık konuştu. senin de bizimle olmanı istiyoruz.
bize cesur ve güvenilir adamlar lazım tarzında şeyler söyledi. siz kimsiniz diye sorduğumda bunu sana anlatmaktan çok göstermek istiyorum, yaşayarak anlamanı istiyorum diye karşılık verdi. 3-4 gece bizimle takıl hoşuna gitmezse basıp gidersin, özgürsün dedi.
zaten bunalımdaydım, hayatım karma karışıktı. son senesinde okulunu bırakmış,
ailesiyle biraz sorunları olan şu 2 haftalık tatili bittikten sonra ne tak yiyeceğini bilmeyen biriydim, miko bunları söylerken. fazla detay sormadan (biliyordum çünkü net cevaplar vermiceğini, yaşayarak gör cevabını alcaktım yine) kabul ettim. zaten yapacak bi şeyim yoktu. ne iş ne okul ne herhangi bir sorumluluk.
kafamı dağıtmaya yardımı da olur belki diye diretmedim. bu gece eve gitmem gerektiğini her şeyimin evde kaldığını merak etmemeleri için ailemi ve 1-2 arkadaşı aramam gerektiğini söyleyip yarın buluşabileceğimizi söyledim. kabul ettikten sonra 5 dk müsade isteyip yukarı çıktı ve güzel bir takım + elinde poşetle geri döndü.
bu poşet düşünmende yardımcı olsun diye bu takım da yarın gece giymen için dedi. ona ulaşmak için telefon numarasını istediğimde ise gece 12.30 da xxxx de olmamı ordan arabayla beni birilerinin alacağını söyleyip bitirdi konuşmasını. elimde takım elbise ve içinde 1 tane gibimsonik bi kutu olan poşetle ayrılıp yazlığa doğru yola koyuldum. -
14.
+12telefon numarasını vermemesi iyice düşündürmüştü beni yolda giderken.
ama evi gezdiğimden dolayı elime verilen poşetten cebim muhtemelen para doldu diye mutlu bir şekilde dönüyordum eve. yolda çantayı açmadım bile, bir an önce eve varmak istiyordum. döner dönmez telefondaki arkadaş mesajlarına döndüm.
annemler hiç aramamış bile boşuna kafama takmışım az da olsa. yine de bu cins grup yüzünden başıma bi şey gelme ihtimaline karşılık aramak istedim, iyi olduğumu öğrenip rahatsız etmemeleri için 2-3 gün.
neyse annemlerle konuşup iyi olduğumu buradaki tatilin iyi geleceğini falan söyledim, uzatmadan bitirdim konuşmayı. sanırım 1 saat falan duşun altına girip the wolf-joaquim şarkısıyla düşüncelere daldım. gece olabilcek şeylerin ihtimallerini tartıp durdum kafamda. biraz internette takıldıktan sonra yemeği falan aradan çıkarıp 1-2 bira içtim kafam biraz daha rahat olsun diye. sonra saat 12.20 civarı dediği yerde olup beklemeye başladım. arabanın gelmesini beklerken kutuyu açmayı unuttuğumu farkettim. nasıl bu kadar dalgın ve aptal olabilirdim bilmiyorum. belki o geceyle bile ilgisi olabilcek şeyler vardı içinde.
kısa süre içinde kafamdan bunları atıp önüme yanaşan siyah jipe tereddütsüz bindim. içerde sadece kato oturuyordu. yanına oturdum hiç sesimi çıkarmadan,
elindeki çantadan çıkarttığı siyah poşeti geçirmesi gerektiğini söyledi kafama.
içimden gibicem artık ordan burdan çıkardığınız poşetleri desem de üstelemenin bi faydasının olmucağını bildiğimden dolayı sorun değil diyerek müsade ettim. bunları o an çok normal bir şeymiş gibi yapma cesaretim nasıl oldu bilmiyorum ama yapıyordum fazla sorgulamadan. -
15.
+15adamlar zütümü kanırta kanırta gibse elimden hiçbir şey gelmezdi.
yaklaşık bi 10 dk falan geçtikten sonra cins cins dönüşler ve genelde yokuş yukarı olduğunu
hissettiğim yerlerden geçerek sonunda varmıştık. kato sırtımdan tutarak yürümeme nazik bir şekilde yardımcı olarak bi eve soktu ve beni merdivenlerden indirdi,
1-2 kişiye selam verip çeşitli kapılardan geçirdi. son olduğunu düşündüğüm odada gözlerimi açtı ve bildiğiniz korku sahnesi gibi yuvarlak masa etrafında suratları maskeli 6-7 kişi oturmuş beni izliyorlardı sessizce. taşak mı geçiyorlardı benimle ? o samimi dediğim insanların ne alakası olabilirdi bu tiplerle?
ya da film falan çekiyor amk evlatları kendi çapında diye düşündüğüm bile oldu. tamam hafif zeki ve cins tipler olduklarını hissettiriyorlardı ama bu neydi amk.
ilk defa korkuyu hissettim derin bir yutkunmayla birlikte... -
16.
+13hiçbir şey söylemeden durdum karşılarında yaramazlık yapmış cezasını bekleyen küçük korkak bir çocuk gibi. düşünüyordum da aynı zamanda, kafamda aptal aptal sorular
oluşuyordu. tek yaptığım kavgadan kurtarmaktı adamı. absürd bi şey yapsam, enteresan bi şekilde kendimi kanıtlamış olsam, herhangi bir konuda üst düzey yeteneğim olduğumu falan farketseler neyse, sadece o gün mikoyu kurtarmamdan dolayı olayın buraya gelmesi kafamı çok fena karıştırıyordu.
göze direk çarpan şey parlıcak derecede dikkat çeken kıyafetleri, benim yaşlarıma yakın olan çocuklar oldukları ve hiçbir şeye özenilmemiş sade maskeleriydi. simsiyah sade bir maske, sadece göz delikleri açık-ağız/burun için yeri bile yoktu. kendi kendime zütlerinden nefes alıyorlar herhalde diye bile düşünmüştüm o kasvetli odada.
bi 3-5 dk anlamsız bir bekleyişten sonra miko ve işi var onun denilen ciksi kız girdi odaya gülümseyen suratlarıyla. vücudunun gördüğüm her yanını hatırladığım o mükemmelliyet
abidesi elini uzatıp adının serana olduğunu söyleyip tanışmış oldu benimle.
masaya oturmamı istediler ve bi tek katonun ayakta olduğu yerde herkes yerleşti masaya.
diğerlerinin hiç sesini çıkarmadığı masada miko ve serana konuşmaya başladılar benimle. miko kutuda gördüklerine rağmen geldiğine göre büyük ihtimalle bizden biri olmayı istiyorsun diye düşünüyorum artık dediğinde ne diceğimi bilemedim. para yok muydu lan onun içinde ? nasıl bakmazsın dıbına koduğumun salağı kim bilir nelere sebep olcak bu aptallığın diye yakındım içimden kendi kendime. bakmadım diyebildim sadece. serana çok şaşırmış bi surat ifadesiyle önce bana sonra mikoya bakınca ortamdaki soğuk havayı bi nebze dindirmek için; kafam çok dalgındı, unutmuşum, ama işte buradayım gösterceğiniz ve söyleyeceğiniz ne varsa hepsine hazırım tarzı gibimsonik bi cümle kurabildim sadece. -
17.
+16serananın masaya yumruğunu değdirmesiyle
bütün maskeliler kalkıp odayı terketti enteresan bir düzen içinde.
noluyoruz dıbına koyayım demiştim.
giberim yapacağınız işi de oynuyacağınız oyunu da. bu ne lan!
biri böyle bir şey yaşadım diye anlatmaya kalksa, kes dıbına koduğumun evladı git çükünle oyna diyip taşak geçerdim.
ama 2 gündür rüyada ya da koma derecesinde bi sarhoşluk içerisinde olamazdım. bu olanları tek tek görüyordum. o grup tek hareketle dağıldıktan sonra kato hiçbir işaret almadan kapıyı açtı,
yanıma gelip kafama poşeti geçirdi ve arabaya zütürdü beni. 1-2 dk içinde serananın poşeti kafamdan çıkarmasıyla ben serana ve miko jiple yola çıkmıştık.
çok meşhur bir tepe vardır bizim orda efsane bir manzarası vardır. geceleri tek tük bira içenler-sevişenler falan gider en fazla, ama kışın tamamen boş olurdu.
arabayı o tepeye sürdükten sonra yürüyerek o tepenin yamacından ilerledik. bildiğiniz aşağısı uçurum olan bi yerde hiçbir şey sormadan arkalarından yürüdüm. tek hamleyle
öldürürler ulan beni diye düşünüyordum, sonra öldürcek olsalar 100 defa yaparlardı diye rahatlatıyordum kendimi. gittiğimiz o korkunç yerde balkı da bizi bekliyordu.
dıbına koduğumun kızı ne yapıyorsun burda? ne ayaksınız lan siz diyordum kendi kendime. bakmaya korktuğum yerlerde gece yarısı yürüyorduk ve gittiğimiz yerde kız tek başına bekliyordu. ne abuk subuk insanlardı bunlar amk. -
18.
+15sonra o tepeden biraz aşağıya indirdiler beni, yaklaşık 3 katlı bir bina mesafesine geldiğimizde denize rahatça bakabilceğimiz bi kayanın üstündeydik. kimse bilmiyordur herhalde bu tür yerleri diye düşünürken mikonun kafa işaretiyle birlikte kahkaha atarak soyunmaya başladılar hepsi. giberim yapacağınız işi diyerek mikoya var gücümle bi yumruk attım. size yemin ederim herhangi bir kızın öyle bir hamle yapabilceği aklımın ucundan geçmezdi. dıbına koduğumun seranası tek hamleyle kilitledi beni attığım yumruktan sonra, nereye dokunduğunu anlayamadığım küçük bir dokunuşla nefesimi kesti.
3-5 saniye bekledikten sonra, konuşmaya başladı sakin bir ses tonuyla rahatlatmaya çalıştı beni. sakinleştiğimi gördüğünde bıraktı yarı çıplak vücuduyla.
öyle güzel bir kızın nasıl benim gibi bir sığırı o şekilde etkisiz hale getirdiğine anlam vermeye çalışırken miko doğruldu yerden gülümseyerek, estetik ameliyatımı da
tamamladığımıza göre girelim artık şu denize diye gülmeye başladı yine. hepsi soyundu ve arka arkaya o tepeden suya atladılar bana hiçbir şey demeden çırılçıplak.
çığlıklar eşliğinde düştüler suya tek tek. allahın manyakları ben bakamıyorken atladılar aşağıya. normalde ya kaçmam gerekirdi ya da en kötü gelmelerini beklemek,
mantıklı olan bunlardan biriydi çünkü. ben naptım peki ? onlardan biriymiş gibi soyunup arkalarından atladım gözlerim kapalı azman gibi bağırarak. -
19.
+19 -1aşağıya düştüğümde gülüyorlardı mal gibi benim ananı gibeyim ananı gibeyim yandım dondum gibi tepkilerime katıla katıla. az önce öyle bir mekandan o ciddiyetle buraya gelen insanlar şimdi çılgınlar gibi eğlenebilceğiniz 3 tane manyak arkadaş olmuşlardı bi anda. onların yanında kendimi enteresan bir şekilde huzursuz hissettiğimden çok, güvende ve mutlu hissetmeye başlıyordum sanki. 10 dakika falan zifiri karanlıkta suda kızların elinden tutarak ve mikonun sesini takip ederek yüzdüm.
çıktığımızda tek titreyen bendim herhalde. her gün yaptıkları bir şeymiş gibi rahattı hepsi, gülüyorlardı sadece.
2-3 saat daha onlarla takıldıktan sonra eve geçmek istediğimi söyledim. jipten eve kadar zütürmelerine izin vermeden eve belirli bi mesafe varken indim ve izlemediklerinden emin bir şekilde titrer halde koşarak eve vardım. niye bu kadar doğal ve rahattım bilmiyordum. nolmuştu lan bana ? hadi korku olayını, esrarengiz insanlar olmalarıını geçtim. 2 tane efsane güzellikte ve mükemmel fiziğe sahip olan kız yanımda çıplakken aklımdan geçen ilk şey onları gibmek olması gerekirken yemin ederim aklıma bile gelmedi. hayran
olmuştum hepsine tamamen sanki, vücutlarına ya da suratlarının güzelliğine değil ama, bütünüyle etkilenmiştim onlardan. hemen sıcak suyun altına soktum kendimi.
uzun süre kalıp ısındıktan sonra elektrikli sobanın karşısına geçip kutuyu aldım önüme. yeterince geç kalmıştım zaten açmak için.
bakalım ne vardı içinde beni o yuvarlak masa tayfasının önünde bi sonuca varmamı engelleyecek kadar önemli olan. o an tek emin olduğum para falan yoktu o kutuda. -
-
1.
0Ulan picoz burda bitirilir mi
-
1.
-
20.
+12normalde gece yazıcaktım ama saat 18.00 gibi gelip merakta kalmayın diye geceye kadar
3-4 part atıcam. sövmeyin arkadaşlar, şu an hayatım mükemmel gidiyor olsa da bağlantım
kopmuş değil bu insanlarla. sürekli kuşku içindeyim. yavaş yavaş anlatıcam, arada girip kontrol ederseniz, beklemeyin böyle lütfen.