/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 51.
    +12 -1
    taktım kulaklığımı çıktım teresa müziklerim eşliğinde, gece olabilecek şeyler hakkında tahmin yürütmeye başladım. 1-2 saati de öyle yedikten sonra, gece vakit bulamam diye, arabayla xxx in dışına çıkıp yol kenarında çok güzel bi restaurantı olan benzinliğe gittim. sahile yakın olmak istemiyordum yalnız başıma.
    akşam yemeğimi orada yiyerek hallettim. amaçsız bi araba gezisinden sonra, nilanın kapıyı kendi açıp girdiği ana kadar salonda pinekledim elimde karalama defterimle birlikte.
    hadi hazırlan, hemen gidiyoruz dedi, hiç de sakin olmayan ses tonuyla. defterimi çaktırmadan koltuğun altına itip, ceketimi giymem yetti hazır olmak için.
    çok hızlı bir şekilde ilk gün bigibletle gittiğimiz eve gittik. dıbına koduğumun kızı öyle bir sürmüştü ki, deist adama ilkokulda öğrendiği bütün duaları hatırlatmıştı.
    evin önüne geldiğimizde ilk defa kalabalık bi grup görmüştüm. 4 tane motora 2 şer kişi halinde yerleşmişler, önceden bindiğim jipe 2 siyah jip daha eklenmiş, bizle birlikte tam 8 araç vardı. içerden çıkan miko ve serananın jipe binmesiyle harekete geçti herkes. en önde 2 tane motor, arkalarından içinde kim var bilmediğim jiplerden biri, arkasından diğer 2 motorlu grup, onları takip eden seranalar, seranaların arabasının hemen arkasında biz ve en arkadan gelen diğer jip kimsenin sırayı ihlal etmediği bir şekilde yola çıkmıştık.
    ···
  2. 52.
    +11
    bi 5-10 dk anlamsız bir mutluluk içinde gülümserken yanıma 2 tane çocuk geldi.
    ilk defa gördüğümü düşündüğüm bu çocuklar ( ilk günkü çocukları hatırlar mıydım
    bilmiyorum ama değillerdi sanki) hiçbir şey söylemeden bayıltana kadar girdiler bana. normalde biraz cüsseli biriyim ve babamın abuk subuk dövüş fantezileri takuna
    küçüklükten aldığım az buz bir eğitimim var. ama öyle geliyor ki muallakler sen şu musun bile demeye gerek duymadan yatan adamı kanırtıyorlar. gözlerim kararıp görüntü geri geldiğinde sahilin çıkışında benden uzaklaşırlarken gördüm adamları. tekrar saldım kendimi yere kafamın kalkmıcağını hissedince ve acıyla birlikte pis bir kahkaha daha attım. bi 5-10 dk sonra doğrulup kuma bulanmış vücudumu tekrar suya saldım ve hastalığa tamamen meyilli bir şekilde su damlata damlata eve doğru yol aldım.
    al sana dokunulmazlık dıbına koduğumun evladı ? nerde seni tek eliyle etkisiz hale getiren ciksi kız ? nerde o maskeli huur evlatları ?
    al sana kanlı imza diye sövüyordum yolda.
    ···
  3. 53.
    +11
    Normalde sürekli kulaklığı takılı uyuya kalan ve gibseler haberim olmayacak kadar ağır uykusu olan bir insanım. Ama o gün terasta sızmıştım ve o sesi duymuştum.
    Başta demiştim ya kader mi şans mı ya da her ne gibse bilmiyorum diye. O yüzden o kısmı detaylı girdim. Çünkü o terasta uyuya kalmam ve sesi duymam bütün hayatımı değiştirdi.
    Belki giblememeliydim, içeri girip tv nin karşısına geçmeliydim. belki o silah sesinin o gün gördüklerimle yakından uzaktan alakası bile yoktu.
    ama dışarı çıkma fitilimi ateşleyen şey olmuştu. Yaklaşık 10 dakika içinde hazırlanıp, telefon-kulaklık-cüzdan ne var ne yok evde bırakıp sadece sahilde biraz içmek için 50 tl nakit alıp attım kendimi evin dışarısına. Kışları bu kadar sakin olduğunu bilsem de o sesten midir nedir bilmiyorum bi huzursuzluk vardı sanki etrafta. Sanki az önce burda
    yaşayan son insan da öldürülmüştü de tamamen boşalmıştı xxx.
    ···
  4. 54.
    +12 -1
    yolda bana karşı çok sıcak davranan bu kıza karşı bi çok soru sordum. neden beni bu gruba aldıklarını, amaçlarının ne olduklarını ve aklıma gelen onlarcasını...
    normal muhabbet anlarında çok sıcak olan bu tipler, konu siz kimsinize dayandığında, birden dili kopan insan moduna bürünüyorlardı. artık bizden biri sayılırsın,
    mikonun da dediği gibi sormayı bırak ve yaşayarak gör bazı şeyleri diyerek,
    kaçmış oldu bütün sorularımdan.
    ufak çocuk misali şarkı söylemeye başlayarak, küçükken kızların yaptığı hızlı yürüme hareketi vardır ya hani, sağ bacağı sola sol bacağı sağa atıp kolları hafif sallayarak çok küçük adımlarla koşarlar.
    o kadar masum ve tatlı gelmişti ki gözüme ben bile gülümseyip mırıldandım söylediği şarkıyı. her tanıdığım yeni insan beni bu gruba daha çok bağlayacak gibi duruyordu.
    kaç kişiydiler acaba ? sahilde oturmak ister misin sorusuyla kesti şarkısını. bana artık sahil demesin kimse diye çıkışınca bi anda, çok fena gülmeye başladı kız.
    koluma girdi bir anda, ben yanındayken bi şey olmaz korkma diyerek çekiştirdi beni.
    tekele girdik birlikte, sahilde atıştırmalık bi şeyler alalım en azından diye.
    6-7 tane bira, çerez, cips falan alıp iyi geceler diyip çıktık para falan ödemeden. mülayim suratlı dayı mikoya selam söylemesini istedi kızdan çıkarken.
    dışarı çıkar çıkmaz, parayı vermedik dediğimde ise benim param kalmıştı zaten orada diyip geçiştirdi. anlamlı bir bakış atıp soru sormadan yürüdüm yanında.
    ···
    1. 1.
      +1
      Vay amk. Tekelci dayıda işin içinde
      ···
  5. 55.
    +12 -1
    bu gece devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      Et yani bencede . Abi merakla bekliyorum ya
      ···
    2. 2.
      +1
      Abi o allahın askina devam et yemin ederim babam modem in fişini çekiyor ben takıyom
      ···
    3. 3.
      0
      Abi o allahın askina devam et yemin ederim babam modem in fişini çekiyor ben takıyom
      ···
    4. diğerleri 1
  6. 56.
    +11
    yaklaşık 10 dakika sonra durduğumuzda şaşırmıştım. mola vermelik bi durum olamazdı, daha yeni çıkmıştık. 10 dakikada şehir de değiştirmiş olamazdık dıbına koyayım.
    geç kalmamla ilgili sorulabilcek hesap korkusu olsa da biraz, kalktım yattığım yerden.
    geniş bi arazide bize bakan helikopteri gördüm. özgünün yaptığı telefon görüşmesinden
    sonra, araba tekrar çalıştı ve helikoptere doğru ilerledik. vay dıbına koyayım demiştim, ben arabanın arka tarafında uzanarak geçirceğim uzun ve sıkıcı bir yolculuk düşünürken, helikopter karşımda durmuş bana bakıyordu. herkes çantalarını yükleyip helikoptere geçti, herhangi bir şey sormadan. özgünün az önce pilotla konuşmuş olduğunu ve pilotu beklediğimizi düşünürken, bu sefer sıcak gülüşüyle helikopteri haz alarak kaldırdığında bi kez daha afallamıştım. kesin öldük anasını gibeyim diye düşünürken, çoktan ilerleme katetmişti bin. denizin ve dağın üstünden, 50-60 km lik mesafeleri olan ilçeleri, enlemesine giderek 10 ar dakikada geçiyorduk resmen. nedenini bilmediğim bir şekilde, nilanın elini tutup olacakları bekledim. ilk defa huzursuzluk görmüştüm onun suratında, bu beni iyice rahatsız etmişti. bindiğimiz yere göre çok daha küçük bir alana iniş yapmıştık gittiğimiz yerde. ben, helikopterden inip limuzine geçeriz diye düşünürken özgüne çok büyük saygı duyduğunu belli eden bir adamın şöförlüğünü yaptığı kamyonun arkasında bulmuştum kendimi. adam belki 10 yaş büyüktü özgünden ama her istediğinde ayağını yalayacak kadar çekingen duruyordu.
    ···
  7. 57.
    +12 -1
    ne oyunu oynayabiliriz burada? ne istiyorsun söyle bakalım dediğimde, tabiki nefes tutma oyunu aptal cevabını aldım. cidden çok mutlu olmuştum bunu duyduğumda.
    çok iyi olduğum bir konuda, onlardan daha iyi olduğumu gösterme fırsatı yaratmıştı bana.
    kazananın herhangi bir sınırı olmayan bir istek hakkı olur diye iddayı da belirledim, gülümseyerek kabul etti. ilk dalışı ben yapıp o suya ve karanlığa rağmen
    110 saniye civarı durmuştum suyun altında. suyun soğukluğu ve karanlık olmasından dolayı kazandığımdan emindim.
    kızda da şaşırmış bir surat ifadesi oluşup, çok absürd şeyler isteme ama yanıtı gelince,
    kendi kendime kutlamaya başlamıştım galibiyeti. yine de ben de denemek istiyorum şansımı dedikten sonra cevabımı beklemeden daldı suya. ilk 60 saniyeyi suratımda gülümsemeyle saydım. bu 60 saniyeyi 3. kez saydığımda suratımda yediğim yumruklardan beter eden bi surat ifadesi oluşmuştu.
    suyun üstüne çıktığında hadi üşümüşsündür sen, gidelim diyerek isteği sonra alırım dedi, taşak bile geçmeden. bu ne dıbına koyayım? bi kere de şaşırtmayın koduğumun insanını diyerek takip ettim şaşkın, sinirli ve hayran bir halde. yaşadığım duygular birbiriyle sevişiyordu resmen. ajan gibi hepsinin abuk subuk özellikleri vardı dıbına koyayım.
    taşak geçiyorlardı benimle resmen. gurur falan kalmadı avradını gibeyim. kızın biri tek eliyle kendinden 2 kat büyük birini kilitliyor, diğeri geliyor 3 dakika soğuk suyun altında duruyor. ama 3 kişilik bir gruptan dayak yiyen ve yumruk atmaya cesaret ettiğim mikodan emir alıyorlar.
    hepsi arkadaş gibiydiler ama son sözü miko söylüyordu her zaman. ne ayaktınız siz dıbına koyayım ? mikoyu bu kadar özel yapan neydi ? sonradan anlamıştım gerçi...
    ···
  8. 58.
    +10
    2 günümü dediği gibi geçirdikten sonra, 3. gün serananın yanağıma koyduğu buseyle açtım gözlerimi. eşyalarımı toparlamamı ve ritüel günü kırdıkları telefonumla kopardığım bağlantım gibi, bu evle olan bağlantımın da kopma zamanımın geldiğini söyledi. maskelilerin kağıtlara yazdığı 4 isimden biri olup, başka bir şehre geçme ihtimalim varmış. seçtikleri isimler gece yarısı belli olacakmış ama sonuç ne olursa olsun bu evle bağlantım kopacakmış.
    aklıma maskelileri gördüğüm ilk an gelmişti. orda serananın hareketiyle gitmişti bu tayfa. madem, serananın bilmediği bir şehir değiştirme olayını, bunlar kararlaştırıyor,
    neden o gün seranayı dinlemişlerdi ? kafama takılan bu soruyu kurcalamam gerektiğini biliyordum. belki basit bir nedeni vardı ama o maskeli tayfa olayı engel olamadığım bir şekilde rahatsız ediyordu beni. her taka alışmaya ve sakin olmanın günlük eğitimini almaya başlamış biri olmama rağmen, o grup tüylerimi ürpertiyordu.
    seranaya düşüncelerimi yansıtmadan toparlanıp, zütürdüğü küçük ama güzel eve yerleştim. sadece bana özel ayarlanmış gibiydi. tek yapmam gereken o aptal karar anı
    için geceyi beklemekti. ne tür bir hamle yapacaksam o gece yarısı yapacaktım.
    ···
  9. 59.
    +10
    durun dıbınıza koyayım, daha yeni uyandım, ne ara kalktınız? ayıldınız? giyindiniz? geldiniz? ciddi konuşmalar yapıp belki de başka bir iş için evden çıktınız?
    biraz ağırdan alın şu koduğumun hayatını, bana bu kadarı fazla tarzı düşünceler eşliğinde giyinip, kahvaltı yapmak için çıktım arkalarından 10-15 dk sonra.
    üstümde aptal bir halsizlik ve ağrıyla birlikte, yaz kış açık olup efsane börekler yapan meşhur fırına gittim. kahvaltımı yaparken, garsonlardan birinin beni izlediğini farkettiğimde, başlarda yanlış anlaşılmadır tarzında bir düşünceye sahip olmuş olsam da kahvaltımın sonuna kadar devam ettiği için çok fena huzursuz olmuştum. parayı ödeyip hemen kaybolmak için içeri girdiğimde, kasiyerden aldığım hesabınız çoktan ödendi cevabı, iyice sinirlerimi bozmuştu.
    hiçbir şey sormadan, hemen arabaya binip eve döndüm. direkt eve girip,
    kapıyı da kilitledim arkadan paranoyak bir şekilde. masadaki zarfı görünce son günlerde ne kadar dalgın olduğumu farkettim bir kez daha. hemen içini açıp tahmin ettiğim parayla karşılaştım. 15 bin tl bana bakıyordu masum masum. sürekli kafama takılıyordu.
    ne yapmıştım da bu kadar basit bir şekilde elime böyle paralar veriyorlardı ? ayrıca bu gece benim için neden bu kadar önemli olacaktı ?
    işte tam o an düşünmeyi bırakma şartı koymuştum kendime, yoksa kendimi gibecektim düşünmekten ve sinirden.
    bi çok sorunun cevabı olan klişe kelimenin kollarına bıraktım kendimi, 'zaman'.
    ···
  10. 60.
    +10
    yapmak istediğim hamle olayını ertelemiştim, kalabalık ve ciddi ortamdan dolayı. kendimi, 10 larca yaşlı aslanın arasında duran fare gibi hissediyordum.
    ben kimim ki maskeli gruba herhangi bir hamlede bulunuyorum dıbına koyayım.
    bi gün aralarındaki ast üst ilişkisini öğrenmeyi kafama koymuş olsam da, o gün bu gün
    değildi. özgünün eline, muhtemelen içinde yapacaklarımızın yazılı olduğu bi kağıt verildikten sonra, gecenin bittiğini ima eden, odadan sessiz bir şekilde ayrılma hareketini yaptılar. özgün bizim grubu yanına çağırarak, yarın gece burdan ayrılacağımızı ve tam olarak hazır bir halde verdiği adreste bulunmamızı istedi.
    nereye gittiğimizi sorduğumda alamadığım cevap hem küçük düşmüşüm gibi hissettirdi hem de huzursuz olmama neden oldu.ama ses çıkarmadım, bekleyip görmekten başka çarem yoktu.
    hazırlanmak için eve döndüğümde annemleri düşünmeye başlamıştım biraz. ciddi ciddi çıkmışlardı lan hayatımdan. acaba, şimdiden merak edip ulaşmaya çalışmışlar mıdır?
    diye düşünüyordum sürekli. bütün hazırlıklarımı yapıp parayı da kış olduğu için kimsenin görme ihtimalinin olmamasının verdiği rahatlıkla, bi ağacın altına gömdüm.
    tek yaptığım müzik eşliğinde düşünmekti son gecemde. tavanı izleyip, içimden sorduğum cevapları, aynı şekilde içinden verdiği cevaplarla karşılayan tavanla göz teması kurdum bütün gece. sonraki gece, verilen adrese gitmem gereken zamandan 5 dakika geç gittiğimde, imalı gülüşüyle özgün karşılamıştı beni.
    nilayla musadın sadece arkadan izlediği o anda, ne kaba güç kullandı ne de seri bir hareket yapmıştı özgün. nereme dokunduğunu anlayamadan bayılmıştım.
    imalı gülüşüyle o gece tanışmış olmuştum.
    gözlerimi açtığımda yola çıkmıştık toplu bir şekilde. aptallığı üstümden attıktan sonra xxx ten anca çıkmak üzere olduğumuzu farkettim. nilayla biz arkada, musad arabayı sürüyor ve özgün yanında oturmuş halde ilerliyorduk. dokunan bayıltıyor anasını gibtiğimin grubunda diye düşünürken hiç sesimi çıkarmadan nilaya baktım sadece.
    öndekilere ses vermeden koydum kafamı tekrar, hafif gülümsedi bana. ben de uyanmamış gibi yapıp uzandığım bacaklarında, sessizce durmaya devam ettim.
    acaba nereye gidiyorduk ?
    ···
  11. 61.
    +9
    serananın söylediği laf aklıma gelince, nilanın yanından ayrılıp, mikonun yanına doğru ilerledim hızlı adımlarla. düşmüş adamların yanında dimdik durmuş,
    hiç konuşmadan, tehditkar bakışlarla motordaki korkutucu tiplere bakıyordu. yanına geçip beklemeye başladım hiçbir şey söylemeden. neden böyle bir şey yaptığımı ben bile bilmiyordum. anlamsız bir sessizlik vardı. büyük bir olay öncesi yaşanan korkutucu bir sessizlik olduğunu dünyadaki en aptal insan bile anlardı.
    ne anlamsız bir sahne lan gibicem artık, ne oluyorsa olsun artık diye düşünmeye başlamışken lüks arabalardan birinden 60-65 yaş aralığında bir adam inip, yanında
    2 izbandutla birlikte bize doğru geldi. o yaştaki bir adamda nasıl oluyor da dünyanın kurucusu gibi bir görünüm oluyordu, anlam verememiştim. o ana kadar korkmamıştım ama o şık giyinimli cins adam, 2 azmanla birlikte yanımıza gelince zütüm biraz titremişti. adam hiç konuşmadan tam dibimizde durup mikoya sağlam bir tokat patlattı.
    ilk hasgibtiri o zaman çekmiştim. bu adam harbiden taşşaklı çıktı dıbına koyayım, acaba 3 adım geride mi dursam lan diye düşünürken 1 tokat ta bana asıldı. feleğim dönmüştü dıbına koyayım.
    3-4 kişi dalarken öyle afallamamıştım ben önceden. vurcağı yeri biliyormuş pekekent. direk denge sistemimin dıbına koydu oturdum kaldım yerde. kendi yediği tokada sesini bile çıkarmayan miko, bunağın bana attığı tokattan sonra, yanındaki izbandutların anasını kanırttı çok kısa bir sürede. sonra elini kaldırıp kısa bir tereddütten sonra yaşlı adama da vurup yere serdi erifi. sessizliğin bozulduğu an tam olarak o son hamle olmuştu.
    ···
  12. 62.
    +8
    saat 24.00 ı gösterdiğinde, sakin kalmanın derslerini almaya başlamış biri olmama rağmen, heyecanlanmıştım. bu sefer çok daha lüks bir evin salonunda, yuvarlak masaya dizilmiş maskeli grup ve masanın yanında ayakta duran mikoyla serananın karşısına dizilmiştik 20 farklı kişi. nila ve kato rahat bir şekilde olacakları beklerken, ben onlar kadar huzurlu değildim, ama belli etmiyordum. adamlar hiç konuşmuyordu dıbına koyayım. anlamsız anlamsız bize bakıp, birbirlerine dönüyorlardı tekrar.
    sanki maskeler aracılığıyla sadece birbirlerinin duyabildiği konuşmalar gerçekleştiriyorlardı. o huzursuz bekleyişten 10 dk sonra falan, kağıtlar masanın ortasına itildi ve miko tarafından sesli açıklaması bize sunuldu. o an adını öğrenmediğimiz başka bir şehirde, yaklaşık 1 aylık bir göreve seçilen 4 kişinin ismi...
    musad, nila ,ben ve özgün. ilk saydığı 3 lü 1 er adım öne çıktık. özgün denilen çocuk başka bir kapıdan girip, önce yuvarlak masaya gidip bi şeyler söyledi, sonra yanımıza gelip bekledi. farklı bir duruşu ve rahatlığı vardı bu adamın. evin başka yerinden gelişi olsun, rahat bir tavırla masaya gidip konuşması olsun ve belki de sonradan göreceğim nice özelliği olsun, enteresan bir tipti. musad ve özgünden kısaca bahsetmem gerekirse; musad, uzun boylu, kalıplı, çok ciddi bakışlara sahip ama çok eğlenceli bir çocuktu. son 3 senesini türkiyede yaşamış, bi çok farklı ülkede bulunmuş, arap asıllı biriydi.
    özgün ise sürekli rahat tavırlarıyla takılan, sürekli gülümseyen ama gülümsemesiyle bile insanı huzursuz edebilen bir insandı.
    özgün hiç bir zaman direk sinirlenmezdi, onu net bir şekilde öğrenmiştim. 2 farklı gülüşü vardı bu adamın. birinde ciddi bir adamı küçümserken ya da herhangi bir konuda
    komik bir muhabbet olurken attığı sıcak gülüş, diğeri ise patlama öncesi yaptığı imalı gülüş. ama sonradan bi çok kez tanık oluşumdan dolayı biliyorum ki, bu adam 2. gülüşünü atıyorsa yanında durmak aptalca bir hareket oluyordu.
    ···
  13. 63.
    +8
    12.30 gibi gelip 5-6 part daha yazıcam.
    o kısımlarda anlatmış olacağım kızın yeri çok ayrı oldu hayatımda.
    hayatımdaki büyük değişimde en büyük etki o oldu diyebilirim sonradan.
    salı gününden sonra olayları hızlandırıp anlatıcam perşembe gecesine bitiricem muhtemelen.
    ···
    1. 1.
      0
      kim lan o kız ? o kadar adamdan daha çok etkisi olan ? adı ne bunun züt. dökül.
      ···
  14. 64.
    +8
    uyandığımda salondan konuşma sesleri geliyordu.
    yerde sızıp, yatakta uyanmıştım enteresan bir şekilde. istediği kadar cins teknikler bilsin, o kızın beni taşıma şansı yoktu. hafif ayıldıktan sonra salona geçtim iyice meraklanıp. salonda serana, nila ve miko arasında ciddi bir konuşma dönüyordu. kato da onlardan küçük bir
    emirle izole edilmişcesine, terasta manzarayı izliyordu. beni farkettiklerinde, mikonun 2 sine attığı bakışla, kaleme gerek duyulmadan görünmez bi anlaşma imzalanmış oldu
    aralarında. yanlarına gidip oturduğumda, içten içe biraz sinirliydim aslında ama belli etmemiştim. çünkü ailemin kullandığı bu eve kafalarına göre girip çıkabilme olayları rahatsız etmişti biraz. ama böyle bir şeyi söyleme lüksüm yoktu onlara. nilanın çantadan çıkardığı zarfı masaya bırakmasıyla ayaklandılar.
    bu gece senin için önemli bir gece ve büyük bir işe ilk adımın niteliğinde olacak dedi miko sakin ses tonuyla. serananın katoya yaptığı el hareketiyle ve nilanın seni gece burdan alırım demesiyle birlikte ayrıldılar evden.
    ···
  15. 65.
    +12 -4
    gözlerimi sıcak bir el temasıyla açtığımda, bizimkiler içeri kamp kurmuş, adamların ırzına geçmiş halde karşımdaydılar. katoyla sığır ayılmış ama çok kötü haldelerdi.
    kas yığınını tamamen soyup ortada bir sandalyaye bağlamışlar. katoların tam olarak kendilerine gelmelerini bekliyorlardı. nilaya neler olduğunu sorduğumda tek tek anlatmıştı,
    boşver falan demeden. bunlar, eve girdikten 20 dk sonra katodan haber alamazlarsa,
    evi basacaklarmış.
    meğer mikonun, evin önünde söylediği'herkes yapması gerekeni biliyor lafı',bununla alakalıymış.
    ben onlar tarafından salınıp, dışarda beklerken uzaktan izlemişler beni. katoların olmamasına anlam veremeyip yine de beklemişler bir süre,
    ama ben tekrar içeri girince harekete geçmişler ve şoka uğratmışlar adamları.
    gözümü zor açabiliyordum, çok sağlam vurmuştu huurnun evladı. o yanık suratlı, kül tablasını isabet ettiremediğim huur çocuğundan hıncımı almak istiyordum.
    hafif ağrıyla doğrulup yanına gittim pekekentin, ağzı yüzü patlamış kafasını zor kaldırcak haldeyken bana bakıp güldü ve cesur adamsın ama hayatının en büyük hatasını yaptın dedi. sonra tekrar eğdi yukarda tutmakta zorlandığı kafasını. neyine güveniyordu hala, bu huur çocuğu bu haldeyken anlamıyordum.
    mikoya dönüp sorun olur mu tarzı bir bakış attıktan sonra ,gözlerinden aldığım onaylayıcı bakışla birlikte, saçlarından tutup kaldırdım bini ve tam gözünün altına doğru 2 tane vurup bıraktım. iyice hareketsiz bir şekilde kalmıştı öyle. 1 saat falan daha orda oturduktan
    sonra toplu bir şekilde, mikonun liderlerini buzlu suyla ayıltıp söylediği son 2 cümleyle ayrıldık evden.
    1. 'katoyla birlikte adama getirdiğimiz çantadan bahsederek' bu çantayı sana bırakıyorum hastahane masrafların için.
    2. ama aynı hatayı tekrarlaman durumunda 2. çantayı çok daha farklı bi sebep için yakınlarına vermek zorunda kalırım dedi.
    bu lafları başka birinin ağzından, başka bir ortamda duysam kahkaha atarak gibtir ordan huur çocuğu derdim, ama miko dediğinde ciddiye alınması gerektiğinin farkındaydım. adamın bana taşak geçer gibi verdiği 2 desteyi de erifin zütünün altına koydu aşağılayıcı bir hareketle.
    eve herhangi bir zarar vermediler ve adamları o halde bırakıp döndük geri. o haftasonu, ailemin yanına gitme olayını suratımdaki yara bere yüzünden erteledim.

    biliyorum muhtemelen verdiği sözü tutmayan huur çocuğunun teki olduğumu düşüneceksiniz ama, planlarım tamamen değişti.
    pazartesiye kadar hikayeyi devam ettiremeyeceğim, eğer planlarda başka bi aksilik olmazsa pazartesi bütün detaylarıyla devam edeceğim.
    küfürler, çüküler falan sorun değil, hakkınız, ama bitirdiğimi düşünüp bırakmayın başlığı.
    o 1 senede olanların hepsini öğreneceksiniz söz veriyorum.
    pazartesi gece burada olucam inşallah. iyi akşamlar tekrardan kusuruma bakmayın.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      okuma hızım gelişti be amk
      ···
    2. 2.
      0
      iyi gidioduk da bu ara kotu oldu ama dert deil bekleriz kardes sen yarim birakma da. .d.d
      ···
    3. 3.
      0
      bekleriz amk sen yaz
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 66.
    +8
    gece 12 gibi devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      +1
      Etme etme, sayende deli gibi ders çalışıyorum. "Bi not daha arayım belki yazar zütveren" diye diye bitirmek üzereyim, bi kadın doğum kaldı iki gün daha oyala lütfen
      ···
  17. 67.
    +7
    gece 2 gibi gelip anlatıcam
    ···
  18. 68.
    +7
    bu gece 12 gibi devam edeceğim
    ···
    1. 1.
      0
      Sonunda eruhlu sonunda
      ···
  19. 69.
    +10 -3
    özür diliyorum. haftasonu devam etmeye çalışacağım. şu an taka sardı işler. illa eski arkadaşları devreye sokturtcak bana yeni hayatımdaki tipler. haftasonu yazıcam muhtemelen. entry, şuku falan girmeyin beklentide olmayın. ben söz verdim bitiricem zaten. arada sırada kontrol edersiniz. hadi eyvallah
    ···
    1. 1.
      0
      Herseyi göze aldığını biliyorum...
      ···
    2. 2.
      +2
      Oh mike neden böyle yapıyorsun hah dostum
      ···
    3. 3.
      0
      Aminakoyum senin
      ···
    4. 4.
      0
      Tekrar aminakoyu
      ···
    5. 5.
      0
      Ben de dıbına koyum nerdesin lan muallak
      ···
    6. 6.
      0
      birader öldünmü yaralandınmı korkutuyon lan beni sözlüğede entry girmemişsin hiç iyimisin görünce cevap ver
      ···
    7. 7.
      0
      Tekrar dıbına koyum
      ···
    8. 8.
      0
      Tekrar dıbına koyum
      ···
    9. 9.
      0
      Tekrar dıbına koyum
      ···
      1. 1.
        0
        Tekrar amk
        ···
      2. 2.
        0
        Tekrar amk
        ···
      3. diğerleri 0
    10. 10.
      0
      Kardes 344 gün 22 saat geçti hala haftasonu olmadimi nezaman devam etcen
      ···
    11. 11.
      0
      Kardes 344 gün 22 saat geçti hala haftasonu olmadimi nezaman devam etcen
      ···
    12. 12.
      0
      Ben de amk
      ···
    13. 13.
      0
      Hadi 0c
      ···
    14. diğerleri 11
  20. 70.
    +10 -4
    eve gidip elimi yüzümü temizledikten sonra internette boş boş zaman öldürdüm buluşma saatine kadar. her tarafım acıyordu, yüzüm değişmişti bir anda dıbına koyayım,
    asıl estetik ameliyatı buydu işte. taktım kulaklığımı 'waiting for the end' şarkısına bağırarak eşlik ederek yürüdüm karanlıkta ergen gibi.
    serana spor bi motorla geldi buluşma yerine tam saatinde. suratıma en ufak bi yorum yapmadan atla arkama dedi gülümseyerek. ben de hiç açmadım konusunu.
    tekrar taktım kulaklığımı açtım aynı şarkıyı, deniz kenarından gece vakti rüzgarı yiyerek ve sevdiğin müzikle efsane bir kıza sarılarak gitmenin tadını çıkardım her şeyi unutarak.
    aynı tepeye gittiğimizi düşündüğüm yoldan ıssız bir dağ yoluna saptık. ne kadar alışıp güvencek gibi olsam da yapacakları şeylere, her seferinde içime biraz korku geliyordu. küçük bir kulübeye vardık karanlıkta kaybolmuş. içeri girdiğimde kim bilir karşımda ne tür bi takluk beni bekliyor olacak diye düşünürken sadece elektirikli sobayla ısınmış sıcak bir oda, küçük bir televizyon, mini buzdolabı ve yataktan oluşmuş bi yerle karşılaştım. konuşmadan dudaklarıma yapışıp soymaya başladı beni, heyecan ve mutluluk karışımı bir duyguyla, anı tak etmekten korktuğum için tek kelime etmeden karşılık verdim. yaklaşık 50 dk sonra falan hiç konuşmadan duşa girdik ve giyinip içinizi titretecek derecede huzursuz bir evin bodrum katına gittik. o an ölsem de dünya gibimde olmazdı.
    tanrı gibi hissediyordum.
    ···