-
1.
+165 -27bakın bin kuruları, iyi dinleyin beni. size 1 yıl içinde hayatımın nasıl değiştiğini yaklaşık 1 haftalık süreçte anlatıcam.
yalan demek için karalamaya gelip,
dur şu partıda okuyayım ondan sonra karalarım kafa yapısında olan liseliler gibtirsin gitsin. şu an muğlanın bi ilçesinde,
kışın neredeyse insanın yok denilebilceği bi sahil beldesinde son 1 haftalık tatilimi yapmak üzere bulunmaktayım. ondan sonra yurtdışına çıkıyorum. bi daha döner miyim bilmiyorum.
ama içimdekileri, tanımadığım birilerine anlatmadan rahatlayamıcam. bu 1 senede ne mi oldu ? size extrem ne mi anlatabilirim ? kısaca şöyle diyebilirim. böyle bi süreçte
hiç beklenmedik bi şekilde para kazandım. bu hikayeyi okurken, kahkaha atacaksınız, ananı gibeyim manyaksınız olum siz diyeceksiniz, duygulanacaksınız,
belki de hikayeden sonra kendi hayatınız için radikal bir karar alacaksınız ya da okuduğunuza pişman olup, okuduğunuz her partı unutmak için zütünüzü yırtacaksınız.
iradesine hakim olamayacak arkadaşların okumasını istemediğim olaylar yaşadım. hayatım tamamen mi değişti ? evet. olumlu yöndemi peki ? evet harika.
en azından şimdilik.. -
2.
+22 -1Haftasonu küçük bi bavul ile birlikte sırt çantamı da yanıma alıp yola koyuldum.
yazlığımızın bulunduğu yer yazları hareket etmeyi zorlaştırcak kadar kalabalık ve eğlenceliyken, kışları tek tük yaşlı çiftlerin doğayla başbaşa huzur buldukları bi yere dönüşüyor.
Vardıktan sonra siteye girene kadar arabanın hızını 30 km'nin üstüne çıkarmadan deniz kıyısında seyir ettim siteye girinceye dek, gözlerim denizde-aklım başka dünyalarda etrafıma bakarken.
birilerini görmeye veya duymaya dikkat etmeye gerek olmayacak kadar boştu ortalık. Arabayı parkedip eve yerleştikten sonra tozlu sandalyeyi silmeden bıraktım kendimi
üstüne. Terasta temiz havayı sonuna kadar içime çekerek denizi izleyerek ve kitabın küçük bi kısmını eriterek uyuya kalmışım.
korkuyla sandalyeden devrilmeyi son anda atlatarak uyandığımda çok fazla üşüdüğümü ve havanın karardığını farkettim. Nereden gelmişti beni uyandıran bu ateş etme sesi ? -
3.
+21babamdan isteğime gelirsek--- 2 hafta boyunca xxx daki yazlığımızda yalnız başıma kafamı dinlemek için arabanın ve yazlığın anahtarını istemekti. maddi açıdan ortalama yaşam standartlarına sahip bir aileyiz. ne fakirliği yaşadım absürd durumlar haricinde ne de aşırı lüksü.
ama o yazlık kararı belki bütün hayatımı lüks yaşamamı veya 3 ay sonra ölmeme neden olabilecek bir yola girmeme neden oldu. bu gece küçük bir ön açıklamayla girişi yapmak istedim böyle.
yarın gece ve arkasındaki 6 gece boyunca anlatıp, bitirip gibtir olup gidicem. belki gittikten sonra duruma göre eklemeler yaparım yeni hayatımdan. bugün yeni geldim yorucu bir gündü. yarın ve arkasındaki 6 gece görüşmek üzere...
iyi geceler hepinize. -
4.
+24 -4üniversiteyi son senemde bıraktıktan sonra ailemle aram çok fena açılmıştı.
neden böyle bi gibiklik yaptın diyecekseniz, o kısımların olayla hiçbir alakası yok.
tamamen aptal bir bunalım içinde olup hayatımda farklı bi şeyler istememle alakalı. bıraktıktan 1 ay sonra iyi mi yaptın diye sorsanız, allah benim belamı versin,
niye böyle bir şey yaptım. hayatımın dıbına koymuş olabilirim şu an! bu nasıl bi cesaret ve aptallıktır kafamı gibeyim tarzı bi cevap verirdim muhtemelen.
ama bu olaydan yaklaşık 40 gün sonra bunalımdan çıkma amaçlı yaptığım isteğin babam tarafından kabul edilmesi sonucu hayatımın değişim süreci ve şeklinin böyle olacağı
kimin aklına gelirdi ki ? bunun adı kader mi ? aptal şansı mı ? yoksa ömrüm boyunca beni takip etme ihtimali olan bir bela mı ?
inanın bu sorunun cevabını şu an ben dahil kimse bilmiyor. bu 1 haftalık tatilde tek yapacağım soğuk suda yüzmek, tatlı esintinin olduğu terasta biramı içmek ve yaşadıklarımı sizlere anlatmak olacak. -
5.
+20açtım televizyonu mikonun dediği gibi kafama göre takılmaya başladım. sanki babamdan anahtarını alıp geldiğim yazlık burasıymış gibi.
ne sahildeki kavgayı, ne bigibleti getirip ardından karşımda dünyanın en umursamaz insanıymışcasına soyunan kızı ne de dolaptaki paraları düşünerek, abuk subuk zaplarken kanalları sızıp kalmışım bi süre sonra. gözlerimi açtığımda havuza bakan geniş salon kapısı açık, tatlı bir esinti ve konuşma sesleri beni karşılamıştı.
çok samimi konuşmalar olduğunu hissettiğim ses tonlarına karışan gülüşmelerle birlikte enteresan bir diyalog dönüyordu 4 kişi arasında. merak edip yanlarına çıkmak için
ayaklandım vücudumdaki halsizlik ve sanırım dünden kalan tekme ağrısıyla birlikte.
dün gördüğüm kızlardan biri, yeni bir kız daha ve kendimin iri olduğunu
düşündürtmeyi bırakan kalıpta bi çocuk konuşuyorlardı. beni kapının eşiğinde görür görmez seslendi hemen miko. tanıştırdı hepsiyle teker teker. iri vücutlu eleman
kato, bigibleti getiren kıza balkı ve diğer kızın adı da leraymış. sözde... çok sıcak davrandılar bana karşı. dünkü olaylardan hiç bahsetmediler bi süre.
ciddi ciddi aile gibiydiler. ama farklıydılar. hepsi kendi toplumunun lideriymiş de burada birleşiyorlarmış gibi. o kadar kendilerine güvenen ve aynı zamanda mütevazi olan
insanı bi arada görmemiştim ben. bi tek kato, miko için canını vercek bi yancı gibiydi ama kesinlikle aptal biri değildi. dayanamayıp dün eve gelen diğer kızı sordum.
o nerde? onun adı ne? tarzı 1-2 basit soru şeklinde. o bi süre burada olamayacak, yapması gereken ufak tefek işler var diye yanıtladı balkı. -
6.
+18Sahile fazla uzak sayılmazdık. 5-10 dk yürüdükten sonra, tekel bayiden 4-5 tane bira ve onlara eşlik edicek miktarda çerez alıp deniz kıyısına yürüyüp kumlara saldım azmanımsı vücudumu. ilk 2 tanesini hızlı bir şekilde bitirdikten sonra kalanlarla tatlı bir sevişme moduna girmiştim. biraz içip biraz yiyordum, kuma uzanıp gökyüzünü izliyor tekrar doğrulup denizin görünmeyen uzaklıklarında dalıp tekrar içkiden bir yudum alıyor aynı döngüyü slowmotion bir şekilde tekrarlıyordum. Kafamın biranın sonlarına doğru yaklaştığım zamanında tatlılaştığı anda arkadan gelen bağırışma sesiyle irkildim. Arkama dönüp baktığımda 3 kişinin 1 kişiyi kumu yararak düşe kalka kovaladığını gördüm. bu saatte, böyle bi yerde, böyle hararetli bi kovalamaca çok fena korkutmuştu beni.
bana doğru geldiklerini farkettiğimde suya girdim nedenini bilmeden korkudan. ama onlar beni farketmeden çocuğu yakaladılar ve kumda yere düşürünce tekmeleye koyuldular. içimi acıtan bi sahneye tanık oluyordum o an. Normalde bu tür olaylara müdahale etmem ama durmucak gibi hareket eden bu dengesiz tiplere ben olmasam da kafamdaki alkol etkisi bi hamle yapmam gerekliliğini hatırlattı. Sadece kafamın göründüğü sudan hafif hafif çıkarak arkası dönük olan 2 kişi ve 1 i tamamen çocuğa odaklı vurmaya devam eden gruba yaklaştım yerden 2 elime de kum alarak. çok adi bi hareketle birinin ayağına arkadan çok sert vurarak diğerlerine rastgele kumu fırlatarak anlamsız bir şekilde dalmaya başladım. hiç beklemediklerinden dolayı, normal şartlarda hayatımı gibebilecek olan bu adamlar kumun da etkisiyle yalpaladılar.
cidden ne olduklarını şaşırmışlardı. ayağına vurduğum adam yere kapaklanmış, kumu isabet ettirmeyi nasıl başardığımı bilmediğim sırtı bana dönük olmayan adam bağırarak
gözüyle boğuşuyordu ve sadece göğsüne kum isabet ettirebildiğim yakındaki adama tekme tokat girip yere düşürmüştüm. -
7.
+19 -1aşağıya düştüğümde gülüyorlardı mal gibi benim ananı gibeyim ananı gibeyim yandım dondum gibi tepkilerime katıla katıla. az önce öyle bir mekandan o ciddiyetle buraya gelen insanlar şimdi çılgınlar gibi eğlenebilceğiniz 3 tane manyak arkadaş olmuşlardı bi anda. onların yanında kendimi enteresan bir şekilde huzursuz hissettiğimden çok, güvende ve mutlu hissetmeye başlıyordum sanki. 10 dakika falan zifiri karanlıkta suda kızların elinden tutarak ve mikonun sesini takip ederek yüzdüm.
çıktığımızda tek titreyen bendim herhalde. her gün yaptıkları bir şeymiş gibi rahattı hepsi, gülüyorlardı sadece.
2-3 saat daha onlarla takıldıktan sonra eve geçmek istediğimi söyledim. jipten eve kadar zütürmelerine izin vermeden eve belirli bi mesafe varken indim ve izlemediklerinden emin bir şekilde titrer halde koşarak eve vardım. niye bu kadar doğal ve rahattım bilmiyordum. nolmuştu lan bana ? hadi korku olayını, esrarengiz insanlar olmalarıını geçtim. 2 tane efsane güzellikte ve mükemmel fiziğe sahip olan kız yanımda çıplakken aklımdan geçen ilk şey onları gibmek olması gerekirken yemin ederim aklıma bile gelmedi. hayran
olmuştum hepsine tamamen sanki, vücutlarına ya da suratlarının güzelliğine değil ama, bütünüyle etkilenmiştim onlardan. hemen sıcak suyun altına soktum kendimi.
uzun süre kalıp ısındıktan sonra elektrikli sobanın karşısına geçip kutuyu aldım önüme. yeterince geç kalmıştım zaten açmak için.
bakalım ne vardı içinde beni o yuvarlak masa tayfasının önünde bi sonuca varmamı engelleyecek kadar önemli olan. o an tek emin olduğum para falan yoktu o kutuda. -
-
1.
0Ulan picoz burda bitirilir mi
-
1.
-
8.
+18kafama göre takılabilceğimi, önemli telefon görüşmeleri yapması gerektiğini söyledi. üstüme kuru bi şeyler verdi ve çıktı gitti evden. arkasından baktım pencereden tekrar bigiblete binip bastı gitti. içimden dıbına koyayım rastgele birinin evine mi soktu ? başıma iş falan gelmesin tarzı şeyler geçse de, böyle bi hareketin anlamsızlığını düşünüp rahatlattım kendimi. sıcak bir duşa girdim, yeni kıyafetleri giydim ve evi dolaşmaya başladım. bütün odaları manyak gibi gezdim. dolapları açtım karıştırdım. kadın erkek farketmeksizin 100 lerce pahalı kıyafetlerin, çeşit çeşit ayakkabıların, asla giyemeyeceğimi düşündüğüm takım elbiselerin ve en çok huzursuz eden kısımsa içi para dolu olan alışveriş poşetlerinin olduğu dolaplara tanık oldum. böyle bir evde beni yalnız başına bırakması çok şaşırtmış ve
korkutmuş olsa da, ne paraları alıp kaçabildim ne de birilerine haber vermeye çalışıp evime dönmeyi denedim. aptal aptal oturup mikonun dönmesini bekledim.
uykum da gelmiyordu, gerçi böyle bi gecede uykum olsa bile nasıl uyuyabilirdim ki ? yaklaşık 60-70 dk sonra bigibleti getiren kızlardan biri geldi eve. ananı gibiyim diyordum
böyle bi kızın ne işi var burda. neyse, koduğumun çocuklarının hepsi mi telaşlı şekilde telefonla konuşur anlamadım. hızlı hızlı içeri girdi beni umursamadan soyundu
iç çamaşırlarıyla o taş gibi ciksi kız karşımdaydı. üstüne siyah bir etekle gömlek giyip eline de dolaptan çıkardığı kese kağıdını alıp bi tarafa ayrılma diyerek evi terketti. ne oluyordu bu dıbına kodumun evinde ? kimdi bu insanlar ? kafam allak bullak olmuştu ama gidemiyordum bi tarafa. çok merak etmiştim bu insanları.
hepsi büyük bir şeyin parçası gibiydi. -
-
1.
0Rez rez rez
-
1.
-
9.
+17yola çıkmadan kumsaldan ilermeye devam ettik, jandarmanın o saatlerde dolandığını, üstümüzü başımızı görüp sorguya çekme ihtimalini düşünerek...
kumsalda ilerleyip çocuklardan uzaklaştıktan sonra iyice üşüdüğümü hissettim. hava fazla soğuk değildi aslında ama yaz olmadığı için ıslak vücudum dayanamamaya başladı.
kötü olduğumu gören miko 1-2 rahatlatıcı cümleyle biraz daha yürümemi sağladı.
yola çıktığımızda ara bir sokağa girdik. beni kuytuda bekletip telefonunu çıkardı birini aradı ve telefonda az önceki olayla ilgili olduğunu düşündüğüm bir kavgaya tutuştu. yaklaşık 7-8 dakika sonra sonra 2 tane 20-25 yaş aralığında olduğunu düşündüğüm
efsane kız bigibletlerle geldi, fısıldayarak bi diyalog geçti aralarında.
kızlar bigibletleri mikoya bıraktı, biri hafif süzdü beni sonra umursamadan ara sokağa
daldılar. rüya olduğunu düşünmeye başladığım olaylar oluyordu. ne alaka amk diyordum. bigiblet ne ? kızlar niye getiriyor ve yürüyerek gidiyorlar ?
biri taşak mı geçiyor amk. her neyse; miko atla peşimden gel bi 10-15 dk izle beni bu sokaklardan gidicez dedi. kaç senedir yazlığım var orda yemin ederim öyle yerler olduğunu
hiç bilmiyordum. orman kıyısında bi yere zütürdü bizi 20 dakikaya yakın bi sürede.
lüks, havuzlu bi evin önüne bıraktık bigibletleri zaten topu topu 2-3 ev vardı orda birbirinden lüks olan. kafamda napıyorsun sen burda amk salağı, senin olmayan aklını gibeyim tarzı küfürler dönerken içimdeki merakı da bastıramayarak peşinden sürüklenmeye devam ettim. gizli bi bölmeden evin anahtarını çıkardı ve girdik içeri. hayatımda sadece yabancı filmlerde gördüğüm bi evin içinde
topu topu 1 saat önce abuk subuk bi durumda tanıştığım çocukla bulmuş oldum kendimi. -
10.
+16özgün 1 saatten fazla yürüttüğü yolun sonunda, ağaçların arasında kalan bi eve soktu bizi. ve o günü hiç kimse evden çıkmadan geçirdik. ertesi günün gecesi gittiğimiz yer, kanımın ciddi anlamda donmasına neden olmuştu. ormanın ıssız bir köşesinde, eski bir evin önündeki yeşillik alanda, gördüğüm 40-50 kişilik grup, siz kimsiniz lan avradını gibeyim tepkisini vermeme sebep olmuştu içimden. kaçıp gitmemek için zor tutmuştum kendimi. neden bu tür insanlar var anasını gibeyim ? insan mı hatta bunlar? gibi şeyler söylüyordum donup kalmış halimle. nilanın neden huzursuz olduğu anlaşılmıştı. yaklaşık 50 tane, uzun boylu,kel ve gözleri yuvalarından çıkcakmış gibi korkunç bakan bir grubun hangi dilde söylediğini anlayamadığım sözleri, o korkunç ayin anına tanık olmam ve onların bizi farketmesi... hayatımın en korkunç anı o an olmuştu diyebilirim.
başka bir zaman, mikoları tanımadan önce, ya da ne bileyim yalnız başıma gezindiğim bir anda görmüş olsam o adamları, bırakın kaçmayı, direkt kalbim durur ölürdüm muhtemelen.
sadece filmlerde olabilir diye düşündüğüm adamlar capcanlı bir şekilde karşımda duruyorlardı. benim, ne gibi bir özelliğim olduğunu düşünmüşlerdi de, böyle bir yere
göndermişlerdi dıbına koyayım. bizi farkettikten hemen sonra sözlerine, ses desibellerini yükselterek 10 saniye daha devam ettiler ve bir anda sustular.
o ölüm sessizliği anında tek duyduğum kalbimin atış hızıydı. aldığım bütün sakin kalma eğitimleri silinmişti. çünkü, ortalarında yatan adam ve adamın etrafında çevrili 3 hayvan ceseti tüylerimi diken diken etmişti, nasıl sakin kalabilirdim bilmiyordum. özgünün bana dönüp, biz adamlarla uğraşırken sen yerde yatan adamı kaçıracaksın demesi, korkunç düşüncelerimden kısa süreli irkilip kendime gelmemi sağlamıştı. ama o sakinlik 10 saniye falan sürmüştü sanırım.
neredeyse 50 kişinin olduğu canavar tipli bir tarikatı 3 kişi nasıl oyalayacaktınız ?
ben ölü olup olmadığını bile bilmediğim bir adamı, yakın mesafede bir aracımız yokken, nasıl taşıyacaktım ? niye bu adamı kaçırıyorduk? kimdi bu bin kurusu ?
sen niye bu kadar sakinsin anasını gibeyim? gibi şeyler düşünürken, konuşamayıp sadece onayladım dediklerini kafamı sallayarak. sadece yutkunabilmiştim o an. -
-
1.
0Bu kadar mi la hikaye
-
2.
0Hangi ergen macera kitabından arakladın bunu kro
-
3.
0Hangi ergen macera kitabından arakladın bunu kro
-
4.
0Hangi ergen macera kitabından arakladın bunu kro
-
5.
0Devam panpaaaa
diğerleri 3 -
1.
-
11.
+16serananın masaya yumruğunu değdirmesiyle
bütün maskeliler kalkıp odayı terketti enteresan bir düzen içinde.
noluyoruz dıbına koyayım demiştim.
giberim yapacağınız işi de oynuyacağınız oyunu da. bu ne lan!
biri böyle bir şey yaşadım diye anlatmaya kalksa, kes dıbına koduğumun evladı git çükünle oyna diyip taşak geçerdim.
ama 2 gündür rüyada ya da koma derecesinde bi sarhoşluk içerisinde olamazdım. bu olanları tek tek görüyordum. o grup tek hareketle dağıldıktan sonra kato hiçbir işaret almadan kapıyı açtı,
yanıma gelip kafama poşeti geçirdi ve arabaya zütürdü beni. 1-2 dk içinde serananın poşeti kafamdan çıkarmasıyla ben serana ve miko jiple yola çıkmıştık.
çok meşhur bir tepe vardır bizim orda efsane bir manzarası vardır. geceleri tek tük bira içenler-sevişenler falan gider en fazla, ama kışın tamamen boş olurdu.
arabayı o tepeye sürdükten sonra yürüyerek o tepenin yamacından ilerledik. bildiğiniz aşağısı uçurum olan bi yerde hiçbir şey sormadan arkalarından yürüdüm. tek hamleyle
öldürürler ulan beni diye düşünüyordum, sonra öldürcek olsalar 100 defa yaparlardı diye rahatlatıyordum kendimi. gittiğimiz o korkunç yerde balkı da bizi bekliyordu.
dıbına koduğumun kızı ne yapıyorsun burda? ne ayaksınız lan siz diyordum kendi kendime. bakmaya korktuğum yerlerde gece yarısı yürüyorduk ve gittiğimiz yerde kız tek başına bekliyordu. ne abuk subuk insanlardı bunlar amk. -
12.
+15adamlar zütümü kanırta kanırta gibse elimden hiçbir şey gelmezdi.
yaklaşık bi 10 dk falan geçtikten sonra cins cins dönüşler ve genelde yokuş yukarı olduğunu
hissettiğim yerlerden geçerek sonunda varmıştık. kato sırtımdan tutarak yürümeme nazik bir şekilde yardımcı olarak bi eve soktu ve beni merdivenlerden indirdi,
1-2 kişiye selam verip çeşitli kapılardan geçirdi. son olduğunu düşündüğüm odada gözlerimi açtı ve bildiğiniz korku sahnesi gibi yuvarlak masa etrafında suratları maskeli 6-7 kişi oturmuş beni izliyorlardı sessizce. taşak mı geçiyorlardı benimle ? o samimi dediğim insanların ne alakası olabilirdi bu tiplerle?
ya da film falan çekiyor amk evlatları kendi çapında diye düşündüğüm bile oldu. tamam hafif zeki ve cins tipler olduklarını hissettiriyorlardı ama bu neydi amk.
ilk defa korkuyu hissettim derin bir yutkunmayla birlikte... -
13.
+15sonra o tepeden biraz aşağıya indirdiler beni, yaklaşık 3 katlı bir bina mesafesine geldiğimizde denize rahatça bakabilceğimiz bi kayanın üstündeydik. kimse bilmiyordur herhalde bu tür yerleri diye düşünürken mikonun kafa işaretiyle birlikte kahkaha atarak soyunmaya başladılar hepsi. giberim yapacağınız işi diyerek mikoya var gücümle bi yumruk attım. size yemin ederim herhangi bir kızın öyle bir hamle yapabilceği aklımın ucundan geçmezdi. dıbına koduğumun seranası tek hamleyle kilitledi beni attığım yumruktan sonra, nereye dokunduğunu anlayamadığım küçük bir dokunuşla nefesimi kesti.
3-5 saniye bekledikten sonra, konuşmaya başladı sakin bir ses tonuyla rahatlatmaya çalıştı beni. sakinleştiğimi gördüğünde bıraktı yarı çıplak vücuduyla.
öyle güzel bir kızın nasıl benim gibi bir sığırı o şekilde etkisiz hale getirdiğine anlam vermeye çalışırken miko doğruldu yerden gülümseyerek, estetik ameliyatımı da
tamamladığımıza göre girelim artık şu denize diye gülmeye başladı yine. hepsi soyundu ve arka arkaya o tepeden suya atladılar bana hiçbir şey demeden çırılçıplak.
çığlıklar eşliğinde düştüler suya tek tek. allahın manyakları ben bakamıyorken atladılar aşağıya. normalde ya kaçmam gerekirdi ya da en kötü gelmelerini beklemek,
mantıklı olan bunlardan biriydi çünkü. ben naptım peki ? onlardan biriymiş gibi soyunup arkalarından atladım gözlerim kapalı azman gibi bağırarak. -
14.
+15kolumu omzuna alarak beni destekleyecek şekilde, gülmeye de devam ederek arabaya zütürdü. iyi en azından yarısını indirdin, hiç beklemiyordum falan diye taşak geçmeye devam ediyordu.
beni yan koltuğa oturtup direksiyona kendi geçti.
hayatımda öyle araba kullanan kızı gibtir et herhangi birini görmedim ben kendi gözümle.
uçurdu dıbına koduğumun delisi, evin önüne nasıl geldik hatırlamıyorum.
sanki hiçbir şaşırcak şey yokmuş gibi şaşırtmaya devam ediyordu koduğumun manyağı.
benimle eve çıktı, ben ağrılı halde kaburgalarımı tutarak hafif yamuk yürürken soyunmama yardım etti.
kendi de soyundu ve benim oyundan kazandığım isteğe geldi sıra diyerek gülümsetmeyi başardı beni. yatağa uzandık birlikte, karşımda bana bakıyordu o mükemmel vücutlu sempatik suratlı ruh hastası.
bi anda karnıma tekmeyi geçirip yataktan düşürdü sonra gülerek. nefesimi kesmişti ecdadını gibtiğim, küfür bile edemedim acıdan.
2 miz de çıplakken sen yerde uyuyorsun, ben burada dedi gülümseyerek.
ha bu arada sarko tanıştığıma memnun oldum ben nila dedi.
hemen uyu ve güzel güzel dinlen, hakettin bunu diyerek konuşmasını bitirdi.
ilk başta o anlamsız hareketinden, zaten acıyan yeterince yerim olduğu halde vurmasından
dolayı çok sinirlenmiştim, az daha saldırcaktım ama sakinleştim kısa süre sonra.
gerçi saldırsam nolcaktı dıbına koyayım yattığı yerden giberdi beni.
yüzümde acıyla karışmış gülümseyen bir surat soğuk zeminde uzanırken tavanı izliyordum bi süre sonra.
o kadar absürd olaya, acıya ve saçmalığa rağmen gülüyordum sapık gibi. mutluydum. tavanı izlerken sızmışım ben de. -
15.
+15Ben altıma alıp yumrukladığım çocukla uğraşırken gözüne kum kaçan erif beni tekmeyle düşürdü ve tam üstüme çıkıp belamı gibeceklerini düşündüğüm an kafalarına inen
2 bira şişesiyle biri yığılıp kalmışken diğeri kafasını tutmuş halde acıyla kıvranıyordu kumda. Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken ayaklarına tekmeyi attığım adam da 2-3 yumruk darbesiyle kendinden geçmişti ve mikoyla tanışmamız bu şekilde gerçekleşmişti. Çok cesur ve insana güven veren bir bakışla beni yerden kaldırmak için elini uzatırken, bana miko diyebilirsin sağol bu arada beni fazla yorulmaktan kurtardığın için dedi.
Ne yorulması falan derken şaşkın şaşkın, ben onlar bana vururken sızıp kalmışım sıkıntıdan, karı gibi dalıyorlardı görmedin mi? ninni gibi gelen yumruklarına dayanamayıp sızmışım. uykumu aldıktan sonra dinlene dinlene döverdim ben onları falan diyip gülümsüyordu. ben olayın etkisini, adrenalin anının hafif geçmesiyle şaşkın şaşkın hissederken, o hiçbir şey olmamış gibi şaka yapabiliyordu. bi yandan kanayan dudağını üstüne silerken bi yandan hadi al eşyalarını uzayalım burdan dedi. zaten yanıma hiçbir şey almamış olan ben, hiç sesimi çıkarmadan tanımadığım çocuğun peşine takılmıştım gece yarısı. kimdi bu çocuk? neden bu kadar korkusuzdu ? beni nereye zütürüyordu ? o an bunların hiçbirini düşünmeden güven veren sesine bıraktım kendimi, sadece onu izledim. -
16.
+14hadi sarko seni kavga ederken görmek istiyorum ıslak ciksi vücudunla ve çok seri içtiğin 2 biranın kafasıyla diye alay etmeye başladı benimle.
benim vücudum ciksiyse gorillerin gibmediği karı kalmazdı dıbına koyayım.
yanımda kız varken kavgaya girmek istemediğimi ve buralarda kavga edecek insan olmadığını etrafı gözlerimle süzerek ima ettim. sen beni düşünme, kıza el kaldırmazlar zaten, cevabını verip, kavga etcek insanı da rahat bir şekilde bulabilceğini ekledi. yerden benim 3. biramı da alarak giyinip yola çıktık. nasıl hasta olmuyordum anlamıyordum dıbına koyayım. sadece sağım solum ağrıyordu yediğim dayaktan dolayı. ne yapmak istiyorsa yapacağımı, ama önce adam akıllı duşa girip giyinmek istediğimi söyleyip, biraz ısrarla ikna ettim. bizim eve geçip duş aldık sırayla, kendi kıyafetlerimden giydirdim ona,
tam bir ufaklık olmuştu kıyafetlerin içinde dıbına koyayım, çok tatlıydı. zaten güzeldi huur bi de kıyafetlerin içinde kaybolunca yanağından sıkılmalık bi şey oldu.
o da gülüyordu kendine umursamaz bir şekilde. benim arabayı alıp gitmek istediği yerin biraz uzağına bıraktık. sahilin uç kısımlarında içen apaçi tayfa varmış.
2 araba horoz saçlı adamı görünce, 'giberim böyle işi rahat bırakalım, adamlar takılıyor' falan diye çırpınsam da ikna edemedim züt kafalıyı. zütüm tutuşmuştu dıbına koyayım.
6 kişiydi adamlar hiç unutmam onlara doğru yaklaştığımızda farketmemişlerdi ilk başta. sonra ateş yaktıkları kumun önüne, bağırarak atlayınca bizim kız yardım edin diye. ayaklandı adamlar bi anda. noluyor dıbına koyayım ne saçmalıyorsun falan diyordum çaresizce. ama beni giblemeden, lütfen kurtarın beni bu adamdan falan diye arkalarına saklandı.
eriflerin hepsi 50-60 kg aralığında 1.80 boylarında çirkin çirkin tipler dıbına koyayım. bi tane vursan 4 ü düşcek ama tipleri bile kaç diyor adama.
gardaş git belanı arama diyeni, senin dalağını giberim bırak lan kızı diyeni, gel hele gel böyle bakalım sen diyeni... hepsi orda dıbına koyayım. -
-
1.
0benim vücudum ciksiyse gorillerin gibmediği karı kalmazdı dıbına koyayım.
bu ne lan aşslkdşsalkdşlakda
-
1.
-
17.
+141 gün sonra tamamıyla toparlanıp, vedalaştıktan sonra, otogara gitmek üzere evden çıktım. otobüsü beklerken, motoruyla nila ve sürenini tanımadığım jip önümde durdu.
topu topu 2 günlüğüne gelmiştim avradını gibeyim, nedir bu takip olayınız ?
diye düşünüyordum. çantalarımı jipe koyup, kendim de motora atladıktan sonra, o can alıcı
konuşma için miko ve önceden 1 kez gördüğüm maskeli tayfanın yanına zütürüldüm. yine noluyor dıbına koyayım? her şey güzel gidiyordu diye düşünürken, mikonun basit sorusu,her şeyi ortaya çıkarmıştı. sarko diye hitap etmişti yine. ailemle bütün bağlantımı kesmem gerekiyormuş. hem onların iyiliği için, hem, benim ileriye dönük daha verimli olabilmem için, çok önemli bir etkenmiş. bu grupla olan bir geleceği veya ailemi seçmeliymişim. ne yapacakmışım ?
böyle bir soru sorulur mu dıbına koyayım,
bu nasıl bir ikilemde kalma anıdır. bi tarafta bütün hayatımı geçirdiğim ailem, diğer tarafta kafa dinlemek için geldiğim yazlıkta, 1 ayı bile doldurmamış ortak geçmişimiz olan bir grup. böyle söylendiğinde seçim yapmak çok kolaymış gibi duruyor biliyorum. ama kendimi o kadar kaptırmıştım ki onlara, düşünmem için ekstra zaman bile istemeden, o gece kararımı verdim. onları seçmiştim. bana hayatını verebilcek derecede bağlı olan ailemi, bi anda harcamıştım. pişman mıydım ? hayır. üzgün müydüm ? bilmiyorum. duygularımın birbiriyle grup yaptığı anlardan birinde sıkışıp kalmıştım. o gece tam olarak 1-2 ritüelden daha geçmiştim.
onların ne olduğunu yazmak istemiyorum. ama 100 bin tl daha verip, 2 gün boyunca sadece çalışma saatlerinde nilayla olmamı, onun haricinde yazlıktan çıkmamam gerektiğini
söyledi miko. maskeli tayfa da yine hiç konuşmadan sadece olayları izleyip gitmişti. dediklerini tereddütsiz bir şekilde kabul edip yerine getirdim.
aklımda babamlar vardı ama. onları bi daha nasıl görmezdim ?
benden haber alamadıklarında ne yaparlardı ? zaten grubun durduğu şehir, bizim yazlığımızın olduğu yerdeydi. bi daha ailemle karşılaşmama oranım neydi ? bu sorularla boğuşurken sızmışım o gece. -
18.
+14yaklaşık bi yarım saat sonra kızlar ve kato gitti, biz de 2 bira açıp havuz kenarına oturduk mikoyla. benimle açık açık konuştu. senin de bizimle olmanı istiyoruz.
bize cesur ve güvenilir adamlar lazım tarzında şeyler söyledi. siz kimsiniz diye sorduğumda bunu sana anlatmaktan çok göstermek istiyorum, yaşayarak anlamanı istiyorum diye karşılık verdi. 3-4 gece bizimle takıl hoşuna gitmezse basıp gidersin, özgürsün dedi.
zaten bunalımdaydım, hayatım karma karışıktı. son senesinde okulunu bırakmış,
ailesiyle biraz sorunları olan şu 2 haftalık tatili bittikten sonra ne tak yiyeceğini bilmeyen biriydim, miko bunları söylerken. fazla detay sormadan (biliyordum çünkü net cevaplar vermiceğini, yaşayarak gör cevabını alcaktım yine) kabul ettim. zaten yapacak bi şeyim yoktu. ne iş ne okul ne herhangi bir sorumluluk.
kafamı dağıtmaya yardımı da olur belki diye diretmedim. bu gece eve gitmem gerektiğini her şeyimin evde kaldığını merak etmemeleri için ailemi ve 1-2 arkadaşı aramam gerektiğini söyleyip yarın buluşabileceğimizi söyledim. kabul ettikten sonra 5 dk müsade isteyip yukarı çıktı ve güzel bir takım + elinde poşetle geri döndü.
bu poşet düşünmende yardımcı olsun diye bu takım da yarın gece giymen için dedi. ona ulaşmak için telefon numarasını istediğimde ise gece 12.30 da xxxx de olmamı ordan arabayla beni birilerinin alacağını söyleyip bitirdi konuşmasını. elimde takım elbise ve içinde 1 tane gibimsonik bi kutu olan poşetle ayrılıp yazlığa doğru yola koyuldum. -
19.
+14o günlerde ne ailem, ne arkadaşlarım, ne de bıraktığım okul aklımdaydı.
tamamen kaptırmıştım kendimi onlara, ama her attığım adımda da tatil sürem biraz daha azalıyordu.
2. haftanın sonunda ne olacaktı ? neyse bunları düşünmek için daha erkendi,
zamanım vardı. o bin kuruları yakalanmıştı, seranayla takılmıştım ve
şimdi başka bir kızla sahilde takılacaktım. daha ne isteyebilirdim ki ? her şey güzel gidiyordu. o manyak ruhlu kızın yüzünden bira içme yarışına girme kararı verildi tam o sırada.
hanımefendi 1 bira fondip yapmaktan falan da bahsetmiyordu. 3 er tane birayı hiç konuşmadan en hızlı kim bitirecekti. çerezler açıldı cips açıldı kızın 3 ten geri sayımıyla başladı. özet geçmek gerekirse ben 2 nin sonlarındayken yarışı kaybetmiştim bile. hadi şimdi denize giriyoruz diye ayaklandı bi anda.
gibicem artık deniz fantezinizi demek istesem de kızın hadi hadi ben kazandım ısrarlarına uyup ayaklandım. o zamana kadar ortalama bir yaşantım vardı, normalde ne asosyaldim
ne de bu tür manyaklıkları yapan biri. bu kadar olayın ağır geleceğinden korkmaya başlamıştım. hayalde gibiydim dıbına koyayım. ne tür manyaklarsınız anasını satayım
dedim bir anda ve bu seferki içimden değildi. saçlarını atıp bana dönerek gülümsedi, cevap vermeden soyunmaya başladı. iç çamaşırlarını çıkarmadan koştu suya ve
dalıp açığa doğru yüzmeye başladı beni beklemeden. ben de sadece baksırı bırakarak peşinden gittim. artık alışmaya başlayacaktım onlara. arada absürd tepkiler versem de
içimde hissediyordum bunu. mutluydum. belki bununla da sevişiriz hayali kurarak yanına vardığımda, hadi yeni oyun vakti diyerek hayallerimi gibti. -
20.
+13ne yapsam diye düşünürken uyuya kalmışım kağıt kucağımda fotoğraflar yanımda. gözlerimi aralayıp uykulu gözlerle telefonun saatine baktığımda saat 13.00 sularıydı.
karşımdaki koltukta oturan seranayı görünce telefonu elimden düşürürerek ve korkudan titreyerek zıpladım yataktan. ne işin var lan senin burda? nerden biliyorsun evimi?
nasıl girdin buraya ruh hastası? tarzında 2-3 tane arka arkaya soru cümlesini sıraladım nefes almadan bağırarak. önce sadece sessiz bir şekilde gülümseme mimiğini aldı suratı, ardından sesli gülüşü eşlik etti suratına. korkmana gerek yok sadece biraz seni izlemek istedim diye yanıtladı sorularımı es geçerek.
bakarsın bir gün sana da öğretirim dedi sadece sorularıma küçük bir cevap niteliğinde. şaşkınlığım geçmeye başlamışken kutunun içindekilerle ilgili konuşmaya
başladı. biraz paraya ihtiyacım var da sen zengine benziyorsun 2-3 bin tl borç verir misin diye sordu anlamsız bir şekilde züt insan.
parayı kendi parammış gibi görüyor muyum diye yaptığı küçük bir test olduğunu düşünüp, para zaten sizin al hepsini dedim. sakin bir şekilde yerinden kalkıp, cevabını vermiş olduğuna göre gidebilirim ben dedi. kutuya para haricindeki, zarfla fotoğrafları koyarak kalktı. kapıya değil de terasa doğru yürüdü dıbına koduğumun ninjası. içim bir kötü oldu,
sanki elime gelen büyük bir fırsatı tepmişcesine. hiçbir zorlamaları yoktu, farklıydılar, para sıkıntıları yoktu. aptal anlık korkumun yüzünden hayatımın bütün akışını gibebilirdim o an. bekle diye seslendim arkasından ve mutfaktan bıçağı alıp elimi kanatttıktan sonra parmağımı basıp imzayı da atıp şimdi gidebilirsin dedim ciddi bir ses tonuyla. kalemi elimden alıp cebinden çıkardığı küçük kağıda saat ve yer belirtip arkasına takım elbise zorunlu değil yazıp bırakıp gitti gülümseyerek.