0
Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları
yazarken gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz
lafı bana göre değil. Ağlamaktan hiç
utanmadım, duygularım,acılarım beni boğduğu zaman hep
ağladım. Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle
paylaşmak istiyorum. Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip
çıkın ve lütfen yazılı satırlar olarak geçmeyin. Okudukça
yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış diyeceksiniz buna eminim. Bir
memur ailenin en küçük çocuğu olarak babamın tayininin
çıktığı bir köye taşındık. Huzursuzdum,okulumu bir köy
okulunda okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum. kaydımı
yaptırdı babam okula. ilkokul 4. sınıftan başladım köy
okuluna. Beni bir sınıfa verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu
biliyordu ve hangi sıraya oturmak istiyorsan otur dedi bana.Bir
kızın yanı boştu sadece oraya oturdum. Hayatımı
adadığım, gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman
tanıştım. ismi Altınay idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği
beni çok etkilemişti. Masmavi gözleri, gamze yanakları ile arada bir
bana dönüp gülüşü, yanlış yazdığım notlarımda kendi
silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik yaşımda ona
bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman
ilerledikçe onsuz tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders
çalışıyor, yada o bize geliyordu. Mükemmel bir
paylaşımcıydı. Yüreğini,sevgisini, dostluğunu daha o yaşta
vermişti bana. ilkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada bitirdik.Hep
onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde
ailelerimize rica ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı
sınıfa, hatta aynı sıraya oturmamız için babalarımız
öğretmenlere adeta yalvardılar. Başarmıştık. Yine aynı
sıradaydık. Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki
onsuz hayat bana huzur vermiyordu. Yaşımız olgunlaştıkça o
beni,ben onu daha çok seviyordum.Çocukça başlayan
arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü ortaokul
yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde. Ailelerimiz liseye
geçtiğimiz sırada ortak bir karar aldılar. Buna göre tek ev
kiralayacak ikimiz aynı evde kalacaktık. Annem de bizimle
kalacaktı. Allah'ım o karar bize iletildiğinde dakikalarca sarmaş
dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum. Aynı duyguları o da
paylaşıyordu ve bunu farkeden ailelerimiz okul bittiğinde
evlendirelim diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık. Haşa
Allah'a şirk koşar gibi günah işlercesine seviyordum.ilk elini
tuttuğumda sakın bir daha bırakma demiştim. Yanakları
kızarmıştı, utanmış ve başını önüne ! eğmiş, gülümsemiş
ve elimi sıkı sıkı kavramıştı. Artık her gün elele tutuşup
okula gidiyor okuldan çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle
gidiyorduk evimize. Arada bir elleri terler ve her terleyişte elini
elimden kurulamak için çekerdi. Bunu her yaptığında kızar elimi
bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek gülümser ve hızla
elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı, dünya cennet gibiydi
gözümüzde. Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde. Nihayet liseyi de
bitirmek üzereydik. karne dönemi gelmişti. Karnelerimizi aldık hiç
kırığımız yoktu. Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu. bunu
kutlamak için bir cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık. Okulun az
ilerisinden geçen bir çakıl yol vardı.Her zaman toz duman içinde
olurdu. çakıllarla kaplıydı.O yolun benim ve ölürcesine sevdiğim
insanın ayrılmasında bu kadar rol oynayacağını bilsem hiç girer
miydik o yola. Neler vermezdim o yolu yürümemek için. Eli yine
elimdeydi, ansızın elini çekti, terlemişti yine eli. Sanırım dört
adım atmıştım. Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi
bırakmış,hem de geride kalmıştı. Dönüp baktığımda Dünya
başıma yıkıldı. Sanki gök kubbenin altında kaldım. yerdeydi ve
yüzünden kan fışkırıyordu.ne yapacağımı bilemedim üzerine
kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda
hayatımı bitiren o görüntüyle karşılaştım. Başı kesilmiş bir
tavuk gibi çırpınıyordu. Suratına bir taş parçası bıçak gibi
saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi gözlerinden biri
akmıştı. Suratının yarısı yoktu. Hırlıyordu bana bir şeyler
demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir
şeyler demeye çalışıyordu. Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin
altından fırlayan bir taş suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir
aşkı, geleceğimizi kibrit büyüklüğünde bir taş parçasının
bitireceğini bilemezdim. Donuk donuk hiç konuşamadan yüzüne
bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım
başını göğsüme dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu. Akan kan
ellerimize damlıyordu. Yoldan geçen bir araba durmuş bizi
seyrediyordu, hastaneye yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için
almadı ve kaçtı gitti. Kimse arabaya almıyordu. çevreme bakıp
yardım eden demekten,ona dönüp seni seviyorum, beni bırakma, dayan
demekten başka bir şey yapamıyordum.iki dakikalık bir
çırpınıştan sonra kucağımda öldü. Cennet olan Dünya 5 dakikada
cehenneme döndü.Tam dokuz yıl oldu onu yitireli. Kendime olan
güvenimi yitirdim. Artık kimseyi sevemem, kimsede beni sevemez
korkusundan kurtaramıyorum kendimi. Bitkisel hayatta gibiyim.
Tümünü Göster