Bil ki, biraz canın acıyacak.
Zor.
Hayallerin peşinden koşmak zordur. Bu yüzden dünyada bulunan milyarlarcası hayallerini yaşamıyor. Başkalarının hayallerinin içinde bir figüran olmuş durumdalar. Onlar, bir başkasının kendi hayallerini gerçekleştirebilmesi için kukla olmaktan başka bir vazife görmüyorlar.
Zor.
Bu gerçeklerle yüzleşmek zor. Eğer sen hayallerini satarsan, başkaları seni kendi hayalleri için kullanır. Öyle ya da böyle bir hayalin parçası olacaksın. Bu neden kendi hayalin olmasın? Bunun mantıksız olduğunu biliyorsun. Bu gerçekle yüzleşmek zor.
insanlar kendi hayallerine sırt çevirmişler. Senin hayallerinle kim, neden uğraşsın? Sen onları ciddiye almazsan, bir başkası neden alsın? Hayallere sahip olmak bir işe yaramaz. Sen bir işe yaramaya başlayana kadar.
Son anlarını yaşadığını düşün. Ölümcül bir hastalığın var ve son 1 ayın kalmış. O kalan 1 ayı, şu son 1 ayın gibi saçma sapan faaliyetlere mi harcardın? Yoksa her anın, her dakikanın, her saniyenin değerini bilerek mi yaşardın? Günde 12 saat uyur muydun? Sevdiklerine sırt çevirir miydin? Bir eylemin içindeyken, bitse de gitsek der miydin. Zaman öldürür müydün? O zamanın 1 ay sonra seni öldüreceğini bilerek, zaman öldürür müydün?
Bugün ölecekmişsin gibi yaşa. Asla ölmeyecekmişsin gibi hayal kur.
Ve biraz canını yakacağım. Gerçekler acıtır.
Bil ki hiçbirimiz, sandığımız kadar uzun ömürlü değiliz. Bil ki bir gün bu hayatın sonu gelecek. Sonsuzluğu garantileyecek tek şey ise senin şu an yaptığın faaliyetler olacak. Sen zamanına değer vermezsen eğer, zaman sana sonsuzluğu neden versin? Sen bilmemişsin zamanın değerini. Ruhun mu bilecek?
Biraz daha canını yakacağım.
Mutsuzsun. Biliyorum. Ve bu mutsuzluğun içinde, öyle ya da böyle senin de payın var. Bunu kabul etmediğin sürece mutsuz kalmaya devam edeceksin. Hayatının ipleri senin elinde. Bunu görmezden gelmeye devam ettikçe, mutsuz kalmaya devam edeceksin.
Biraz daha canın acıyacak.
illa ki bir şeylerle uğraşıyor olman, bir şeyler ürettiğin anldıbına gelmiyor. Kendini kandırıyorsun. Çalışmıyorsun. Sadece kendini kandırıyorsun. Eğer dışarıdaki insanlardan farklı bir şey yapmıyorsan, bu çalıştığın anldıbına gelmez. Herkesle aynı şeyleri yaparsan, herkesle aynı olursun. Yaptığın şeyler hayallerin uğruna bir amaç ifade etmiyorsa, boş zaman harcamaktan başka bir şey yapmıyorsun.
Biraz daha canın yanacak.
Yansın ki şu an, ilerde “ah”lar içerisinde, “vah”lar içerisinde yaşama o acıyı. Yansın ki canın şu an, ileride pişmanlığın acısını yaşama. Çünkü bu acı sana bir şeyler öğretebilir. Ama pişmanlığın acısı beterdir. Geri dönüşü de yoktur.
Her şey, her saniye değişiyor. Sen de bu değişime ayak uydurmadığın sürece, ölü sayılırsın. Doğmakla meşgul değilsen, ölmekle meşgulsündür. Geçen yıl ile, bu yıl arasındaki fark ne? Hayatında bir senede neler değiştirdin? Kayda değer bir cevabın yok ise, bu 1 seneyi at çöpe. 1 sene azalttın ömründen. Başka da bir şey değil.
Canın şimdi acısın ki, bu 1 senenin pişmanlığı, 1 ömrün pişmanlığına dönüşmesin. Şimdi yaptığın gibi, ömrünün sonuna geldiğinde, dönüp arkana baktığında, hiçbir şeyi değiştiremediğini görerek bunun pişmanlığıyla ölme.
Canın şimdi acısın ki bu sana bir şeyler hatırlatabilsin. Bu sana bir şeyler anlatabilsin. Narin olma bu kadar. Gerçeklerle yüzleş. Bırak canın acısın.
Canın yansın ki, pişmanlığın acısını yaşama. Yok olmanın acısını yaşama. Bitik bir ömrün acısını yaşama. Gerçeklerle yüzleş, bırak canın şimdilik yansın.
iyi şeyler başaracaksın.
(bkz:
im perficio teres)