1. 26.
    +2
    bölüm 13

    koridorda yürüyorum ama yavaş mı hızlı mı bilmiyorum. uğultular var tam duyamıyorum. birkaç kız öğrenci gevşek gevşek iyi dersler hocaaağğğmmm diyor. gülümseyerek başımla teşekkürler dercesine bir hareket yapıyorum.

    sınıfımın kapısındayım. lan acaba benim kalbimin sesini onlar da duyar mı? duyar gibi geliyor. hay ananı gibim kalbim çıkacak sakin ol... derin bir nefes alıp giriyorum içeri. öğrenciler ayağa kalkıyorlar. 7. sınıflara ilk dersim. günaydın iyi dersler faslından sonra oturuyorlar.

    meraklı meraklı bakan bir sürü göz. şimdilik hiçbirinin sesi çıkmıyor. ben türkçe öğretmeniniz efsane diyorum.bu yıl birlikteyiz.

    ardından tahtaya konunun başlığını yazıyorum (acemiliği kesss)

    öğrencilerden biri hocam tanışmayacak mıyız? diyor. yüzüm tahtaya dönük hay amk çocuk haklı diyorum içimden. ama dönüp ay kusura bakmayın heyecandan unuttum diyemiyorum.

    dönüp vaktimiz bol tanışırız. siz önce şunları yazmaya başlayın diyorum. bu sert cevabım sınıf üzerinde aha sıçtık etkisi yaratıyor ve başlıyorlar yazmaya. bazıları haklı olarak ilk gün defter getirmemişler ders olmaz diye. onlar da arkadaşlarından kağıt kalem alıyorlar.

    lan ya soru sorarlarsa? sormasınlar amk ne tak yicem sorarlarsa? hah buldum etütte getirin sorularınızı derim zaman kazanırım.

    nefessiz anlatıyorum panpalar. yazıyorum onlar yazıyor, anlatıyorum onlar dinliyor. 40 dakikanın 40ını da değerlendiriyorum tak var gibi. acemilik işte. 40 dk ders mi anlatılır gib kafalı!
    ···
  2. 27.
    +1
    bölüm 14

    bu yanlışı diğer sınıflarda yapmıyorum. yani mal gibi yine aralıksız ders anlatıyorum ama tanışmayı ihmal etmiyorum bu sefer.

    hocam yeni misiniz? sorusuna hayır 2. yılım diye cevap veriyorum.

    hocam burcunuz ne?

    hocam evli misiniz?

    hocam yaşınız kaç?

    saçma sapan sorular işte.

    sonrasında yine derse yardırıyoruz. ilk günümün sonunda öğretmenler odasından en son ben çıkıyorum. aynaya bakıyorum çıkarken.

    vay diyorum. öğretmen efsane bey. iyi tak yediniz.
    ···
  3. 28.
    +2
    bölüm 15

    aradan aylar geçiyor. artık öğrencilere alışmışım öğrenciler de bana alışmış. bu arada anket yapılıyor en sevdiğiniz hoca diye. sebebi de şu: hangi sınıf hangi hocayı çok severse o sınıfın öğretmeni yapılacak.

    dershanede sınıf öğretmeninin görevi o sınıftaki çocukların kaydını almaktır. tabi yanında rehberlik falan da var.

    bana bir altıncı sınıf iki de yedinci sınıf verilmiş. bilmeyenler bir gib anlamaz ama bunun manası derindir. başkan beni kenara çekiyor sigara odasında.
    -efsane sana 6-7 verilmiş ?
    - evet başkan.
    -yani patron sana kayıt konusunda güveniyor ara sınıfları vermiş.
    -nasıl yani?.
    -oğlum zütünü başını sağlam tut öğrenciler seni seviyor zaten de daha çok sevdir. hepsinin kaydını al. ders falan yalan ne kadar çok kayıt alırsan o kadar güçlü olursun.
    -anladım.
    - esnaflık yaptın mı hiç ?
    -yaptım
    -heh işte aynı mantıkla çalış.

    yine içimdeki mahmut hoca kabarıyor. ama o geçen süre zarfında anlıyorum ki bu öğrenciler buraya gelmezse biz para kazanamayız para kazanamazsak maaş alamayız.

    iyi eğitim, çok ilgi= çok öğrenci ve çok para
    ···
  4. 29.
    +2
    bölüm 16

    artık işi öğrenmeye başlayınca derse daha bir güvenli giriyorum. zütüm o biçim kalkmış. öğrenciler soru sormasınlar diye dua etmiyorum.

    tam tersine soru sorduklarında bunu ben yapamazsam kimse yapamaz ulan diye rest çekiyorum. artistlik diz boyu amk.
    artık 40 dakika ders anlatmıyorum. arada gırgır şamata gülmekten yarıla yarıla ders işliyoruz.
    öğretmen adayı panpalarımı uyarayım. nerde olursa olsun en başta sert davranın daha sonra zamanla sınıfın ortdıbına göre tavır takınırsınız.

    ben öyle yaptığımdan haydi derse dönelim dediğimde rahat bir şekilde konsantre olabiliyoruz. dersi kaynatmak istediğimizde de hep beraber uçabiliyoruz.
    ···
  5. 30.
    +1
    bölüm 17

    aklıma öğretmenlerim geliyor.

    ortaokulda demir cetvelle yediğimiz dayaklar

    arkadaşımın ensesindeki kocaman yaranın tokatla patlatılması ve çocuğun sırtının kan içinde kalması.

    bunu gören bir kızın dayanamayıp bayılması.

    sırf yanlış harita getirdim diye kafamın duvara vurulması.

    kraker paketini açarken yırtılan paketten yere kraker düştüğü için zütüme yediğim tekmeler.

    koca sene yazdırdığı on sayfayı geçmeyen matematikçi.

    40 dakika ayakta durmak ve ara ara dayak yemek sonra teneffüste beş dakika ders işlemek.

    sağlam küfürler geçiyor içimden. sinirlerim tavan yapıyor.

    derken lisedeki öğretmenlerimi hatırlıyorum.

    kendini geliştirmiş can insanlar. halden anlayanlar. öğrenci dostu olanlar.

    kızacak diye ödümüz kopardı hem ortaokuldaki hocalardan hem lisedeki

    ama arada bir fark vardı.

    ortaokuldakiler kızarsa döverdi lisedekiler kızarsa kırılırdı.

    biz kalp kırmaktan korkardık. evet işte kime benzemem gerektiğini buldum!!

    lisedeki hocalarım gibi olmalıyım.

    öğrenci eyvah dayak yicez değil, eyvah efsane hocam ya üzülürse, bize kırılırsa demeli
    evet ben bu olmalıyım.
    ···
  6. 31.
    +1
    bölüm 18

    her gece kendimi sorguya çekmeyi huy edinmiştim. bu meslek vicdan mesleği. bu meslek bambaşka. artık seviyordum işimi.

    sabah 8.30da dersler başlıyordu. akşam 7de bitiyordu.

    hafta içi ayrıca her gün velilerin dertlerini dinliyor hepsiyle ayrı ayrı teker teker toplantı yapıyorduk.

    yetmez bir de sınav bilgileri hakkında arama yapman gerekir ( bir yılda 500 kişi 4 er defa aranır ) bu yüzden telefonda konuşmaktan nefret ederim mesela.

    bitti mi? tabi ki bitmedi.

    ayrıca öğrencilere birebir ders verirsin. ama yetmez
    etütlere de girersin.

    üniversite bitirdin. öğretmensin. 750 lira maaş alıyorsun.

    hafta sonları 11er den 22 saat ders hafta içleri de minimum 6 saat ders sadece ders saatlerini toplarsan haftada 52 saat yapar. (pazartesi tatil)

    velilerle tek tek toplantı

    kayıt için ikna çabaları

    telefonla o 500 kişiyi aramak

    etütler

    birebirler

    offfffff kayış kopmak üzere
    derken bir öğrenci gelir. hocam iyi ki varsınız der

    sanki milyarlar almış gibi olursun ...
    ···
  7. 32.
    +2
    bölüm 19

    öğretmenliğimin ilk tatsız olayını yaşadım. 7. sınflarda dersteyim. susturamadığım tek sınıf. tüm öğretmenler şikayetçi. billirsiniz işte bütün yaramazlar bir sınıfa toplanmış. ders anlatıyorum arkamda bağırış gürültü.

    bağırıyorum beş dakika sonra yine aynı. yine bağırıyorum yine aynı...

    bir ara susun demek için arkamı döndüğümde bir öğrencinin hareket çektiğini gördüm. kan beynime sıçradı. döner dönmez elimin tersiyle bir tokat attım çocuğa bütün sınıf buz kesti. çocuk kapandı ağlamaya başladı pişman oldum ama azarlamaya devam ettim sınıfı.

    sonra beni müdüre şikayet etmiş. babası geldi nerde o hoca diye. çıkmıştır falan dediklerini duyuyorum. açtım kapıyı benim buyrun dedim.

    biz buraya para veriyoruz çocuğumuz dayak yesin diye mi veriyoruz falan diye konuşmaya başladı. müdür de asabi bizim. bir saniye arkadaşım dedi.

    sınıfın kamera kaydını açtı olayı izletti.

    adam çocuğunun yaptıklarını görünce hiçbir şey demeden çocuğunu da aldı gitti.
    çocuk iki hafta ne bana baktı ne ses çıkardı. küstü tabi. sonra geldi. hocam sizden çok özür dilerim dedi. kantine zütürdüm muhabbet ettik bir şeyler ısmarladım. hocam arkadaşlarla iddiaya girdik yapmazsam bana muallak diyeceklerdi ben ders dinlemek istiyorum ama arkadaşlar bırakmıyor dedi.
    çocuğu başka sınıfa aldırdım. sınavda kopya verip sınıf atlamasını sağladım. yüzümü kara çıkarma dedim iyi çalış sana kopya verdiğim belli olmasın.

    tamam hocam dedi ve sözünü tuttu en üst sınıfa kadar çıktı.

    şu an anadolu öğretmen lisesinde öğrenci. çilli bom burayı okuyorsan sana selam olsun aslan =)
    ···
  8. 33.
    +2
    bölüm 20

    ilk yılın sonunda sevilen ve iyi anlatan bir öğretmen olarak damgamı vurmuştum. ayrıca adım kayıt makinesine çıktı. en kötü en başarısız öğrencinin velisini bile önümüzdeki yıl için kayıt ettirmeye ikna ediyordum. bu da tabi yeni sözleşmede bana koz olarak geri döndü 1.700 maaşla ikinci yıl için anlaşmamı yaptım.

    ama kötü olan kaydını alırım diye bütün kötü sınıfların sınıf öğretmenliğini ben yapıyordum. herkes sınıfının sınav durumuna bakmak için sınav sonuçlarını alırken ben hiç zorlanmadan son sayfayı sadece alıp son yirmi kişiye bakıyordum :D


    istediğim kıvamı tutturmuştum. tatlı-sert işte bu olması gerekendi. suratım asıldığı zaman sınıftan çıt çıkmaz ama gülmeye başladığımız zaman karnımız ağrıyana kadar gülerdik.

    bu meslek de gülmek de ağlamak da ekip işiydi. ağlamak da gülmek de... (rıza baba mode on )
    ···
  9. 34.
    +2 -1
    daha önce de sormuşlardı yok kız öğrenci gibtin mi veya kız öğrencilerden asılan oluyor muydu? diye. arkadaşlar öğrencisine yan gözle bakan kesin ve net olarak huur çocuğudur.

    ergenlikte öğretmenine aşık olma olayı var aranızda bunu yaşayan vardır mutlaka. öyle şeyler oluyordu tabi ama geçici bunlar. kırmadan atlatmaya çalışıyorsun.

    ama liselilerle baş etmek zordu. bir gün liseli bir kız önümü kesti merdivende. ellerini omzuma koydu hocaaağğmmm bizim dersimize nie girmiosunnssssssss dedi.

    sert bir bakışla eline ayağına sahip çık dedim

    kız bozuldu bir daha önüme çıkmadı
    ···
  10. 35.
    0
    beyler takip edenler kimler lan baya şuku alıyoruz ama ortalıkta kimse yok amk
    ···
  11. 36.
    0
    bundan sonra öğrencilerle velilerle yaşadığım komik olayları yazıyorum beyler uzun uzun partlar olmaz pek
    ···
  12. 37.
    0
    @55 panpa önce worde yazıyorum sonra buraya atıyorum
    ···
  13. 38.
    0
    bir yöntem buldum panpalar. şimdi ben öğrencileri tahtaya kaldırınca ya hocam ben kalkmasam vay efendim hoca onu kaldırdı beni kaldırmadı gibi bir sürü huzursuzluk oluyor. kurayla veya gönüllü olarak ilk öğrenciyi kaldırıyorum sonra o diğerini kaldırıyor falan derken tüm sınıf tahtaya kalkıyor.

    hem eğlenceli oluyor kim kimden nefret ediyorsa onu kaldırdığı için nihahaha

    hem de herkes katılmış oluyor derse ben de karışmamış oluyorum.

    bu olayla ilgili bir anımı anlatayım
    ···
  14. 39.
    0
    @59 güngören bağcılar ne dıbına koduğum biz ülkenin her yerindeyiz. google earthden yerini bulamayacağın köylerdeyiz biz dıbına koyduğum aşağıdaki isimleri araştır ondan sonra konuş muallakye bak oturduğun delik zütün üstünden konuşmak ne kadar kolay

    adı soyadı: hüseyin yavuz (28.07.1967–22.10.1993)

    adı soyadı: kemal sert (6.3.1967–16.11.1993)

    adı soyadı: halis şişman (2.2.1967–5.1.1995)

    adı soyadı: fatih tekin (1.3.1965–25.10.1993)

    adı soyadı: abdullah kara (1.1.1968–24.5.1993)

    adı soyadı: abdulvahap yersiz (2.2.1968–6.10.1992)

    adı soyadı: abdurrahman nafiz özbağriaçik (1.2.1957–25.10.1993)

    adı soyadı: abdurrahman taner (1.1.1953–29.8.1992)

    adı soyadı: adnan tunca (20.8.1957–23.9.1994)

    adı soyadı: ali bulut (26.1.1967–11.10.1994)

    adı soyadı: alihan han (1951–19.4.1993)

    adı soyadı: ali ihsan çetinkaya (1965–11.9.1994)

    adı soyadı: ali incekara (1945–2.6.1980)

    adı soyadı: ali karaoğlan (21.10.1964–19.9.1990)

    adı soyadı: ali rıza pekgöz (1.1.1960–10.6.1993)

    adı soyadı: ali şahap salik (1959–21.9.1993)

    adı soyadı: ali yildirim (1962–22.10.1993)

    adı soyadı: ali yildiz (1.8.1969–5.11.1994)

    adı soyadı: atilla aydoğdu (1967–17.9.1994)

    adı soyadı: aydın yilmaz (5.1.1971–22.4.1996)

    adı soyadı: ayhan kural (1969–16.9.1993)

    adı soyadı: aynur sari (1971–22.6.1996)

    adı soyadı: ayşe konakçi (1969–26.10.1993)

    adı soyadı: aysun karalar

    adı soyadı: a. nurettin soyer (1964–22.10.1993)

    adı soyadı: bayram tekin (18.4.1964–25.10.1993)

    adı soyadı: betül tekin (…/…/… - 25.10.1993)

    adı soyadı: birol irfan aşkar (8.6.1969–24.5.1993)

    adı soyadı: buminhan temizkan (1968–11.9.1994)

    adı soyadı: burçin uysal

    adı soyadı: çevik ersin temel (1955–6.9.1989)

    adı soyadı: cuma ibiş (1.1.1970–1.10.1996)

    adı soyadı: durmuş güçlü (12.7.1966–6.9.1989)

    adı soyadı: elif livan (15.7.1962–11.6.1993)

    adı soyadı: emin aydin (1.3.1964–11.11.1992)

    adı soyadı: engin eker (19.2.1967–16.9.1992)

    adı soyadı: ergin komut (7.9.1959–25.10.1993)

    adı soyadı: ergün erol gürsesoğlu (29.9.1951–5.7.1980)

    adı soyadı: erkan aydin (1969–23.6.1993)

    adı soyadı: erkan özcan (1962–29.5.1994)
    ···
  15. 40.
    +1
    @61 den devam ediyorum sinirimi bozdu amcık ağızlılar.

    bir gün yedinci sınıfların en kötüsü olan kendi sınıfımdayım beyler. bahsettiğim yöntemle ilk öğrenciyi kaldırdım. dedim 3 hata şansınız var 3 ten fazla yanlış yaparsanız teneffüs yok. korktular yavrucaklar. ilk öğrenciye yardımcı oldum falan soruyu yaptı. kimi kaldırıyosun? dedim. önden bi çocuk

    oğlum akıllı birini kaldır yanlış yapmasın akıllı birini kaldır dedi.

    çocuk da sınıfı süzmeye başladı

    akıllıııııı akıllııııııııı hmmmm

    ya hocam kimi kaldırayım?

    diye isyan etti kendince akıllı arkadaş bulamayınca ne gülmüştük lan :D
    ···
  16. 41.
    0
    ikinci yılımda patron sözleşme yenilemek için çağırdı beni anlaştık falan bana dedi ki seneye liselere de girceksin edebiyat çalış. haydaaa dedim hocam girmesem yaparsın oğlum dedi sen işi öğrendin bayağı bu kadar beklemiyordum seneye liselere de gir dedi.

    liselere de girmeye başladık sonra ama sayısallara. e tabi sayısal oldukları için türkçe yi sevmiyor çocuklar. ne yapsak sevdiremedik.

    liselerde girdiğim iki sınıf haricinde beni sevmediler lan. nasıl zoruma gitmişti. işimi iyi yapamadığımı düşünüyordum. ne yapsam da sevdirsem kendimi diye sinirden kendimi gibicek noktaya geldim.

    bir gün bir öğrencim ya hocam siz iyisiniz de ders kötü deyince rahatladım. gerçi hocam hiç çekilmiyonuz son saat diyen de vardı ama :D

    6. sınıflardan çıkıp lise sonlara giriyorum. e tabi devreler yanıyor panpalar. bazen çocuklar diyordu hocam bu kadar basit anlatmayın galiba yine 6. sınıflardan çıktınız diye.
    ···
  17. 42.
    +2
    bir olay daha aklıma geldi binler.

    6. sınıflarda etütte test çözüyoruz. a diyen kaç kişi b diyen kaç kişi diye şıkların yanına not alıyorum sonra bakalım kimler bilmiş diye açıklıyorum falan.

    bir gün okuldaki öğretmen geldi. beni görmek istemiş. gittim hoşgeldiniz hocam dedim. hoşbulduk dedi. bir şey merak ediyorum onu sormaya geldim dedi.

    -buyrun hocam sorun

    -hocam siz şıklara değer vererek çözüyormuşsunuz soruları nasıl oluyor o?

    -nasıl yani hocam matematikçi olmasın o?

    -ben de öyle dedim ama türkçe öğretmenimiz dediler.

    -hocam biz nasıl yapalım mümkün değil ki

    -ben de anlamadım

    derken konuştuk en sonunda olayı anlattık. yukarıda bahsettiğim şıkların yanına kaç kişi hangi şıkkı söylüyor diye not almamı öğretmene şıklara değer vererek çözüyor diye anlatmışlar amk ahahaha :D
    ···
  18. 43.
    0
    neyse binler şimdilik ara veriyorum yoruldum lan
    ···
  19. 44.
    +2
    he bir de binler ben öğrenciyken hep öğretmenlerin taklidini yapardım. ulan asıl muhabbet öğretmenler odasındaymış. siz hiç öğrencilerin taklidini yapan öğretmen gördünüz mü?

    yarılırsınız gülmekten :D
    ···
  20. 45.
    0
    @74 panpa ben de çok bilimsel bir oda olduğunu sanırdım ama tabi öyle meseleler de var o biçim geyikler de var. dershanede çalışıyorsan kayış kopuyor zaten bir süre sonra kafanı rahatlatman lazım. ya öğrencilerden konu açılır ya da birbirimizle taşşak geçeriz güncel konuların dışında.
    ···