bir öğretmenin iç dünyası

lan bir kere benim sınıf öğretmeni olduğum o kötü sınıftan bir veli geldi. hocam allah razı olsun diye.

ne oldu abla hayırdır dedim. bizim çocuk ders çalışmaya başladı bildiğin açıp kitap falan okuyor dedi. ee dedim normal olan bu değil mi?

hocam daha önce dayaktan öldürse babası yine de çalışmıyodu siz onu çok seviyomuşsunuz o da sizi seviyomuş sizin için çalışıyo dedi.

lan ne alaka dedim kendi kendime öyle ekstradan sevdiğim bir çocuk falan da değil.

bir ara ben bu çocuğa aslanım demişim. sırf bu kelime çocuğu öyle gururlandırmış ki. efsane hoca bana aslanım dedi diye gaza gelmiş.

bir tek kelime yüzünden değişmiş çocuk. ben farkında bile değilim işin garibi.

anladım ki meslek tehlikeli bizim. senin farkında olmadan önemsemeden kullandığın bir kelime bir çocuğun hayatını değiştirebiliyormuş demek.

zütümüzü gibmesinler sonra cavit

köy enstitüleri belgeselini bir inceleyin. benim gözümde kutsal öğretmenler işte onlar ve onların izinden gidenlerdir.

bölüm 18

her gece kendimi sorguya çekmeyi huy edinmiştim. bu meslek vicdan mesleği. bu meslek bambaşka. artık seviyordum işimi.

sabah 8.30da dersler başlıyordu. akşam 7de bitiyordu.

hafta içi ayrıca her gün velilerin dertlerini dinliyor hepsiyle ayrı ayrı teker teker toplantı yapıyorduk.

yetmez bir de sınav bilgileri hakkında arama yapman gerekir ( bir yılda 500 kişi 4 er defa aranır ) bu yüzden telefonda konuşmaktan nefret ederim mesela.

bitti mi? tabi ki bitmedi.

ayrıca öğrencilere birebir ders verirsin. ama yetmez
etütlere de girersin.

üniversite bitirdin. öğretmensin. 750 lira maaş alıyorsun.

hafta sonları 11er den 22 saat ders hafta içleri de minimum 6 saat ders sadece ders saatlerini toplarsan haftada 52 saat yapar. (pazartesi tatil)

velilerle tek tek toplantı

kayıt için ikna çabaları

telefonla o 500 kişiyi aramak

etütler

birebirler

offfffff kayış kopmak üzere
derken bir öğrenci gelir. hocam iyi ki varsınız der

sanki milyarlar almış gibi olursun ...

bölüm 17

aklıma öğretmenlerim geliyor.

ortaokulda demir cetvelle yediğimiz dayaklar

arkadaşımın ensesindeki kocaman yaranın tokatla patlatılması ve çocuğun sırtının kan içinde kalması.

bunu gören bir kızın dayanamayıp bayılması.

sırf yanlış harita getirdim diye kafamın duvara vurulması.

kraker paketini açarken yırtılan paketten yere kraker düştüğü için zütüme yediğim tekmeler.

koca sene yazdırdığı on sayfayı geçmeyen matematikçi.

40 dakika ayakta durmak ve ara ara dayak yemek sonra teneffüste beş dakika ders işlemek.

sağlam küfürler geçiyor içimden. sinirlerim tavan yapıyor.

derken lisedeki öğretmenlerimi hatırlıyorum.

kendini geliştirmiş can insanlar. halden anlayanlar. öğrenci dostu olanlar.

kızacak diye ödümüz kopardı hem ortaokuldaki hocalardan hem lisedeki

ama arada bir fark vardı.

ortaokuldakiler kızarsa döverdi lisedekiler kızarsa kırılırdı.

biz kalp kırmaktan korkardık. evet işte kime benzemem gerektiğini buldum!!

lisedeki hocalarım gibi olmalıyım.

öğrenci eyvah dayak yicez değil, eyvah efsane hocam ya üzülürse, bize kırılırsa demeli
evet ben bu olmalıyım.

vay be demek öğretmensin he, lan ben şimdi şu an sana bin diyorum, bir öğretmenle böyle konuştuğum için çok heyecanlıyım şu an. naber lan puşt :D hahahahahah lan

inan bi kelime bile okumadım bu başlıkta.

neyse yine bir anımı anlatayım öğrencilerimle. şu türkçe öğretmeni şıklara değer veriyor diyen sınıfta bir çocuk var. bildiğin üstün zeka çocuk. dersten önce konuyu çalışıp geliyor öğrenmiş bir şekilde bir de utanmadan bir sonraki ders ne işleyeceğiz diye soruyor. ben de gıcıklığına söylemiyorum. ama yer mi kubilay? müfredatı bulmuş sıradaki konuyu çalışıp gelmiş :D işte böyle bir çocuk hikayemizin kahramanı.

bir gün akıllı tahtaya soru yazıyorum daha ilk harfi yazdım elektrik gitti kaldım ben tabi çocuklar gülüyor. ben de gırgırına yazar gibi devam ettim sonra cevap ne diye sordum. kubilay c hocam orada sıfat tamlaması yok dedi. oha dedim oğlum ne diyosun soruyu yazmadım ki.

elinizi takip ettim hocam yanlış mı yaptım dedi.

doğru yaptın amk dedim doğru.

bak bu çocuk ortaokullu ama çoğu sözlük yazarından zeki lan

annemden biliyorum mesleğin zorluklarını.

birde öğretmenler yatıyor mantığını hiç anlamadım.

ulan 3 ay tatil var. ona mı yatıyor diyorsunuz?

anasını satayım siz o 3 ayda da gelseniz. emin olun gelirler. hiçbiri de bu durumdan şikayetçi olmaz.

liselerde öğretmenlik yapanlarda 3 ay öyle aham şaham geçmiyor.

siz beyinsizler bütünlemeye geliyorsunuz. ona geliyorsunuz buna geliyorsunuz.

özet: öğretmen olmayan öyle kolay kolay anlamıyor bu mesleğin zorluklarını.

dıbına koyayım siz büyüyünce 13 15 17 her neyse. bu yaşlarınızı hatırlayıp tahammül edemiyorsunuz. birde onları düşünün. bir ömür o yaşındaki çocuklarla geçiriyorlar.

en basitinden inci sözlüğü ele alalım. dışarıdan bakınca pislik küfürbaz ergen yuvası ve özürlü sürüsü gibi lafları söyleyenleri duyunca zorumuza gitmiyor mu? lan aslında çok kral adamlar da var, gececi tayfa iyidir aslında özünde hepsi iyi çocuklardır veya birinci ikinci nesiller iyidir asıl incici onlardır falan diye savunmaya geçmiyor muyuz? burada birkaç trol var diye tüm sözlüğü aynı kefeye koymak doğru mudur?

öğretmenler için bir de maaş konusu var tabi. şu kadar maaş alıyorlar hep yatıyorlar tarzında. katıldığım nokta türkiye şartlarında diğer çalışanlara bakarak evet imkanları yeterli olmamakla birlikte iyidir. katılmadığım nokta ise "yatıyor olmaları"dır. eğer işini hakkını vererek yapmak isteyen bir öğretmensen o tatil günlerinin çok az bir kısmı sana kalır. o günlerin çoğunda acaba hangi etkinliği hazırlasam acaba böyle anlatsam öğrenirler mi acaba fatmanın babası kızı okula gönderecek mi semihin annesine durumu söylesem çocuğu çok döver mi diye düşünürsün.

hep yanlış düşünüyor yanlış yerlere saldırıyoruz kardeşler. şimdi düşünün serkan hepimize maaş bağlasın. herkes 2 bin lira alıyor bazı yazarlar ise bin lira alıyor. bu yazarlar bize niye bin lira dıbına koduğum diye serkana mı saldırmalı yoksa sen niye iki bin alıyon lan muallak diye iki bin alan yazarlara mı saldırmalı?

yemeden içmeden şuraya yazsan olmuyor mu?
gene güzel bir kitaba başlamış gibi geldi
edit:ben varım takipte

@61 den devam ediyorum sinirimi bozdu amcık ağızlılar.

bir gün yedinci sınıfların en kötüsü olan kendi sınıfımdayım beyler. bahsettiğim yöntemle ilk öğrenciyi kaldırdım. dedim 3 hata şansınız var 3 ten fazla yanlış yaparsanız teneffüs yok. korktular yavrucaklar. ilk öğrenciye yardımcı oldum falan soruyu yaptı. kimi kaldırıyosun? dedim. önden bi çocuk

oğlum akıllı birini kaldır yanlış yapmasın akıllı birini kaldır dedi.

çocuk da sınıfı süzmeye başladı

akıllıııııı akıllııııııııı hmmmm

ya hocam kimi kaldırayım?

diye isyan etti kendince akıllı arkadaş bulamayınca ne gülmüştük lan :D

daha önce de sormuşlardı yok kız öğrenci gibtin mi veya kız öğrencilerden asılan oluyor muydu? diye. arkadaşlar öğrencisine yan gözle bakan kesin ve net olarak huur çocuğudur.

ergenlikte öğretmenine aşık olma olayı var aranızda bunu yaşayan vardır mutlaka. öyle şeyler oluyordu tabi ama geçici bunlar. kırmadan atlatmaya çalışıyorsun.

ama liselilerle baş etmek zordu. bir gün liseli bir kız önümü kesti merdivende. ellerini omzuma koydu hocaaağğmmm bizim dersimize nie girmiosunnssssssss dedi.

sert bir bakışla eline ayağına sahip çık dedim

kız bozuldu bir daha önüme çıkmadı

aynı olaya ben kurban gitmiştim 5 e giderken. öğretmenimiz aynı zamanda dershanede çalışıyordu ben de iyi bir öğrenciydim gel zütüreyim dershane gör bakalım sen başarılısın çalışman lazım falan dedi. bizimkiler de tabi oğlumuz okusun diye dünden razı garibanlar gittim iki hafta misafir öğrenci olarak takıldım

e tabi tam kayıt haftasına denk gelmişiz indirim sınavı da güzel geçti.o yıl gitmedim ama ondan sonra 7-8 lise 3 4. sınıflarda dershaneye gittim. ama pek para vermedim hatta iki yıl bedava gittim nihahhaa

Vazgeçtim öğretmenlikten ben sabredemem. hatta inciye giren 6. sınıfa denk gelirsem hepsini sıra dayağına çekerim girmesinler diye

bir yıllık dershane tecrübesi sonunda demiştim ki ulan 4 sene okuduk 4 senede öğrendiklerimin 2 katını öğretti dershane bana bir yılda.

işte böyle taktan bir sistemin içindeyiz.

@17 panpa burdaki anlattıkların çıkar ilişkisine güzel örnek olmuş huur cocugu insan ırkı =D

Anlat panpa dinliyorum. Lazım olacak

bölüm 14

bu yanlışı diğer sınıflarda yapmıyorum. yani mal gibi yine aralıksız ders anlatıyorum ama tanışmayı ihmal etmiyorum bu sefer.

hocam yeni misiniz? sorusuna hayır 2. yılım diye cevap veriyorum.

hocam burcunuz ne?

hocam evli misiniz?

hocam yaşınız kaç?

saçma sapan sorular işte.

sonrasında yine derse yardırıyoruz. ilk günümün sonunda öğretmenler odasından en son ben çıkıyorum. aynaya bakıyorum çıkarken.

vay diyorum. öğretmen efsane bey. iyi tak yediniz.