bir öykü de benden olsun panpalar

dünyayı içmişsin dıbına koduğum

. Öyle deyince karıştırmadım olayı ama keşke orada kazısaydım dibini. Ama geçmişti artık. Vardiyamı tuttum. Yeni vardiyacıya teslim ettim. Akşam yemeğimi alıp çıktım kamarama. Türkü arşivim sağlamdır. Açtım musa Eroğlu ndan cus havasını inceden çalıyor. Hala akşamdan kalmaydım ama açtım votkamı çivi çiviyi söker deyip. iki üç duble içip uzandım. Aradan 1-2 saat geçti telefon çaldı. Manevra var diyordu reis. Hayırdır ya yükleme bitmedi daha dedim. Kalanı başka limandan alacakmışız dedi. Giyinip indim aşağı. Halatları aldık. Sefere çıktık ama kimse bilmiyor hangi limana gidilecek.

Lumbarağzına indiğimde 2. Kaptan oradaydı. Selamlaştık. Neredesin saat kaç dedi. Arkadaş uyandırmamış dedim. Tamam o zaman ama saat kur dedi. Biz zaten gece dinlendirdik seni diye döşedi fırçayı. Eyvallah çektim. Aldım vardiyayı. Kafam yerine gelince akşam ki mevzuları hatırladım. Hemen kimse yokken babanın yanına gittim. Üstü ve aşağı doğru yarısı boyanmıştı. Ve işin ilginç tarafı halat sıyırmasın diye üstünde olan çıkıntının hemen altından kesilmişte kaynatılmış gibi bir hali vardı. Spiralle de güzelce traşlanmış belli ki. Usta işi orijinal bişi yapılmış. Yerime döndüm. Reis geldi birkaç dakika sonra. Hayırdır reis dedim baba boyanmış. Puntellerden arta kalanı vurduk dedi

Sabah vardiyacı aradı. Kalk vardiyaya diye. Saate baktım 15:30 mk. Aga neden uyandırmadınız dedim. Yükleme yoktu gerek duymadık dedi. Zaten fitterle gece içmişsiniz. Vay amk dedim ne hale gelmişiz lan. Kafam kazan gibi nasıl yatmışsam öyle kalkmışım. Geceyi hayal meyal hatırlıyorum. Hemen aldım havlumu girdim duşa. Soğuk suyun altında 15 dk hiçbirşey yapmadan durdum. Çıktım duştan. Giyinip yemek salonuna girdim bir nescafe aldım sade ve şekersiz. Anca ayılırım diyerek.

Beraber oturduğumuz ortamlarda tek başına 2 şişe votka içiyor ama yarım kalan bir lafı varsa aradan ne kadar zaman geçerse geçsin aynı kaldığı yerden anlatmaya devam ediyor. Diğerleri başladığı lafı kesilmese bile sonunu getiremeden başka muhabbetlere geçiyor. Neyse. Nemiroff bitince absenti çıkardım. Acaba karıştırırsa güzelleşir mi diye. Onuda içtik bir saatte kazdığım kuyuya kendim düşüyordum mk. Gözler kan çanağı kafa milyon oldu. Fitter de yorgunsun zaten yat dinlen sabah vardiya var deyip gitti. ama koridorda birileriyle konuştuğunu duyar gibi oldum. alkolün bana verdiği yetkiyle ban da öyle gelmiş olabilir ama uyumuştur sabaha bişi hatırlamaz dediğini duymuştum sanki Sızıp kalmışım.

Hayırdır yoktun kamarada dedi. Tuvalet banyo kamaranın dışında ortak olduğundan tuvalete gittim dedim. Oturdu sandalyeye. Bir hafta önce paletlerden yaptığım sehpayı önüne çektim. Bardağını da alıp gelmiş. Doldurdum onada nazdrovya (rusça şerefe) dayıoğlu dedi. Bizde inceden öğrenmeye başlamıştık Rusçayı. Zadbruşvu (kardeşliğe) amcdıbınoğlu diye tokuşturduk. Yaklaşık 1 saat bana bu limanda gibtiği karıları anlattı totoş. Ben ise can atıyordum puntel hikayesini dinlemeye. dıbına koduumun oksijen kaynağının kokusu nasıl buraya kadar geliyor. Tamam 120 metre gib kadar gemi ama rüzgar tersine be güzel kardeşim. Koku gelse bile bu kadar net gelmesinin imkanı yok. Biraz daha kafası güzelleşsin sorayım dedim içimden ama muallak küple içse bişi olmaz ki küçükken kazana mı düşmüş, babası anasını yeni rakı fabrikasında mı gibmiş belli değil.

bir ses verin yaşayan varmı

rezirverisid

Ama gözüme siyah boyaya batmış bir parmak rulo takıldı. Zaten boya-tiner kokuyordu etraf. Bu ne aga dedim. Puntelleri siyaha mı boyadınız. Sülyen (koruma amaçlı antipas olarak kullanılan ilk kat mat boya) yerine bunu hazırlamış reis zaten kafası güzel muallaknin dedi. E amk geri beyazla kapatmak için bir ton boya gerekecek bir şey deseydin ya dedim. Ne diim mk yapmış işte dedi. Etrafı kesiyordum ne döndüğünü anlayabilmek için. Bir değişiklik yok gibiydi. Ama halat locasının ve yanındaki babanın yeni boyanmış olduğu gözümden kaçmadı. Çıktım kamarama. Fitter de gelecek ya absenti çekmeceye atıp yatağın altından nemiroff çıkardım biberli. Hafif acı olduğundan yanında kola fanta gerektirmiyor. Bir duble doldurup fondip yaptım. ikincisini doldururken kapı çaldı. Fitter geldi.

Kuzineye gittim dikkat çekmemek için. Buzumu aldım, portakal bulamadım elma aldım. Kamarama bıraktım. Dışarı çıkıp bir bakma isteği uyandı bende. Kaşınan züt gibi duramıyom amk. Yanık koktu hayırdır bahanesiyle çıktım dışarı. Lumbarağzında (gemiye giriş çıkışların yapıldığı iskelenin meslekteki jargonu) benden sonraki vardiyacı vardı. Abi hayırdır bu saatte dedim çünkü saat 01:35 di. Senn vardiyaya daha var nooldu dedim. Ya reisin zütwerenliği işte dedi. Vardiyayı senden aldıktan yarım saat sonra aradı gel dedi. Neymiş seni yolladıktan sonra geri çağırmak ayıp olurmuş. Eee dedim şimdi sana ayıp olmadımı. gibtiret ben yatmıyordum zaten dedi. Ben geldim alayım vardiyayı deyince git yat sabaha benim vardiyayı alırsın dedi. Eyvallah çekip gidecektim ki aklıa düştü. Ya dedim kapma puntelleri parçalamış nerde dedim. Öyle deyince biran durdu. Sancak tarafta 1 ile 2 numaralı ambarların orada dedi. Uzatmadım.

Aşina olanlar bilirler. Boya yanığı ile karışık belirgin bir kokudur. Birkaç limanda daha böyle olmuştu ama sallamamıştım. Amk zaten limanın işi bitmez sürekli biryerlerde tamir tak püsür olur diye Banane amk demiştim. Ama sürekli gece oluyordu bu işler nedense. Bir shot daha vurup nooluyo amk diyerek koridora çıktım. O esnada fitter le (gemilerde kaynak ve torna işiyle uğraşan eleman) karşılaştım. Hayırdır aga gece gece nereyi kaynatıyonuz dedim. O da geçiştirmek için limanın kapması punteli eğmiş onu düzelttik dedi. Allah allah dedim içimden ses de duyulmadı ne iştir kafayı bu kadarcık içkiylemi bulduk mk. Sen nereye gidiyon bu saatte dedi. Kuzineye buz alacam varsa bi de kaldıysa portakal alacam dedim. Ooo dedi votka da içermiş aslan parçası dedi . aramız iyiydi adamla hemşeri sayılırdık. Ama pek güvenilesi bir tip değildi benim gözümde. Gel buyur beraber olsun ağzın koksun usta dedim. Gelirim bir ara ayaktaysan dedi. Gitti. Bende koridorda yürürken gayri ihtiyari arkama baktım gözgöze geldik. Köşeden bana bakıyordu nereye gidiyorum diye. Sallamadım zaten inceden güzelleşmiştim.

Kamarama gidip birtane absent açtım. Küp şekerimi shot olarak kullandığım kahve fincanımı ayarladım. Daha önce normal içki gibi buzla falan içiyordum bu taku ama nova da (novorosvky) bir seamans clup da (denizcilerin takıldığı göreceli olarak güvenli eğlence mekanları ve fuhuş yuvaları) o gece bana eşlik eden swedlana bunun asıl raconunu öğretmişti. Swedlana orada çalışan bir konsomatris hoşuna giderseniz geceliğine para almıyor ama geceliği piyasanın üstünde 150 dolar ve tiko istiyor. Öncelikle shot bardağının üstüne çay kaşığını paralel koyup üstüne bir kesme şeker koyuyorsunuz. Şekerin üstüne absent i bardak dolana kadar döküp yakıyorsunuz. 1-2 saniye sonra şeker karamelize olmaya başlayınca üfleyip söndürüp karıştırıyorsunuz. 5 shot sonra ruhani aalemden sesler duyabilirsiniz. O derece sağlam kafası. Neyse uzatmayalım. Kamaramda ilk shotu hazırlayıp fondip yaptıktan sonra oksijen kaynağıyla kesilen demir kokusu duydum.

Bir gece 00-04 vardiyasını yeni teslim almışken reis ile 2. Kaptan çıkageldi. Bir iki muhabbetten sonra ikisi baş tarafa gidip geldiler. Reis uykusu olmadığını istersem vardiyamı onun tutabileceğini gidip yatabileceğimi söyledi. Etik olarak bunu yapmamın reise ayıp olacağı hissiyatındaydım. Dile getirdiğimde ise 2. Kaptan sıkıntı sıkıntı yok zaten yükleme durdu takıl kafana göre senden sonraki vardiyacıyı kaldırırız dedi. Bende kabul ettim. Naapiim amk ben üzerime düşeni yaptım.

E tabi işime geliyordu vardiyamın başkası tarafından tutulması. Nasıl olsa küçük gemi herkesin kafa rahat canı sıkılan vardiya alıyor demek burada diye düşünüyordum. Vira kafayı çekiyordum. Daha önce de belirttiğim gibi karadeniz limanları ağırlıklı çalıştığımızdan içki hem ucuz hemde boldu. Ayrıca kaptan da çekirdekten yetişme alkoliğin biriydi. Zaten biz içmezsek o içiriyordu. Eğlence tertip edip masa kurmaya can atıyordu herif. Gittiğimiz limanlarda ne hikmetse kumanya gelirken bazen bir bazen yarım palet bira koli koli votka ve viski mutlaka promosyon adı altında geliyordu. Dahi olmaya gerek yok hesap için promosyon kumanyadan pahalıydı mk. Bir buçuk aydır çalıştığım gemide bir sene içeceğim kadar içki içmiştim.

Asıl mesele burada başlıyor. O zamanlar çok büyük bir ketenpereye düştüğümü aklımın ucundan bile geçirmezdim. Ne kadar büyük dolapların çevrildiğini bir bilebilseydim ilk limanda inerdim. Sürekli limanlarda benim gece vardiyamın değiştirilmesinden vardiyanın yarısını git kamaranda bekle bir şey olursa çağırırız demelerinden tahmin etmeliydim… diğer personelin neden ısrarla bu eski dandik gemide kalmaya ısrar ettikleri hep kafamı kurcalıyordu geldiğimden beri

Reserved

rezervasyon

Gemiler karadeniz hattı çalıştığından içki vs. sıkıntımız olmuyordu. Hemen hemen her akşam birinin kamarasında içiyor muhabbet ediyorduk. Buradakilerin çoğu benm gibi büyük gemilerde çalışmış ailesine çocuklarına yakın olmak istediği an gemiden inebilmek için veya emekli olmuş keyfi geliri yerinde ama gemilerden ve denizden kopamayan insanlardı. Anlattıklarına göre de en fakirinin 6 dairesi vardı ve bu firmanın maaşı az olabilir ama bereketli parası var diyorlardı. En yenisi ise 4 senedir bu gemide çalışıyordu. Benim yerine geldiğim usta gemici oğlu trafik kazası geçirdiğinden gemiden apar topar ayrılmak zorunda kalmıştı

Şimdi diyebilirsiniz bekle 4-5 ay. Ama karada geçen 4-5 ayı bırak 2 aydan sonra mali sıkıntılar başlar. Bu başlı başına bir konu. Daha vahimi meslekten olan panpalarım bilir birbirine zıt iki hayat yaşadığınızdan kara bir müddet sonra sıkıcı sıradan gelir. Biz buna zütüne deniz suyu değen iflah olmaz diyoruz. Bildiğin rüyalarına bile girer mkduumun gemileri. Neyse lafı uzatmayalım.
Beklemek ve boş kalmamak adına karadeniz akdeniz hattı öalışan koster olarak tabir edilen gemilere başvurdum. Bu zamana kadar çalıştığım en küçük gemi 56.500 tonluk olduğundan garipsiyordum bu durumu işin açığı. Heryere cv bırakmıştım zaten. Bu gemilerde türk karasularında çalıştığından telefonum genelde çekiyordu. Bir gelişme olursa buradan ilk türk limanında iner daha uygun olanda başlardım.

Şirketle ilişiğim kesilince telefonla personel departmanını arayıp durumu anlattım. Hakkımda nasıl bir rapor yolladılarsa personel müdürü şansımı başka şirketlerde denememi tavsiye etti. ilişiğimin kesilmesine gerekçe olan tutanağın bana gösterilmesinin benim yasal hakkım olduğunu tutanağa veya rapora itiraz hakkım olduğunu ve bu işlemler yapılmadan beni kovamayacaklarını söylediğimde güldü ve şansımı zorlamamamı söyledi. Gizli bir tehditti bu. Bizim meslekte armatörlerin tuttuğu bir kara liste vardır. Her armatör birbiriyle iştiraklidir. Bu kara listeye girdiğin anda aklanman ve büyük şirketlerde iş bulabilmen çok zordur. Ve şimdi bende bu kara listeye dahil edilmekle tehdit ediliyordum. Durum sandığımdan daha ciddiydi. iş dallanıp budaklanmadan yeni biryerle anlaşmam gerktiğini düşünüp ertesi gün istanbul a şirketleri gezmeye gittim. Daha iznimin 2. Günüydü. isim vermeyeceğim 12 nin üstünde firmayla konuştum. Ya ihtiyacımız yok dediler yada 4-5 ay beklersem beni arayacaklarını söylediler. Bu da demek oluyordu ki bizim totoş personel müdürünün eli düşündüğümden daha çabukmuş.